Gelişmiş Arama
Ziyaret
8465
Güncellenme Tarihi: 2010/12/18
Soru Özeti
tevessül sapıklığa neden oluyor mu? Tevessülün doğru ve meşru olması hakkında her hangi bir delil var mıdır?
Soru
bir televizyon kanalında tevessül konu edildi ve birisi Şia'nın akidesini savunmak için şöyle bir şey söyledi: eğer tevessül şirk ve yanlış bir şey ise, neden birisi örneğin imam Rıza'ya tevessül ettiği zaman şifa buluyor? Karşıdaki şahıs buna karşı cevaben şöyle dedi: aslında Allah u Teâlâ dolaysız bir şekilde tevessül eden hastaya şifa veriyor. Allah tarafından tevessül esnasında mezkûr hastaya şifa verilmesinin nedeni de şudur: tevessül inancıyla sapıklığa duçar olmuş ve bu sapıklıkta ısrar eden kimseler tarafından tevessül eden hastanın bu tevessül sayesinde bu şifayı aldığını düşünsünler. Bu da kâmilen aşağıdaki cümlenin reel örneğidir ki şöyle diyor: "her kim kendi sapıklığında ısrarlı olursa biz onun sapıklığını daha da fazlalaştırıyoruz". (Bunun anlamı şudur ki, Allah Teâlâ tevessüle inanalar için tuzak anlamında olan "mekr" veya bir anlamda "istidrac" yapıyor). Durum böyle olursa yapılan tüm tevessüller ve onlardan alınan tüm neticeler bizi daha da sapıklığa götürüyor anlamındadır. Lütfen akli ve nakli delillerle bu iddiayı çürütür müsünüz?
Kısa Cevap

Tevessül insanın sapıklığına neden olmamakla kalmıyor. Bilakis insanı daha da Allaha yakınlaştırmak için bir vesile ve yoldur aynı zamanda. Tevessülün meşru ve doğru olduğunun asıl delili, örneğin İmam Rızayı (a.s.) vesile kılarak alınan şifalar değildir. Ama akli ve nakli delillerle tevessülün meşru ve doğru olduğu ispatlandıktan sonra bu olayla konuyu teyit etmek ve onu daha da pekiştirmek için güzel bir örnek olabiliyor. Varlık âlemine hâkim olan nizam sebep, sonuç ve nedensellik nizamıdır. Maddi dünyada her hangi bir hedefe ulaşmak için o hedef için, ilkin gerekli olan sebepler ve nedenlerin oluşmasının gerekli olduğu gibi melekût-i ve manevi hedeflerine ulaşabilmek için de aynı nizam; yani nedensellik nizamı hâkimdir. Bu bağlamda kuranı kerim şöyle buyurmaktadır: "Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya (giderken sizi Ona ulaştıran) vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz"[i]



[i] Maide, 35.

Ayrıntılı Cevap

Tevessülün hem akli delili var hem nakli delili. Delil olarak ortaya atılan hastanın şifa bulması ise, tevessülün meşru ve doğru olduğuna delalet edecek asıl delil değildir. Evet! Bu iddiayı güçlendirmek için hastanın şifa bulmasından istifade edilebilinir. Diğer taraftan karşı taraftan buna verilen cevap bir tür mugalâta, lafebeliği (demagoji) dir. Zira bu ayetin; " her kim kendi sapıklığında ısrarlı olursa biz onun sapıklığını daha da fazlalaştırırız" genelliğinden sapıklığın aslı ispatlanmış olduğu yerlerde ancak istifade edebiliyoruz. Burada burhana mantıksal bir kalıp vermek istesek şöyle diyebiliyoruz:

Birinci mukaddime (suğra): Tevessül sapıklıkta ısrar etmektir.

İkinci mukaddime (kubra): Her kim sapıklığında ısrar ederse biz onun sapıklığını daha da fazlalaştırırız.

Netice: kim tevessülde ısrarcı olursa biz onun sapıklığını daha da artırırız.

Her istidlal ve burhanın doğru netice verebilmesi için şeklinin (kalıbının) doğru ve mantıklı olmasının yanı sıra mukaddimelerinin de doğru olmaları lazım. Bu istidlalde birinci mukaddime yani "tevessül sapıklıkta ısrar etmektir" sadece bir iddiadır. Hakkında hiçbir delil söz konusu değildir.

Başka bir beyanla bu iddianın sahipleri tevessülün hiçbir delili yoktur sanısına ve hayaline kapılmışlar. Sahip oldukları bu yanlış sanı ve hayale dayanarak birinci mukaddimeyi yani "tevessül sapıklıkta ısrar etmektir" şekillendirmişlerdir. Oysaki durum tam bunun tersi şeklindedir. Yani tevessül olayının yakine dayalı ve sarsılmayacak şeklinde delilleri vardır. Her kim bu delilleri duyarsa Allaha yaklaşmak için tevessülden ve tevessülde vesile kılınmış vesilelerden en güzel bir şekilde yararlanacaktır.

Tevessül terimsel (ıstılahı) olarak anlamı şudur: insan, kendisinin duası Allah tarafından kabul edilsin ve kendi maksat ve matlubuna kavuşsun diye her hangi bir şeyi vesile unvanıyla Allahın dergâhına sunmasıdır. Vesile ve sebepler mecrasından maksada ulaşmak hem maddesel yaşamda hem manevi yaşamda fıtri ve akli şeylerden sayılmaktadır. Bitkisel ve hayvansal varlıklar bile bu durumdan müstesna değildirler.

Aslında varlık âleminin nizamı sebepler ve sonuçlar nizamıdır. Konuyla ilgili imam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: "Allah u Teâlâ sadece ve sadece işlerin sebepler mecrasından gerçekleşmesini istiyor. Bu nedenle her şey için bir sebep karar kılmıştır".[1]

Bir insan doğal ve adil bir yaşamında kendi maddesel yaşamının ihtiyaçlarını gidermek için sürekli örfsel, normal ve doğal vesileleri aramak için akıl ve fıtratından yararlanıyor. Aslında insanın maddesel yaşamında gerçekleşen bu hayret verici kalkınmalar, ilerlemeler ve değişikler her olaya münasip sebeplere ve olaylar arasında sebep sonuç ilişkisinin yani nedenselliğini keşif etme yoluna tevessül edilerek gerçekleştirilmiştir. Buradaki en temelli nokta şudur ki, insanın hayatı ve yaşantısı maddesel yaşantıyla sınırlı değil ve hayat maddesel yaşantıda özetlendirilmiyor. Bilakis insan hayatının en önemli bölümünü teşkil eden insanın manevi ve meleküti yaşamı da söz konusudur. Bu yaşantıya hâkim olan nizam da, sebep ve sonuç nizamıdır. Ancak bu iki nizam arasında şöyle bir fark vardır: Maddesel yaşama hâkim olan nizamda insan kendi aklından ve ilmi tecrübelerinden yararlanarak münasip ve uygun olan sebepleri keşif edebiliyor. Ama manevi yaşama hâkim olan nizamda ise insanı yücelten ve kendisine uygun sebeplerin keşif edilmesi ve onlara sarılma niteliği konusu ise genellikle insan aklının alanı dışında kalıyor. Bu nedenle akıl Allah ile kendisi arasında bazı vesilelerin olmasının zorunluluğunu tespit edebiliyor ama reel örneklerini teşhis etme konusunda şiddetli bir şekilde dini metinlere muhtaç olduğunu derk ediyor.

Kuranı kerim müminlere, vesileler edinmelerini emr ediyor:" Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya (giderken sizi Ona ulaştıracak) vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz"[2] bu ayeti kerime açık bir şekilde Allaha doğru manevi yola koyulurken ve ona doğru manevi yakınlaşmanın gerçekleşmesi istenildiğinde, bu ancak vesile veya vesilelerle gerçekleşeceğini söylemektedir. Ama buradaki soru bu vesilenin ne olduğu noktasındadır, yani bu vesile nedir?

Hadisleri kendisinde toplayan ehlisünnet ve Şia'nın rivayi kitaplarda birçok rivayet peygamber ve ehli beytinin Allaha yakınlaşma noktasında vesile kılınacak en uygun vesileler olduğunu söylemektedirler.[3]

Tevessül ile alakalı nakli delil bağlamında hem ehlisünnet ve hem Şia rivayetlerinde o kadar rivayetler çok ki, bu çoklarıyla tevessül konusunun meşru oluşu hakkında şek ve şüphe için kesinlikle yer kalmıyor. Konuyla alakalı daha fazla bilgi edinmek için bkz:

Felsefe-i tevessül bı ehli beyt, 1321 (sayt: 1316).

Tevessül ve şefaat ez didgah-i ehlisünnet 4889 (sayt: 577).

İtikad-i ehlisünnet bı tevessül kable ez ibni teymiye 2143 (sayt: 2261).



[1] KÜLEYNİ, "el-kafi" darul-kutubil-islamiye, 1365, c. 1, s. 183.

[2] Ya eyuhel-lezine amenu ittekullahe ve ibtegu ileyhil-lvesilete ve cahedu fi sbilillahi leallekom tuflihun, (Maide, 35).

[3]" Nehcul-belaga", hütbe: 106.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Fetvanın dayanak ve kaynakları nelerdir?
    9468 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/04/07
    İçtihat zorluklara tahammül, çaba ya da kudret ve güç demektir. Fıkhi terim olarak ise kaynak ve delillerden şer’i hükümleri çıkarmak için azami ilmi çabayı sarf etmek anlamındadır.Şii fıkhında fetvanın temeli içtihat kaynakları olarak bilinen Kur’an, sünnet, akıl ve icmadır. Ancak bu kaynaklardan, faydalanma ...
  • Acaba bütün peygamberlerin ismini zikrede bilir misiniz?
    3728 تاريخ بزرگان 2019/09/22
  • Dört seçkin kadın ve babalarının ismi nedir?
    20775 تاريخ بزرگان 2010/05/19
    İnsanlık tarihi boyunca tevhid yolunda ve ilahi hedefler uğruna büyük fedakârlıklar gösteren Evliya ve Salihlerin içinde kadınlarda vardır. Onların namı insanlığın karanlık tarihinde parlamaktadır. İslami rivayet ve kaynaklarda büyüklük, fazilet ve yüce makamlarından ötürü en üstün kadınlar ve cennet kadınlarının en üstünleri olarak yad edilen, yücelikle övülen ...
  • Allah İle İrtibat Zamanı Ne Zamandır?
    10242 Pratik İrfan 2011/08/03
    Her ibadetin ruhu Allah ile irtibat kurmak ve O’na yaklaşmaktır. Bu husus namaz, dua ve Allah’ın dergâhına yalvarma ve yakarma ile müyesser olacaktır. Allah ile irtibat kurmak özel bir zaman ve mekâna has değildir. Elbette gece yarısı gibi bazı zamanlar Allah ile irtibat kurmak için en güzel zamanlardır veya ...
  • Zikir nedir ve türleri nelerdir?
    17424 ذکر 2012/09/24
    Zikir ve Allah’ı anmanın birçok ruhi ve ahlaki yapıcı etkisi vardır ve bunun karşısında Allah’ın kulunu hatırlaması, kalbin aydınlanması, kalp huzuru, Allah’a itaatsizlik etmeden korkmak, günahların bağışlanması ve ilim ve hikmet bunlardan sayılır. Genellikle zikir kalpsel ve dilsel olarak iki türe ayrılır. Dille yapılan zikre “vird” de ...
  • İmam tarafından namazın teşehhüdüne bir harf eklendiği durumda tabi olanların hükmü nedir?
    7471 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/18
    Bu sorunun ayrıntılı cevabı yoktur. ...
  • Size göre inkârcıların İslam dini ve diğer dinlere karşı tavır almasının nedenleri ne olabilir?
    6887 Yeni Kelam İlmi 2011/11/21
    İnkârcılar dinler ve özellikle de İslam karşısında tavır almaları değişik siyasal, toplumsal, ekonomik ve kültürel nedenler taşıyabilir. Bu dört neden hakkında bilgilenmek için lütfen ayrıntılı cevaba müracaat ediniz. ...
  • İslam dininin dinozor hakkındaki görüşü nedir?
    92226 Tefsir 2010/01/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Fakirlere infak etmenin felsefesi nedir?
    8186 انفاق و قرض الحسنه 2012/06/11
    Bazen falankes fakirdir ve mutlaka bir şey yaptığı için Allah onun fakir kalmasını istiyor; biz zenginiz ve mutlaka işlediğimiz bir amelden dolayı Allah’ın lütfü kapsamına girmişiz, o halde ne onların fakirlikleri ve ne de bizim zenginliğimiz hikmetsiz değildir!! Denilir. Hâlbuki infak emrinin çeşitli hikmet ve felsefeleri vardır. ...
  • İran ve Irak savaşında şehit düşen bazı fertlerin cenazelerinin dağılmadığını ve yok olmadığını duydum. Bu duyumlar muteber ve güvenilir midir?
    7921 Eski Kelam İlmi 2012/04/04
    Canlı yaratıkların cisimlerinin yapısı gereği, ruh bedenden çıktıktan sonra tabii olarak beden kokar, çürür ve yok olur. Bu nedenle bazı bedenlerin yıllar geçtikten sonra aynı şekilde salim kalması uzak bir ihtimaldir. Ama Allah her şeye kadir olduğundan[1] böyle bir şey zihinden uzak tutulmamalı ve ...

En Çok Okunanlar