Gelişmiş Arama
Ziyaret
9013
Güncellenme Tarihi: 2012/05/03
Soru Özeti
Hac’da kurban kesmenin felsefi nedir?
Soru
Bakara suresinin 190. ayetinden 196 ayetine kadar temettü umresinden hacca dönen kimselerin edebildikleri kadar ve güçleri ölçüsünde deve, sığır ve koyun cinsinden kurban kesmeleri söylenmiştir. Bütün bu hayvanları kurban etmek halkın hangi sorununu çözüyordu. Halkın bir sorununu çözmeyen ibadetsel gelenekler hangi işe yarar? Bu gelenek bir sorunu çözmemekle kalmamakta, hatta talihsiz Araplar için temizlik açısından %100 bir takım sorunlar yaratmamakta mıydı?
Kısa Cevap

İslam’ın tüm buyruk ve kanunları hikmet veya yaratıkların durumunu göz önünde bulunduran çok hesaplı ve faydalı hikmetler esasınca oluşturulmuştur. İslam kanun ve hükümlerinden birisi de kurban bayramı gününde Mina bölgesinde hacılara kurban kesmenin farz oluşudur. Hacda kurban kesmenin hikmetlerinin bazıları şunlardan ibarettir: Hacıların nefsanî heveslerini kurban etmeye, kötülüğü emreden nefsi ortadan kaldırmaya, takva edinmeye ve Allah’a yaklaşmaya ve yoksullara yardım etmeye dikkat etmeleri. Hatta kurban etlerinden hiçbir istifade edilmese dahi bu hikmetlerin bazıları yine hâsıl olabilir. Son birkaç yılda Mekke mezbahalarında iyi birçok imkân oluşturulmuş ve bu etlerin dondurularak yoksullara ulaştırılmasıyla büyük ölçüde israfın önü alınmıştır. Her ne kadar bu başarı henüz % 100’lük bir merhaleye ulaşmasa da bu yolda elde edilen başarıyla % 100’lük bir sonuç elde etmeye çok az bir mesafe kalmıştır. 

Ayrıntılı Cevap

İslam’ın kanun koyucusu ve hükümlerinin oluşturucusu hekim olan Allah olduğundan, İslam’ın tüm buyruk ve kanunları hikmet veya yaratıklar için çok ince ve faydalı hikmetler esasınca meydana getirilmiştir. Elbette bizim bunların birçok neden ve hikmetinden habersiz olmamız mümkündür. İslam kanun ve hükümlerinin birisi de temettü haccını yerine getiren bireyler için kurban bayramı gününde Mina bölgesinde kurban kesmelerinin farz oluşudur.[1] İslam dünyasının bilginleri ayet ve rivayetlerden istifade ederek hacda kurban kesmenin değişik bir takım hikmet ve felsefelerini beyan etmişlerdir. Burada onların bazılarına işaret ediyoruz:

1. Kurban kesmek nefsanî bağımlılıklar ile mücadele etmenin sembolüdür:

Kurban bayramı gününde hacıların kurban kesmesi, nefsanî heveslerin kurban edilmesi ve kötülüğü emreden nefsin ortadan kaldırılmasını sembolize eder. Nitekim yüce Allah’ın Hz İsmail’i kurban etmesine dönük Hz İbrahim’e vermiş olduğu emir de bunu hedeflemekteydi. Böylece Hz İbrahim’in bu amel sayesinde evlat sevgisinden ibaret olan nefse bağımlılığın en köklü ve zor etkeniyle mücadele etmesi ve Allah’a itaat ederek nefsanî bağımlılığın kökünü kurutması hedeflenmiştir. Bundan dolayı bu buyruğa itaat etmek, Hz İbrahim ve Hz İsmail’in nefis ve bağımlılıklar zindanından kurtulması yönünde büyük bir terbiyesel rol oynamış ve onların Allah nezdinde makam ve konumunu yükseltmiştir. Bu esas uyarınca hacıların kurban kesmesi gerçekte dünyevi ve maddi bağımlılıkları ortadan kaldırmak, mala bağımlılık ve dünya istemi zindanından kurtulma yönünde nefis ile bir çeşit cihattır.[2]

2. Takva edinmek ve Allah’a yakınlaşmak:

Kur’an-ı Kerim bu hususta şöyle buyurmaktadır: Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır.[3] Zira esasen yüce Allah’ın kurban etine bir ihtiyacı yoktur. Çünkü O ne cisim ve ne de muhtaçtır. O kâmil ve her yönden sonsuz bir varlıktır. Başka bir ifadeyle, yüce Allah’ın kurban kesmeyi farz kılmasındaki hedefi, insanların takva derecelerini kat ederek kâmil insan olma yolunda ilerlemesi ve gün be gün Allah’a daha yakınlaşmasıdır. Tüm ibadetler terbiye kurslarıdır. Kurban kesmek özveri, fedakârlık, kendinden geçme ve Allah yolunda şehit olmak için hazırlanma dersini insanlara verir. Hakeza yoksul ve muhtaçlara yardım etme dersidir.[4] Eğer sadece belirtilen hikmetleri göz önünde bulundurursak, hatta kurban etlerinden hiçbir istifade edilmese dahi yine de hikmetler hâsıl olabilir.

3. Yoksullara yardım etmek:

Kur’an ayetlerinden istifade edildiği üzere kurban kesmenin hedeflerinden birisi, kurban etinin gerekli yerlere ulaştırılması ve hem kurban kesenin ondan istifade etmesi ve hem de onun bir kısmının ihtiyaç sahibi yoksullara ulaştırılmasıdır.[5]

Bu değerli hedef esasınca, Müslümanların kurban etlerini Mina bölgesinde kokmaya veya toprak altına gömmeye vesile olacak şekilde ortada bırakmaya hakları yoktur. Onların kutsal Mina topraklarındaki kurban etlerini birinci derecede o bölgedeki yoksul fertlere ulaştırmaları gerekir. Eğer o gün o topraklarda yoksul bulunmazsa, onu başka bölgelere göndermeleri ve fakirlere vermeleri gerekir. Hatta bu hikmet esasınca bile eğer bu etler zamanında ihtiyaç sahibi bireylerin eline ulaşmaz ve bozulursa artık kurban kesmek gerekli değildir diye bir şey söylenmemelidir. Müslümanlar gelişmiş imkânlardan istifade ederek bu azim serveti korumaya ve en kısa sürede ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaya çalışmalıdır. Başka bir ifadeyle, fakirlerin eline ulaşmamaktadır o halde kurban kesmeyin diye bir şey söylenmemelidir. Kurban kesmek farzdır ve onun hikmetlerinden birisi de bu etten fakirlerin istifade etmesidir. O halde gerekli imkânlar hazırlanmalıdır, tavrı takınılmalıdır. Son birkaç yıldır Mekke’deki mezbahalarda çok iyi imkânlar hazırlanmış ve hac sorumluları bu etleri dondurarak israfın önünü almada ve onları yoksullara ulaştırmada büyük ölçüde başarı elde etmiştir. Her ne kadar bu başarı henüz % 100’lük bir merhaleye ulaşmasa da bu alanda elde edilen başarılar % 100’lük bir başarı elde etmek için çok az bir mesafe bırakmıştır.   

 


[1] Menasiki Hac, (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni),  s: 100; Menasiki Hac, (Li’l Hamane’i), s: 16.

[2]  Porseman-ı Kur’an sitesinden alıntıdır.

[3] Hac suresi, 37. ayet: “لَنْ يَنَالَ اللّٰهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلٰـكِنْ يَنَالُهُ التَّقْوٰى مِنْكُمْ

[4] Tefsiri Numune, c: 14, s: 107.

[5] Tefsiri Numune, c: 14, s: 18.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Bizzat varlığı mümkün olan şey ve bizzat yokluğu mümkün olan şey ile bizzat mümkün olan şey arasındaki ilişki nedir?
    10760 İslam Felsefesi 2011/11/22
    Bizzat varlığı mümkün olan şey ve bizzat yokluğu mümkün olan şey, bizzat mümkün olan şeyin ta kendisidir. Başka bir tabirle, bizzat mümkün olan her şey, bizzat yokluğu ve bizzat varlığı mümkün olan şeydir. Yani bizzat varlığı ve yokluğu mümkün olan şeyler, bizzat mümkün olan şey için bir sikkenin iki ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    10477 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Allah İle İrtibat Zamanı Ne Zamandır?
    9408 Pratik İrfan 2011/08/03
    Her ibadetin ruhu Allah ile irtibat kurmak ve O’na yaklaşmaktır. Bu husus namaz, dua ve Allah’ın dergâhına yalvarma ve yakarma ile müyesser olacaktır. Allah ile irtibat kurmak özel bir zaman ve mekâna has değildir. Elbette gece yarısı gibi bazı zamanlar Allah ile irtibat kurmak için en güzel zamanlardır veya ...
  • Kadınların çalışmasının şer’i ölçüleri nelerdir?
    9401 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Konuya girmeden önce: ‘Acaba İslam çalışmayı ve ticari faaliyetlerde bulunmayı yalnızca erkekler için cevaz vermiş ve kadınları tümüyle bu sahanın dışında mı tutmuştur?’ sorusunun cevabını bulmak zorundayız. Sorunun cevabı ‘hayır’dır. Aşağıda bu cevabın delillerinden ikisini getiriyoruz:1- Kadınlarında kendi malları üzerinde mülkiyet hakları vardır. Kur’an şöyle buyuruyor: ...
  • Hayız kanın özelliklerini görmedim diye kendi adet dönemimin içinde namaz kılabilir miyim?
    47256 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/19
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Eğer servet yığmayı kınama hakkında nakledilmiş rivayetler doğruysa, insanların ve bazı âlimlerin servet yığması nasıl açıklanabilir?
    8188 Ekonımi Felsefesi 2012/11/06
    Birincisi, belirtilen rivayet her ne kadar senet açısından zayıf olsa da bu konuda bulunan diğer rivayetler göz önünde bulundurulduğunda senet zaafı giderilmektedir. Muhteva açısından bu rivayet ya meşru olmayan yollardan elde edilmiş veya humus ve zekât gibi mali yükümlülükleri yerine getirilmemiş servet yığmaya işaret etmektedir. İslam’da şer’i ...
  • Muhammed b. el-Hasan el-Saffar, müfevvizenin temsilcilerinden miydi?
    7010 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2010/12/29
    Muhammed b. el-Hasan el-Saffar’ın gulat ve müfevvize olmadığını birkaç delil ve karineye dayanarak söyleyebiliriz:1-Rical alimlerinin onun hakkındaki görüşleri: Şianın büyük rical alimlerinin hepsi onu saygıyla anmış ve bazıları da onun ‘Basair-ud Derecat’ kitabını övmüşlerdir.2-Merhum Muhammed b. el-Hasan el-Saffar’ın kendisinin gulatı reddeden kitabı vardır.
  • Rububiyet yalnız Yüce Allah’a mı özgüdür?
    15955 Teorik İrfan 2010/05/04
    Rububiyet Arapça bir sözcük olan rab kökünden türemiştir, rab; sahip ve eğitici anlamındadır. Allah bütün yaratılış aleminin sahibi olması hasebiyle, bu alemin yöneticiliğini de Ona aittir. O, kendisinden başka her şeyin rabbidir. Yaratılış aleminin tüm varlıkları Allah’ın bir simge ve mazharıdır ama bu mazharların da bir takım temelleri ve ...
  • Tuvalet yerini mescide dönüştürmek mümkün müdür?
    8324 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/12/18
    Eğer tuvaletin bulunduğu arsa tuvalet hizmetini karşılamak hedefiyle vakfedilmemişse, onu mescide eklemek mümkündür. Ama tuvalet hizmeti doğrultusunda kullanılmak üzere vakfedilmişse, onu mescide dönüştürmek olanaksızdır. Lakin orada namaz kılmanın bir sakıncası olmaz. Merhum Ayetullah Uzma Gülpaygani (r.a)’dan şöyle bir soru sorulmuştur: “Mescidin genişletilmesi neticesinde onun eski tuvaleti mescidin hayatına eklenmiş, ...
  • Hz. Nuh (a.s) gemiyi yaptığı sırada Cebrail ona, Peygamberimizin abasının altındaki beş mübarek zatın isimlerinin yazılı olduğu çiviler getirdi mi?
    14174 Eski Kelam İlmi 2012/04/11
    Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) azametini gösteren bu rivayet, Şia’nın bazı hadis kaynaklarında gelmiştir. Rivayetin ravileri içinde ‘Yahya b.Eksem’ gibi Sünni olan kimselerde vardır. Rivayet senet yönünden sıkıntlı olsa da Resul-i Ekrem (s.a.a) ve Ehl-i Beyt’in (a.s) azametleri açısından ele alındığında genel olarak ...

En Çok Okunanlar