Gelişmiş Arama
Ziyaret
50450
Güncellenme Tarihi: 2010/03/07
Soru Özeti
Hz. Adem (a.s)’ın çocukları kimlerle evlendiler?
Soru
Habil kiminle evlendi? Onlardan sonra insan nesli nasıl çoğaldı?
Kısa Cevap

Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının evlenmesi konusunda İslam alimleri arasında iki görüş vardır:

 

1-     O zamanlar Allah tarafından kız ve oğlan kardeşler arasında evlilik haram edilmemişti; çünkü insan neslinin bekası için bundan başka yol olmadığından birbirleriyle evlendiler.

2-     Mahremlerle evlenmek çirkin bir şey olduğundan Adem (a.s)’ın çocuklarının birbirleriyle evlenmeleri mümkün değildi. Adem (a.s)’ın çocukları yeryüzünde daha önce yaşayan başka nesillerin kızlarıyla evlendiler. Sonradan onların çocukları da amca çocukları oldular ve evlilik onların arasında gerçekleşti.

 

Bu iki görüşten birincisi el-Mizan tefsirinin yazarı Allame Tabatabai tarafından kabul edilmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Hz. Adem (a.s)’ın çocuklarının kimlerle evlendiği sorusu eskiden beri sorulan bir sorudur. Acaba kendi kız kardeşleriyle mi evlendiler yoksa melek ve cinlerle mi evlendiler yahut başka insan nesliyle mi? Eğer kendi bacılarıyla evlendilerse bacı kardeşin evlenmeleri haram olduğu göz önüne alındığında böyle bir evlilik nasıl yorumlanabilir?

 

Bu konuda İslam alimleri arasında iki görüş vardır. Onların her biri Kur’an ve hadislerden deliller getirmişlerdir. Aşağıda her iki görüşü kısaca getiriyoruz:

 

1- Onlar kendi kız kardeşleriyle evlendiler. O zamanlar (yaratılışın başlangıcında) Allah tarafından kız ve oğlan kardeşler arasında evliliğin haram edilme kanunu yasanmamıştı. Öte yandan insan neslinin bekası için bundan başka çare olmadığından böyle bir evlilik gerçekleşti; zira kanun koyma hakkı Allah’a aittir. Nitekim Kur’an şöyle buyuruyor: ‘Hüküm yalnız Allah’ındır.’[1]

 

Bu konuda Allame Tabatabai şöyle diyor: ‘Adem ve Havva’nın yaratılmasından sonra ilk tabakanın evliliği, yani Adem ve Havva’dan hemen sonraki çocuklarda bacılarla kardeşler arasında olmuş ve Adem’in kızları kendi kardeşleriyle evlenmişlerdir. Zira o zamanlar bütün dünyada beşer neslinin çoğalması bu çocuklara bağlıydı… Dolayısıyla mesele (günümüzde bize şaşırtıcıda gelse de) teşrii (yasama) meselesi olduğu ve teşri’de yalnız Allah’ın elinde olduğu için böyle bir şeyin asla sakıncası yoktur. Binaenaleyh Allah bir ameli bir süre helal, bir süre sonrada haram edebilir.’[2]

 

Tefsir-i Nümune’de ise bu görüşe inanmanın muhtemel olduğu belirtilerek şöyle yazılmaktadır: ‘Geçici olarak ve zaruret gereği bir grup için o zamanlar böyle bir evliliğin mubah olmasının, onlardan sonra gelenler içinse ebede kadar haram olmasının sakıncası yoktur.’[3]

 

Bu görüşün taraftarları iddiaları için ayetlerden deliller getirmişlerdir. Örneğin Kur’an buyuruyor: ‘İkisinden (Adem ve Havva’dan) birçok kadın ve erkek türetip yayan…[4] ayeti gibi.

 

Buna ilave olarak Merhum Tabersi ‘İhticac’ adlı eserde İmam Seccad (a.s)’dan bu iddiayı teyit eden bir rivayet nakletmiştir.[5]

 

2- Mahremlerle evlenmek uygun olmayan bir şey olduğundan Adem (a.s)’ın çocuklarının birbirleriyle evlenmeleri mümkün değildi ve şer’an haramdır. Adem (a.s)’ın çocukları, dünyada daha önce yaşamış ama insan cinsinden başka bir nesilden kalan insanlarla evlendiler. Sonraları onların çocukları da amca çocukları oldular ve evlilik onların arasında gerçekleşti. Bu görüşü de bazı rivayetler teyit etmektedir. Zira Adem (a.s)’ın nesli yeryüzündeki ilk nesil değildi. Ondan (a.s) öncede yeryüzünde insan türleri yaşıyordu. Ancak bu görüş Kur’an ayetlerinin zahiriyle uyuşmamaktadır. Çünkü ayet-i kerimeye göre beşer nesli yalnızca Adem ve Havva’dan gelmiştir. Dolayısıyla bu tür rivayetler Kur’an’a uymadığından onları kabul edemeyiz.

 

Bu iddialardan şöyle bir sonuç alabiliriz: Kur’an ayetlerine göre Habil’le Kabil’in melek ya da cinlerle evlendiği görüşü de doğru değildir. Ayetin zahiri diyor ki, beşerin nesli yalnızca Adem ve Havva’dan türemiştir.[6] Onların dışında başkaları da arada olsaydı o zaman ‘O ikisi ve onlardan başkaları…’ diye buyurmalıydı.

 

Allame Tabatabai bu konuda şöyle diyor: ‘Şu andaki neslin insanları Adem ve eşine dayanmaktadır ve o ikisinden başka kimse bu neslin çoğalmasında etkin değildir.’[7]

 

Dolayısıyla ancak birinci görüşü destekleyen ve Kur’an’ın ayetleriyle uyuşan rivayetleri kabul edebiliriz.



[1] - Yusuf/40

[2] - el-Mizan (Farsça tercümeden), c.4, s.216

[3] - Tefsir-i Nümune, c.3, s.247

[4] - Nisa/1

[5] - el-İhticac, c.2, s.314

[6] - Nisa/1

[7] - el-Mizan (Farsça tercümeden), c.4, s.216

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • İnsan kendi güvenlik ve huzurunu bozan diğer varlıklar karşısında ne tür bir tepki göstermelidir?
    7708 Hayvan Barındırmak Ve Avlamak 2013/03/09
    Eziyet ve rahatsız eden haşerelerin eziyet ve rahatsızlıklarını önleme hakkında ilk önce iki noktaya işaret edilecek ve sonra İslami kaynaklardan alınmış iki tavsiye verilecektir: 1. Tabiat çarkında insanların tüm varlıklar ile en azından hâlihazırda barışçıl bir şekilde yaşaması olanaksızdır. Biz; insanlar ve yırtıcı hayvanların bir şehirde hiçbir ...
  • Ciğer, yürek ve böbrek gibi hayvan sakatatını yemek cismi ve ruhi olarak insan bedenine ne gibi etkilerde bulunabilir?
    63724 ترک لذت 2012/08/11
    1. İnsan cisim adındaki bir kalıp ve ruh adındaki bir özden teşkil olmuştur. İnsan varlığı cismin yaratılmasıyla meydana gelir ve ruhun gelişimiyle devam eder. Öte taraftan insanların bedihi ve fıtri isteklerinden biri saadete ermektir. Vaat edilmiş saadete ermek için cisim ve ruhu tanımak ve doğru yaşama tarzını ...
  • Bir Hindu, Kur’an’ı araştırmak ve okumak isterse ona Kur’an hediye etmenin şer’î hükmü nedir?
    5980 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/19
    Büyük taklit mercilerinin görüşlerine geçmeden önce bazı noktaları dikkatlerinize sunuyoruz:1- Hindular kafirler sınıfındandır.2- Kafirin Kur’an’a saygısızlık veya necis edeceği bilinse (ihtimal demiyoruz) taklit mercilerinden hiç biri bunu caiz bilmemekteler.3- Kafir, okumak maksadıyla ...
  • Gadir hadisini ispat eden belgeler nelerdir?
    6492 Eski Kelam İlmi 2011/01/17
    Gadir olayı ve o günde İmam Ali’nin (a.s) Allah Resulü’nün (s.a.a) halifesi olarak tanıtılması, o kadar azametli bir olaydı ki, bu tarihi olayı Resulullah’ın 110 tane sahabesi nakletmiştir. Ancak bu demek değildir ki, o olaya şahid olan Resulullah’ın (s.a.a) binlerce sahabesinden yalnızca bu kadarı onu nakletmiştir. Bu sayı ...
  • Neden Hz Fatıma’ya masume lakabını vermişlerdir? Kendisi masum muydu?
    8563 Eski Kelam İlmi 2012/04/15
    Hz Masume’nin adı Fatıma’dır. Rivayet ve tarih kitaplarında da ondan Musa bin Cafer’in kızı Fatıma olarak söz edilmiştir. Hz Masume peygamberler ve imamlar hakkında kullanılan kelam literatüründeki manasıyla masum değildir, ama kendisi yüksek bir ruh temizliği ve manevi kemale sahip idi. Masumiyetin nispi bir husus olduğu hatırlatılmalıdır. ...
  • Gıybeti edilen bireyden rıza almadan tövbe edilebilir mi?
    7714 Pratik Ahlak 2014/05/20
    Gıybet kul hakkı olması nedeniyle iki merhalede başta gıybet edilenden rıza alınmalı ve sonrada Allah nezdinde bu günahtan dolayı tövbe edilmelidir. Ama gıybeti edilen bireyden herhangi bir nedenden ötürü rıza almak mümkün değilse veya ona bunu söylemek daha büyük bir probleme yol açacaksa böyle bir durumda masumların ...
  • Nehc’ül Belağa’nın altıncı mektubuna göre üç halifenin hilafeti resmilik kazanaz mı?
    11094 Eski Kelam İlmi 2008/08/18
    Continue... ...
  • Şiiler Allah ile imamlar arasında fark olduğuna inanırlar mı?
    7209 Eski Kelam İlmi 2012/08/11
    Diğer ekoller gibi Şia ekolü de tarih boyunca sürekli ifrat ve tefrit eksenli akımların ilgisine muhatap olmuştur. Bu akımlar Gulat, Mukassire ve Nasibiler gibi değişik isimler ile Şiiler ve imamlar için zorluklar yaratmıştır. Şii imamları bu sapık akımların tehlikelerinden Şiileri korumak için sürekli çabalamışlardır. Onlar kendi konumlarını açıklayarak, ...
  • Tırnağın ölü kısmında oje bulunurken abdest almak doğru mudur?
    12275 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Abdestte ellerin dirseklerden parmakların ucuna kadar tam bir şekilde yıkanması gerekir.[1] Bu nedenle tırnaklar ve onun uzamış (iki ila üç milimetre) miktarı parmaktan sayılır ve onların kâmil bir şekilde yıkanması ve üzerlerinde bir engel (oje, renk vb.) bulunuyorsa bertaraf ...
  • Çiğ necasetin geçmesine neden olur mu?
    5667 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/13
    Bütün taklit merciileri şöyle buyurmaktalar: Pak olan bir şey necis olan bir şeye değerse, her ikisi veya onlardan biri ötekine geçecek derecede ıslak olursa pak olan şey necis olur.[1] Islaklık diğerine geçecek derecede az olsa necis olmaz.

En Çok Okunanlar