Gelişmiş Arama
Ziyaret
23883
Güncellenme Tarihi: 2011/04/11
Soru Özeti
Ahiretin mümkün ve gerçek olduğuna dair hangi deliller mevcuttur?
Soru
Kıyamet inancı nasıl kanıtlanmaktadır?
Kısa Cevap

Önem açısından ahiret ve kıyamet meselesi tevhid meselsinden sonra en önemli dinî ve İslamî meseledir ve Kur’an ayetlerinin üçte birinden çoğu bu hususta nazil olmuştur. Kıyameti ispat eden deliller aklî ve naklî diye iki bölüme ayrılmaktadır:

1. Aklî Deliller: Hikmet delili ve adalet delilini kapsamaktadır. Hikmet delili: İlahî hikmet gereği tüm varlıklar zatî kemallerine erişmelidir ve kıyamet adında başka bir hayat olmadığı takdirde eşyanın zatî kemallerine erişmesi önünde bir engel çıkacaktır ve bu da ilahî hikmete aykırıdır. Adalet delili: Bu dünya sınanma ve sorumluluk mekânıdır ve tüm ceza ve ödüllendirmelerin amelî kılınması için gerekli kabiliyeti taşımamaktadır. O halde ödüllendirme ve cezalandırmanın mekânı olan, amellerin neticesinin zuhur ettiği ve ilahi adaletin tahakkuk edip her ferdin layık olduğu şeye nail olacağı başka bir dünyanın bulunması gerekmektedir.

2. Kıyameti İspat Eden Naklî Deliller: Ahireti ret eden hiçbir delilin olmadığını belirten, ahirete benzer fenomenlere işaret eden ve bitkilerin yeşermesine değinen Kur’an-ı Kerim ayetleri ve de kıyamet inancını kanıtlayan ve onun birçok özelliğini beyan eden yüce İslam Peygamberinin (s.a.a) hadisleri ve masum imamların (a.s) rivayetlerini kapsamaktadır.

Ayrıntılı Cevap

Yukarıdaki soruyu yanıtlamak için birkaç noktaya dikkat etmek gerekmektedir:

1. Kıyametin tanımı ve ona inanmanın önemi: Kıyamet, insanların ölümden sonra başka bir cihanda dirilmesi ve canlanması ve de dünyevî amellerinin neticelerini görmek için amellerin muhasebesi maksadıyla ilahi adalet mahkemesine çağrılmalardır. Ahiret ve kıyamete inanmak tevhid inancından sonra en önemli dinî ve İslamî meseledir. Peygamberler Allah ile başlangıçtan ve de kıyamet ile ahiretten ibaret iki hakikati insanlara aşina kılmak ve onlara inandırmak için gelmiştir. Kur’an ayetlerinin üçte birinden çoğu ahiret ve insanın ebedi yaşamıyla ilgilidir. Kur’an ahirete iman etmek, kıyamet inancını inkâr etmenin sonuçları, ebedi nimetler, ebedi azaplar, iyi ve kötü ameller ile onların uhrevi neticeleri arasında bulunan bağ gibi kıyametin değişik boyutları hakkında izahatta bulunmuş ve değişik yöntemler ile dirilişin mümkün ve zaruri olduğunu vurgulayarak açıklamış ve inkârcıların şüphelerine cevap vermiştir. Nitekim bozgunculuk ve sapmaların menşeinin kıyamet ve diriliş gününü unutmamanın veya inkâr etmenin olduğu belirtilmiştir.[1]

2. Kıyameti ispat eden deliller aklî ve naklî diye iki kısma ayrılmaktadır:

A. Kıyameti ispat eden aklî deliller hikmet delili ve adalet delilini kapsamaktadır. Elbette bu iki delil tevhid inancını kabul etmeye dayanmaktadır. Tevhid meselesi ispat edilmeyene dek kıyamet meselesi ispat edilemeyecektir.

1. Hikmet Delili: Bu delil iki şekilde ifade ve beyan edilmiştir. Bu delilin birinci ifade ediliş tarzı şöyledir: İlahi yaratma hedefsiz değildir ve yaratılışın hedefi hayır ve kemal olan ilahi zata aşk duymaktır. Bu yüzden Yüce Allah hayır ve kemalin en üst düzeyde yer alacağı ve yaratıkların layık oldukları gaye ve kemallerine ulaşabileceği bir tarzda evreni yaratmıştır. İnsan ebedi bir ruha sahip olduğu için sonsuz kemallere ulaşabilir. Bu kemaller mertebe ve varlık değeri açısından maddî kemallerle mukayese edilebilecek nitelikte değildir. Eğer insan hayatı bu dünyevî hayata özgü olursa ilahi hikmet ile bağdaşmayacaktır. Çünkü ilahi hikmet tüm varlıkların zatî kemallerine erişmesini gerektirmektedir. Eğer kıyamet adında başka bir hayat var olmazsa eşyanın zatî kemallerine erişmesi önünde bir engelin çıkması sonucu doğacaktır. Oysaki bu ilahi hikmete aykırıdır.[2] Bu delilin ikinci ifade ediliş tarzı da şöyledir: İnsanın temel güdülerinden birisi beka ve ebediyete olan sevgidir. Bu, yaratılışta ilahi el tarafından insan fıtratına konulmuş, onu ebediyete yönelten ve sürekli hareket hızını artıran hareketlendirici bir güç hükmündedir. Şimdi böyle dinamik bir varlığın hareket hızının zirvesindeyken bir kaya parçasına çarptığı ve darmadağın olduğu varsayılırsa, böyle bir akıbet ve son, belirtilen hareketlendirici gücün varlığıyla nasıl bağdaşacaktır? Kesinlikle mesele bundan ibaret değildir. O halde fena ve dünyevî ölüme mahkûm bu hayat dışında ancak başka bir yaşamın insanı beklemesi durumunda böyle bir fıtrî meyil ilahi hikmet ile bağdaşacaktır.[3]

2. Adalet Delili: Bu delilin muhtevası şudur: İnsan seçebilen bir varlıktır. Bu dünyadaki tüm insanlar iyi ve kötü işleri seçme ve yapmada özgürdür. Böyleyken bir tarafta tüm ömrünü Allah’a ibadet ederek ve O’nun kullarına hizmette bulunarak geçiren bir takım insanlar yer almakta, diğer tarafta ise heveslerine ulaşmak için kendileri ve diğerlerine en kötü zulümlerde bulunan ve en çirkin günahlara bulaşan bir takım bozguncular durmaktadır. Esasen insanın yaratılışı, zıt eğilimler, irade ve seçme gücü ve de aklî ve naklî bilgi türleri ile donatılması, değişik davranışlar için kendisine zemin hazırlanması ve bu dünyada hakikat ile batıl ve de hayır ile şer ikili yollarının başına konmasının hedefi, kendisinin birçok sınamaya tabi tutulması, kendi irade ve tercihiyle tekâmül yolunu seçmesi ve böylece seçilen amellerin neticeleri ve onların ödül ve cezalarına erişmesi içindir. Ama biz bu dünyada iyilik işleyenlerin ve bozgunculuk yapanların kendi amelleriyle uyuşan ödül ve cezalara ulaşmadığını ve hatta birçok bozguncunun diğerlerine nazaran daha çok imkânlara sahip olduğunu müşahede etmekteyiz. Esasen dünya hayatının birçok fiili ödüllendirme ve cezalandırma kapasitesi bulunmamaktadır. Bu dünyada binlerce günahsız insanı öldürmüş bir cani bir defadan fazla kısas edilebilir mi? Böyle bir şahsın diğer suçları kesinlikle cezasız kalacaktır. Oysaki ilahi adalet en küçük iyi veya kötü bir davranışta bulunmuş herkesin kendi davranışının neticesine ulaşmasını gerektirmektedir. O halde başka bir âlemin olması icap etmekte ve ilahi adaletin tahakkuk etmesi için her ferdin ödül, ceza ve ortaya çıkan amellerin neticeleri noktasında müstahak olduğuna erişmesi gerekmektedir.[4]

Kıyameti ispat Eden Nakli Deliller:

1. Kur’an-ı Kerim Ayetleri: Ahiretin ispati ve onu inkar edenlere karşı getirilen deliller hakkında Kur’an-ı Kerim ayetleri birkaç kısma ayrılmaktadır:

Birinci Kısım: Bu kısımda bulunan ayetler ahireti ret eden bir delil olmadığını vurgulamaktadır. Bu ayetler inkârcıları silahsızlandırma konumundadır. Tıpkı şu ayet gibi: “Dediler ki: Dünya hayatımızdan başka hayat yoktur. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak zaman yok eder. Bu hususta onların bir bilgisi yoktur. Onlar sadece zanda bulunuyorlar.”[5]

İkinci Kısım: Bu kısımda bulunan ayetler ahirete benzer fenomenlere işaret etmektedir:

A. Bazı ayetler bitkilerin yeşermesine işaret etmektedir: Kur’an şöyle buyuruyor:

“Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki O, ölüleri de elbette diriltecektir. O, her şeye hakkıyla gücü yetendir.”[6]

B. Bazı ayetler de Ashab-ı Kehf’in uykusuna işaret etmekte ve Ashab-ı Kehf’in enteresan kıssasını naklettikten sonra şöyle buyurmaktadır: “Böylece biz, (insanları) onların hâlinden haberdar ettik ki, Allah’ın vaadinin hak olduğunu ve kıyametin gerçekleşmesinde de hiçbir şüphe olmadığını bilsinler.”[7]

C. Hayvanların Diriltilmesi: Kur’an-ı Kerim’de olağanüstü bir şekilde diriltilen birkaç hayvana işaret edilmiştir. Hz. İbrahim’in (a.s) eliyle diriltilen dört kuşun diriltilmesi[8] ve Hz. Uzeyir’in (a.s) bineğinin diriltilmesi bunlardandır. Hayvanların diriltilmesi mümkün olduğuna göre insanların diriltilmesi de imkânsız olmayacaktır.

D. Bu dünyada bazı insanların dirilmesi: Hz. Musa (a.s) zamanında İsrail oğullarından öldürülmüş bir şahsın kurban edilmiş bir ineğin bazı vücut parçalarının kendisine vurulmasıyla dirilmesi (bu kıssa Bakara suresinde zikredilmiştir).[9]

E. Bir takım ayetler ahiretin gerekli olduğuna dair aklî delillere işaret etmektedir. Ahireti ispat etmek için öne sürülen adalet[10] ve hikmet delillerine işaret eden ayetler bu kabildendir.[11]

F. Bazı ayetler de evrenin ilk yaratılışını kıyametin ispatı için bir delil olarak göstermektedir. Kur’an şöyle buyurmaktadır: O, başlangıçta yaratmayı yapan, sonra onu tekrarlayacak olandır. Bu, O’na göre (ilk yaratmadan) daha kolaydır.”[12] Çölde yaşayan bir Arap bir insana ait çürümüş kemik parçasını bulup aceleyle şehre geldi ve Peygamber-i Ekrem’in huzuruna çıkarak kim bu çürümüş kemikleri diriltecek diye feryat etti. Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: “Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek? De ki: Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir.”[13]

2. Masum İmamların (a.s) Rivayetleri: Ehli Beytin kıyamet hakkındaki rivayetleri değişik mesele ve boyutlarla ilgilidir ve onların tümü ahret ve kıyametin inkâr edilemeyeceğini yansıtmaktadır. Rivayetlerde beyan edilen hususların bazıları şunlardır:

A. Kıyamette Güvende Olmayı Talep Etmek: İmam Ali (a.s) şöyle buyurmaktadır: Ey Allahım temiz bir kalple sana gelmenin dışında ne mal, ne servet ve ne de evlatların işe yaramayacağı o günden sana sığınırım.[14] İmam Ali (a.s) bu rivayette temiz bir kalbe sahip olmayı kıyamette güvende olmanın aracı olarak görmektedir.

B. Kıyametteki Mutluluk Ve Sevinç Etkenlerinin Beyanı: İmam Rıza (a.s) kıyametteki sevincin etkenlerinden birisini şöyle beyan etmektedir: Her kim Aşura’yı musibet, hüzün ve ağlama günü bilirse, Allah kıyamet gününü onun sevinç ve mutluluk günü yapar.[15] Bir başka rivayette de Peygamber-i Ekrem (s.a.a) şöyle buyurmaktadır: Her kim kendi neslinden yaşı az bir çocuğu hoşnut kılmak için memnun ederse, Allah da kıyamet günü hoşnut oluncaya dek kendisini hoşnut etmeye çalışır.[16]

C. Kıyametteki Üzüntüyü Gideren Vesilenin Beyanı: İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmaktadır: Her kim bir müminin üzüntüsünü giderirse, Allah da kıyamet günü onun gönlünden gamı giderir.[17]

D. Kıyamette Ağlayan Gözlerin Beyanı: Peygamber (s.a.a) bir rivayette Fatıma Zehra’ya (a.s) şöyle buyurmaktadır: Ey Fatıma kıyamet gününde Hüseyin’in (a.s) musibetlerine ağlayan göz dışında tüm gözler ağlayacaktır.[18]

E. Ölümün Müminin Ebedi Nimetlere Ulaşmasını Sağlaması: İmam Hüseyin (a.s) Aşura günü vefalı ashabına hitaben şöyle buyurmuştur: Ey izzet ve onurun evlatları azıcık sabredin, ölüm geçirileceğiniz ve bu dünyanın onursuz ve zorlu yaşamı ve şartlarından cennet ve onun daimi nimetlerine yöneleceğiniz bir köprüden başka bir şey değildir.[19]

Bir başka rivayette de İmam Hasan Mücteba (a.s) şöyle buyurmaktadır: Ölüm mümine gelen en büyük sevinç ve hoşnutluktur; zira bu zor ve sorunlu diyar ve yaşamdan nimetleri bol ebedi bir yaşama doğru gitmektedir.[20] Bunlar kıyamet inancını ispat eden ve onun birçok özelliklerini açıklayan rivayetlerin bir kısmıdır. Böylece bu sağlam deliller ile birlikte artık ahretin mümkün ve gerçek olduğuna dair hiçbir şüphe ve kuşku kalmamaktadır.        



[1] Misbah Yezdi, Muhammed Taki, Amuzeş-i Akaid, c. 3, s. 11, İntişarat-ı Sazman-ı Tebliğat-ı İslamî, 1374.

[2] a.g.e., s. 38.

[3] a.g.e., s. 39.

[4] Sübhani, Cafer, Muhazarat Fi’l-İlahiyat, s. 405, Müessese-i İmam Sadık (a.s), 1323 h.k.

[5] Casiye, 24.

[6] Rum, 50.

[7] Kehf, 21.

[8] Bakara, 260.

[9] Bakara, 67-73.

[10] Casiye, 21-22.

[11] Secde, 18; Kalem, 36-36; Sad, 38; Yunus, 4.

[12] Rum, 27.

[13] Yasin, 78-79.

[14] Rabbani, Hadi ve Musevi, Seyid Muhsin, Ayine-i Badha, s. 235, h. 988, Müessese-i Ferhengi Daru’l-Hadis, 1382 Biharu’l-Envar c. 94, s. 109’dan iktibas edilmiştir.  

[15] Ayine-i Badha, s. 134, h. 392 Mizanu’l-Hikme h. 22632’den iktibas edilmiştir.

[16] a.g.e., s. 95, h. 324, Mizanu’l-Hikme h. 22632’den iktibas edilmiştir.

[17] a.g.e., s. 152, h. 572, Kafi c. 2, s. 200’den iktibas edilmiştir.

[18] a.g.e., s. 135, h. 495, Biharu’l-Envar c. 44, s. 293’ten iktibas edilmiştir.

[19] Natıki, Muhammed, An Suy-ı Merzha Ya Cihan-ı Pes Az Marg, s. 63, Nesim-i İntizar, 1382, Biharu’l-Envar c. 6, s. 155’ten iktibas edilmiştir.

[20] a.g.e., s. 62, Biharu’l-Envar c. 6, s. 154’ten iktibas edilmiştir.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İlahi marifette ilerlemek ve Hz. Mehdi’nin ilgisini kazanmak için ne yapmamız gerekir?
    5377 Pratik Ahlak 2010/06/20
    Size muvaffakiyet diliyoruz, Ehl-i Beyt Mektebiyle onurlanmanız bizi sevindirdi, istediğiniz konular hakkında bilgi edinmeniz için bu sitede önceden cevaplandırılmış bazı soruları cevaplarıyla birlikte size gönderiyoruz.İlgili Sorular:
  • Nasıl Resulü Ekrem (s.a.a)’i rüyada görebiliriz?
    4333 Pratik Ahlak 2019/01/22
    Mefatih’ul-Cenan adlı eserde evliyayı rüyada görmek için tavsiye edilen ameller ve zikirler beyan edilmiştir. Ama teveccüh etmek gerekir bu yollar tek başına istediğimiz şahsı görmek için yeterli sebep değildir. Yani bu amelleri ve zikirleri yerine getiren herkes Resulü Ekrem’i (s.a.a) rüyasında görecek diye bir şey yoktur. Bu ...
  • Acaba Masumların hadislerinin senetleri peygambere dayanmıyor mu?
    7864 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/06/26
    Şiiler imamları (peygamberin (s.a.a.) yerine geçenleri) masum bilirler. Bu nedenle onların sözleri de peygamberin sözleri gibi zati itibariyle hüccet ve peygamberin sözüne istinat etmesine gerek yoktur. Bizim masum imamlarımızdan bize ulaşan rivayetler iki kısma ayrılıyor. Bir kısım rivayetler müstenit şeklinde beyan edilmiş; yani senetlerindeki raviler ...
  • İçlerinde birkaç iyi ve takvalı kimse var diye günahkâr bir topluma azabın gelmesi gecikebilir mi veya tümüyle uzaklaşabilir mi?
    5835 Tefsir 2012/02/18
    Kur’an-ı Kerim’de ve rivayetlerde, günahkâr bir topluma azabın gelmesinin gecikmesi veya tümüyle uzaklaşmasının bazı nedenlerine değinilmiştir. Aşağıda onlardan birkaçını örnek olarak getiryoruz:1- Peygamberin ve İstiğfar edenlerin varlığı: ‘Oysa sen içlerinde oldukça onları azaplandırmaz ve yine bağışlanma dilerlerken Allah onlara azap vermez.’
  • Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak?
    24108 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/04
    Genel bir kaide olarak evlilikte cinsiyet farklılığına uymak gerekir. Eş olma durumu,göreceli bir kavram olup yalnızca kadınla erkek arasında gerçekleşir. Dolayısıyla evlilik cinsiyet değişikliği gibi herhangi bir delille bozulursa eski evlilik batıl ve geçersiz olur, Eşlerde kendiliğinden talak veya bozma gibi şeylere ihtiyaç duymadan birbirlerinden ayrılırlar. ...
  • kaşların olduğu yerde dövme yapmak abdesti batıl ediyor mu?
    6076 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    aşağıdaki cevaplar müçtehitlerin defterlerinden alınmıştır. Ayetullah Hameney’nin defteri: (yapılan dövme) abdest ve gusül alırken suya engel oluyorsa, kaldırılması gerekir. Ama eğer dövme işlemi derinin dibinde yapılmış ise, abdeste zararı yoktur.Ayetullah Mekarım Şirazi’nin defteri: abdeste mani değildir.
  • Araf suresinin Genel anlamı ve okumasının fazileti nedir?
    39800 Tefsir 2012/04/07
    Araf suresi Mekkede nazil olan surelerden ve iki yüz altı ayete sahiptir.[1] Bu surenin muhtevası ve fazileti hakkında tefsir ve hadis kaynaklarında bazı konular zikreilmiştir. Bizde sorduğunuz soruyu dikkate alarak bu konuyu iki kısımda sunmaya çalışacağız: Araf suresinin fazileti
  • Münafıklar açısından namaz ve infak nasıldır?
    8434 Pratik Ahlak 2011/11/12
     Münafıklar, kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmeyen, ama görünüşte kendilerini Müslümanların yanında imanlıymış gibi gösteren bir guruptur. Kur’an’ı Kerim’deki münafıkların sıfatlarını dikkate alarak, onlar namaz ve zekâtı kabul etmezler ve eğer namaz kılıp iyi işler yapsalar da, temiz niyetle ve ihlâsla yapmaz aksine, riya ve dindar görünmek ...
  • Hazreti Musa (a.s)’nın bir Kıbti’yi öldürmesi onun ismetiyle çelişmez mi?
    33279 Eski Kelam İlmi 2010/07/24
    Bütün peygamberler (makamlarında farklılık olmakla birlikte) masum, Allah’a yakınlığın ve kemalin zirvesindedirler. Diğer insanların yerine getirmesi gereken vazifelerden daha üstün ve ağır vazifelerle görevlendirilmişlerdir. Mabuttan başka her türlü varlığa teveccüh etmeyi büyük bir günah bilmektedirler.
  • Kur’an’da güneşin doğuş ve batışından ne kastedilmektedir?
    13322 Tefsir 2011/07/14
    Bu iki Kur’an ayeti güneşin doğuş ve batış yeri gerçeğini bildirmek maksadını gütmemektedir, sadece Zülkarneyn’in güneşin doğuş ve batışıyla ilgili tasavvurunu bildirmeyi hedeflemektedir. Bu iki ayetteki batış ve doğuş yerinden kastedilen şudur: Zülkarneyn ötesinde bir kara parçası umulmayan bir deniz sahiline varır ve ufkun sonu deniz ...

En Çok Okunanlar