Üç halifenin halife oluş şekili kısaca şöyledir:
1.Ebubekirin halife oluşu:
Peygamber efendimizin (s.a.a) vafatından sonra Hz Ali (as) henüz Peygamber efendimizin (saa) mubarek bedeninin guslü ve kefenlenmesiyle meşkulken bir gurup müslüman Sakife-i Beni Saide’de toplanıp halife seçmeye koyuldular. Muhacir ve ensar arasında şiddetli tartışmadan sonra hilafet meselesi sonuçlandı ve Ebubekir halife olarak tayin edildi.
2.Ömerin hilafeti:
Ebubekir iki yıl kaç ay hilafetten sonra hastalandı ve Ömer’in, onun hilafetinin tesbitinde katlandığı zahmetlerin sonucu olarak kendinden sonra Ömer’i halife tayin etti ve onun halifeliği konusunda muhaliflerin hepsini ikna etti. O ashaptan bazılarını yanına çağırdı ve Ömer’i onların huzurunda halifeliğe tayin etti ve Ebubekir’in vefatından sonra Ömer hilafet makamına oturdu. Yani 13. hicri yılında Ebubekir defn edildikten sonra Ömer camiye gidip kendi hilafetini halka duyurarak onlardan biat aldı.
Ömer’in hilafeti on yıl altı ay devam etti ve bu müddet içerisinde devamlı iki büyük devlet olan İran ve Rum ile savaş halindeydi.
3.Osman’ın hilafeti:
Ömer yaralandıktan sonra ömrünün son anlarında, kendinden sonra hilafet seçimi için altı kişiyi yanına çağırdı ve kendi aralarında birini halife olarak seçmeleri üzere hilafet konusunu o şuraya bıraktı. O altı kişi şunlardan ibaretti:
1. Ali (aleyhisselam)
2. Talha 3. Zübeyr
4. Abdurrahman b. Avf
5. Osman
6. Saad bin Ebi Vakkas.
Daha sonra Ebu talha ensariyi ensardan elli kişiyle birlikte şuranın halife seçimi için bulundukları evin önunde kalmalarını ve onların alacakları kararları beklemelerini emretti, eğer üç gün sonra onlardan beş kişi birisi hakkında tevafuk ederlerse ve biri karşı çıkarsa karşı çıkanın boynunu vurun ve eğer bört kişi biri hakkında tevafuk ederlerse ve iki kişi karşı çıkarsa o iki kişinin boynunu vurun ve eğer bir kişinin seçiminde tevafuk edenler ve karşı çıkanlar eşit olursa (yani üçe üç olurlasa) Abdurrahman b. Avf’ın bulunduğu gurubun görüşü kabul edilsin ve eğer diğer üç kişi karşı çıkarlarsa boyunlarını vurun. Eğer üç gün sonra birinde ortak noktaya varamadılarsa ve herkes bir biriyle muhalefet ettiyse altısının da boyunlarını vurun ve müslümanlar kendi aralarında halife tayin etsinler.
Ömer şurayı oluşturan altı kişinin seçilme sebebini şöyle beyan ediyor:
Zira Resul-i Ekrem vefat ederken bu altı kişiden razı olarak vefat etti. Ben de kendi aralarında birini tayin etmeleri için hilafeti şura şeklinde onlara bırakıyorum.
Ömerin ölümünden üç gün sonra bu altı kişi Ayşe'nin evinde toplanıp konuşmaya başladılar. Önce Talha kendi hakkını Osman’a bıraktı ve Zübeyr hakkını Ali (aleyhisselam)’a bıraktı ve Saad b. Ebi Vakkas hakkını Abdurrahman’a bıraktı.
Abdurrahman kendi görüşünü açıklamak üzere muhacir ve ensarı Peygamber’in mescidinde topladı. O önce Ali’ın (aleyhisselem) yanına gitti ve ona şu şartı koştu hükümet sisteminde Allah’ın kitabına ve Peygamber’in sünnetine ve şeyheynin (Ömer ve Ebubekirin) yontemine uyacaksın. Ama Hz Ali (aleyhisselam) Ebu bekir ve Ömer’in yöntemi üzere devleti yönetme şartının reddetti ve şöyle buyurdu. Ben Allah’ın emrine Peygamber’in sünnetine ve Allahı ve Resulünün razı olduğu kendi yöntemime uyarım başkalarının yöntemine değil. Daha sonra Abdurrahman aynı cümleyi Osmana söyledi ve o kabul etti ve yüksek sesle şöyle dedi: "Allaha yemin olsun ki şeyheynin (Ebu bekir ve Ömer’in) yolundan çıkmayacağım ve onların yönteminden sapmayacağım.”
Abdurrahman Osmana biat etti ve Onu hilafete tayin etti ve Beni Ümeyye gurup gurup biat etmeye başladılar.
Osman hilafete seçildikten sonra beytülmalı kendi akrabaları arasında adaletten uzak bir şekilde dağıtmaya başladı ve İslam topraklarına gönderdiği yönticileri ve komutanları da bu makamlara liyakatlerini göz önünde bulundurmadan kendi akrabalarından seçti.
Diğer bölgelerin müslümanları Osmanın tayin ettiği yönticilerin haksız tutum ve davranışlarını tahammül edemeyerek defalarca durumlarını Peygamber’in (s.a.a) ashabına ve hatta Osman’ın kendisine şikâyet ettilerse de bu şikâyetler etkili olmadı. Sonunda halk ve ashap Osmanı uyarmaya ve eğer etkili olmazsa onu makamından almaya karar verdiler. Ama Osman ve yakınları bu tavsiyeri dinlemeyince onun yönetimine karşı başkaldırı ve kıyam oluştu ve hicri 35. yılda bu başkaldırılar Osmanın oldürülmesine yol açtı. Bu olay sonrasında müslümanlar halife olarak Hz. Ali’a biat ettiler.[1]
İlk üç halifenin halifeliğinin meşru ve hak gösteren Kur’an ve hadise dayalı her hangi bir delil yoktur. Elbette Ehlisünnet’e göre hilafet; "Peygamberin yerini geçen kimse sadece toplumun siyasi ve dünyevi işleriyle sorumlu olduğu"[2] anlamına gelir. Bu nedenle üç halifenin hilafeti için Kur’an ve hadisden delil getirmezler.
[1].Bu kitaplardan istifade edilmiştir:Tarihi Yakubi,c.2,s.150 ve 151 ve 165, Necef,Mektebetul Heyderiyye ,1384 hk. Sire-i Pişvayan, Mehdi Pişvayi ,s.73 den 81 kadar,İmam Sadık(as) araştırma merkezi,Kum ,6.baskı,1376 hş. Şerh Nehcül Belağa ,İbn Ebil Hedid,c.1, şıkşıkiyye hutbesi.
[2].İbn Haldun şöyle söyle;Hilafet yani din ve dünya siyasetini korumak için Şeriat sahibinin yerine geçmektir. İşte bu yüzden hilafet ve imamet denmektedir ve o makama oturana imam ve ya halife denir.İbn Haldunun mukaddemesi s.365 ve 366,ilmi ve kültürel yayın şirketi,Tahran.