Gelişmiş Arama
Ziyaret
6647
Güncellenme Tarihi: 2011/09/13
Soru Özeti
Bir grup hata yapabilen insanın el yazımı olan tarih neden kabul edilmelidir?
Soru
Bir grup hata yapabilen insanın el yazımı olan tarih neden kabul edilmelidir?
Kısa Cevap

İnsan tarafından düzenlenip tedvin edildiğinden ve insan da hataya mürtekip olabileceğinden tarih kabul edilmemelidir diye ifade edilen istidlali kabul etmiyoruz; zira bu istidlal doğru olursa, tüm beşerî bilimler itibarını kaybedecek ve günümüz dünyasında da hiçbir habere güven duyulamayacaktır. Çünkü onların hepsi insanın mahsulüdür. Biz insanların doğruyu yanlıştan ve iyiyi kötüden ayırabilecek kabiliyette olduğuna ve bu kabiliyetle her ne kadar tarih insanın el yazımı olsa da geniş çaplı bir araştırma ve incelemeyle ve bu branşta uzmanlaşma suretiyle tarihsel muteber gerçekleri muteber olmayan olaylardan ayıklayabileceğine inanıyoruz.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzda bulunan eleştiri sadece tarih bilimine yöneltilmemektedir, bilakis tüm insanî bilimleri kapsamaktadır. Bu istidlal ile hiçbir bilim ve bilgiyi kabul etmemek gerekir ve bunun ardından üniversite ve eğitim kurumlarının kapanması ve de bilim öğrenme ve bilgi toplamanın durdurulması icap etmektedir. Kesinlikle siz böyle bir şey kastetmemektesiniz, ama muğlâklıkların bertaraf edilmesi için bu düzlemde karşı bir soru yöneltiyoruz: Şimdi kitlesel iletişim araçları tarafından günlük olaylar hakkında bize bildirilen haberlere güvenmeli miyiz yoksa güvenmemeli miyiz?! Eğer yanıtınız menfiyse, o halde toplumsal hayatımızı nasıl düzenleyecek ve bir örnek sıfatıyla kesin olarak belirlenmiş bir tarihte üniversite eleme sınavına nasıl katılacağız veya özel bir üniversiteye kabul edildiğimizden haberdar olduktan sonra oraya nasıl müracaat edecek ve kayıt yapacağız?! Yüzlerce başka örnek de buna dâhildir. Eğer böyle haberlere güvenmek gerektiğine inanıyorsanız, sorumuz şudur: Bütün bu haberlerin insanlar tarafından toplanıp yayıldığı gerçeğini göz önünde bulundurursak, bunlara güvenmek sizin sorunuzdaki istidlal ile bağdaşacak mıdır?! Belki de “biz muteber medya organlarından yayınlanan veya değişik kaynaklardan yayınlanması itibarı ile bizim için hiçbir şek ve şüphe bırakmayan haberlere güvenmekte ve aldığımız kararları sadece bu tür haber ve bilgilere dayandırmaktayız” diye söyleyeceksiniz. Eğer bu yöntemi seçerseniz tamamıyla mantıklı bir davranış sergilemiş olursunuz. Biz tarihsel konular hakkında da bu yöntemi kullanmak gerektiğine inanıyoruz. Biz ne tarihe ifrat eksenli bir bakışla bakmayı ve tarih kitaplarında nakledilen her şeyi hiçbir araştırma ve inceleme yapmaksızın kesin ve şüphe götürmez addederek kabullenmeyi ve ne de tefrit yoluna baş koymayı ve tüm tarihi hata yapabilen insanın ürünü olması hasebiyle kenara itmeyi ve mütevatir olarak nakledilen hadiseler de dâhil olmak üzere esasen tarihsel hiçbir vakıayı kabul etmemeyi benimsemiyoruz. Bilakis doğru yol, her tarihsel konuyu eleştirel bakışla incelemek, delillerin yeterli olması durumunda onu kabul etmek ve aksi takdirde söz konusu mevzua şüpheyle bakmak veya kâmilen ret etmektir. Yanı sıra, Müslüman hiçbir bilginin tarihi mutlak olarak ve yüzde yüz bir şekilde kabul etmek gerektiğine inanmadığını hatırlatmak da zaruret addetmektedir. Böyle olsaydı rical, biyografi, diraye ve kitap tanıma gibi ilimlerin onlar tarafından tedvin edilmesine gerek kalmaz, tarihsel meseleler ile ilgili bunca dikkatli tahlil ve incelemeler yapılmaz ve sadece tarih okunmayla yetinilir ve onda bulunan her şey hiçbir şek ve şüphe olmadan kabul edilirdi. Yüce Allah muhtelif yerlerde bizi geçmiş insanların eserlerini incelemeye davet etmekte, onları ibret dersi olarak bize tanıtmakta[1] ve deyim yerindeyse geçmişi geleceğin meşalesi olarak değerlendirmektedir. Günümüz insanı da bu gerçeği idrak etmiştir ve kesinlikle siz de dünya ülkelerinin çoğunda bulunan bilimsel departman ve üniversitelerde tarih okutulan yerlere rastlayacaksınız. Onların tümünün efsane ve hurafelerin peşinde olduklarına ve gerçekte yanlış yola saptıklarına inanmak mümkün değildir. Evet, aslı ve esası olmayan her konuyu tarihsel bir vakıa olarak kabul etmemeye dikkat göstermeliyiz. Ama tarihi eleştirmede ifrata kaçmak, ne dinsel öğretilerle bağdaşır ve ne de bugünkü akademik çevrelerce kabul edilir.                     



[1] Rum, 9; Fatır, 44; Ğagır, 21 ve 82; Muhammed, 10; Yusuf, 109 ve 111 ve … .

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Gayri Müslüman Olan bir kimse bize “esselamu Aleykum” şeklinde Selam verse bizim ona karşı cevabımız nasıl olmalıdır?
    9463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/07
    Dini öğretilerde çok dikkate alınmış ve kendisine çok tekit edilmiş olan konulardan birisi Müminlerin birbirine selam vermeleridir. Bu düsturdan istisna edilen bazı konular ve yerler var olmaktadır. Onlardan bir tanesi gayri Müslüman olan kimselere selam vermektir. Fıkıh kitaplarında Müslüman olmayanlara selam vermek mekruhtur denilmektedir: Kâfirlerin vermiş olduğu ...
  • Kur’an’da ‘Leyl’ (gece) kelimesi neden hep ‘Nehar’ (gündüz) kelimesinden önce gelmiştir?
    11620 Tefsir 2012/04/04
    Kur’an’da ‘gece’ kelimesinin ‘gündüz’ kelimesinden önce gelmesi konusunda müfessirlerin öne sürdüğü görüşlerin önemlileri şunlardır: 1- Bazılarına göre gecenin gündüzden önce gelmesinin nedeni Hak Teala’nın geceyi gündüzden önce yaratmasından dolayıdır.[1] 2- Bazılarına göre ‘gece’ kelimesinden sonra ve ‘gündüz’ kelimesinden önce gelen ...
  • Savunma hedeflerinin gerçekleşmesinde kadın ve kızların rolü nedir?
    7246 زن و حکومت اسلامی 2012/06/14
    Düşman karşısında savunma yapmak insan ve tüm diri varlıkların fıtri ve zati bir özelliğidir. İslam’ın hayat bahşedici mektebi de bunu değerli ve kutsal bir husus olarak değerlendirmiş ve takipçilerini buna çağırmıştır. Hatta savunma ve öncüllerini Müslümanlara farz kılmıştır. Bu, özel bir grubu özgü değildir. Kadın ve erkek ...
  • İslam’la Hıristiyanlık arasındaki Allah’ın oğlunun olması ve olmaması meselesindeki tezat ve zıtlık nasıl giderilebilir?
    8501 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Müslümanlar, Tevhid suresi gereğince Allah-u Teala’nın kimseyi doğurmadığına ve kimseden doğmadığına inanmaktalar. Bu inanç bütün tevhidi dinlerde vardır. Hz. İsa’nın (a.s) dinide bu kaidenin dışında değildir; zira bütün semavi dinler akıl ve fıtrat üzerine kuruludur. Allah-u Teala’nın varlık aleminin yaratıcısı ve hiçbir şeye muhtaç olmadığı konusu akıl ...
  • Sami kavimlerinden olmayıp Avrupa, Hindistan vs. kavimlerden de peygamber gelmiş midir?
    17280 Eski Kelam İlmi 2010/01/02
    İnsan sorumlu bir varlıktır. Bu sorumlulukların hangi sorumluluklar olduğunun bilinmesi için Allah tarafından peygamberlerin gönderilmesi gerekir. Yoksa sorumluluğun manası olmaz.  Kur'an-ı Kerim, çeşitli ayetlerde nerede ...
  • Ben bir miktar çeyizimi kendi maaşımla hazırlayabilir miyim? Kocam, buna muhaliftir ve tüm çeyizi ailen hazırlamalıdır ve ben razı değilim demektedir! Ben onun görüşünün aksine davranabilir miyim?
    6029 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaşınızın tasarruf hakkı kendi elinizdedir ve eşinizin rızası şart değildir.Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Maaş size aittir ve her türlü tasarruf sizin için caizdir.Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin Bürosu (ömrü uzun olsun):Herkesin kendi malında tasarruf ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    11106 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • İslam’ın telepati hakkındaki görüşü nedir?
    77921 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/03/15
    Telepati deyimi Yunanca bir deyim olup,uzaklık anlamında tele ve duygu anlamında patus sözcüklerinden oluşmuştur. Telepati kendi duygu organlarından yararlanmadan esrarengiz bir şekilde başkalarının hislerini bilmesi veya duymasını ifade eder. Telepati yanlıları şöyle diyorlar: Normal insanlar için bile yüzlerce kilometre uzakta bulunan dost ve akrabalarının ölümü zamanında tevehhüm ...
  • Tekvini velayet nedir? Tekvini velayet ile Masum İmamlar arasındaki irtibat nedir?
    5763 ولایت، برترین عبادت 2019/02/20
    “Velayet” kelimesi arapça bir kavram olup kök anlam olarak sözlükte “birbirini takip etmek,bir şey diğerinin ardı sıra gelmek ,aralarında mesafe olmaksızın bir şeye yakın olmak” anlamındadır. Bu bağlamda sevgi, bağlılık, yardım, nusret, uyum, egemenlik, rehberlik ve sorumlu anlamlarında kullanılmıştır. “Tekvini velayet” ise varlık alemindeki mahlukat üzerinde egemenlik ...
  • Cebrail sadece vahiy esnasında mı Peygamber-i Ekrem’e nazil oluyordu yoksa sürekli Peygamberin yanında mıydı?
    9267 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Cebrail Peygamber-i Ekrem’e sadece vahiy indirme esnasında gelmekteydi; çünkü rivayetlerde mesela Peygamber-i Ekrem (s.a.a) filan işle meşgulken Cebrail kendisine nazil oldu diye ifade edilen birçok örnek mevcuttur. Bu, Cebrail’in her zaman Peygamberle birlikte olmadığını yansıtıyor. Eğer Cebrail sürekli Peygamberin yanında olsaydı, artık nüzulün bir anlamı kalmazdı; zira nüzul mertebenin ...

En Çok Okunanlar