Gelişmiş Arama
Ziyaret
10884
Güncellenme Tarihi: 2011/03/03
Soru Özeti
Ehl-i Sünnet kitaplarında halifelerin sahabelere karşı yanlış tutumlarını gösteren örnekler var mı? Varsa onları yazabilir misiniz?
Soru
Ehl-i Sünnet kitaplarında halifelerin sahabelere karşı yanlış tutumlarını gösteren örnekler var mı? Varsa onları yazabilir misiniz?
Kısa Cevap

Bu soruya cevap verbilmek için sahabeyi, Ehl-i Beyt’in (a.s) yolundan giden sahabeler ve diğer sahabeler diye ikiye ayırmak gerekiyor. Bunu yapmamızın nedeni, Peygamberimizin Ehl-i Beyt’e verdiği özel önemden dolayıdır.

Birinci grupta, 1) Peygamberimizin vefatından sonra Hz. Ali’den ve Onun (a.s) evinde toplananan sahabelerden biat alınması gibi acı bir olay, 2) Fatımat-uz Zehra’ya (s.a) karşı Fedek’i alma konusunda hakkının verilmemesi için yapılan kötü davranışlar vardır.

İkinci grupta, 1) Hz. Ali’nin evinin yakılmasına neden olan Ebubekr’in halifeliğine muhalif sahabelerden biat alınması olayı. 2) Ubey b. Kaab’e karşı yapılan davranış. 3) Abdullah b. Mes’ud’un yaptığı eleştirilerden dolayı dövülmesi ve ona kötü lakapların verilmesi. 4) Ebuzer’in yaptığı eleştirilerden dolayı Rebeze’ye sürülmesi gibi olaylar vardır.

Ayrıntılı Cevap

Sahabe, Peygamber hayattayken Müslüman olan ve O’nu (s.a.a) gören kimseye denir. [1] Ehl-i Beyt’in dışında sahabelerin hiçbiri masum değildir. Bu yüzden birçok sahabenin birçok yanlışları nakledilmiştir. Bu yanlışların bazıları öyle meşhur ki, tevatür haddine ulaşmışlardır. Birinci, ikinci ve üçüncü halifelerin sahabelere karşı tutumlarını ikiye ayırılır: 1) Ehl-iBeyt’e karşı tutumları 2) Diğer sahabelere karşı tutumları. Böyle bir ayırım yapmamızın nedeni Peygamberimizin (s.a.a) Ehl-i Beyt hakkındaki sıkı tavsiyelerinden dolayıdır.

Aşağıda birinci kısım hakkında Ehl-i Sünnetin tarih ve hadis kitaplarında gelenleri aktarıyoruz:

1- Peygamberin vefatından sonra Ehl-i Beyt’e (a.s) karşı yapılan en acı olay Hz. Ali’den biat alınmak istendiği zaman yaşandı. Ehl-i Sünnet alimlerinden Deyneveri şöyle yazıyor: Ebubekr, bir grup Müslümanın ona biat etmeyip Hz. Ali’nin evinde toplandığını duyunca Ömer’i oraya gönderdi. Ömer onlara biat etmelerini söyledi. Ama onlar biat etmediler. Bunun üzerine Ömer odun getirterek içeridekilere dedi ki: ‘Canımın elinde olduğu kimseye andolsun ki, evden çıkmazsanız içeride olan herkesi ateşe vereceğim.’ Ona, ‘Evde Fatıma var’ denildiğinde ‘Hatta Fatıma’da olsa yakacağım’ diye cevap verdi. [2]

2- Bir başka olay halifeleri Hz. Fatıma’yla (s.a) karşı karşıya getiren Fedek meselesidir. Bu ihtilafta Peygamberin kızına (s.a) karşı yapılan şiddeti görmekteyiz. Hz. Fatıma’nın (s.a), gazabı, Allah’ın ve Peygamberin gazabı olan kimsedir. İbn-i Kesir’in Aişe’den naklettiğine göre Hz. Fatıma (s.a) ömrünün sonuna kadar (Ebubekr ve Ömer’den) razı olmadı. [3] - [4]

İkinci kısım yani masum olmayan sahabelere karşı tutumlarının ne olduğu konusunda aşağıdaki örnekleri getiriyoruz:

1-Peygamberimizin (s.a.a) vefatından hemen sonra muhaliflerden biat almak için gelişen olayları bu kısımdan sayabiliriz. Çünkü Ehl-i Beyt’in dışında da bu olayda hakarete uğrayan sahabeler vardı. [5]

2-İbn-i Ebi’l Hadid şöyle nakleder: Birgün Ömer, bir grubun Ubey b. Kaab’ın peşinden gittiklerini gördü. Ömer kırbacını alıp onun başına vurdu. Ubey ‘Ey Emir-ül Müminin! Allah’tan kork’ dedi. Ömer dedi ki: ‘Senin arkan sıra gelen bu grup kimlerdir? Bunun takip edilen kimsenin fitnesi ve takip edenlerin zilleti olduğunu bilmiyor musun?’ [6] Hatırlatmak gerekir ki, Muhammed Taki Şuşteri’nin ‘Kazavetha-i Emir-ül Müminin (a.s)’ adlı kitabında [7] Ubey’in Ömer’in halifeliğine karşı olduğunu yazmıştır.

3-İbn-i Esir, ‘Usd-ul Ğabe’ adlı kitabında şöyle yazıyor: ‘Ömer, oğlu Abdullah’ı ‘Ebu İsa’ [8] künyesini aldığı için kırbaçla dövmüştü.’ [9] İbn-i Ebi’l Hadid bu olayı şöyle anlatıyor: Ömer, oğlu Abdullah’ın kendisine Ebu İsa künyesini aldığını duyduğunda onu yanına çağırıp dedi ki: ‘Kendine Ebu İsa künyesini mi aldın?’ Abdullah çok korktu. Ömer onun elini öyle bir ısırdı ki, Abdullah bağırdı. Sonra ona vurarak şöyle dedi: ‘İsa için baba mı çıkardın?’ [10]

4-Belazeri, Ensab-ul Eşraf’ta şöyle yazıyor: Osman, Velid b. Ukba’yı Küfe’ye vali yaptığında Abdullah b. Mesud, Osman’ı eleştirip kötüleyerek dedi ki: ‘Kim bu değişikliği yaptıysa Allah onda (onun halifelik ve hükümetinde) değişiklik yapsın...’ Velid, İbn-i Mesud’un bu kınamalarını Osman’a iletti. Osman, Velid’den onu Medine’ye göndermesini istedi. Abdullah b. Mesud, Küfe halkının uğurlamasıyla Medine’ye doğru yola koyuldu. Abdullah, Medine’ye varınca Osman Resulullah’ın minberinde konuşma yapıyordu. Osman onu görünce dedi ki: ‘Ey millet! Yanınıza öyle biri geliyor ki, mide bulandıran bir haşere gibi kimin yemeğinin üzerine gitse, ya onu kusar veya ishal olur.’ İbn-i Mesud dedi ki: ‘Oysa ben öyle değilim. Ben, Bedir’de ve Rızvan biatında Resulullah’la (s.a.a) beraberdim.’ Bu arada Aişe söyle seslendi: ‘Ey Osman! Bu sözleri Resulullah’ın sahabesine mi söylüyorsun?’ Osman, onun zorla mescitten çıkarılması için emir verdi. Abdullah b. Zaame onu yere vurdu. Osmanın kölesi Yahmum onu mescitten çıkardığında kötü bir şekilde yere düşüp kaburgasını kırdığı da söylenmiştir. Hz. Ali’de Osmana itiraz ederek şöyle dedi: ‘Velid’in sözüne dayanarak Resulullah’ın musahibine böyle mi davranıyorsun?’ Hz. Ali, İbn-i Mesud’un bakımını üstlenip evine götürdü. Osman ölünceye kadar onun Medine’den dışarı çıkmasına izin vermedi. Hatta Şam’a savaşa bile gidemedi. [11] İbn-i Ebi’l Hadid’de bu olayı Şerh-i Nehc-ul Belağa’da Vakidi’den nakletmektedir. [12] Belirtmek gerekir ki, bu davranış Müslümanların zihninde Osman’a karşı kötü bir etki bırakmıştı. Hatta bazı tarihçiler bunun Osman’ın aleyhine yapılan kıyamların temeli olduğunu söylemekteler.

5-Yine Belazeri şöyle diyor: Osman, Mervan b. Hakem gibilere büyük miktarlarda bağış yaptığında Ebuzer kinayeli olarak diyordu ki: ‘Müjde olsun acılı azap hazinesi toplayanlara.’ Bu sözler Osman’a ulaştığında onu bu işten sakındırdı. Ebuzer’de ona dedi ki: ‘Allah’ın razı olup, Osman’ın kızgın olması, Allah’ın kızgın olup Osman’ın razı olmasından daha iyidir.’ Ebuzer Şam’a yerleştiği için Muaviye’de onun eleştirilerinden nasibini alıyordu. Sonunda Muaviye Osman’a şöyle bir mektup yazdı: ‘Ebuzer Şam’ı fesada verdi, onu buradan al.’ Osman’da ona ‘Onu kötü bir şekilde benim yanıma gönder’ diye bir mektup yazdı. Ebuzer Medine’ye geldiğinde Osmanı eleştirmeye devam etti. Osman ona dedi ki: ‘İstediğin bir yeri seç ki oraya gidesin.’ Ebuzer, Mekke, dedi. Osman kabul etmedi. Ebuzer, Beyt-ul Mukaddes, dedi. Osman yine kabul etmedi. Ebuzer, Küfe veya Basra dedi. Osman dedi ki: ‘Seni Rebeze’ye göndereceğim.’ [13]

Osmanın Ebuzer’i sürgüne gönderdiği, eşi ve oğlundan başka yanında kimse olmadığı halde orda vefat ettiği tarihin kesin olaylarındandır. [14]



[1] -Sahabenin ıstılahi manası ve onun hakkındaki ihtilaflar konusunda daha fazla bilgi için bkz: İbn-i Hacer Askalani, el-İsabe, c.1, s.8, Dar-ul Kutub-il İlmiyye, Beyrut, 1. Baskı, h.k.1415.

[2] -İbn-i Kutaybe Deyneveri, el-İmame ve’s Siyase, c.1, s.30, Dar-ul Adva, Beyrut, 1. Baskı, h.k.1410.

[3] -İbn-i Kesir, el-Bidaye ve’n Nihaye, c.5, s.285, Dar-ul Fikr, Beyrut, h.k.1407.

[4] -İbn-i Kesir’in yazdığına göre, Buhari’de bu rivayeti sahih senetle el-Mağazi kitabında getirmiştir.

[5] -İbn-i Kutaybe Deyneveri, a.g.e. c.1, s.30.

[6] -İbn-i Ebi’l Hadid, Şerh-u Nehc-il Belağa, c.12, s.68.

[7] -Muhammed Taki Şuşteri’nin ‘Kazavetha-i Emir-ül Müminin (a.s)’ (Musavi’nin tercümesi), s.244, Defter-i İntişarat-ı İslami, Bi Ta, Tibyan sitesi.

[8] -Rivayetlerde Peygamberimiz, Ebu İsa künyesini almaktan sakındırılmıştır.

[9] -İbn-i Esir, ‘Usd-ul Ğabe, c.3, s.423, Dar-ul Fikr, Beyrut, h.k.1409.

[10] -İbn-i Ebi’l Hadid, a.g.e. c.12, s.44.

[11] -Belazeri, Ensab-ul Eşraf, c.5, s.524, Dar-ul Fikr, Beyrut, 1. Baskı, h.k.1407.

[12] -İbn-i Ebi’l Hadid, a.g.e. c.3, s.42.

[13] -Belazeri, a.g.e. c.5, s.541.

[14] -es-Sem’ani, el-Ensab, c.10, s.65; Meclis-i Dairet-ul Maarif-i Osmaniyye, Haydar Abad, 1. Baskı h.k.1382; Belazeri, a.g.e. c.5, s.541-542-543-544-545; İbn-i Kesir, a.g.e. c.7, s.165, Dar-ul Fikr, Beyrut, h.k.1407. Yine bkz: 8454. Soru (Site: 8451) ve 157. Soru (Site: 1296).   

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • İnsanın bilgi ve birikimi artıkça alçakgönüllülüğünün artması gerektiği veya artığı nasıl açıklanabilir?
    2123 فضایل اخلاقی 2020/01/19
  • Tembelliği gidermek için bir dua var mıdır?
    14831 Pratik Ahlak 2012/03/12
    Dinî öğretilerde reddedilen hususlardan birisi tembellik ve atalettir. İmamlar (a.s) bu yerilmiş hasletten Allah’a sığınmıştır. İmamlardan (a.s) bu konuda ulaşan duaların bazıları şunlardan ibarettir: 1. Sadaka’nın oğlu Mas’ada şöyle demektedir: İmam Sadık’tan (a.s) önemli isteklerde Allah’a kendisiyle yöneleceğim bir dua istedim. İmam (a.s) büyük babam ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    7508 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Münafıklar ruhları çağırarak Müslümanlara sorun çıkarabilirler mi?
    6737 Eski Kelam İlmi 2009/09/22
    Ruh çağırmak ve ruhlarla irtibata geçmek mümkün bir şeydir; yani akli yönden imkansız değildir ve ruhla irtibat kuranlar olabilir. Evliyalar ve nefislerine çok riyazet çektiren kimseler dışında galiba kimse bu işi yapamaz. Münafıklar kibirli, kendilerini beğenmiş ve nefislerinin esiri insanlar olduklarından riyazet çekmeye de güçleri yoktur. ...
  • Vahdeti vücuttan kastedilen nedir?
    10420 İslam Felsefesi 2010/03/03
    Arif ve hakimler, vahdeti vücutla varlık aleminin bütününün Allah olduğunu kastetmezler; zira bütünün gerçek bir varlığı ve birliği yoktur, aynı şekilde vahdeti vücut, Allah ile varlıkların birlikteliği anlamında da değildir, nasıl ki tecafiden / gayri ve ayrılıktan maksat bir makamdan diğer bir makama bürünmek değildir; belki vahdeti ...
  • Farz veya müstehap oruç tutarken dalgınlıkla yemek ve içmek orucu batıl eder mi?
    6761 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/21
    Oruçlu kimse bilerek bir şeyi yer ve içerse orucu batıl olur.[1] Bu meselede farz ve müstehap oruç arasında fark yoktur. Ama bilmeden ve dalgınlığına gelerek bir şey yer ve içerse orucu batıl olmaz.[2] ...
  • Ben, namaz kılarken halim olmuyor, ne yapmam gerekir?
    8124 Pratik Ahlak 2008/04/09
    Namazın bir zahiri ve bir de batıni yönü vardır. Zahirinin kural ve şartları olduğu gibi batının da kural ve şartları vardır.Elbisenin pak olması, kıbleye doğru yönelmek abdestli olmak ve … gibi namazın zahiri şartlarına riayet etmek, namazın zahiri doğruluğuna sebep olduğu gibi, namazın batıni şartlarını yerine getirmek de, örneğin ...
  • Hac’da kurban kesmenin felsefi nedir?
    9011 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/03
    İslam’ın tüm buyruk ve kanunları hikmet veya yaratıkların durumunu göz önünde bulunduran çok hesaplı ve faydalı hikmetler esasınca oluşturulmuştur. İslam kanun ve hükümlerinden birisi de kurban bayramı gününde Mina bölgesinde hacılara kurban kesmenin farz oluşudur. Hacda kurban kesmenin hikmetlerinin bazıları şunlardan ibarettir: Hacıların nefsanî heveslerini kurban etmeye, ...
  • Hz. Adem (a.s) hata yapmasaydı ve yeryüzüne gelmeseydi soyu henüz cennette mi olacaktı?
    14678 Kelam İmi 2011/10/23
    Kur’anda buna açık bir cevap verilmemiştir. Bizde yaptığımız araştırma kadarıyla güvenilir rivayetlerde bu konuya değinilmediğini gördük. Ancak bu gibi soruların cevabını bulamamak inancımıza zarar vermeyeceğini bilmemiz gerekir. Şu anda cennette olmadığımız ve dünyada yaşadığımız gerçeğini göz önüne alarak amellerimizi öyle bir şekilde ayarlamalıyız ki, ebedi cenneti ve ...
  • Günahta ısrar etmek cezanında artmasına neden olur mu?
    28162 Pratik Ahlak 2010/10/07
    Günahta ısrar etmek, deyimi iki manada kullanılmaktadır: 1)Günahı tekrarlamak, 2)Günah işledikten sonra tövbe ve istiğfar etmemek.Günahta ısrar etmenin çok kötü sonuçları vardır. Ayet ve rivayetlerde bu durum şiddetle kınanmış ve küçük günahın büyük günaha dönüşmesi, takva dairesinden çıkılması, bedbahtlık, itaat etmemek, insanı küfür ve ...

En Çok Okunanlar