Gelişmiş Arama
Ziyaret
12773
Güncellenme Tarihi: 2010/09/07
Soru Özeti
Kur’an’daki mukataa harflerinin manası nedir?
Soru
Kur’an’daki mukataa harflerinin manası nedir? Peygamber ve Allah arasındaki insanın bulamadığı bir şifre midir? Hakeza bazıları eğer bunları yan yana koyduğumuz takdirde “sıratu Aliyyin hakkun nemsikuhu” cümlesinin ortaya çıkacağını söylemektedir, bu doğru mudur?
Kısa Cevap

Mukataa harfleri bazı surelerin başında gelen ve bağımsız bir manası olmayan harflerdir. Bu harflerin tefsirinde değişik görüşler ortaya atılmıştır. En doğru görüş, bu harflerin şifre olduğu ve de peygamber ve evliyaların onları bildiğidir. “Sıratu Aliyyin hakkun nemsikuhu” cümlesi ise bazı araştırmacıların sözü olup rivayetsel bir kaynağı yoktur.

Ayrıntılı Cevap

Kur’an surelerinden 29 surenin başında Arap alfabesine ait bir veya birkaç harf mevcuttur. Bunlar toplam olarak 78 harf olup tekrarlar silindiğinde 14 harf kalmaktadır. Bu harflere “mukataa harfleri” veya “nuranî harfler” denmektedir. Mukataa harfleri hakkında değişik görüş ve düşünceler ileri sürülmüştür. Onların bazılarına işaret ediyoruz:

1- Arap ve Arap olmayan tüm edipleri hayrete düşüren ve bilginleri kendisi gibi bir eser getirmede aciz kılan bu semavî kitap taşıdığı azamet ve önemle birlikte (Arap) alfabe harfleri ve herkesin kullandığı kelimelerden teşkil olmuştur ve bu harfler de bu hususa işaret etmektedir.

2- Mukataa harfleri Kur’an’ın müteşâbihlerinden olup asla çözümlenmeyecektir. Mutlak meçhuller kategorisinden sayılıp insanların kendilerine yönelik bilgi elde etme yolu tamamıyla kapalıdır.

3- Bu harfler salt soyut harflerdir. Ses özelliği dışında hiçbir şifre, işaret ve manaları yoktur. Bu harflerin surelerin başına konulmasının hikmeti lafız ve sesler hududundan öteye geçmez. O dönemde Kur’an okunurken bu harflerin sesleri, Kur’an’a kulak vermeleri için dinleyicilerin dikkatlerinin toplanmasına neden olmaktaydı. Çünkü yoldan geçen Arapların kulağına Kur’an sesinin gitmemesi için düşmanlar sürekli gürültü çıkarmaktaydılar.

4- Bu harfler, surenin kelimelerinde söz konusu harflerin daha çok kullanıldığının göstergesidir ve bir mucizedir. Bedreddin Zerkeşi şöyle demektedir: Bu harflerin önemli sırlarından biri, her süredeki kelimelerinin çoğunun onun başında yer alan harf ile teşkil olmasıdır. Örneğin “kaf” harfi “kaf” ve “ha mim ayn sin kaf” ile başlayan ayetlerde 57 defa tekrar edilmiş ve bu suredeki diğer harflere oranla daha fazla kullanılmıştır. Elbette “Şems”, “Kıyamet” ve “Felak” sureleri istisnadır. Mısırlı bir bilgin bu görüş esasınca bilgisayar aracılığıyla girift işlemler yapmış ve bu harflerin söz konusu suredeki kelimelerde en çok kullanılan harfler olduğuna işaret ettiği ve bunun bir mucize olduğu neticesine ulaşmıştır.

5- Bu harfler yemin gayesiyle kullanılmıştır. Bu harfler ile yemin içmenin sebebi, tüm dillerde sözün esasının bu harflere dayanmasıdır.

6- Bu harfler ile sureler arasında bir ilişki vardır; zira benzer mukataa harfleriyle başlayan sureleri incelemeyle bu surelerin muhteva olarak birbirlerine benzediklerini görmekteyiz.[1]

7- Bu mukataa harflerinin bazıları özel bir alamet ve ilahî güzel isimlerden bir isme işarettir. Bazıları da Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) adına yönelik şifre işaretidir. İlahî isimlerin her biri birkaç harften müteşekkildir ve her isimden bir harf seçilmiş ve ayrı bir halde bazı Kur’an surelerinin başında okunmaktadır. Cuveyriye, Süfyan es-Sevri’den şöyle aktarmıştır: Cafer b. Muhammed b. Ali b. Hüseyin’e ey Allah Resulü’nün oğlu Yüce Allah’ın kitabında “elif lam mim” vb. diye buyrulan kelimelerin manası nedir diye soruldu. İmam Sadık (a.s) bunun üzerine şöyle buyurmuştur: Bakara suresinin başında yer alan “elif lam mim”, “ben Allah’ım, sultanım” manasındadır. Ama Âli İmran suresinin başında yer alan “elim lam mim” ise “ben Allah’ım, mecidim” manasındadır ve…

8- Bu harfler en büyük ilahî ismin cüzleridir.

9- Bu harfler surelerin ayet sayısına işaret etmektedir.

10- Her suredeki mukataa harfleri, o surenin adıdır. Nitekim “Yasin”, “Taha” ve “Sâd” surelerinin her biri kendi mukataa harfleriyle adlandırılmışlardır.

11- Bu harfler İslam ümmetinin beka müddetine işaret etmektedir.

12- Bu harfler sureleri ayırmak içindir. Önceki surenin tamamlandığının ve yeni bir surenin başlamasının göstergesidir.

13- Bu harfler surelerin muhtevasının özeti ve kısa mesajıdır.

14- Bu harfler, Kur’an’dan bazı nüshalar taşıyan kişilerin adlarıyla ilgilidir. Örneğin Saad b. Ebi Vakkas’ın adına işaret etmektedir.[2]

15- Bu harfler kimsenin haberdar olmadığı Allah ve peygamber arasındaki bir takım şifrelerdir. Araştırmacıların benimsediği görüş budur.[3]

İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Elim lam mim” Allah ile sevgilisi Muhammed (s.a.a) arasındaki bir şifre ve işarettir. Allah, peygamberden başkasının haberdar olmamasını istediği için başkalarının gözünden uzak tutmak ve sadece dostuna açık ve belirgin kılmak gayesiyle onu harfler şeklinde dile getirmiştir.[4] Mukataa harflerinin tertiple yan yana konmasıyla değişik kelime ve tabirler meydana gelmektedir. Fikir ve düşünce ehli inanç ve eğilimleri esasınca bu harflerden istifade ederek alaka duydukları hususların falına bakmışlardır. Örneğin Bedreddin Zerkeşi şöyle demektedir: Bu harflerin terkibinden Nassu Hekimin katiin lehu sırrun (kararlı bilgenin sözü sırra sahiptir)” cümlesi oluşturulabilir. Feyz-i Kaşanî ise “sıratu aliyyin hakkun nemsikuhu” (Ali’nin yolu haktır, onu izliyoruz” cümlesini elde etmiştir[5] ve… Ama bu cümlelerin hiçbirinin rivayetsel kaynağı yoktur.



[1] El-Mizan, Şura suresi 6. ayetinin açıklaması.  

[2] Daha fazla bilgi için “Mukataa Harfleri” makalesi, sayt-ı Ferheng ve Maarif-ı Kur’anî adresine müracaat ediniz.

[3] Marifet, Hadi, Ulum-ı Kur’anî, s. 138.

[4] İbn. Tavus, Sadu’s-Suud, s. 217, çap-ı Necef.

[5] Tefsiru’s-Safi, c. 1, s. 91.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Acaba Rüşvet Yemek Haram mıdır?
    10632 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    Rüşvet etimolojik olarak “r-ş-v” kökünden gelme ve Arapça bir kelimedir. Kelimede bulunan “r” harfı feth (e), dam (u) ve kesr (i) (yani reşeve, rüşeve ve rişeve) olmak üzere üç şekilde kullanılmıştır. Bu kelime müfrettir ve onun cemi “reşa” veya “rişa” şeklindedir. Farsçada mozd (el emeği)
  • İlahi vahiyde lafızların yeri nedir?
    6669 Tefsir 2011/07/14
    Her şeyin lâfzî varlık, yazımsal varlık, zihnî varlık ve dışsal varlığı olmak üzere dört varlık türü vardır. Vahiy de bu dört varlık türüne sahiptir. Örneğin, Kur’an’ın dışsal varlığı hakkında şöyle demekteyiz: Bu lafızlar ile vahiy kanalıyla Peygamber tarafından algılanan bu Kur’an’ın görüngen ve hülasa varlığı sayılan bir aslı ve ...
  • İnsani Şeytan nedir?
    16633 Eski Kelam İlmi 2008/05/04
    “Şeytan” kelimesi, insan, cin veya herhangi bir türden olan isyankâr, asi ve saptıran varlıklar için kullanılan genel bir isimdir. Kuran- Kerim’de şeytan kelimesi özel bir varlık için kullanılmamış, hatta şer, fitneci ve fesat çıkartan insanlar için de şeytan tabiri kullanılmıştır.Buna göre, İnsani Şeytandan maksat, ilahi emirlere isyan etmeleri sonucu ...
  • Diğer namazlar sesli kılındığı halde öğle ve ikindi namazları neden sessiz kılınmaktadır?
    150448 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/07/13
    Bu iki namazın sessiz kılınmasının asıl delili Allah Resulünün (s.a.a) sünnetidir. Zira Resulullah (s.a.a) namazlarını bu şekilde kılmıştır. Allah Teala’da Onu (s.a.a) bizlere bir örnek tayin etmiştir. Peygamberimiz (s.a.a) ‘Ben nasıl namaz kılıyorsam öyle namaz kılın’ diye buyurduğundan bizde namazlarımızı Onun (s.a.a) gibi kılıyoruz. Bu konu için başka delillerde ...
  • Hz. Mehdi’nin zuhur zamanında halktan bazılarının imanını kaybedeceği ve bazı kâfirlerin de iman edeceğini bildiren rivayetler kimler hakkındadır?
    8305 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/11/21
    Mizanü’l-Hikmet kitabındaki söz konusu hadis, “el-Ğıybe” kitabından nakledilmiştir. Hadisin orijinali şudur: Numani, Kaim’in zuhuru zamanında Şiilerin halleri hakkında İbrahim b. Abdülhamid’ten şöyle nakleder: İmam Sadık’tan (a.s) işiten biri bana şöyle haber verdi: “[1]Kaim (a.c) zuhur ettiğinde, onun takipçilerinden ...
  • Fıkhi hükümlerin bir nedenselliği var mıdır?
    8112 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/08/12
    Aşağıdaki noktalar eşliğinde soruya cevap verilecektir: 1. Tüm ilahi hükümler maslahatlar ve sakıncalar esasıncadır; yani hiçbir şey cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerin hikmetsiz, ölçüsüz, kritersiz ve etkileri gözetilmeksizin insanlığa sunulması ve onlarda bir nedenselliğin bulunmaması diye bir şey söz konusu değildir. 2. Ayet ve rivayetlerde külli ve ...
  • Evrendeki boylamsal silsileyi açıklar mısınız?
    6603 İslam Felsefesi 2010/09/22
    Meşa, İşrak ve Aşkın Hikmet ekolü taraftarı dâhil tüm ilahî bilgeler “bir kaidesi” esasınca şöyle demektedir: Yüce Allah yalın ve birdir. Hakeza bir cihete sahiptir. Bu nedenle yaratılış evreni ve birçok sonucun bir ve yalın olan ilahî zattan sadır olması muhaldir. Bundan dolayı bilgeler akıllar ...
  • Allah gerçekleşmeden önce insan amelini nasıl bilmektedir?
    5819 Eski Kelam İlmi 2011/08/21
    Bizim için böyle bir sorunun meydana gelmesinin sebebi, Allah ile zaman arasındaki bağı doğru anlamamamızdır. Allah ezeli, ebedi ve zaman üstüdür; yani Allah zamanı kuşatmıştır ve onunla sınırlı değildir. Esasen Allah geçmişte gelecek hakkında bilgi sahibidir diye bir şey söylememiz doğru değildir; çünkü Allah için geçmiş ve gelecek diye ...
  • Zamanın imamı (a.s) kimin eliyle şahadete erecektir ve ondan sonraki dönem ne kadar sürecektir?
    8093 Eski Kelam İlmi 2011/05/21
    Zamanın imamının (a.s) ömrünün sonu hakkında iki grup rivayet mevcuttur. Birinci gruptaki rivayetler onun tabii bir ölümle, ikinci gruptaki rivayetler ise şahadet ile ömrünün noktalanacağını bildirmektedir. Ama onun katilinin kim olduğu noktasında elde kabul edilir bir rivayet ve delil mevcut değildir. Aynı şekilde zamanın imamının vefatından kıyamete dek süren ...
  • İkinci Halife, Hz. Ali (a.s)’ın damadı mıydı?
    11984 تاريخ بزرگان 2010/01/16
    İkinci halifenin Hz. Ali (a.s)’ın kızı Ümmü Kulsümle evlendiği konusu hem Şii, hem de Sünni rivayetlerde gelmiştir. Ama bu olayı anlatan rivayetler aynı olmayıp, birbirlerinden farklıdırlar. Sünni ve Şii rivayetlerde ortak olan nokta ikinci halifenin Ümmü Kulsüm’ü istediği, ama ...

En Çok Okunanlar