Gelişmiş Arama
Ziyaret
7377
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
İmamlar nezdinde Zürare’nin yeri ve şahsiyeti neydi?
Soru
İmamların nezdinde Zürare’nin azameti ne kadardı? Onun tüm rivayetleri kabul edilebilir mi?
Kısa Cevap

Zürare imamların (a.s) sahabelerinden olup onların nezdinde büyük bir yer ve makama sahipti. Kendisi icma ashabından sayılmaktadır ve imamların sahabeleri nezdinde kendisinin güvenilirliği ve doğru sözlülüğü hakkında icma ve görüş birliği vardır. Her ne kadar kendisini yeren bir takım rivayetler nakledilmişse de rivayetlerin bir arada değerlendirilmesiyle son tahlilde onun gerçek anlamda imamların en büyük sahabelerinden bir olduğu neticesine ulaşılabilir.

Ayrıntılı Cevap

Zürare b. A’yan Şibani İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’ın (a.s) en büyük sahabelerinden biridir ve bu iki imamdan rivayet nakletmiştir.[1] Zürare’nin ailesinin soyu “Rum” diyarlarına uzanmaktadır. Babası Rum ahalisinden olup Beni Şiban’da köle olarak yaşamaktaydı ve Kur’an’ı öğrendiği için onlar tarafından özgürleştirilmiştir.[2] Şeyh Tusi’nin belirttiği üzere A’yan ailesi Şia’nın meşhur ailelerinden sayılıp birçok rivayet, kitap ve usul geride bırakmıştır.[3] Necaşi, Zürare’nin özellikleri hakkında şöyle yazmaktadır: “Kendi zamanında imamların sahabelerinin önde geleni ve büyüğü idi. O büyük bir kari, fakih, mütekellim, şair ve edip idi ve tüm iyi sıfatlar kendisinde toplanmıştı. Zürare’nin söylediği ve naklettiği her şey doğru ve sahihtir.”[4]  Kendisi icma ashabından sayılmaktadır ve imamların sahabeleri nezdinde kendisinin güvenilirliği ve doğru sözlülüğü hakkında icma ve görüş birliği vardır.[5] “Keşi” kitabında İbn. Kuluye’den ve onun da İmam Kazım’dan (a.s) naklettiği bir hadise yer vermektedir: “Kıyamet gününde Muhammed b. Abdullah’ın (s.a.a) ahdine vefa gösteren ve onu çiğnemeyen sahabeleri nerededir diye bir ilanda bulunulacaktır. Selman, Mikdad ve Ebuzer ayağa kalkacaktır. Ardından İmam (a.s) İmam Bakır ve İmam Sadık’a (a.s) kadar olan imamların ismini sayar ve İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık’ın (a.s) ahdine vefa gösteren ve onu çiğnemeyen sahabeleri nerdedir diye buyurur. İşte o zaman bir grup ayağa kalkar ve Zürare de onların içinde yer alır.”[6] Ama bazı rivayetlerde Zürare hakkında bir takım hususlar zikredilmiş ve İmam (a.s) onu yermiş ve kendisinden uzak ve rahatsız olduğunu belirtmiştir. Ebu Basir, İmam Sadık’tan «الذين آمنوا و لم يلبسوا إيمانهم بظلم‏»[7] ayeti hakkında sorar ve İmam ey Ebu Basir men ve sen bu zulümden Allah’a sığınmalıyız, bu ayetin örneği Zürare, Ebu Hanife ve arkadaşlarıdır.[8] İmam Sadık’ın (a.s) Zürare hakkındaki bu görüşü sonraları kendisi tarafından temelden inkâr edildi ve kendisinin Zürare’yi yerme hakkında söylediği rivayetlerin onun canını korumak için olduğunu gösterdi. Abdullah b. Zürare’nin İmam Sadık’tan naklettiği üzere İmam kendisine şöyle buyurur: “Babana (Zürare) selam söyle ve de ki benim kendisine yönelttiğimi eleştiriler gerçekte onu korumak içindir; zira düşmanlarımız kendisini övdüğümüz ve methettiğimiz her şahsa saldırmakta eziyet etmekte ve hatta muhtemelen onu öldürmektedir. Kendisinin bize olan mensubiyeti sebebiyle halk ve Ehli Beyt düşmanları tarafından rahatsız edilmemesi için ben onu yerdim. Allah’a yemin olsun ki Zürare benim en üstün ashabım ve babamın en üstün ashaplarındandır.”[9] Zürare hakkında nakledilen övücü ve yerici rivayetlerin arasındaki tezadı gideren bu tür rivayetler nedeniyle, tüm âlim ve fakihler Zürare’yi büyük saymış ve onu imamların en büyük (a.s) ashaplarından saymışlardır. Allame Hilli bu iki grup rivayeti bir araya getirerek şöyle demiştir: Keşi’nin naklettiği yerici rivayetlere rağmen (övücü rivayetlerin onlarla birleştirilmesiyle) bu şahsın rivayetleri benim için makbuldür.”[10] Allame Muhsin Emin de her iki grup rivayete dikkatle Zürare’yi büyük sayan ve şahsiyetini öven birçok âlimin ismini kitabında zikretmektedir.[11] Son olarak her ne kadar Zürare güvenilir şahsiyetlerden ve imamların büyük ashaplarından olsa da bir rivayetin kabulünün değişik hususlara bağlı olduğunu hatırlatırız. Örneğin eğer bir rivayet makbul olacaksa metin ve rivayetin söylenmiş olmasıyla ilgili meselelere ek olarak, senette mevcut olan tüm fertler güvenilir ve mutemet olma derecesinde olmalıdır. Senette salt bir güvenilir şahsın olmasıyla onun doğruluğuna hükmedilemez. Yalancı ve sahtekâr bir şahsın kendi haberini Zürare gibi şahsiyetlere isnat etmesi muhtemeldir. Dolayısıyla senetteki bireylerden biri sıfatıyla Zürare’nin güvenilir olmasını temel alarak söz konusu rivayet veya rivayetleri kabul etmek kesinlikle mümkün değildir.            

 


[1] Tusi, Muhammed b. Hasan, Rical-i Tusi, s. 337, İntişarat-ı Hayderiye, Necef, 1381 k.

[2] Amıli, Muhsin Emin, A’yanu’ş-Şia, c. 7, s. 46, Daru’t-Taaruf, Beyrut, 1406 k.

[3] Tusi, Muhammed b. Hasan, Fihrist-i Tusi, s. 209, el-Mektebetü’l-Mürtezeviye, Necef, Bi Ta.

[4] Necaşi, Ahmed b. Ali, Rical-i Necaşi, s. 175, İntişarat-ı İslamî, Kum, 1407 k.

[5] Keşi, Muhammed b. Ömer, Rical-i Keşi, s. 238, Danışgah-ı Meşhed, 1348 ş.

[6] Rical-i Keşi, s. 9, hadisin özeti.  

[7] En’am, 82.

[8] Rical-i Keşi, s. 146.

[9] Rical-i Keşi, s. 138.

[10] Hilli, Hasan b. Mazhar, el-Hulase, s. 76, Daru’z-Zahair, Kum, 1411 k.

[11] A’yanu’ş-Şia, c. 7, s. 51.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar