İslamda Seyyid, Hz. Zehra’nın (s.a) evlatlarından olmasa da soyu baba tarafından Peygamber Efendimizin (s.a.a) ceddi Haşim’e ulaşan kimseye denir. Başka bir ifadeyle Haşim’in soyundan gelen herkese seyyid denir ve mutlaka Hz. Zehra’nın (s.a) soyundan gelmesi gerekmemektedir. Dolayısıyla Hz. Zehra’nın (s.a) evlatları Onun (s.a) soyundan geldikleri için değil, hem anne hem de baba tarafından Hz. Haşim’e dayandıkları için seyyiddirler.
Anneleri seyyide olanlar soyları Hz. Fatıma’dan (s.a) gelmektedir. Ancak hatırlatmak gerekir ki Seyyid yalnızca Hz. Zehra’nın (s.a) evlatlarına denmemektedir, soyu Haşim’e ve evlatlarına ulaşan herkes seyyid’dir. Bu konuda bütün İslam alimlerinin görüşü aynıdır. Sadece ona ait bazı hükümlerde görüş ayrılıkları vardır. Mesela müçtehitlerin çoğu onlara humus verilmesinin caiz olmadığı görüşündeler.
Bu sözden anlaşılan şey şudur: Anneleri seyyid olanlar kesinlikle Resulullah’ın soyundan gelmektedirler. Nitekim Masum İmamların da (a.s) Resulullah’ın soyundan gelmeleri bundan dolayıdır. Bu sözün delili İmam Rıza’nın (a.s) Abbasi halifesi Memun’a verdiği bir cevaptır.
Memun, İmam’a (a.s) şöyle arzetti: ‘Yaptığım araştırmalardan şu neticeyi aldım ki soy bakımından sizinle bizim aramızda fark yoktur. İki grupta fazilet yönünden eşitiz. Takipçilerimizin faziletlerimiz için söyledikleri farklılıklar nefsanidir ve tassuptan kaynaklanmaktadır.’
İmam (a.s): ‘Bunun cevabını istersen veririm, istemezsen vermem.’
Memun: ‘Benim bundan bahsetmemin nedeni sizden istifade etmektir.’
İmam (a.s): ‘Allah Resulu (s.a.a) şu anda şu kamışlıklardan çıkıp gelse ve sizin kızınızla evlenmek istese ne yaparsınız?’
Memun: Subhanallah! Böyle bir vuslata kim razı olmaz?
İmam (a.s): Ben böyle bir vuslata razı olabilir miyim?
Memun bir an duraksadı. Sonra şöyle dedi: ‘Andolsun Allah’a sizin yakınlığınız Allah Resulü’ne yapışmıştır!’[1]
Rivayetten Resulullah’ın (s.a.a) kızının evlat ve torunlarının da Efendimizin (s.a.a) soyundan geldikleri ve Efendimizin (s.a.a) onlarla evlenmesinin caiz olmadığı anlaşılmaktadır.
Baba tarafından bir kabileye ve ırka bağlanmak bilinen ve örfi bir şeydir. Bizim ülkemizde de diğer birçok ülkede olduğu gibi insanların soyu baba tarafına yazılmaktadır. Bazen anne tarafına da intisap edilmektedir. Ama dikkat edilmesi gereken nokta milletler arasındaki bazı örf ve adetleri İslam da kabul etmiştir. Bunun delili taabbudi olup rivayetlerde de ona işaret edilmiştir.
İmam Kazım’ın (a.s) humusun kimlere verileceği meselesini anlattıktan sonra buyurduğu şu sözü de konumuzla ilgilidir:
‘Annesi Benî Haşim’den, babası da Kureyş’in başka kabilelerinden ise sadaka alabilir ama humus alamaz. Çünkü Allah Teala Kur’an’da buyuruyor: ‘Onları, babalarının adlarını anarak çağırın.’[2]-[3]
[1] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.10, s.349, H.9, Bab:25, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1404.
[2] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kafi, c.1, s.539, Hadis:4, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, HŞ.1365.
[3] -Ahzap/5