Gelişmiş Arama
Ziyaret
7107
Güncellenme Tarihi: 2009/07/11
Soru Özeti
Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
Soru
İslam genetik düzeltmeye nasıl bakmaktadır? Bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir? Ve ruh konusu nasıl halledilmektedir.
Kısa Cevap

Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.

Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ve bu yapılırken de her hangi bir haram iş irtikâp edilmezse şer’i yönden haram değil ve bu yolla dünyaya gelen çocuk da karı ve kocaya ait sperme ve yumurtadan meydana geldiği için meşru bir çocuk sayılır.

Ruh konusuna gelince bu yönden de bir sakınca söz konusu değil, çünkü eğer bu düzeltme ruh gelmeden önce yapılırsa bunda bir sakınca olmadığı bellidir. Eğer ruh verildikten sonra (dört aylık olduktan sonra) yapılırsa yine bir sakıncası yoktur. Çünkü belli aşamalardan sonra bedene gelen ruh o bedene ait sayılır ve hayatı süresince o bedenle birlikte olur ve ruhta bir dönüşüm söz konusu olmaz. Ruh ister tekvin isterse teşri yönünden bedene egemen sayılır.

Ayrıntılı Cevap

Son dönemlerdeki bilimsel ve teknolojik ilerlemeler insana sağlık ve hayat standartları yönünden birçok hizmetler sunmuştur. Bu ilerlemelerden biri de tip ve sağlık alanındaki gelişmelerdir. Bu alanların uzmanları birçok irsi ve genetik hastalıkları önlemek için yeni yöntemler geliştirmiş bulunuyorlar. Bu yöntemler sayesinde cenine ilk oluşum dönemlerinde yapılan bir takım müdahalelerle sakat ve hasta çocukların dünyaya gelmesi önlenmekte ve ana rahminde tedavi edilmektedirler. İnsan hastalandığında doktora gitmesi aklın tasvip ettiği bir girişim olduğu gibi çocuğun ilk oluşum dönemlerinde de bu gibi girişimlerin bir sakıncası yoktur.

Bilinmesi gereken husus şu ki: genetik düzeltmenin birçok kısımları vardır ve çeşidine göre onun şer’i hükmü de değişmektedir. Fakat genel olarak cenin üzerinde yapılan genetik ıslah eşlerin kendi sperm ve döllerinden yararlanılarak yapılır ve yabancı bir erkek ve kadının sperm ve yumurtası ona karıştırılmazsa, yapılan değiştirme dünyaya gelen çocuğun sağlık ve kemali yönünde etkili olursa ve haram bir iş irtikap edilmezse bu iş caizdir bu yöntemle dünyaya gelen çocuk da eşlerin meşru çocuğu sayılır.

Ancak bu işin çocuğun cisim ve ruh sağlığı yönünde kötü bir etkisi olacağında korkulursa o zaman bu iş haramdır.

Yine eğer genetik düzeltme erkeğin sperminin yabancı bir kadının yumurtalığı ile birleştirilmesi ile yapılırsa bu işin helal olup olmadığı ve bu yolla dünyaya gelen çocuğun kimin çocuğu olduğu konusunda müctehitler arasında görüş farklılığı vardır.

Burada bu konuyla ilişkili olan bazı konuların şer’i hükmüne de işaret edelim:

1- Kadının kendi kocasının nutfesi ile hamile kılınmasının şer’i hükmü nedir? Bu yolla dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?

Taklid mercileri: Bütün taklid mercilerinin bu husustaki fetvası şundan ibarettir: Bu işin, (tedavi anında) yabancı kadına bakmak ve ona dokunmak gibi haram mukaddimelerden sakınılması şartıyla bir sakıncası yoktur. Bu yöntemle dünyaya gelen çocuk da o karı ve kocanın meşru çocuğu sayılır ve tüm evlatlık haklarına sahiptir.[1]

2- Kocasının kısır olduğu takdirde yabancı bir erkeğin spermiyle kadını gebe kılmanın hükmü nedir? Bu yolla dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?

Bütün takdit mercileri (Ayetullah Hamenei hariç): Bu iş haramdır ve bu yolla bir çocuk dünyaya gelirse rahim sahibi kadının ve sperm sahibinin çocuğu sayılır.[2]

Ayetullah Uzma Hameni: Bu işin namehreme bakmak veya ona dokunmak gibi haram mukaddimelerden sakınılması şartıyla kendiliğinde bir sakıncası yoktur. Dünyaya gelen çocuk da sperm sahibi kişiyle rahim sahibi kadına aittir.[3]

Ruh konusuna gelince şunu kaydetmek gerekir ki eğer bu iş ilk günlerde yapılırsa bu dönemde henüz ceninin ruhu yoktur. Eğer sonraki dönemlerde yapılırsa yine şunu bilmek gerekir ki bu işle ruh bedenden ayrılmaz ve başka bir ruh onun yerini almaz. Belli aşamalardan sonra beden gelen ruh hayatı süresince onunla birliktedir. Her kesin kimliği de işte bu ruhu ile belirlenir. Ruh o bedeni egemendir ve beden onun yönetimi altında sayılır.

Sonuç şu ki eğer genetik düzeltme ve müdahaleler şer’an haram olan bir mukaddimeyi gerektirmez ve bu yolla dünyaya gelen çocukların sakatlıkları önlenirse bu iş caiz olmanın yanı sıra olumlu bir çaba sayılır. Çünkü bu yolla çocukların sakat dünyaya gelmesi önlenmiş olur ve böylece anne ve baba ve toplum bu gibi çocukları bakım sıkıntılarında kurtulmuş olurlar.

Ayetulla Uzma Fazıl Lenkerani’nin söz konusu soruya cevabi:

Genetik düzeltme ilaç verme ve benzeri yöntemlerle sınırlı olur ve yabancı bir erkeğin nutfesini kullanmayı gerektirmezse sakıncasızdır. Ve bunun ruh konusuyla da bir alakası yoktur.

Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin kaleminin Cevabi: Düzeltmenin her türlüsü sakıncasızdır ancak kopyalama caiz değildir. Genetik düzelteme ruh konusunda bir soruna yol açmaz.



[1] Hameni, Ecvibetu’l-İstiftaat, s. 1271; İmam, Tahriru’l-Vesile c. Et-talkıh; Tebrizi, Siratu’n-Necat c. 5 s. 1013; Fazil, Camu’l-Mesail c. 1 s. 2103; Vahid, Tevzihu’l-Mesail Telkih-i Masnui M. 69; Safi Camiu’l-Ahkam c. 2 s. 1392; Mekarim, İstiftaat, c. 2 s. 1757

[2] İmam, Tahriru’l-Vesile c. Et-talkıh; Tebrizi, Siratu’n-Necat c. 5 s. 2094; Fazil, Camu’l-Mesail c. 1 s. 2105; Vahid, Tevzihu’l-Mesail M.2898; Safi Camiu’l-Ahkam c. 2 s. 1391; Mekarim, İstiftaat, c. 2 s. 1527; Behcet İstiftaat pezeşki, s. 35

[3] Hameni, Ecvibetu’l-İstiftaat, s. 304 Soru: 1275, 1277, 1271 Resale-i Danuşcui Huseyni, Seyyid Muctaba, s. 292 Soru: 476, 475, 477

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cenabet guslü alması gereken biri namaz kılabilmek için guslün yanı sıra abdestte alması gerekir mi?
    26159 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/11
    Cenabet guslü yerine getirmiş olan kimse normal şartlarda abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı takdirde (tuvalete çıkma, yellenme gibi…)aldığı cenabet guslü ile namaz kılabilir ve namaz için abdest almaması gerekir. Eğer abdesti bozan bir durumla karşılaşmadığı halde gusülden sonra namaz için abdest alırsa haram olan(yapmaması gereken ) bir ...
  • İmam niçin masum olmalıdır ve imamın masum olduğu nasıl belirlenmelidir?
    13092 Eski Kelam İlmi 2008/06/18
    Şia, Ehl-i Sünnet’in aksine, imamın, da masumiyet konusunda peygamberler (s.a.a.) gibi olduğuna inanmaktadır. Bu yüzden İslam Peygamberi ve diğer ilahi peygamberlerin de masum oldukları gibi, imam da hata ve yanlıştan masum olmalıdır.Ama Ehl-i Sünnet, peygamberden sonraki halifeliği, ilahi değil, toplumsal bir makam olarak görmektedirler onlara göre bu makam halk ...
  • Rehberliğin görüşüne göre “bilerek” namazı bozmanın hükmü nedir?
    30111 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/22
    İradi olarak farz namazı bozmak ve kesmek haramdır ama bir kefareti yoktur. Eğer insan namazını doğru kılıp kılmadığına dair şüphe ederse şüphesine itina etmemeli, namazını doğru kıldığına hükmetmeli ve namazı bozmamalıdır. Ama namazını bozarsa bunun bir kefareti yoktur. Elbette farz namazı iradi olarak bozmak haramdır ama ...
  • Eğer namaz kılan bir insan namaz esnasında mescidin necis olduğunu veya olacağını anlarsa ne yapmalıdır?
    6070 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Tevzihü’l-Mesail’de şöyle belirtilmiştir: “Eğer namaz kılan şahıs namaz esnasında mescidin necis olduğunu anlarsa ve namaz vakti dar ise namazın tümünü kılmalıdır. Eğer vakti varsa ve mescidi temizlemek namazı bozmaya neden olmazsa namaz esnasında temizlemeli ve sonra namaz kılmalıdır. Lakin bu namazı bozacaksa, namazı bozmalı, mescidi temizlemeli ve sonra namaz ...
  • Ümmü'l Mü'minin deyimi nasıl ortaya çıktı?
    11752 Tefsir 2009/06/16
    Ümmü'l Mü'minin deyimi ilk olarak Peygamber (s.a.a)'in zamanında Ahzap suresinin 6. ayetinin nazil olmasıyla deyimleşti. Ayet, Peygamber (s.a.a)'in eşlerinin mü'minlere göre durumunu ortaya ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    7032 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    9578 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...
  • Gusül alırken bedenin mutlaka yıkanması gereken yerleri neresidir?
    9969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/01/17
    Guslün doğru olmasının şartlarından biri suyun bedenin görünen dış yüzünün tümüne ulaşmasıdır. Nitekim Tevzih-ul Mesail’de şöyle yazar: ‘Gusül alırken bedende iğne ucu kadarda yıkanmayan yer kalırsa gusül batıldır. Ama kulak ve burun içi gibi görünmeyen yerlerini yıkamak farz değildir.’
  • Hz. Meryem’in makamının yükselmesine neden olan şey nedir?
    15584 Tefsir 2012/06/26
    Kur’an ve hadislerden anlaşılan şu ki; İmran’ın kızı Meryem, mali bakımından iaşesini idare edebilecek bir güce sahip değil ve böyle fakir bir ailede (zira o doğmadan önce babası vefat etmişti) dünyaya gelmiştir. Bu neden dolayı onun sorumluluğunu Hz. Zekeriya (Meryem’in teyzesinin kocası) üstlenmişti. Bu değerli ...
  • Aceleyi gidermek için ne yapılmalıdır?
    6741 Teorik Ahlak 2012/05/03
    Acele, dinsel öğretilerin men ettiği hususlardandır. Bu, işleri yapmada erken girişimde bulunmak anlamına gelir. Acele etmek hız ve işleri zamanında yapmak ile fark eder. Hız, öncüllerin ve gerekli şartların hazır olmasından sonra insanın fırsatı elden vermemesi ve işi yapmak için girişimde bulunmasıdır. Acelenin karşısında ise soğukkanlılık ve ...

En Çok Okunanlar