Şakir kelimesi ism-i fail (özne) olup ‘şükür’ kökünden gelmektedir. Kefur kelimesi ise mübalağa (abartı) olup ‘küfr’ kökünden gelmektedir. Birinin ism-i fail, diğerinin mübalağa şeklinde gelmesi hakkında müfessirler şöyle diyorlar: Şükredenler nankörlerden her zaman az olduğu için şükür için ism-i fail sıfatı, küfür için mübalağa sıfatı kullanılmıştır.’[1]
Tefsir-i Nümune’de ise bu konuda şöyle yazar: ‘Allah’ın şükrünü yerine getirmeye kimsenin gücü yetmeyeceğinden şükür için ism-i fail kullanılmıştır. Küfran için de ‘kefur’ ifadesi kullanılmıştır. Kefur, mübalağa kelimesidir. Yani çokluk ve şiddet demektir. Zira bu büyük nimeti görmezden gelenler en büyük küfranı (nankörlüğü) etmişlerdir. Allah Teala bütün hidayet yollarını göstermiştir. İnsanın bunları görmezden gelerek yanlışa sapması küfranın son derecesidir.[2]
Belirtmek gerekir ki kefur hem ‘nimete küfran’ için kullanılır, hem de -Rağıb’ın Müfredat’ta yazdığı gibi- ‘inançta küfür’de kullanılır.[3]
[1] -Derviş, Muhyiddin, İ’rabu’l-Kur’an ve Beyanuh, c.10, s.318, Daru’l-İrşad, Suriye, HK.1415.
[2] -Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Nümune, c.25, s.318, Daru’l-Kütübü’l İslamiyye, Tahran, HŞ.1374.
[3] -Ragıb İsfahani, Hüseyin b. Muhammed, el-Müfredat Fi Garibi’l-Kur’an, s.714, Daru’l-İlm ed-Daru’ş-Şamiyye, Dimeşk, Beyrut, HK.1412.