Gelişmiş Arama
Ziyaret
56238
Güncellenme Tarihi: 2012/11/11
Soru Özeti
İnsanın kendi zihninde küfür etmesi günah mıdır?
Soru
İnsanın dışa yansıtmadan kendi içinde küfür etmesi günah mıdır?
Kısa Cevap

İnsanın işlediği günahlar bazen zihin dünyamızın dışında dış alemde gerçekleşir. Örneğin: yalan, gıybet, iftira,... bazen ise zihin dünyamızda ve kalbimizde vuku bulur. Örneğin: insanın hakkı gizlemesi, şirk, riya,... insanın iç dünyasında işlediği günahların dışa vuran sonuçları ve etkileri olsada bu etkiler ve sonuçlar günahın kendisi değildir.

Küfür ve hakareti tarif edecek olursak; kötü ve yakışıksız şeyleri açık bir şekilde  sözle dile getirmek olarak tanımlayabiliriz. Hakaret ve küfür insanın zihin dünyasında dışavurmadan önce tahakkuk bulsada teorik olarak zihin dışında, dış alemde vuku bulan günahlardandır.

Ayrıntılı Cevap

 Cevaba geçmeden önce bir kaç noktaya değinmeyi gerekli gördük:

  1. İnsanın işlediği günahlar bazen zihin dünyamızın dışında dış alemde gerçekleşir. Örneğin: yalan, gıybet, iftira vb... bazen ise zihin dünyamızda ve kalbimizde vuku bulur. Örneğin: insanın hakkı gizlemesi, şirk, riya vb...[1] insanın iç dünyasında işlediği günahların dışa vuran sonuçları ve etkileri olsada bu etkiler ve sonuçlar günahın kendisi değildir.
  2. Küfür ve hakaret kötü ve yakışıksız şeyleri açık bir şekilde sözle dile getirmek.[2]
  3. Hakaret ve küfür insanın zihin dünyasında dışavurmadan önce tahakkuk bulsada teorik olarak zihin dışında, dış alemde vuku bulan günahlardandır. Örnek verecek olursak Haset gibidir. dışa vurursa ve diğerinin aleyhinde bir eylem ve söyleme dönüşürse günaha dönüşür. Ama eğer bir kuruntu ve evham olarak zihinde var olup buna duçar olan şahsın kendiside bu durumdan rahatsız olur, eylemede dönüşmezse fakihlerin ve ahlak erbabının çoğunluğu bazı rivayetlere[3] isnad ederek bunu günah bilmemektedirler.[4]

Yukarda zikredilen açıklamalar ışığında konuyu şu şekilde beyan edebiliriz:

  1. Küfür ve hakaret dışa vurmadığı, sözle ifade edilmediği ve yalnız zihinde yer ettiği sürece günah olmasada zihinde böyle nefsani kurgular yakışık alan davranışlar değildir. Zira her an günaha dönüşebilir ve diğer günahları doğurabilir. Kesinlikle böyle durumda olan insanlarla olmayan insanlar manevi ve takva açısından farklı noktalardadırlar. Zira ayeti kerime bu meseleye şöyle açıklık getirmektedir: “Ey iman edenler! Zannın birçoğundan sakının. Cünkü zannın bir kısmı günahtır.”[5] Kötü zanlar açığa vurulmadığı ve söyleme dönüşmediği sürece günah değildir. Zira bu zanlar nefsani kuruntular olup bir anlamda istem dışı bir şekilde hatıra gelmektedir. Karşılaştığı hadiseler ve objeler bu öğeleri zihinde icat etmektedir. Ama bundan sonrası ferdin iradesinde olup teveccüh ederek üzerinde durmamalı ve onu zihinde yer açmamalıdır. Buna binaen insani kemalleri gaye edinen birine yakışan zihnini ve gönlünü çaba ve gayert göstererek bu öğelerden sakındırsın.
  2. Diğer bir nokta insanın zihninde küfür ve hakarete yer vermesi sonucu zamanla bu fiilin kötülüğünü ve çirkinliğini yok ederek şahsı kötü sözlü ve ağzı bozuk birine dönüştürsün. Bu bağlamda bu işi terketmek günahı engellemek ve önlem almak açısından gereklidir.
  3. “İçinizdekini açığa vursanız da, gizleseniz de Allah sizi, onunla sorguya çeker.”[6] Ayeti kerimesi küfür ve hakaret dile getirilmediği sürece günah değildir görüşüyle çelişmemektedir. Zira öncelikle Allah Teala zihinden ve gönülden geçirlilen günahlardan ötürü insanı cezalandırmayacaktır. Elbette bu günahı işlemeye karar verir ve ısrar ederse bu kalbin fiillerinden bir fiil olduğu için Allah teala bu kalbi fiile uygun bir ceza verecektir.[7] Saniyen Allah teala insanın sadece dış alemde vücuduyla işelemiş olduğu günahları değil bilakis şirk ve nifak gibi kalbinde ve zihninde işlemiş olduğu günahlara da ceza verecektir. Zira Allah teala bütün aleme hakimdir, içde ve dışda gerçekleşen bütün olaylara, düşüncelere ve niyetlere agahtır. Hiçbir şey ondan saklı kalmaz.[8]
  4. Son olarak küfür ve hakaretin terk edilmesinin öneminin aydınlanması için İslam Peygamberinden ve Masum İmamlardan birkaç rivayete değineceğiz:

İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyuruyor: “Küfür ve hakaret edene cennete girmek haramdır.”[9] Elbette gerçekten tövbe eder, hakaret ettiği insandan özür diler, rızasını kazanır ve salih ameller işlerse bu günahı telafi eder ve bağışlanır.

İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Saygın ve Kerim insan asla küfür etmez.”[10]

İmam Bakır (a.s) bir rivayette şöyle buyuruyor: “Alçak insanların silahi kötü sözdür.”[11]

Bir başka rivayette ise İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: “ İnsanlara size söylenmesini en çok istediğiniz güzel sözleri söyleyin. Zira Allah Teala müminlere lanet edenlere, laf atanlara, sövenlere vede küfürbazlara, inatcı dilencilere gazaplanır.”[12]

 

 

[1] Mekarim Şirazi, Nasır, Numune tefsiri, 2.c, 396.s, dar ul-kitap ul-İslamiye, tahran, 1.bk, 1373.şemsi.

[2] Neraki, Molla Muhammed Mehdi, Cami us-Saadat, 1.c, 351.s, neşr Eilemi,4.bk.

[3] ‘Ref hadisi’ soru:10471, site: 10359.

[4] Cami us-Saadat, 1.c, 178-199.s, ilm’il-Ahlak İslami, (Cami us-Saadat’ın tercümesi), Şubber, Seyit Abdullah, Ahlak, 3’üncü bab ve 6’ıncı bab; fıkhi kaynaklar: Feyzi kaşani, Muhammet Muhsin, Mefatih’ul-Şerai, 2.c, 24-28.s, Necefi (Sahip Cevahir) , Muhammet Hasan, Cevahir ul-Kelam fi şerh-i Şerai İslamiye, 41.c, 52-53.s, dar ihyai et’tras el-arabi, beyrut, 7.bk.

[5] Hucurat/12.

[6] Bakara/284, «إِنْ تُبْدُوا ما فی‏ أَنْفُسِكُمْ أَوْ تُخْفُوهُ يُحاسِبْكُمْ بِهِ اللَّه»

[7] Tabersi, Fazl bin. Hasan, Mecme’ul-Beyan fi Tefsir Kuran, 2.c, 687-688.s, İntişarat İslam, tahran, 2.bk, 1378.

[8] Numune tefsiri, 2.c, 396.s; Tayyip, seyit abdulhuseyin, Etib’ul-beyan fi tefsir Kuran, 3.c, 88-89.s, intişarat İslam, Tahran, 2.bk, 1378.

[9] «الْجَنَّةُ حَرَامٌ‏ عَلَى‏ كُلِّ فَاحِشٍ أَنْ يَدْخُلَهَا» Veram bin. Ebi Feras, Mesut bin İsa, tenbih’ul hevatır ve nezihe’tul-nevazir el-merufa bimecmue’tul-veram,1.c, 110.s, mektebe’tu-Fıkhiye, kum, 1.bk, 1410.hicri; Payende, nehcul-fesahe, Ebul-kasım, 434,dunyayi daneş, tahran, 4.bk, 1382.şemsi.

[10] «ما أفحَشَ كريمٌ قَطُّ»; temimi amedi, Abdulvahid bin muhammed, tesnif gurer’ul hikem ve durer’ul hikem, 223.s,4496.s, defter tebliğat İslami

 Kum, 1.bk, 1366.şemsi.

[11] «سِلاحُ اللِّئامِ قَبيحُ الكلام»; bihar’ul envar, 75.c, 185s, dar ihyai et’teras el’arabi, beyrut, 2.bk, 1403.hicri.

[12] « قُولُوا لِلنَّاسِ‏ أَحْسَنَ‏ مَا تُحِبُّونَ أَنْ يُقَالَ لَكُمْ فَإِنَّ اللَّهَ يُبْغِضُ اللَّعَّانَ السَّبَّابَ الطَّعَّانَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ الْفَاحِشَ الْمُتَفَحِّشَ السَّائِلَ الْمُلْحِفَ وَ يُحِبُّ الْحَلِيمَ الْعَفِيفَ الْمُتَعَفِّفَ»; bihar’ul envar, 65.c, 152.s.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9675 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • Ehlisünnetin ve özellikle Vahabilerin hangi delil esasınca peygamberlerin salt vahiy almada masum olduğunu ve başka durumlarda masum olmadığını belirttiklerini bilmek istiyorum?
    9556 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Ehlisünnetin bazı grupları (Haşevilik ve Selefilik gibi) Hz. Âdem (a.s) ve onun cennetten çıkarılması gibi bir takım Kur’an ayetlerine istinatta bulunarak peygamberlerin sadece vahiy almada ve peygamberliği tebliğ etmede masum olduğunu ve diğer hallerde günah ve hata işleyebileceklerini belirtmişlerdir. Peygamberlerin ve ardınca temiz imamların masum olmadığına inanan ...
  • Teorik İrfan ile Pratik İrfanın farkı nedir?
    10309 Teorik İrfan 2008/05/04
    Pratik irfanın iki manası söz konusudur:1- Sulûkun bizzat kendisi ve davranış.2-Sulûk yöntemini içeren öğretiler.Pratik irfan bazen birinci anlamın karşısında kullanılırken bazen de ikinci anlamın karşısında; yani pratik irfan, salikin bulgularını veya varlık felsefesi ve bilgi felsefesi konularını araştırmaktadır. ...
  • Kalbi selimden maksat nedir?
    16033 Pratik İrfan 2012/04/07
    ''Selim'' sözcüğü ''silm'' ve ''selamet'' kökünden gelir. Zahiri ve batini afetlerden uzak olmak anlamı verir. İmam Sadık (a) bu kelimenin manası hakkında şöyle buyurmuştur: “Selim kalp, Rabbıyla mulakat ederken rabbi dışında hiçbir şey kendisinde barındırılmış olmayan kalptir”. Kur'an mufessirleri ''kalbi selim'' hakkında muhtelif yorumlar yapmışlardır ...
  • Bağışlamayla, zulme boyun eğmeyi birbirinden ayıran çizgi nedir?
    2585 معیار شناسی (دین و اخلاق) 2020/01/19
  • Rüya görmenin hedefi nedir? Niçin Allah-u Teâlâ rüyayı yarattı?
    24804 Pratik İrfan 2012/09/09
    İlahi nişanelerden[i] ve gayb âlemine açılan kapılardan birisi olan rüya, insanın ruh ve cisimsel yaratılışında doğal bir özellik olarak kararlaştırılmıştır. [i] -“Geceleyin uyumanız ve gündüzün O’nun lütfundan istemeniz de O’nun (varlığının ve ...
  • Ölümden sonra ruhun, dünyanın işleri ve olaylarından haberi olabilir mi?
    39855 Eski Kelam İlmi 2010/06/12
    Kur’an-ı Kerim’den ve Masum İmamların (a.s) rivayetlerinden, öldükten sonra ruhların dünyaya gelebildikleri, yakınlarının, eş ve dostlarının vs. durumlarından haberdar oldukları anlaşılmaktadır. Meleklerinde bu işteki rolü reddedilmediği gibi buna açıkca değinilmiştirde.Rivayetlerde bu konuda şöyle buyurulmaktadır:1- ‘Şüphe yok ...
  • Peygamberin döneminde gece yarısı nasıl hesaplanırdı?
    34732 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2013/02/14
    Kur’an’da ve rivayetlerde ‘Gasaku’l-Leyl’ ve Nisfu’l-Leyl’ ifadeleriyle gece yarısına işaret edilmiştir. Allah Teala Kur’an da şöyle buyuruyor: ‘Güneşin zeval vaktinde, geceleyin karanlık basınca ve fecir çağında namaz kıl; şüphe yok ki sabah namazı, (meleklerden taraf) tanık olunandır.’ İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Güneş battıktan sonra gökteki kızıllığın çekilmesi ...
  • Acaba Peygamber Efendimiz (s.a.a), Hz. Mehdi’nin (a.f.) gaybet ve kıyamı konusunu açıklamış mıdır?
    14360 Eski Kelam İlmi 2009/05/17
    İslam dininin ortaya çıkışından beri, mehdeviyet konusu, Müslümanların şek ve şüphe etmeyecekleri bir şekilde açık ve netti. Peygamber Ekrem (s.a.a), Hz. Mehdi (a.f.)’nin varlığını, onun bazı sıfatlarını, tevhit ve adalet hükümeti kurmasını, zulmün kökünü kazımasını, İslam dininin bütün dinlere üstün geleceğini ve Hz. Mehdi (a.f.)’nin eliyle yapılacak olan bazı düzeltmeleri ...
  • İmam Cafer Sadık (a.s)’ın kısa biyografisini beyan eder misiniz?
    2850 امام صادق ع 2020/01/19

En Çok Okunanlar