Kuran’ı Kerim Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresi hakkında şöyle buyuruyor:
«وَ لَقَدْ أَرْسَلْنا نُوحاً إِلى قَوْمِهِ فَلَبِثَ فِيهِمْ أَلْفَ سَنَةٍ إِلاَّ خَمْسِينَ عاماً فَأَخَذَهُمُ الطُّوفانُ وَ هُمْ ظالِمُونَ» “Andolsun biz, Nûh'u kavmine gönderdik, onların arasında bin seneden elli yıl eksik kaldı, sonunda haksızlık etmekte olan insanları Tûfân yakaladı.”
Cevaba geçmeden önce söz konusu olan soru: Kuran’ı Kerim’in Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresini zikretme sebebi ve hikmeti nedir?
İslam peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a) kafirlerin ve müşriklerin küfürlerinde ısarı ve iman getirmemleri sebebiyle üzgün ve tasalıydı. Allah Teala habibine teselli vermek için Hz. Nuh (a.s)’ın halkı yaklışık bin yıl Hakka davet ettiğini çok azı dışında halkın iman getirmediğini bildirmekte. Ama yinede Hz. Nuh (a.s) sabretti ve kalbi kırılmadı. Doğal olarak sabır ve istikamet sana daha layıktır. Zira senin risalet süren Nuh (a.s)’la kıyaslanamayacak kadar az ve takipcilerin ise daha fazladır.[1] Bu tezekkür Hz. Nuh (a.s)’ın muhalifler karşısında göstermiş olduğu engin sabır ve istikametin beyanıydı bir anlamda.
Ayrıca Kuran’ı Kerim’in böylesi uzun süreyi açıklaması İmam Mehdi (a.s)’ın yüzlerce yıldır hayatta oluşunun Kuran’i şahidi konumundadır.
Ama Kuran’ı Kerim’in Hz. Nuh (a.s)’ın risalet süresini 950 yıl değilde 1000’den 50 yıl az olarak açıklama sebebine gelecek olursak. İstisna edilmesi gerçekleşme imkanı olduğu anlamına gelir. Ancak istisna edilmemesi gerçekleşme imkanı olduğu anlamına gelmez. Elbette gerçekleşme imkanının mümkün olmadığıda anlaşılmaz. Daha sade bir tabirle eğer filani bin yıl yaşadı dersek kastımız takriben bu kadar yaşadığı anlamına gelir kesinlik taşımaz. Ama bin yıldan bir yıl az veya bir ay az yaşadı dersek kuşku ortadan kalkar ve netlik kazanmış olur.[2]
Bazı müfessirler ise 950 yıl yerine 1000’den 50 yıl az tabirinin Kuran’da zikredilmesini Hakka davetin ne kadar uzun süre yapıldığının fark edilmesi için olduğu kanaatındadırlar.[3] Böylelikle Hz. Nuh (a.s)’ın risaleti yüz yıllar yerine bin yılla anılmaktadır.
[1] Fahriddin razi, Ebu abdullah muhammed bin omer, mefatih’ul gayb, 25.c,36.s, beyrut, dar’ul ehya et’teras ul’arabi, 3.bk, 1420.h.
[2] Zemahşeri, mahmut, El-Keşşaf en hakaik gavamiz et-tenzil, 3.c, 4445.s, dar ul-kitap el-arabi, 3.bk, 1407.h.
[3] Tabatabayi, Muhammed Huseyin, El-mizan fi Tefsir ul-Kuran, 16.c, 114.s, kum, defter intişarat İslami, 5.bk, 1417.h.