Gelişmiş Arama
Ziyaret
10383
Güncellenme Tarihi: 2011/02/03
Soru Özeti
kehf süresinin 103. ve 104. Ayetlerini göz önünde bulundurarak iyi olan bir işi kötü ve benimsenmeyen bir işten ayırt edebilmesinin yolu ve mikyası nedir?
Soru
kehf süresinin 103. ve 104. Ayetlerinden Allah u Teâlâ;"yaptıklarını, iyi iş olarak nitelendirdikleri halde amellerinin dünyada boşa gittiği kimselerden" haber vermektedir. İyi olduğunu sanarak İşlediğimiz işlerin gerçekten iyi olup olmadığını nasıl anlayabiliriz?
Kısa Cevap

İşaret edilen ayeti kerimeler insanların en çok ziyan etmiş olan kişilerin ve en talihsiz olan efratların kimler olduğunu açıklamaktadırlar. Gerçek iflas ve en büyük hüsran, insanın kendi maddi ve manevi sermayesini yanlış ve sapık bir istikamette sarf ederek elden vermesi ve aynı zamanda yaptığı bu işini de iyi nitelendirmesidir. Kendi çalışmasının neticesinden de ne bir fayda görmüş ne bir ders çıkarabilmiş ve nede bu işin tekrarlanmaması için tedbir alarak kendisini güvence altına almayan kimseler en çok zarar edenlerdir.  

Ameldeki bu hüsran ve sapıklık, emare (direktif veren) olarak nitelendiren nefse tabi olmaktan ve (sapık) düşünce ve inançtan meydana gelmektedir. Ama eğer insan eylemlerini doğru ve salim düşünce, inanç ve fıtrata mutabık şekilde gerçekleştirirse, hiçbir zaman sapıklığa kaymamış, dolayısıyla iyi işleri kötü işlerden ayırt edebiliyor konumdadır. Allah u Teâlâ'nın buyurduğu gibi: " Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir".[i]



[i] Enfal 29.

Ayrıntılı Cevap

İlkin kehf süresinin 103. ve 104. Ayetlerini ele alalım.

 (Ey Muhammed!) De ki: “Amelce en çok ziyana uğrayan kimlerin olduğunu size haber vereyim mi? iyi iş yaptıklarını sandıkları hâlde, dünya hayatındaki çabaları kaybolup gidenlerdir"!

Genel itibariyle kötü ve beğenilmeyen amellerin iyi olarak algılanması, düşüncede gerçekleşen hatadan kaynaklanıyor. Bununda farklı amillerden kaynaklanması mümkündür. Aşağıda mümkün olan bu amilleri sıralamaya çalışacağız:

1-  Nefsani arzuların peşine takılmak: çok emir veren anlamında olan "emare" olarak bilinen nefsin arzularına tabi ve takvasız olmanın neticesi, insanın kendi yanlış eylemlerini güzel ve iyi saymasıdır. Başka bir beyanla; eğer insan-insanın kendisini iyiliklere sevk eden ve onu rabbine muhalefet etmekten sakındıran- fıtratının isteği doğrultusunda hakikati arama peşinde dolaşırsa, iyi olan işi kötü ve beğenilmeyen işlerden ayırt edebilir. Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir".[1] Başka bir yerde şöyle buyurmaktadır: "Hakka yönelen bir kimse olarak yüzünü dine çevir. Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrata sımsıkı tutun. Allah’ın yaratmasında hiçbir değiştirme yoktur. İşte bu dosdoğru dindir. Fakat insanların çoğu bilmezler".[2] Yani fıtrat insanı Allaha doğru çağırıyor. Ama insan işleyeceği günah ile insanın iç âleminde var olan bu çağrıyı yok edebiliyor. Neticede insan şeytanın arkasından gider ve onun işi iyi olan eylemleri kötü olan eylemlerden ayırt edemiyor duruma gelir. Allah u Teala kuranı kerimde şöyle buyurmaktadır: "Âd ve Semûd kavimlerini de helâk ettik. Bu, onların (harap olmuş) yurtlarından size besbelli olmuştur. Şeytan, onlara işlerini süslemiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur. Hâlbuki onlar gözü açık kimselerdi",[3] Kuranı kerim, şeytanın, kendisine tabi olanların eylemlerini iyi gösterdiğine açık bir şekilde değinilmiştir.

2-  Batıl düşünce ve ikide: aslında ve gerçekte kötü olan şeyleri iyi olarak algılamak, insanın gerçekleştirecek amellerinin neticelerinin ne olduğu hakkında yeterli düşünmediğinden kaynaklanmaktadır. Uzamasın diye bu kadarıyla yetiniyoruz. Sizi daha fazla bilgi edinmek için rivayet içerikli kitaplara müracaat etmek size tavsiye edilmektedir.   



[1] Enfal 29.

[2] Rum 30.

[3] Ankebut 38.

Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Velayet-i fakihi dile getiren rivayetler veliyy-i fakihin bir olmasını da yansıtmakta mıdır?
    5904 Düzenler 2012/06/16
    Rivayetler ve velayet-i fakihin kelam eksenli diğer referanslarından veliyy-i fakihin bir veya çok oluşu anlaşılmamaktadır. Düzenin korunması ve kaosun engellenmesi durumunda birkaç fakihin ayrı bir şekilde veya şura şeklinde velayetlerini icra etmesi mümkündür. Şura türü İslam cumhuriyetinin ilk anayasasında (1980) mevcut idi, lakin bir takım sorunların önüne ...
  • Adet günlerinde var olan düzensizliği dikkate alarak benim namaz ve orucumun hükmü nedir?
    12502 2012/03/10
    Eğer doğumlardan sonra âdetiniz adediye (adeti belli olan kimsenin) bir kimsenin adeti gibi altı güne dönmüş ise altı günü hayız ve geride kalan diğer günleri istihaza sayarsınız. Ama eğer âdetin değişmemiş âdetiniz adediye şeklinde yedi gün baki kalmış ise yedi gün hayız diğer günlerini istihaza olarak karar ...
  • Kur’an, beşeriyetin bütün sorunlarını halletmiş midir?
    5970 Yeni Kelam İlmi 2011/04/28
    Biz Müslümanlar Kur’an’ın, beşeriyetin her türlü sorununu halledebilen kapsamlı bir kitap olduğuna inanıyoruz. Ama bu sözün manası ‘bütün meseleleri hatta fizik, kimya vs. meseleleri de Kur’an halleder’ demek değildir.Kur’an-ı Kerim bütün insanların hidayet kitabıdır ve bundan da başka bir işi yoktur. Doğal olarak yalnızca bu ...
  • İddet ve delilleri hakkında açıklamada bulunur musunuz?
    9179 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/12/22
    İddet fakihlerin ıstılahında şerî bekleme halidir; kadının boşandıktan ve nikâhın zail olmasından sonra veya vefatın ardından zorunlu olarak bir süre beklemesi ve sonra başka biriyle evlenebilmesi durumudur. İddet türleri şunlardır: 1. Boşanma iddeti. 2. Vefat iddeti. 3. Kayıp iddeti, 4. Yanlışlıkla cinsel ilişki kurma iddeti. Belirtilen ...
  • Hayız kanın özelliklerini görmedim diye kendi adet dönemimin içinde namaz kılabilir miyim?
    47276 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/19
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Kadının sebebî mahremleri kimlerdir?
    7694 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • namahrem (insanın kendisiyle evlenebileceği) bir kimseyle evlenmek için tevessül ve dua etmek caiz midir?
    13300 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    muhalif cinse kalben ilgi duymak ve onunla evlenmeyi arzulamak günah ve haram değildir. Hakeza eğer insan bu ilgi ve arzu doğrultusunda meşru olan kendi hedefine (istediği kişiyle evlenme arzusuna) ulaşmak için Allah a yalvarır dua veya nezir ya imamlara tevessül ederse çok güzel bir şey ve istenilen bir ...
  • Kadınlar, arka arkaya 31 gün olan orucun keffaretini hayız halinde nasıl yerine getirebilirler?
    5937 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/14
    Arka arkaya tutulması şart olan oruçlarda (keffaret veya adak orucu gibi), hastalık, hayız, nifas vb. özürlerden dolayı mükellef arka arkaya oruç tutamazsa özrü (hastalık, hayız, nifas...) giderildikten sonra orucunu tutmaya hemen devam ederse orucu sahih olur ve yeni baştan oruçları tutmasına gerek yoktur.
  • Zülkarneyn kimdir?
    19464 تاريخ بزرگان 2011/10/22
    Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmektedir. Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Kur’an’da belirtilen özellikler ve tarihçilerin görüşleri dikkate alındığında Zülkarneyn, Kuroş’un kendisidir. Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun ...
  • Allah’ın bazı kullarını unutacağı sözünden maksat nedir?
    17560 Tefsir 2010/05/04
    Allah-u Teala Kur’an’ın dört yerinde kullarını unutmayı kendisine nispet vermiştir. Nitekim bir ayette şöyle buyuruyor: ‘Onlar, nasıl bugüne kavuşacaklarını unutup bilebile ayetlerimizi inkâr ettilerse biz de bugün onları unuturuz.’ Bu ve benzeri ayetler ahirette (hatta bu dünyada) Allah’ın bazı kimseleri unutacağı konusunu teyit etmektedirler. Bu ...

En Çok Okunanlar