Gelişmiş Arama
Ziyaret
7171
Güncellenme Tarihi: 2010/07/05
Soru Özeti
İslam neden fakihler aracılığıyla yönetilmelidir?
Soru
İslam neden fakihler aracılığıyla yönetilmektedir?
Kısa Cevap

İslam son dindir. Hüküm, kanun ve buyrukları sabit ve ebedi bir özellik taşımaktadır. İlk gün tüm sorunlara cevap verici nitelikte olduğu gibi, her zaman için cevap verici nitelikte kalmalıdır. Öte taraftan, her gün önceki şartlar ile tamamıyla fark eden yeni durum ve şartlar meydana gelmektedir.

İslam dini yeni durum, şart ve konuları sabit hüküm, kanun ve buyruklara uyarlamak için bir süreç tanımlamış ve bu önemli konuyu zaman, mekân ve yeni meseleleri tam olarak bilen, tüm boyutlarıyla toplum ve dünya ihtiyaçlarıyla mutabık bir şekilde dinin evrensel unsurlarını ortaya çıkaran ve İslam felsefe, kuram ve düzenini keşfeden dinî konularda uzman ve mütehassıs bir grubun inisiyatifine bırakmıştır. Alim ve fakihler zaman ve mekana göre konuları dizayn edip yeni mevzu ve konuların hükmünü İslam’ın sabit kanun ve usullerinden çıkararak ondan yararlanılmasının koşullarını yerine getirirler. İmam Humeyni, Üstat Mutahhari,  Ayetullah Şehit Sadr ve… gibi alimler bu önemli konuyu işlemişlerdir. Değişik devirler boyunca eğer değerli fakihler ömür, yaşam ve güçlerini feda ederek bu konularla ilgilenmemiş olsalardı, bugün gerçek İslam’dan elde bir şey olmazdı. Artı, tüm kuramlar bağlamında her zaman bir kuramı en iyi bilen, en bilgin ve ona en fazla inanan fertler, söz konusu kuramın siyasetlerini belirleyen ve onların uygulayıcıları sıfatıyla onun yürütülmesini üstlenirler. İslam’ın insan yetiştiren kuramını uygulamak için İslam felsefe, kuram ve düzenine aşina olmak gerekir. Felsefeyi öğrenmek kelama ait yöntemle, İslam kuram ve düzenini öğrenmek de fıkhî ve tahlilî yöntemle gerçekleşir. Bilinçli ve tüm şartları kendinde taşıyan fakihlerimiz bunu beyan etmeyi üstlenmiş ve beyan etmişlerdir. Şekillenmesinde bilimlerin kullanılageldiği yöntemlerin de yenilenme ve güncelleşmeye ihtiyacı vardır. Onun ilerlemesi, kesinlikle yöntemleri daha iyi ve daha hesaplı dizayn etmede etkilidir ve bu husus sadece fakihlerin inisiyatifinde değildir;  fakihlerler ile diğer beşeri bilimler alanındaki uzmanların ortak işidir. İslam’da fakihlerden İslam hükümlerinin uzmanı, yöneticisi ve uygulayıcısı olarak söz edildiği her vakit bilgili, bilinçli ve gerekli şartları kendinde toplayan fakihler kastedilir. Bilgi ve bilinçten yoksun bir fakihin İslam’da yeri olmamakla birlikte gerçekte hiçbir anlamı da yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Tüm kuramlar bağlamında her zaman bir kuramı en iyi bilen, en bilgin ve ona en fazla inanan fertler, söz konusu kuramın siyasetlerini belirleyenler ve uygulayıcıları sıfatıyla onun yürütülmesini üstlenirler. Bu ussal ve tümel bir kaidedir. İslam son din ve buyruklarının da toplumun tüm tabaklarında uygulanmak için olması, buyruklarının bir taraftan sabit ve ebedi bir özellik taşıması ve tüm zamanlardaki tüm fertlerin sorun ve problemlerine cevap verme gayesi gütmesi ve ilk gün (İslam’ın başlarında) insanların tüm sorunlarına cevap verici nitelikte olduğu gibi, her zaman için cevap verici nitelikte kalması gerekmesi nedeniyle, “Muhammed’in (s.a.a) helali kıyamet gününe kadar helal ve Muhammed’in (s.a.a) haramı da kıyamet gününe kadar haramdır.”[1] Öte taraftan zaman zatı itibariyle değişken olup doğası gereği dönüşümü gerekli kılmakta ve her gün önceki şartlarla tam olarak fark eden yeni hal, durum ve şartları meydana getirmektedir. Buna göre, din gibi zatı itibariyle sabit ve değişmeyen bir şey ile zaman gibi zatı itibariyle değişken ve akıcı bir şeyin mutabık olmaları ve uyum sağlamaları nasıl mümkündür? Din uzman ve bilginleri sıfatıyla fakihlerin dinin sabit ve değişken unsurları arasındaki bağı kurmada rol almaları işte burada açığa çıkmaktadır. Evrensel unsurların çıkarımı ve din felsefesine ulaşmak kelama ait yöntemlerden ve İslam kuram ve düzenine ulaşmak da fıkhî ve tahlilî yöntemlerden faydalanılarak gerçekleşir.[2] Fakihlerimiz bunu beyan etmeyi üstlenmiş ve tarih boyunca da güzelce beyan etmişlerdir. Aynı şekilde önderlik hususu da böyledir. Toplumumuz kuşkusuz lider ve öndere ihtiyaç duymaktadır. İslam bu önemli hususu da fakihlerin uhdesine bırakmıştır. Zira devlet meseleleri din sahasından ayrı işler değildir. Dinin bu alandaki evrensel unsurları da son dinde mükemmel bir düzen şeklinde sunulmuştur. Dinin liderlik alanına müdahale etmesinde akıl bir engel görmez, tersine hikmet gereği bunun zorunluluğu hakkında ısrar eder. Devlete din perspektifinden bakar ve onun vazifesinin ilahî değerleri, İslamî ülküleri ve şerî hükümleri korumak olduğunu kabul edersek, ilahî hükümleri ve dinî vazifeleri bilen birinin böyle bir devletin başına gelmesini ve halka önderlik etmesini akıl hükmeder. Akıl, insanlar arasında masum birinin olması durumunda bu makama onu uygun görür, lakin onun olmadığı bu durumda toplumu yönetmeye kadir adaletli fakihleri bu makama layık olarak tanıtır. Başka bir deyişle, akıl bir inanç ve ülküye dayalı devletin başında ülküden haberi olan bir şahsın olması gerektiğine hükmeder ve İslam şeriatında masum ortalıkta olmadığı zaman, bilinçli adil fakihler böyle bir şahsın örnekleridirler.



[1] el-Kafi, c. 1, s. 58, h. 19 – Ali b. İbrahim, Muhammed b. İsa b. Ubeyd, Yunus ve Hariz aracılığıyla Zürare’den şöyle nakledilmiştir: “Ebu Abdullah’tan helal ve haram hakkında sordum ve şöyle buyurdu: Muhammed’in helali kıyamet gününe kadar ebedi olarak helal ve onun haramı kıyamet gününe kadar ebedi olarak haramdır. Ondan başkası olmayacak ve gelmeyecektir. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Bir bidat oluşturan herkes onunla bir sünneti terk etmiştir.”

[2] Bkn: Mebani-i Kelamî-i İctihad, s. 383-405; Mekteb ve Nizam-i İktisad-i İslam, Üstad Hadevi, 21-44

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Neden cennetin kilidi namazdır?
    9176 Teorik Ahlak 2012/03/12
    İnsanın yaratılış hedefi Yüce Allah’a kulluk etmek ve O’nu tanımaktır. İnsan ancak Allah’a tapmanın gölgesinde kemale ve ilahi yakınlık makamına erer. Namaz, aşkın yaratıcıya ibadet ve kulluk etmenin en güzel göstergesidir. Beş öğün namaza bağlılık, ruhun erdemliliğine ve gücüne sebep olur, insanı günaha ve çirkin davranışlara bulaşmaktan ...
  • “Sure ne Anlama Geliyor?
    7025 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2015/02/15
    Lügat kitaplarında birkaç mana sure için beyan etmişler: “yüksek makam”, “hisar / sur”, “şehir etrafında çekilen duvar”.[1] Ragıbi Isfehani sure isminin verilmesinin nedeni hakkında şöyle yazıyor: “kuranı kerim (eskiden bir gelenek olup) şehirler etrafında çekilen hisara benzediği için bu isimle isimlendirilmiş. Duvarın şehri içine ...
  • Utanmanın kökü nedir?
    13987 Teorik Ahlak 2010/09/22
    Utanmak “çekingenlik” anlamındadır. Çekingenlik ise olağanüstü “kendine bakma” ve başkalarıyla karşılaşmaktan korkmaktır. Çekingenlik hayâ ile eşdeğer değildir. Hayâ kendini kontrol etme gücü olup iradî ve değerli bir fiildir. Ayet ve rivayetlerde ondan olumlu bir şekilde söz edilmiştir. Çekingenlik ise tamamıyla gayri tabii, hoş olmayan ve insanın ...
  • Kimsenin olmadığı bir yerde çıplak olmak veya çıplak uyumak günah mıdır?
    55047 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/11/26
    Dini metinlerden ve kaynaklardan elde edilen veri böyle bir davranışın özünde haram olmadığı ama mekruh olduğu yönündedir. Zira bu halet şeytanın vesvese etmesine bir anlamda alt yapı oluşturabilir. ...
  • Gayri Müslim kadınlar Müslüman kadınların özelliklerini beyan etmezlerse onlara namahrem olurlar mı?
    14253 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/11
    Gayri Müslim kadınların Müslüman kadınlara bakması hakkında hadis kitaplarında İmam Sadık’tan şöyle bir rivayet nakledilmiştir: (Müslüman) Kadının Yahudi ve Hıristiyan kadınlar karşısında hicabını açması uygun değildir; zira kendileri onların bedensel sıfat ve özelliklerini eşlerine bildirmektedirler.[i] Bu ...
  • Bedenin hangi bölgelerine gusül vermek lazım ve hangi bölgelerine gusül vermek lazım değildir?
    3506 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/06/25
    Gusülde bedenin bütün dış yüzeyine gusül vermek gerekir. İğnenin ucu kadar yer yıkanmazsa gusül batıl olur. Elbette insanı vesveseye düşürecek şüphelere itina edilmemelidir. Lakin bedenin kulak içi, burun içi, ve ağız içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak caiz değildir. Aynı şekilde bedenin görünen veya görünmeyen yeri olduğu hakkında ...
  • Simurg’un çığlığı risalesini kim yazmıştır? İçeriği nedir?
    10553 Teorik İrfan 2012/08/26
    “Simurg’un çığlığı” risalesinin yazarı, Şeyh’i İşrak adıyla tanınan Şababuddin Yahya b. Habeş b. Emirek Ebul-futuh Sohreverdidir. “Safir” her türlü latif ve içeriğinde söz olmayan ve iki dudak arasından çıkan uzun ses ve ahenge denir[i] ve “Simurg (Anka kuşu)” ise kuşların efsanevi kralları ...
  • Acaba bireysel fıkıhta uzmanlık siyasal (hükümetsel) fıkıhta uzman olabilmek için gerekli mukaddime midir?
    6413 بیشتر بدانیم 2015/05/21
    İslami fıkıh bir biriyle irtibatlı ve iç içe girmiş birçok bilimlerin bütündür ki onun her bir bölümünü bir diğerinden müstakil bir ada şeklinde dikkate alıp sadece bir bölümünde yetişip uzmanlaşmak mümkün değildir. Elbette doğal olarak şu imkân mevcuttur ki bazı dini düşünürler fıkhın has bir bölümünde yapmış ...
  • daimi ve geçici nikâhın akdi nasıl okunuyor?
    6377 Evlilik Hutbesi 2015/05/20
    Ayetullah Mehdevi Hadevi Tahrani Hazretleri (damet berakatuh) mezkûr sorunun cevabı hakkındaki açıklaması şöyledir: Eğer erkek bayan tarafından, bayanı kendine aktetme vekaletine sahip ise daimi akitte mihriyesini tayin ettikten sonra şu şekilde akti okuyabiliyor: a) bayan adına desin: “zevvectü müvvekkileti li nefsi ala sidaki’l malum. Yani ...
  • Kimler masum kavramının örnekleridir?
    9707 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Masumluk nefsanî bir sıfat ve derunî bir güç olup taşıyanı günaha bulaşmanın ötesinde günah işleme düşüncesi ve tasavvurundan alıkoyar. Istılahta ise hata, unutma, sürçme ve günahtan korunma ve mahfuz olma anlamındadır. Genel bir sınıflandırmayla masumiyet iki çeşittir: 1- Tümel korunma ve masumiyet; 2- Güçlü ve zayıf ...

En Çok Okunanlar