Gelişmiş Arama
Ziyaret
33528
Güncellenme Tarihi: 2011/08/21
Soru Özeti
Hz. Fatıma’nın (a.s) düğünü gibi Peygamber (s.a.a) zamanında yapılan düğünleri göz önünde bulundurulursa, şimdiki düğün merasimleri nasıl yapılmalıdır?
Soru
Peygamber zamanında düğün merasimi (mesela Hz. Fatıma’nın (a.s) düğünü) nasıldı? Dans ve oyun var mıydı? Dansın haram ve müzik aletlerinin Peygamber zamanına göre ilerlemiş olması göz önünde bulundurulursa, şimdiki düğün merasimleri nasıl olmalıdır? Bu günah merasimlerine katılabilinir mi? Katılmamanın akrabalar içinde rahatsızlığa neden olduğunu da dikkat edin.
Kısa Cevap

Boş ve oyun meclisleriyle bağdaşır olması durumunda müzik, ezgi ve şarkı söylemek İslam’ın bakışında şüphesiz haramdır. Ama bu amel düğün veya diğer eğlencelerde istisnaya tabi tutulmuş mudur, tutulmamış mıdır? Peygamber zamanındaki düğünlerde def çalmak ve dans etmek hakkında elimize ulaşan tarihi rivayetlerin senedi zayıf olmasından ve bazı muteber rivayetlere ters düşmesinden ötürü, zahirleri baz alınarak bu konuda bir hüküm verilemez. Bu yüzden mercilerin ekseriyeti, boş ve sevinçli müziği haram bilmekte ve de def ile onun dışındaki başka bir şey arasında ve düğün merasimi ile onun dışındaki diğer şeyler arasında bir ayrım gözetmemektedirler. Dans hakkında da bazı merciler erkek erkeğe ve kadın kadına dans etmeyi şehveti tahrik etmemesi ve başka bir günah ve kötülüğe sebep vermemesi şartıyla caiz bilmektedirler. Bazıları ise sadece kadının kocası için dans etmesini caiz bilmektedir. Bundan dolayı düğün merasimi hakkında söylenebilecek şey şudur:

1. Düğün merasiminin övücü sözler söyleyerek, şaka ve helal olan sevinçli ve canlı müzikler eşliğinde düzenlenmesi iyidir.

2. Bu meclislerde sevinmenin yanında herkes mercilerin fetvalarına dikkat ederek şerî haramları terk etmeye özen göstermelidir.

3. Haram işlenen merasimlerde eğer insan etki etme ihtimalini veriyorsa ve şartlar müsaitse kötülükten sakındırmalıdır. Eğer kabul etmezlerse ve söz konusu şahsın orada kalması haram müziği dinlemesine veya onu teyit etmesine sebep olacaksa zorluk ve sıkıntı meydana gelmeyecekse merasimi terk etmesi gerekir.

Ayrıntılı Cevap

Boş ve oyun meclisleriyle bağdaşır olması durumunda müzik, ezgi ve şarkı söylemek İslam’ın bakışında şüphesiz haramdır. Ama bu amel düğün veya diğer eğlencelerde istisnaya tabi tutulmuş mudur, tutulmamış mıdır? Tarih kitaplarında Peygamber zamanında Hz. Zehra’nın (a.s) veya diğer Müslümanların evliliği veyahut Peygamberin (s.a.a) Medine’ye girişi esnasında Medine halkının sevinç gösterileri gibi bir takım düğün merasimleri ve sevinç gösterileri düzenlenmesi hakkında bize ulaşan bir takım nakiller yapılmıştır. Cahiliye ve İslam’ın ilk döneminde halkın eğlenceleri sade türden eğlencelerdendi. İslam’ın ilk döneminde eğlenmek için halk arasında en yaygın olan şey şarkı söylemek ve def çalmaktı. Eğlencelerde dans ve diğer müzik aletlerinin çalınmasına daha az işaret edilmiştir.[1] Aşağıda bazı numunelere işaret ediyoruz:

Deaimu’l-İslam’da bir rivayet nakledilmekte ve şöyle denilmektedir: Hz. Peygamber (s.a.a) bir şahsın düğününden haberdar oldu ve şöyle buyurdu: Düğün gizli yapılmamalıdır, duman çıkartılmalı ve def sesi duyulmalıdır. Düğün ile zina arasındaki fark defin sesidir.[2] Aynı kitapta İmam Sadık’tan şöyle bir rivayet nakledilmektedir: Hz. Zehra’nın (a.s) düğün gecesi Allah Resulü (s.a.a) def sesini duyar ve bu nedir diye sorar. Esma, Hz. Zehra’yı sevindirmek ve annesizliğini hissettirmemek için def çalıyor derler. Bunun üzerine Allah Resulü (s.a.a) Esma benim kızımı sevindirdiği gibi ey Allahım sen de onu sevindir diye dua eder ve Esma’ya eğlencenizde uygun olmayan sözler söylemeyin diye buyurur.[3] Keşfü’l-Ğumme kitabı da şöyle nakletmektedir: Müslümanlar Hz. Ali (a.s) ile Hz. Fatıma’nın (a.s) evlendiğini duyunca ve Peygamberi (s.a.a) tebrik edince, Hz. Peygamber (s.a.a) eşlerine döner ve Fatıma (a.s) için def çalmalarını emreder ve onlar da def çalmaya başlar.[4] İbn. Ebi’l-Hadid şöyle nakletmektedir: Peygamber (s.a.a) oyun ve dansla meşgul olan bir kavmin yanından geçer ve onlara şöyle buyurur: Yahudi ve Hıristiyanlar bizim dinimizde özgürlük olduğunu bilene dek bu işinize devam edin.[5] Ama bu nakillerden fıkhî bir hüküm çıkartılamaz. Fakihler şerî hükümlere ulaşmak için bizim elimize ulaşan deliller mecmuasına çok özenle dikkat etmekte ve tarihi birkaç naklin zahiriyle yetinmemektedirler. Böyle tarihi nakillere ek olarak, aşağıda dans ve müzik ile ilgili şerî hükümle bağlantılı birkaç noktayı beyan ediyoruz:

1. Bu rivayetlerin hemen hemen hepsi sağlam senetten yoksundur veya bu rivayetlerde senet zinciri esasen birbirine bağlı değildir. O halde bu rivayetler kendi başlarına şerî hüküm için delil olamazlar.

2. Bu rivayetlerin bazıları elimize ulaşan muteber ve sağlam rivayetler ile çelişmektedir. Bu yüzden kenara konulmaktadırlar. Şeyh Ensari ezginin haram oluşu hakkında nakledilen rivayetlerin her eğlence amelini kapsadığını belirtmektedir. Bundan dolayı ezginin haram olduğunu belirten tüm rivayetler yukarıda işaret ettiğimiz zayıf tarihi nakiller karşısında yer almaktadır. Kendisi şöyle açıklamaktadır: Ezginin haram olması hakkında yer alan birçok rivayetin bütününden, ezginin haram olma ölçüsünün eğlence olduğu anlaşılmaktadır. İster müzik aletleriyle olsun, ister onsuz olsun eğence şeklinde olan her ses haramdır.[6] Bu rivayetlerden biri de Muhammed b. Ebi İbad’ın naklettiği şu rivayettir: İmam Rıza’dan (a.s) ezgi hakkında sordum. İmam şöyle buyurdu: O batıl ve eğlence zümresindendir… .[7] İmam Sadık’ın (a.s) büyük günahları saydığı ve A’maş’ın naklettiği rivayette de şöyle buyrulmaktadır: Eğlence işleri insanı Allah’ı zikretmekten alıkoyar. Ezgi ve saz çalmak bu kabildendir.[8] A’maş’ın rivayeti her eğlencenin haram olduğunu belirtmekle birlikte, özellikle müziğin adını anmaktadır. Başka rivayetlerde de müzikten bahsedilmiştir. İmam Sadık’tan (a.s) nakledilen şu rivayet bunun bir örneğidir: “Saz aletleri ve ses şeytanın amelidir. O halde yeryüzünde bu türden olan her şey şeytan nahiyesindendir.”[9] Peygamber-i Ekrem’den de şöyle nakledilmiştir: “Size kaval ve kubatı (müzil aleti) yasaklıyorum.”[10] [11] Birçok fakihin dansı eğlencenin bir örneği bilmesine ek olarak, onun hakkında Kâfi kitabında muteber bir senetle bir hadis nakledilmiştir: İmam Sadık (a.s) Peygamberden (s.a.a) şöyle nakletmektedir: Size dansı yasaklıyorum.[12] Bu rivayet bu amelin Peygamberin nezdinde çirkin olduğunu göstermektedir. Senedi diğer rivayetlerin aksine muteber olması nedeniyle, diğer tarihi nakillerden önceliklidir. Her halükarda bu rivayetlere bakarak, gerekli dikkati göstererek ve mevcut delillerden elde ettiği neticeyi fetva şeklinde beyan etmek fakihin görevidir. Mukallidin görevi ise ona uymaktır. Belirtilen noktalar nedeniyle müzik ve dansın hükmü hakkında fakihler arasında bir takım ihtilaflar mevcuttur ve Allah karşısında mazur olmak için herkes kendi taklit mercisinin görüşüne göre amel etmelidir.

Fakihlerin Dans Hakkındaki Görüşü

İmam Humeyni (r.a) ve Ayetullah Hamaney gibi bazı fakihler şehveti tahrik etmeye, günaha bulaşmaya veya kötülük meydana getirmeye veyahut kadının erkekler içinde dans etmesine neden olması durumunda dansı haram bilmektedir. Bundan dolayı eğer bir dansın böyle özellikleri olmazsa haram değildir. Ama Ayetullah Safi, Ayetullah Fazıl ve Ayetullah Mekarim gibi başkaları da sadece kadının kocası için dans etmesini caiz bilmektedir.[13] Çok açık olduğu üzere bu hükümde düğün ile başka şeyler arasında bir fark yoktur.

Fakihlerin Müzik Hakkındaki Görüşü

Mercilerin ekseriyeti, müziğin haram olmasında ölçüyü neşelendirici ve eğlendirici olmada görmektedir.[14] Yani müzik eğlendirici ve neşelendirici olmazsa, haram değildir. Elbette Ayetullah Mekarim, Ayetullah Tebrizi ve Ayetullah Sistani gibi bazı merciiler, müziğin haram olmasında sadece eğlenceli olmayı ölçü bilmektedir.[15] Müzik konusunda da merciiler düğün merasimi ile başka şeyler arasında ve deften veya diğer şeylerden istifade etme arasında bir fark gözetmemişlerdir. Müzik türleri örneklerini teşhis etmek mukallide aittir. Mukallit mukaddes şeriat tarafından belirlenmiş ölçüleri gözeterek müziğin haram olup olmadığını teşhis etmeli ve ona göre davranmalıdır.[16] 

Belirtilen hususları göz önünde bulundurarak aşağıdaki neticeleri şu şekilde beyan ediyoruz:

1. Düğün merasiminin sevinçli ve canlı düzenlenmesi iyidir.

2. Düğünün sevinç ve canlılığı aşağıdaki şekillerde icra edilebilir:

A. Ehli Beyti (a.s) öven şiirler okumak ve de mizah ve komedi için güzel yüzlü simalardan istifade etmek.

B. Tiyatro ve komedi gruplarından yararlanmak.[17]

C. Haram olmayan müziklerden yararlanmak.

3. Düğün heyecanı bir harama neden olmamalıdır. Çünkü harama dikkat etmek, düğün sevinç ve canlılığına dikkat etmekten çok daha önemlidir. Herkesin kendi taklit mercisinin görüşüne göre dikkat etmesi gereken haramlar şunlardır:

A. Halk ve komşuya rahatsızlık ve eziyet vermek.

B. Haram müziğe kulak vermek.

C. Haram danslar, onları izlemek ve bunu teyit etmek sayılan meclislerde yer almak.

D. Kadın ve erkeğin haram bir şekilde bir arada bulunması ve haram bakışlar.

Şimdiye dek, mercilerin fetva ihtilafları da göz önünde bulundurularak, bugünkü düğün merasimlerinin hükmü belirlenmiş oldu. Peki, bu merasimde bulunmanın hükmü nedir? Tüm mercilerin bu konu hakkındaki görüşü şudur: Eğer insan etki etme ihtimalini veriyorsa ve şartlar müsaitse kötülükten sakındırmalıdır. Eğer kabul etmezlerse ve söz konusu şahsın orada kalması haram müziği dinlemesine veya onu teyit etmesine sebep olacaksa zorluk ve sıkıntı meydana gelmeyecekse merasimi terk etmesi gerekir.[18] Çok açık olduğu üzere salt akrabalar arasında rahatsızlığın meydana gelmesi günaha ve günah meclisine katılmaya bahane olmaz, ama zorluk ve sıkıntı meydana gelirse durum değişir.               



[1] Bkz: İsfahanî, Ebu’l-Ferec, Eğani, c. 2, s. 175, İktibas: Kadızade, Kazım, Ğına Ez Didgah-ı İslam, Mecelle-i Fıkıh, şımare-i 4-5, Tabistan ve payiz 1374.

[2] Temimi Mağribi, Numan b. Muhammed, Deaimu’l-İslam, c. 2, s. 207, Daru’l-Maarif, Mısır, 1375 k, Bu rivayetin bir benzerine şurada bakın: Şeyh Vesi, Emali, s. 518, İntişarat-ı Daru’l-Sakafe, Kum, 1414 k.

[3] Temimi Mağribi, Numan b. Muhammed, Deaimu’l-İslam, c. 2, s. 206.

[4] Erbili, Ali b. İsa, Keşfu’l-Ğumme, c. 1,s. 359, Mektebet-ü Beni Haşim, Tebriz, 1371 k.

[5] İbn. Ebi’l-Hadid, Şerh-i Nehcü’l-Belağa, c. 6, s. 331, Kütüphane-iAyetullah Maraşi, Kum, 1404 k.

[6] Şeyh Ensari, el-Mekasib, c. 1, s. 296, Mecmeu’l-Fikri’l-İslamî, Kum, 1428 k

[7] Amıli, Şeyh Hür, Vesailü’ş-Şia, c.17, s. 308, Müessese-i Âlu’l-Beyt, Kum, 1409 k.

[8] Amıli, Şeyh Hür, Vesailü’ş-Şia, c.15, s. 331.

[9] Amıli, Şeyh Hür, Vesailü’ş-Şia, c.17, s. 313.

[10] a.g.e.

[11] 388. Soru’dan (Site: 401) istifade edilmiştir.

[12] Rivayetin orijinal tabiri şöyledir: انهاکم عن الزفن ... Bu dans anlamına gelmektedir. Ama merhum Feyz el-Vafi kitabı c. 17 ve s. 211’de bu rivayetin açıklamasında şöyle demiştir: اللعب و الدف و یزفون: یرقصون

[13] Hüseyni, Seyid Mücteba, Risale-i Danuşcuyi, s. 181, Defter-i Neşr-i Maarif, çap-ı pencom, 1385 ş.

[14] Haram ve helal müzik hakkında daha fazla bilgi edinmek için 401, 540 ve 1004. Sorulara müracaat ediniz.

[15] a.g.e., s. 175.

[16] 3553. Soru’dan (Site: 3808) istifade edilmiştir.

[17] 2807. Soru’dan (Site: 3092) istifade edilmiştir.

[18] Hüseyni, Seyid Mücteba, Risale-i Danuşcuyi, s. 177.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    12405 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Kendinden kötü bir haslet ve niteliği uzaklaştırmanın yolu nedir?
    9836 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Gafleti türeten amiller insanın tüm ömründe insanla birlikte olmuştur. Genel itibariyle zamanın has bir diliminde onların kökünün kazılıp atılması zordur. Siz bu daimi savaşta kuranın yüce kavramlarından yardım alabilirsiniz. Onun düsturlarına amel ederek gafletten kurtulabilirsiniz. Eğer bu yolda sadıkane bir çalışman olursa kesinlikle Allah ...
  • eğer kor suyu necis olan bir elin üzerine dökülür ve akar giderse, akan bu suyun hükmü nedir?
    6465 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Bütün taklidi mercilerin fetvasına göre kor miktarında olan her hangi bir kuyunun suyu, necisin kendisine veya necisin kendisine değil, necislenmiş bir şeye temas ederse, eğer tamas eden suyla birlikte necisin kendisi bulunmazsa, ve bunun yanı sıra suyun rengi, kokusu ve tadından hiç birisi değişmemişse necise temas eden ...
  • Afganistan ve Pakistan ülkelerindeki aktif fırka ve mezhepler nelerdir?
    26906 تاريخ کلام 2010/12/22
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • İnkılâbın Rehberi Seyit Ali Hameyney’i hazretlerinin namahrem kadına bakma bağlamındaki fetvası nedir?
    7254 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/20
    İnkılâbın Rehberi Seyit Ali Hameyney’i hazretlerinin namahrem kadına bakma bağlamındaki fetvası imam Humeyni’nin (r.h.) fetvasıyla aynıdır.Müslüman kadınlara bakmanın hükmü hakkında İmam Humeyni şöyle buyuruyor: “erkeğin kadının bedenine bakması ister lezzet kastıyla olsun ister lezzet kastıyla olmasın haramdır. Yüzüne ve ellerine bakması eğer lezzet kastıyla olursa haramdır. Ama eğer lezzet ...
  • ilahi yakınlığın (kurb) anlamı nedir? Kısımları nelerdir? Nasıl elde ediliyor.
    16137 Pratik İrfan 2010/12/14
    kurb lügatte; bir şeyin başka bir şeye yakınlığı anlamındadır. Bu yakınlık bazen mekânsal, bazen de zamansaldır. Bu nedenle yakınlık, ya mekânsaldır veya zamansal. Geleneksel ve genel örfte yakınlılık (kurb) başka bir anlamda da kullanılıyor. Oda şudur ki; bir kimsenin başka birisinin yanında değerli olmak ve ...
  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    8377 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Zalimlerin zulmünün gerçek faili Allah değil midir?
    10449 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Bu sorunun cevabında birkaç noktayı hatırlatmalıyız:1- Tüm zalimlerin zulümlerinin kökü dört şeyde özetlenmektedir: 1. Cehalet; 2. İhtiyaç; 3. Ahlakî rezaletler; 4. Acizlik ve güçsüzlük. Lakin Yüce Allah bütün bu hususlardan arı ve münezzehtir. O hiçbir zulme tevessül etmez. Bundan ötürü O ...
  • (Windows ve Microsoft Office takımı gibi yabancı disklerin) telif hakkına riayet etmek farz mıdır?
    5501 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/30
    Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tahrani (ömrü uzun olsun) belirtilen sorunun yanıtında şöyle buyurmuştur:Kitap telifi, bir araç icat etmek veya bir disk üretmek gibi manevî bir iş yapmak, bunu yapan şahıs için özel bir hak yaratır ve hak sahibinin izni olmaksızın onun manevî ürününden yararlanılamaz. Eğer üretici Müslüman değilse, ...
  • arazinin tapusunu erken alabilmek için avukat tarafından rüşvet verilmesinin hükmü nedir?
    6393 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/01
    Rüşvetin alınması, verilmesi, rüşvetin tahakkuk bulaması için vasıtalık görevinin yapılmesi bütün şekilleriyle ve her kime veriliyorsa verilsin haramdır. İster hakkın tahakkuk bulması için olsun, ister batılın ibtaledilmesi için, ister asıl işin gerçekleşmesi için olsun, ister işin daha erken gerçekleşmesi için, ister başka kimselerin hakkına zayıat verilmesine sebebiyet ...

En Çok Okunanlar