Gelişmiş Arama
Ziyaret
12494
Güncellenme Tarihi: 2012/03/10
Soru Özeti
Adet günlerinde var olan düzensizliği dikkate alarak benim namaz ve orucumun hükmü nedir?
Soru
Ben iki çocuk sahibiyim. Doğum yapmadan önce düzenli bir âdetim yok idi. Ancak yedi günde temizlenirdim. Doğumlarımdan sonra da âdetim düzgün değildir. Altıncı günden on iki ve on üçüncü güne kadar renkli akıntılarım var. Bu durumda namazımın ve orucumun hükmü nedir?
Kısa Cevap

Eğer doğumlardan sonra âdetiniz adediye (adeti belli olan kimsenin) bir kimsenin adeti gibi altı güne dönmüş ise altı günü hayız ve geride kalan diğer günleri istihaza sayarsınız. Ama eğer âdetin değişmemiş âdetiniz adediye şeklinde yedi gün baki kalmış ise yedi gün hayız diğer günlerini istihaza olarak karar kılınız.

Ayrıntılı Cevap

Doğumdan önce her ay yedi gün kan görüyor olduğunuz için o zaman adediye (adeti günlerinin belli olan kimsenin adeti) olan bir kimsenin âdetine sahip idiniz. Şimdi de her ay on iki ve on üç gün kan gördüğünüz için yine adediye bir kimsenin âdetine sahipsin. Ama kan gördüğünüz günler on günden fazla olduğu için aşağıdaki düstura göre amel etmelisin:

“Adeti adediye (sayılı) şeklinde olan kadın eğer adetinden fazla kan görür ve on günden fazla olursa, eğer gördüğü tüm kanlar bir şekilde olursa adet olduğu günden beri günleri saysın adet günlerine kadar hayız geride kalan günleri de istihaza olarak karar kılsın. Ama gördüğü kanların türü ayni şekilde olmazsa; bazı günlerde hayız kanıyla aynı bazı günlerde de istihaza kanıyla aynı olursa; bu durumda eğer hayız kanının niteliğinde olan günler adetinin günleriyle aynı sayıda olursa o günleri hayız olarak saymalı kalan diğer günleri de istihaza karar kılmalıdır. Ama eğer hayız nitelikleri taşıyan kan adet günlerinden az olursa bu günleri ve adetini tamamlayacak günleri ekleyerek hayız olarak saysın ve geride kalan diğer günleri istihaza karar kılmalıdır”.[1]

Dolayısıyla eğer doğumdan sonra âdetiniz adediye şeklinde altı güne dönerse bu durumda altı gününü hayız geride kalan diğer günleri istihaza karar kılmalıdır. Ama eğer âdetiniz değişmezse ve âdetiniz yedi gün baki kalırsa âdetiniz günü sayılı olan kimse gibi yedi günü hayız geride kalan diğer günleri istihaza sayarsınız.

Aayetullah Mehdi Hadevi Tahranini’nin (Allah bereketini devam ettirsin) vermiş olduğu cevap şöyledir:

Eğer doğumdan önce adetinizin müddeti belli değildi ise; örneğin yedi gün, ve doğumdan sonra bu müddet değişmiş ve yeni adet belli bir müddet ile meydana gelmemiş ise, eğer gördüğünüz kan on günden daha fazla devam eder ve kanların tümü hayız veya istihaza niteliklerinde olursa ihtiyati vacip gereğince akrabalarınızda sizin yaşınızda olan kimsenin adetine müracaat etmelisiniz. Eğer onların da has bir adetleri yok ise üç ile on arasındakini hayız sayınız. Ki en uygunu daha önceki âdetinin günlerini yani yedi gününü hayız olarak sayınız geride kalan günleri de istihaza olarak karar kılınız. Ama eğer on günden daha fazla kan devam ederse, gelen bu kan bazı günlerde hayız kanının özelliklerini taşıyor ve bazı günlerde de istihaza kanın niteliklerini taşıyor ise, hayız niteliklerini taşıyan kanın devam ettiği günler üç günden daha az ve on günden daha fazla olmazsa bu günleri hayız diğer günlerdeki kanı istihaza olarak sayınız. Ama eğer hayız niteliklerini taşıyan kan üç günden daha az olursa onu hayız olarak karar kılınız. Onun sayısını da yukarıda işaret edilen iki yöntemden birisiyle (akrabanın adetine ya sayıyı seçerek) belirtiniz. Eğer kan on günden daha az devam ederse hepsini hayız olarak biliniz.

 


[1] “İmam Humeyni (el – Muhaşi lil İmam el- Humeyni)”, c. 1, s. 287, mesele; 493.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Evrendeki şerlerin arazî olarak Allah’a isnat edilmesinin nedeni nedir?
    6725 İslam Felsefesi 2011/11/21
    Şer olarak anılan şeyler soyutlar âleminde mevut değildir ve bu konu madde âlemiyle ilişkilidir. Hayır ve şerrin manasının tahlilinde şöyle denmiştir: Hayır, her şeyin kendi doğası hasebince talep ettiği, sevdiği ve birkaç husus arasında tereddüt ettiğinde onların en iyisini seçtiği şeydir. Şer ise hayrın karşısındadır. Eşya hayır ve şer ...
  • Eğer ben fakirsem zekât beni de kapsar mı? Ben zekât parasını fakir bir dostuma verebilir miyim? Zekâtı Müslüman olmayan bir ferde verebilir miyim?
    6298 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Fakir sözlükte omurilik kemiği kırılmış kimseye denir. Miskin (çaresiz) de fakir manasına gelir, ancak miskinin gerçekte durumu fakirden daha kötüdür.[1] Şer’i ıstılahta da fakir bir yıllık giderini karşılayamayan kimseye denir. Bir arsası olan veya yıllık giderini temin edebilecek bir sermayesi olan kimse fakir sayılmaz.
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6421 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    66566 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • İsm-i A’zam’ı kim bilmekteydi?
    6428 Teorik İrfan 2011/06/20
    İsm-i A’zam salt bir sözcüğü bilmek ve söylemekten ibaret değildir. Onun sözcük ötesi bir hakikati vardır. İsm-i A’zam kendini yetiştirme, nefis tezkiyesi, ibadet ve ilahi yardımlar ile bireylerde beliriverir ve bu halin etkisiyle Yüce Allah böyle bir kudret ve ilahi makamı kendilerine verir. Birçok ayet ve rivayette İsm-i A’zam’a ...
  • Niçin Kabil Habil’i Öldürdü?
    39690 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2009/08/20
    Kur’an ayetlerinden anlaşıldığı kadarıyla Habil’in kardeşi Kabil tarafından öldürülmesinin sebebi Kabil’in ruhuna kök salmış ve onun varlığına egemen olmuş haset (kıskançlık) vasfıdır. İşte bu kötü sıfata sahip oluşu onu kardeşini haksız yere öldürmeye sevk etmiştir. ...
  • Acaba Allah’ın kalbimizde yer edindiğini söyleyebilir miyiz?
    7881 Eski Kelam İlmi 2012/04/04
    Allah hem göklerde ve hem de yerdedir, arşa da yerleşmiştir ve ayrıca kalbimizde de yer edinmiştir. Diğer bir tabirle; Allah’ın bir zaman veya mekâna ihtiyacı olmamasına rağmen her yerde ve her zamanda Onun varlığı hissedilebilir. Aynı zamanda bu söylenenlerin hiçbiri boş ve manasız değil aksine biraz dikkatle ...
  • Hasan Musenna kimdir ve Kerbela vakıasında bulunmuş mudur?
    5287 امام حسن مجتبی ع 2019/06/15
    Hasan Musenna Hasan bin. Hasan olup İmam Hasan (a.s)’ın ikinci oğludur. Annesinin ismi ‘Hole’ olup Menzur Fezariye’nin kızıydı.[1] Hasan bin. Hasan Hasan Musenna olarak meşhur olmuştur. Saygın, takvalı ve faziletli bir şahsiyettir. Kendileri Emir’el-Müminin Ali (a.s) hayır kurumunun kurucusudur. Hasan Musenna Abdulmelik bin Mervan’nın ...
  • Kimler bir insanın mahremleridir; örneğin amcam benim çocuklarıma mahrem sayılır mı?
    8592 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Mahremiyet üç yolla oluşur: nesep, evlilik ve süt verme. Nesep yönünden insana mahrem olan şahıslar şunlardan ibarettir: Anne, baba ve büyükleri(büyük baba, ana anne gibi) Evlat ve küçükleri(torun, netice gibi) Erkek kardeş, kız kardeş ve küçükleri(yeğenler gibi) Amca, hala ve büyükleri(amca ve halanın anne ve babası gibi) Dayı, teyze ve büyükleri(dayı ...
  • Kadın eşinin cinsel birleşme isteği karşısında kaçınabilir mi?
    88207 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    Peygamber Ekrem (s.a.a) ve onun pak Ehlibeyti’nin (a.s) rivayetlerinde cinsel birleşmeyle alakalı kadın ve erkeğin bir birlerini gözetmeleri gerektiği konusu belirtilmiştir. Cinsel birleşmede olduğu gibi karşılıklı bu gözetme çok yönlüdür. Bu rivayetlerde erkeğe şöyle buyrulur: Erkeğin dinginlikle, oynaşarak ve yavaş yavaş cinsel birleşme amelini yerine getirmesi müstehaptır.

En Çok Okunanlar