Gelişmiş Arama
Ziyaret
22289
Güncellenme Tarihi: 2010/07/24
Soru Özeti
Cennetin değişik kapıları ve bu kapıların da özel adları mı vardır?
Soru
Cennetin değişik kapıları ve bu kapıların da özel adları mı vardır? Mümkünse kapıların adları ve tercümelerini söyleyiniz.
Kısa Cevap

Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.

Ayrıntılı Cevap

Cennetin değişik adları vardır; çünkü Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Rablerine karşı gelmekten sakınanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vardıklarında oranın kapıları açılır.”[1]


Aynı şekilde bir başka yerde de şöyle buyurmaktadır: “Bütün kapıları kendilerine açılmış olan Adn cennetleri vardır.”[2] Şia ve Ehli Sünnetten bu hususta nakledilen birçok rivayete göre cennet kapılarının sayısı sekizdir.[3] Müminlerin Emiri’nden (a.s) nakledilen bir rivayette şöyle buyrulmaktadır: Peygamberler ve sadıkların cennete girecekleri kapı, şehit ve salihlerin cennete girecekleri kapı, Şiiler ve sevenlerimizin cennete girecekleri beş kapı ve la ilahe illallah diyen diğer Müslümanların girecekleri kapı olmak üzere cennetin sekiz kapısı vardır.[4] Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) nakledilen bir hadiste ise şöyle buyrulmaktadır: Cennetin sekiz ve cehennemin yedi kapısı vardır.[5]  Nitekim Kur’an’da cehennemin yedi kapısı olduğuna işaret edilmiştir: “Cehennemin yedi kapısı vardır.”[6] Ehli Sünnet’ten nakledilen bir rivayette şöyle buyrulmaktadır: Namaz kılanlar için bir tane, oruç tutanlar için bir tane, hacılar için bir tane, umre yapanlar için bir tane, mücahitle için bir tane, zikredenler için bir tane ve şükür edenler için de bir tane olmak üzere cennetin sekiz kapısı vardır.[7] Diğer rivayetlerden de istifade edildiği üzere her amel için cennet kapılarından bir kapı vardır ve cennetlik insan kıyamet günü en üstün ameliyle çağrılacaktır.[8] Bundan ötürü, ayet ve rivayetlerin kesin anlamı, cennetin değişik kapılarının bulunduğu ve sayılarının da sekiz olduğudur. Ama tam olarak onların adlarının ne olduğu ve her birinin hangi gruba özgü olduğu hakkında ihtilaf mevcuttur ve hepsinin adlarına işaret edilmemiştir. Lakin örnek sıfatıyla bazı kapıların adlarının zikredildiği birkaç rivayete işaret edilebilir. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Cennetin sekiz kapısı vardır. Onlardan birinin adı reyyandır. Sadece oruç tutanlar ondan geçebilir.[9] Reyyan tok demektir. Bilal, Peygamberden (s.a.a) cennetin kapıları hakkında bir soru sordu ve Peygamber şöyle buyurdu: Cennetin kapıları muhteliftir. Babü’r-Rahmet (Rahmet Kapısı) kızıl yakuttandır. Babü’s-Sabr (Sabır Kapısı) bir kolu olan küçük ve kızıl yakuttan bir kapıdır. Babü’ş-Şükr (Şükür Kapısı) beyaz yakuttandır, onun iki kolu vardır ve beş yüz yıl yol kadar genişliğe sahiptir. Babü’l-Bela (Bela Kapısı) musibet ve hastalık kapısıdır, sarı yakuttan olup bir kolu vardır ve az sayıda insan bu kapıdan geçer. Babü’l-Azam (En Büyük Kapı), salih kulların geçeceği kapıdır. Onlar züht ve takva ehli olup Allah’a yönelen ve O’nunla ünsiyet kuran kimselerdir.[10] Ehli Sünnet kanalıyla Peygamber-i Ekrem’den nakledilen bir rivayette de şöyle buyrulmaktadır: Cennette “Zahi” denilen bir kapı vardır. Kıyamet günü olduğu zaman, çağırıcı Zahi Namazı’nı sürekli kılanlar neredeler, bu sizin giriş kapınızdır haydi Allah’ın rahmetiyle içine girin diye seslenir.[11] Zahi, güneşin doğup her yeri kapladığı günün bir zamanıdır. Bu hadislerden istifade edilen şudur: Hayırlı ameller cennete girmek için birer yoldur ve bu kapıların her biri de hayırlı bir amel işlemede mümtaz olan cennetlik özel bir grup için bir yoldur.


[1] Zümer suresi, 73. ayet.

[2] Sâd suresi, 50. ayet.

[3] Muhammed b. Muhammed Rıza Kumî Meşhedî, Tefsir-u Kenzi’l-Dekaik ve Behru’l-Ğeraib, c. 11, s. 343; Celaluddin Suyutî, Tefsiru’l-Darri’l-Mansur Fi Tefsiri’l-Me’sur, c. 5, s. 342.

[4] Şeyh Seduk, el-Hızal, c. 2, s. 407.

[5] Abd Ali b. Cuma Arusî Huveyzi, Tefsir-u Nuri’l-Sakaleyn, c. 4, s. 506.

[6] Hucr suresi, 44. ayet.

[7] ed-Darru’l-Mansur, c. 5, s. 343.

[8] İbid.

[9] Tabersi, Macmau’l-Beyan, c. 4, s. 511.

[10] Şeyh Seduk, Men La Yehziru el-Fakih

[11] ed-Darru’l-Mansur, c. 5, s. 343.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Evrendeki şerlerin arazî olarak Allah’a isnat edilmesinin nedeni nedir?
    6725 İslam Felsefesi 2011/11/21
    Şer olarak anılan şeyler soyutlar âleminde mevut değildir ve bu konu madde âlemiyle ilişkilidir. Hayır ve şerrin manasının tahlilinde şöyle denmiştir: Hayır, her şeyin kendi doğası hasebince talep ettiği, sevdiği ve birkaç husus arasında tereddüt ettiğinde onların en iyisini seçtiği şeydir. Şer ise hayrın karşısındadır. Eşya hayır ve şer ...
  • Eğer ben fakirsem zekât beni de kapsar mı? Ben zekât parasını fakir bir dostuma verebilir miyim? Zekâtı Müslüman olmayan bir ferde verebilir miyim?
    6298 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/27
    Fakir sözlükte omurilik kemiği kırılmış kimseye denir. Miskin (çaresiz) de fakir manasına gelir, ancak miskinin gerçekte durumu fakirden daha kötüdür.[1] Şer’i ıstılahta da fakir bir yıllık giderini karşılayamayan kimseye denir. Bir arsası olan veya yıllık giderini temin edebilecek bir sermayesi olan kimse fakir sayılmaz.
  • Bu asırda kızları köleliğe çekmek caiz midir?
    6421 Eski Kelam İlmi 2011/10/23
    Her şeyden önce köleliğin İslam dini tarafından temelleri atılan bir kurum olmadığını, bilakis bu fenomenin İslam’ın doğduğu çağda dünyanın tüm bölgelerinde yaygın olan bir realite olduğunu bilmeliyiz. İslam köle sahiplerine ciddi bir zarar vermeksizin ve mevcut toplumsal dengeyi ani ve hızlı bir girişimle ortadan kaldırmaksızın imkânların elverdiği ölçüde ve ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    66566 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • İsm-i A’zam’ı kim bilmekteydi?
    6428 Teorik İrfan 2011/06/20
    İsm-i A’zam salt bir sözcüğü bilmek ve söylemekten ibaret değildir. Onun sözcük ötesi bir hakikati vardır. İsm-i A’zam kendini yetiştirme, nefis tezkiyesi, ibadet ve ilahi yardımlar ile bireylerde beliriverir ve bu halin etkisiyle Yüce Allah böyle bir kudret ve ilahi makamı kendilerine verir. Birçok ayet ve rivayette İsm-i A’zam’a ...
  • Niçin Kabil Habil’i Öldürdü?
    39690 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2009/08/20
    Kur’an ayetlerinden anlaşıldığı kadarıyla Habil’in kardeşi Kabil tarafından öldürülmesinin sebebi Kabil’in ruhuna kök salmış ve onun varlığına egemen olmuş haset (kıskançlık) vasfıdır. İşte bu kötü sıfata sahip oluşu onu kardeşini haksız yere öldürmeye sevk etmiştir. ...
  • Acaba Allah’ın kalbimizde yer edindiğini söyleyebilir miyiz?
    7881 Eski Kelam İlmi 2012/04/04
    Allah hem göklerde ve hem de yerdedir, arşa da yerleşmiştir ve ayrıca kalbimizde de yer edinmiştir. Diğer bir tabirle; Allah’ın bir zaman veya mekâna ihtiyacı olmamasına rağmen her yerde ve her zamanda Onun varlığı hissedilebilir. Aynı zamanda bu söylenenlerin hiçbiri boş ve manasız değil aksine biraz dikkatle ...
  • Hasan Musenna kimdir ve Kerbela vakıasında bulunmuş mudur?
    5287 امام حسن مجتبی ع 2019/06/15
    Hasan Musenna Hasan bin. Hasan olup İmam Hasan (a.s)’ın ikinci oğludur. Annesinin ismi ‘Hole’ olup Menzur Fezariye’nin kızıydı.[1] Hasan bin. Hasan Hasan Musenna olarak meşhur olmuştur. Saygın, takvalı ve faziletli bir şahsiyettir. Kendileri Emir’el-Müminin Ali (a.s) hayır kurumunun kurucusudur. Hasan Musenna Abdulmelik bin Mervan’nın ...
  • Kimler bir insanın mahremleridir; örneğin amcam benim çocuklarıma mahrem sayılır mı?
    8592 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Mahremiyet üç yolla oluşur: nesep, evlilik ve süt verme. Nesep yönünden insana mahrem olan şahıslar şunlardan ibarettir: Anne, baba ve büyükleri(büyük baba, ana anne gibi) Evlat ve küçükleri(torun, netice gibi) Erkek kardeş, kız kardeş ve küçükleri(yeğenler gibi) Amca, hala ve büyükleri(amca ve halanın anne ve babası gibi) Dayı, teyze ve büyükleri(dayı ...
  • Kadın eşinin cinsel birleşme isteği karşısında kaçınabilir mi?
    88207 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    Peygamber Ekrem (s.a.a) ve onun pak Ehlibeyti’nin (a.s) rivayetlerinde cinsel birleşmeyle alakalı kadın ve erkeğin bir birlerini gözetmeleri gerektiği konusu belirtilmiştir. Cinsel birleşmede olduğu gibi karşılıklı bu gözetme çok yönlüdür. Bu rivayetlerde erkeğe şöyle buyrulur: Erkeğin dinginlikle, oynaşarak ve yavaş yavaş cinsel birleşme amelini yerine getirmesi müstehaptır.

En Çok Okunanlar