Gelişmiş Arama
Ziyaret
11688
Güncellenme Tarihi: 2012/03/14
Soru Özeti
Hz Masume’nin (s.a) hareminin tarihçesi nedir?
Soru
Hz Masume’nin (s.a) haremi ne zaman inşa edilmiştir?
Kısa Cevap

Hz. Masume (s.a) Şiilerin yedinci İmamı Hz. Musa bin Cafer’in (a.s) değerli kızıdır. Onun saygıdeğer annesi Hz. Necme hatundur. Hz. Masume (s.a) hicri-kameri 173. yılın Zilkade ayının ilk gününde Medine’de doğmuştur. Hicri-kameri 200’de Abbasilerden Memun’un ısrar ve tehdidi üzerine İmam Rıza (a.s) sürgünü andırır bir şekilde Merv’e gelmiştir. İmam Rıza (a.s) yakınlarından ve ailesinden hiç kimse yanında bulunmaksızın Horasana doğru yola çıkmıştır. İmam Rıza’nın (a.s) Merv’e sürgünü andırır hicretinden bir yıl sonra, hicri-kameri 201’de Hz Masume (s.a) kardeşiyle görüşme hasreti taşıması, Zeynebi misyonu yerine getirme ve velayet mesajını duyurma gayesiyle bir grup kardeş ve yeğenleriyle birlikte Horasana doğru yola çıktı ve her şehir ve her bölgede halk tarafından sevgiyle karşılandı. Save şehrinde devlet memurlarının desteklediği bir grup Ehlibeyt muhalifi kendilerinin kervanının önünü aldı ve Hz Masume’nin (s.a) yanında bulunanlar ile savaşa girdi. Neticede yaklaşık kervandaki tüm erkekler şehadete erdi, hatta bir nakle göre Hz Masume de (s.a) zehirlendi. Her halükarda bu matemin verdiği hüzün ve gam neticesinde veya cefa zehrinin yol açtığı zehirlenmenin etkisiyle Hz Masume (s.a) hastalandı ve Horasan yönüne yolculuk yapma imkanı bulunmadığından Kum şehrine yönelme kararı aldı. Yaklaşık hicri-kameri 201’de yaklaşık Rebiu’l Evvel ayının 23. günü Hz Masume (s.a) mukaddes Kum şehrine vardı. “Mir meydanı” olarak bugün adlandırılan bir mahallede Musa bin Hazrec’in evinde konakladı ve Hz Masume’yi ağırlama iftiharı bu şahsın nasibi oldu. Hz Masume (s.a) on yedi gün bu şehirde yaşadı. Onun yaşam ve ibadet yeri “Nur Evi” adındaki Satih Medresesi idi ve bugün bu yer Hz Masume’yi (s.a) sevenler tarafından ziyaret edilmektedir. Netice itibari ile Rebiu’s Sani ayının 10. günü ve bir görüşe göre de Rebiu’s Sani ayının 12. günü hicri 201’de Hz Masume (s.a) kardeşiyle görüşmeden gurbet diyarında ve büyük bir hüzün ile dünyadan göçtü. Kum halkı büyük bir katılımla onun temiz bedenini o gün şehir dışında yer alan ve “Babilan Bağı” adıyla meşhur olan bugünkü yere defnettiler. Hz Masume’yi (s.a) defnettikten sonra Musa bin Hazreç onun kabri üzerine hasırdan bir gölgelik yaptı. Daha sonra İmam Cevad’ın (a.s) kızı Hz Zeynep hicri-kameri 256’da değerli halasının kabri üzerine ilk kubbeyi inşa etti. Ondan sonra uzun yıllar boyunca bugüne dek onun temiz kabri her zaman Şii’lerin ve sevenlerinin ilgi ve saygısına muhatap olmuş ve defalarca yeniden inşa edilmiş ve onarılıp mükemmelleştirilmiştir. Bugün bu temiz harem duvar, kubbe, alanlar, kemerler, meydanlar ve birçok güzel güldesteleri kapsamaktadır. Haremin yapılarının her birinin tarihi seyri aşağıda açıklanmıştır:

Temiz Kabir:

Hicri 605. yılında A’li Muzaffer hanedanının büyüğü “Emir Muzaffer Ahmet bin İsmail’in” buyruğuyla dönemin en büyük çini üstadı “Muhammed bin Ebi Tahir Kaşi Kumi” kabrin değişik çinilerini yapmaya ve inşa etmeye başlamış ve sekiz yıl sonra 613. yılda onun çinileri hazırlanmış ve yerine takılmıştır. Son olarak Şemsi 1377. yılda temiz kabir çini ve taş karışımından oluşan yeni bir şekil ile yeniden yapılandırılmış ve aynı şekilde iç duvarları yeşil mermer taşıyla süslenmiştir.   

Duvar:

Hicri 965 yılında Safevi şahı Tahmasıp kabrin dört tarafına yedi renkli fayansla süslenmiş tuğla ve bir takım yazıtlar ile bir duvar yapmış ve hem mezarın görülmesi ve hem de ziyaretçilerin bağışlarını duvarın içine atmaları için onun etrafında bir takım bölmeler açmıştır. Hicri-kameri 1230 yılında Fetih Ali Şah bu duvarı gümüşle kaplatmıştır. Bu duvar zaman aşımıyla çürümüş ve 1280 yılında eski duvarın gümüşü ve depoda hazırlanmış mevcut gümüşler ile yapılmış duvar onun yerine konulmuştur. Bu duvar birkaç defa yenilenmiş, onarılmış ve uzun yıllar boyunca Hz Masume’nin (s.a) kabri üzerinde kalmıştır. Hicri-şemsi 1368 yılında dönemin vakıf başkanlığının emriyle duvarın şekli değiştirilmiş ve özel sanatsal zarafet ve ustalıklar taşıyan yeni bir duvar onun yerine monte edilmiştir. Bu duvar bugüne dek Hz Masume’nin (s.a) nurani türbesinin üzerinde bulunmakta ve 1961 yılının Şubat ayında bir takım yeni onarım ve tamiratlardan geçirilmiştir.

Alanlar:

Temiz duvara yakın yerler alan olarak adlandırılmaktadır. Temiz harem dört alan içermektedir:

1. Eser Mescidi ile temiz duvar arasındaki bölgedeki başucu alanı yer alır ve bu alan aynalar ve çok güzel alçı nakışçılığı ile süslenmiştir.

2. Altın kemer ve temiz duvar arasındaki bölgede de Daru’l Huffaz alanı mevcuttur.

3. Kadınlar bölümünde ve Hz Masume’nin (s.a) ayakucu kısmında ayna (Şehit Beheşti) alanı yer alır.

4. Tabatabai Mescidi ile temiz duvar arasındaki bölgede de ön alan yer alır.

Meydanlar:

Temiz harem üç meydana sahiptir:

1. Yeni (Atabeki) Meydan:

Bu güzel meydan kuzey, güney, doğu ve batı diye dört kemeri içerir. Kuzey kemerine eşiğin meydanından, güney kemerine kıble tarafından, doğu kemerine İrem yolu tarafından ve batı kemerine de ayna alanından girilir. Belirtilen bu kemerlerin her birinde özel işlemeler, sanatsal eserler ve mimari yapıtlar kullanılmıştır. Bu meydan Mirza Ali Asgar Han Sadrazamın eserlerindendir ve hicri-kameri 1295 yılından 1303 yılına dek inşası sürmüştür.

2. Eski Meydan:

Eski Meydan (kabrin kuzeyinde yer alan) ilk meydandır ve bu mübarek mekânda yapılmış ilk meydandır. Bu meydanı dört güzel kemer sarmıştır. Bir kemer altın kemer diye bilinen güneydeki azametli kemerdir ve Feyziye’nin meydana girişini teşkil eden ve kuzeyde yer alan bir kemer bulunmaktadır. Batı bölümünde ise Mescid-i Azam’ın meydan girişini teşkil eden bir kemer bulunmaktadır. Doğuda ise eski meydanın yeni meydana girişini teşkil eden bir kemer yer alır. Bu meydan ve etrafındaki kemerleri hicri-kameri 925. yılda Safevi şahı İsmai’in eşi inşa etmiştir. 1377. yılda ise bu meydan ve etraftaki kabirlerde henüz de süren temel onarımlar gerçekleştirilmiştir.

3. Sahibu’z Zaman Meydanı: Bu meydan kendine bağlı birimlerle birlikte sekiz bin metre kare alanı kapsar ve dört giriş yönü bulunmur. 1381 yılında başlamış 1384 yılında ise açılışı yapılmıştır. (Doğu girişi İmam Humeyni (r.a) alanı, batı girişi demir köprü, kuzey girişi Mescidi A’zam alanı ve güney girişini ise yeni yapılmakta olan yol teşkil etmektedir.) Bu meydanın etrafındaki duvarlar yapısal ve Kufi hatlarıyla Kur’an yazıtlarıyla nakşedilmiştir ve yeni yapı ve planda beyaz çimento ve tuğla ile sentezlenerek inşa edilmiştir.

Güldesteler:

1. Altın Kemer Güldesteleri:

Eski meydanda bulunan bu kemerin iki tarafına yılankavi suretinde tasarlanmış fayanslar ile kaplanmış güldesteler (tavan üzerinden 17 metre 40 cm yüksekliğinde ve 1,5 metre genişliğinde) yapılmış ve kıvrımlar arasında “Allah”, “Muhammed” ve “Ali” mübarek isimleri Kufi hattıyla yazılmış ve onların başında da “ان الله و ملائکته یصلون ...” yazılmıştır. Bu ezan yerleri hicri-kameri 1285 yılında Muhammed Hüseyin Han Şahsun Şahabu’l Mülk’ün buyruğuyla altınla kaplanmıştır. Hicri-Şemsi 1385 yılında da bu güldesteler üzerinde başka onarımlar gerçekleştirilmiş ve güldestelerin uçları altınla kaplanmıştır.

2. Ayna Kemeri Güldesteleri:

Bunlar iki ezan yerindeki kemerlerin iki tarafında yer alan sütunların üzerinde bulunup eşiğin en yüksek yapıtları sayılır. Bunların yüksekliği tavan üzerinden 28 metre ve meydan düzeyi üzerinden ise 42 metre 80 cm’dir. Genişlikleri ise 3 metre 30 cm’dir. Ezan yerlerinin üstünde yaklaşık bir metre genişliğinde yazıtlar bulunur ve bu ezan yerlerinin birinde bulunan yazı “لا حول ولا قوه الا بالله العلى العظیم” ve diğerinde ise “سبحان الله و الحمدلله و لا اله الا الله و الله اكبر” yazıtı bulunur. Her iki ezan yeri de baştan yukarı fayans ile kaplıdır ve onlar arasında yüce Allah’ın isimleri yer alır. Bunları hazırlayan şahıs Emin Sultan ve mimarı ise üstad Hasam Mimar Kumi’dir. Belirtilen güldestelerin fayansla kaplanması İslam devriminin gerçekleşmesinden sonra değiştirilmiştir.

3. Büyük Meydan Güldesteleri:

Büyük (yeni veya Atabek) meydan ayna kemeri karşısında yer alır. Onlar, sekiz eşit yanlı fayanslar ile kaplanmıştır. Bu güldestelerin dördünün üzerinde mübarek “Allah”, “Muhammed” ve “Ali” isimleri yukarıdan aşağıya dört mertebe şeklinde yazılmıştır. 

Daha fazla bilgi edinmek için http://www.masoumeh.com adresine müracaat ediniz.[1]   

 


[1] Özetle http://www.masoumeh.com adresinden alınmıştır.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Oğlanları sünnet ederken sünnet bölgesinden alınan derinin yaratılış nedeni nedir?
    43362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Sünnet, taşıdığı bir takım olumlu fayda ve eserler nedeniyle İslam gibi bazı dinlerde farz kılınmıştır. Erkeklerin sünnet edilmesinin bazı eser ve faydaları şunlardan ibarettir: Yeni doğmuş ve süt emen çocukların idrar sisteminin iltihaplanmasını önlemek, kansere müptela olmanın önüne geçmek ve AİDS hastalığını önlemek. Bu azanın ...
  • Şirk nedir?
    19301 Eski Kelam İlmi 2009/10/10
    Şirk lügatte, pay vermek anlamındadır, Kur’ani kullanışta ise şirkten kasıt Allah-u Teala’ya ortak ve benzer koşmaktır. Şirk, tevhit ve “hanifliğin karşısında yer almaktadır. Hanif yani, istikamet ve itidale yönelmek. Muvahhit insanlar şirkten yüz çevirip tevhit esasına yöneldikleri için onlara hanif denir.
  • Üzeri kutlu isimlerle nakşedilmiş bir yüzük kanalizasyona düştüğünde vazife nedir?
    6751 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Üzerinde Allah’ın veya Peygamberin (s.a.a) veyahut bir imamın isminin yazıldığı bir kâğıt veya saygı gösterilmesi gerekli olan herhangi başka bir şey tuvalete bağlı kanalizasyon kuyusuna düşerse, onu dışarıya çıkarmak ve yıkamak her ne kadar zor olsa da farzdır. Dışarı çıkarmak mümkün değilse, tümüyle yok olduğundan emin olmayana ...
  • Acaba İmam Ali’nin (a.s) “Beni bırakın ve başkasına sarılın” sözü, imametin ilahi bir makam oluşuyla çelişmiyor mu?
    6313 Eski Kelam İlmi 2011/08/09
       Ali’nin (a.s.) imamet ve velayetinin ilahi bir makam olması ve Allah’ın Onu bu makama seçmesi, kati ve güçlü delillerle ispatlanmıştır. Ama Müminlerin Emir’inin (a.s) “Beni bırakın ve başkasına sarılın” sözü hakkında şunu hatırlatmamız gerekir ki; her ne kadar imametin meşruiyeti ilahi bir seçimle ...
  • Şimdiye kadar şeytana karşı kimler direnmiştir ve mücadele şekilleri nasıl olmuştur?
    15354 Pratik Ahlak 2012/02/04
    Kur’an’a göre şeytanın yalnızca Allah’ın muhles (ihlasa eren) kullarına etkisi yoktur. Muhlesler, şeytanın kendilerine nüfuz edemediği kimselerdir. Şeytanla mücadele etmenin yolları vardır, bu yollardan giderek onunla mücadele edip başarıya ulaşılabilir. O yollardan birkaçı şunlardır:1- İman: Kur’an-ı Kerim, şeytanın hakimiyetine engel olmanın temel etkenin ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    14835 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    8422 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Kur’an meclislerinde veya namaz esnasında Kur’an okunurken susmak mı yoksa okumaya eşlik etmek mi daha iyidir?
    11666 Ahlak 2011/04/11
    Kur’an okumanın adaplarından birisi, manasını anlamada dikkat ve özen göstermek için Kur’an ayetlerine kulak vermektir. Ayetin zahiri bu hükmün genel ve kuşatıcı olduğunu yansıtmaktadır. Ama değişik rivayetler ve âlimlerin görüş birliğinden anlaşıldığı üzere bu hüküm genel anlamda müstehap bir hükümdür. Kur’an’ın okunduğu her yer ve durumda ...
  • Ölümü ve ahreti anmayı nasıl her daim kalbimizde canlı tutabiliriz?
    1855 تجسس 2020/01/19
  • Anne (kadınlar) yoluyla da seyitli intikal eder mi?
    14730 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/06/20
    Hz. Zehra’nın (a.s) tüm evlatlarının Peygamberin (s.a.a) evlatları olduğu hususunda hiçbir şüphe yoktur. Ama Allah Resulü’nün (s.a.a) evladı olmak sıfatı ile seyit ve Haşimi olmak sıfatı arasında fark bulunduğuna dikkat etmek gerekir. Soyu Fatıma Zehra’ya (a.s) ulaşan herkes İslam Peygamberinin (s.a.a) neslindendir, ama seyitlerden değildir; zira seyit ve Haşimî ...

En Çok Okunanlar