Bu soru çok geneldir; zira alışveriş kavramı fıkıh ve örfte değişik manalara sahiptir: Genel anlamıyla alışveriş/muamele, özel anlamıyla muamele ve özel ve genel arasında bulunan orta manasındaki muamele bu kabildendir. Genel anlamıyla muamele, yakınlık kastinin muteber olmadığı ve elbise ve bedeni temizlemek, alıveriş, nikâh ve boşanmak gibi ister inşaya ihtiyaç duyan ister ihtiyaç duymayan amel ve görevleri kapsar. Özel anlamıyla muamele yakınlık kastinin güdülmediği, ama nikâh gibi iki tarafın inşasına gerek duyan ameller ve görevleri içerir. Özel ve genel arasındaki orta manasıyla muamele ise yakınlık kastinin muteber olmadığı, ama boşanmak gibi en az bir tarafın inşasına gerek duyan amel ve vazifeleri kapsar.[1] Aynı şekilde bugünkü İran toplumu örfünde muamele alışveriş manasında kullanılır. Bundan dolayı tam bir cevap verebilmemiz için sizin muamele kavramından hangi manayı kastetmiş olduğunuzu belirtmeniz gerekir. Eğer sizin muameleden kastettiğiniz şey alışveriş ise akit, mal, alıcı ve satıcıda alışverişin çeşitli şartları barındırdığını belirtmemiz gerekir. Aşağıda bunlara işaret ediyoruz:
Akdin Şartları:
Alışverişte Arapça akdin söylenmesi gerekli değildir. Eğer satıcı herhangi bir dille bu malı şu para karşılığında sattım ve müşteride kabul ettim derse muamele doğru sayılır. Ama alıcı ve satıcının inşa kasti taşıması gerekir; yani bu iki cümleyi söylerken niyetleri satmak ve almak olmalıdır.[2] Eğer muamele esnasında sözü söylemezlerse, ama satıcı alıcıdan aldığı şey karşılığında malını onun mülkü haline getirirse ve o bunu alırsa muamele doğru sayılır ve her ikisi malik olur.[3]
Mal Ve Karşılığının Şartları:
1. Mal ve karşılığının miktarı ağırlık veya ölçü veya sayı veyahut buna benzer şeylerle belirlenmelidir.
2. Onu teslim edebilmeleri gerekir; bundan dolayı kaçmış bir atı satmak doğru değildir.
3. Mal ve karşılığında bulunan özellikler belli olmalıdır.
4. Mal veya karşılığında hiç kimsenin bir hakkı olmamalıdır. Bu esasla eğer insan bir malı bir kimsenin yanına emanet olarak bırakmışsa, izni olmaksızın onu satamaz.
5. Müstehap ihtiyat üzere, insanın bizzat malı satması gerekir, onun faydasını değil.[4]
Satıcı ve Alıcının Şartları:
1. Ergin olmalılar.
2. Akıllı olmalılar.
3. Şer’i hâkim onları kendi mallarından tasarruf etmekten alı koymamış olması gerekir.
4. Satma ve alma kasti gütmeleri gerekir. Eğer şakayla insan ben malımı sattım derse muamele geçersizdir.
5. Hiç kimsenin onları mecbur kılmamış olması gerekir.
6. Verdikleri mal ve karşılığının maliki olmaları gerekir (veya baba ve küçük ata gibi malın tasarrufu onların elinde olmalıdır).[5]
Daha fazla bilgi edinmek için “mal ve karşılığının şartları ve tesliminin gerçekleşmemesi nedeniyle muamelenin geçersizliği” başlıklı 4831. (Site: 5117) sayılı soruya müracaat ediniz.
[1] Munyetu’t Talib fi Haşiyeti’l Mekasib, c: 1,s: 33.
[2] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c: 2, s: 226, m: 2097.
[3] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c: 2, s: 226, m: 2098.
[4] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c: 2, s: 222, m: 2090.
[5] Tevzihü’l-Mesail (el-Mahşi lil-İmami’l-Humeyni), c: 2, s: 216, m: 2081.