Gelişmiş Arama
Ziyaret
6657
Güncellenme Tarihi: 2012/07/24
Soru Özeti
Şia tüm yaratıkların Şii imamların eliyle hesaba çekileceğine mi inanıyor?
Soru
Şii âlim Hürr Amuli şöyle demektedir: Tüm yaratıkların hesabı Şii imamlarının eliyle gerçekleşecektir. (Kitabu’l Fusul el- Muhimme fi Usulu’l Eimme c. 1, s. 446)
Kısa Cevap

Eğer bir kimse bir grubun bağımsız olarak ve ilahi izin olmaksızın yaratıkları hesaba çekebileceğine ve onları cezalandırıp veya ödüllendirebileceğine inanırsa, çok açık olduğu üzere bu inanç dini kültür ve öğretiler ile bağdaşmaz. Artı bu Allah’ın öznesel tevhidi ile de çelişir. Ama bir kimse özel, seçilmiş ve muhlis kılınmış kimselerden bir grubun bağımsız olmadan Allah’ın izniyle yaratıkların hesabına bakabileceğine ve onlar için ceza veya ödül tayin edeceğine inanırsa, bu mümkün bir husus sayılır ve bu bağlamda hiçbir akli ve şer’i engel mevcut değildir. Tüm ömrünü Allah’ın dini için sarf etmiş ve bu yolda can ve mal da dahi olmak üzere her şeyinden geçmiş Hüseyin bin Ali (a.s)  gibi şahısların ödüllendirilmesi için Allah’ın kullarının hesabını onlara devretmesinin ve onların da ilahi adalet esasınca yargıda bulunmasının önünde ne gibi bir engel vardır?

Ayrıntılı Cevap

Cevaba geçmeden önce soruda bulunan bir iphamın incelenmesi gerekmektedir. Soruda yer alan imkânsızlığın gerçeklik makamıyla mı yoksa olasılık konusuyla mı irtibatlı olduğu belli değildir. Başka bir ifadeyle soruda belirtilmeyen husus şudur: Allah’tan dışında bir başka kimsenin O’nun kullarının hesabına bakmasının olasılığı mevcut mudur? Yahut bu iş imkânsız mıdır? Her halükarda soru Şii imamlarının konum ve yeri ile ilintilidir. Bu yüzden biz iki bölüme de değinecek ve bu bölümleri inceleyeceğiz.

Gerçeklik ve olasılık konusunda iki ihtimal düşünülebilir:

A. Bazılarının bağımsız olarak ve Allah’ın izni olmaksızın (Allah’ın iradesinin enleminde) Allah’ın kullarının hesabına bakabilmesi ve onlar için ceza ve ödül tayin edebilmesi.

Çok açık olduğu üzere dini kültür ve öğretiler hakkında azıcık bir bilgisi olan bir kimse böyle bir bakışı kabul etmez. Buna ek olarak bu Allah’ın öznesel tevhidi ile de çelişir; bu yüzden hiçbir mümin bu söze inanamaz.

B. Özel, seçilmiş ve muhlis kılınmış kişilerden bir grubun bağımsız bir şekilde değil, bilakis Allah’ın izni ile (Allah’ın iradesinin boylamında) O’nun kullarının hesabına bakması ve onlar için ceza ve ödül tayin etmesi. Bu mümkün ve kabul edilebilir bir görüştür ve de bunun önünde hiçbir akli ve şer’i bir engel bulunmamaktadır. Lakin ispatlama ve gerçekleşme konusunda kapsamlı ve yeterli cevaba ulaşmak için birkaç noktaya dikkat etmemiz gerekmektedir:

1. İlk bakışta bağımsız olarak tüm işlerin Allah’ın elinde olduğu ve başka hiçbir varlığın bu işte Allah ile ortak olmadığı şüphesizdir.[1]   

2. Her ne kadar Allah yalnız başına tüm mümkün işleri yapmaya güç yetirebilse ve O’nun iradesiyle her şey gerçekleşebilse de[2] O’nun sünnet ve yöntemi işlerin özel yol ve mecrasında gerçekleşmesini gerektirir; bu yüzden bu işler O’nun yaratıklarına bırakılır. Bundan dolayı Allah’ın dünya ve ahirette elçi ve memurları olduğunu ve birçok işin onlara devredildiğini görmekteyiz; örneğin biz ölüm ve hayatın Allah’ın elinde olduğunu bilmemize rağmen Kur’an’da Allah can alma işini ölüm meleğine[3] veya başka bir yerde meleklere[4] isnat etmektedir.

Zekeriyya’ya (a.s) Yahya’yı (a.s) müjdeleme hakkında Allah vasıtasız bir şekilde bu işi yapabilirdi, ama biz bir meleğin bu iş için görevlendirildiğini ve bu hususta şöyle buyrulduğunu gözlemlemekteyiz: Zekeriya mabette namaz kılarken melekler ona, “Allah sana, kendisinden gelen bir kelimeyi (İsa’yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve salihlerden bir peygamber olarak Yahya’yı müjdeler” diye seslendiler.[5] Kur’an ve rivayetlerde bunun birçok benzeri mevcuttur. Belirtilen hususlara binaen bu amelin özel bir grup tarafından yapılması ve onun kabullenilmesi sorunlu ve zor bir husus değildir. Allah’ın tüm ömrünü onun dini için sarf etmiş ve bu yolda hiçbir şeyini esirgememiş ve hatta can ve mal da dâhil olmak üzere her şeyinden geçmiş Hüseyin bin Ali (a.s)[6] gibi kimselere yönelik kadirşinaslıkta bulunmak için kullarının hesabını kendilerine devretmesi ve onların da ilahi adalet esasınca yargıda bulunmalarının ne gibi bir sakıncası vardır. Ehlisünnet kardeşlerin kaynaklarında “يوم ندعو كل أناس بإمامهم” ayeti şerifesinin tefsirinde Hz. Peygamber (s.a.a) ve Hz Ali’den (a.s) şöyle nakledilmiştir: İslam Peygamberi (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Herkes kendi zamanının imamı, rabbinin kitabı ve peygamberinin sünneti ile çağrılır.”[7] Aynı şekilde Hz Ali’nin (a.s) şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Herkes kendi zamanının imamı ile çağrılır.”[8] Bundan dolayı Şiilerin bu inancına ne gibi bir eleştiri ve tenkit yöneltilebilir? Kur’an’da Allah, Hz. Peygamber ve müminlerin insanların işlerini gözetleyen kimseler sıfatıyla zikredildiğini hatırlatmak[9] gerekir ve rivayetlerimizde müminlerin imamlar olduğu tefsir edilmiştir.[10] Bu ayet, benzeri ve ayetlerle ilgili nakledilmiş rivayetlere binaen, kulların amellerini gözetleyen bir kimseden ya tanık veya hesap alan hâkim sıfatıyla istifade edilmesi gerekir.  Bazı rivayetlerde bu meselenin bazı hikmetleri de beyan edilmiştir. İmam Sadık’tan (a.s) “وَ عَلَى الْأَعْرافِ رِجالٌ يَعْرِفُونَ” ayetinin tefsiri hakkında şöyle bir rivayet nakledilmiştir: “Her ümmetin zamanının imamı onları hesaba çeker ve imamlar kendi dost ve düşmanlarını çehre ve simalarından tanır. “وَ عَلَى الْأَعْرافِ رِجالٌ يَعْرِفُونَ” diye Allah’ın buyurduğu ayetin manası budur.”[11]  Kumi’nin naklettiği üzere İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ümmetin hesabını onun zamanının imamı yapar ve imamlar kendi dost ve düşmanlarını tanır. Nitekim şöyle buyurmuştur: “و على الاعراف رجال يعرفون كلّا بسيماهم” bunlar imamlardır. O halde o gün dostlarının amel defterini onların sağ eline ve düşmanlarının amel defterini de kendilerinin sol eline verirler. Birinci fırka cennete ve ikinci fırka ise cehenneme gider.”[12]

 


[1] Kehf Suresi, 26. ayet.

[2] Yasin Suresi, 82. ayet: Bir şeyi dilediği zaman, O’nun emri o şeye ancak “Ol!” demektir. O da hemen oluverir.

[3] Secde Suresi, 11. ayet: De ki: “Sizin için görevlendirilen ölüm meleği canınızı alacak, sonra Rabbinize döndürüleceksiniz.”

[4] Enfal Suresi, 50. ayet: Melekler, kâfirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin.

[5] A’li İmran Suresi, 39. ayet.

[6] Dinveri, Ebu Hanife Ahmet bin Davut, Ahbaru’t Tuval, Mehdevi Damğani, Mahmud, s. 298 – 308, Tahran, Neşri Ney, çapı çaharum, 1371 h.ş.

[7] Suyuti, Celalu’d Din, Eddurru’l Mensur fi tefsiri’l Me’sur, c. 4, s. 194, Naşir Kitaphane-i Ayetullah Mer’aşi Necefi, Kum, 1404 h.k.

[8] Kurtubi, Muhammed bin Ahmet, El- Camiu’l Ahkami’l Kur’an, c. 11, s. 297, İntişaratı Nasır Hosro, Tahran, çapı evvel, 1364 h.ş.

[9] Tövbe Suresi, 105. ayet: De ki: “Çalışın, yapın. Yaptıklarınızı Allah da, Resûlü de, müminler de göreceklerdir. Sonra gaybı da, görülen âlemi de bilen Allah’ın huzuruna döndürüleceksiniz. O da size bütün yapmakta olduğunuz şeyleri haber verecektir.”

[10] Kuleyni, Kâfi, c. 1, s. 219, çapı çaharum, Daru’l Kutubu’l İslamiye, Tahran, 1365 h.ş.

[11] Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l Envar, c. 27, s. 315, müessese-i El-vefa, Beyrut, 1404 h.k.

[12] Kumi, Ali bin İbrahim, Tefsiri’l Kumi, c. 1, s. 231, Daru’l Kitap, Kum, çapı çaharum, 1367 h.ş.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Bir insanın mürtet olmasının hükmü şeriat hâkiminin hükmüne gerek duyar mı?
    8763 Kâfir 2012/03/12
    Sorunuz büyük taklit mercilerinin bürolarından soruldu ve alınan cevapları aşağıda aktarıyoruz: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney (ömrü uzun olsun): Mürtetlik şeriat hâkiminin hükmüne gerek duymaz. Eğer dinin gereklerinden birini inkâr etmek peygamberliği veya aziz İslam Peygamberini inkâr etmeyle veyahut şeriata bir noksanlıkta bulunmayla sonuçlanırsa, ...
  • Kuranı kerimde ayetlerin ve konuların tekrarlanması kuran ayetlerinin insicamsızlığına delil değil midir?
    12671 Fasahat & Balaghat 2015/05/04
    Kuranda zikir edilen kıssalardan güdülen hedef, insanların rüştü ve tekâmülüdür. Hedef insanların can ve ruhlarında aydınlığı ve nurlandırmayı icat etmektir. Dik kafalı nefisleri kontrol ve zalimliğe, zulme ve inhirafa karşı koymaktır. Kurandaki konuların dağınıklığının delili kuranın, asaleti muhtevaya ve ibret verici konulara vermesi, insanı ve toplumu yapılandırmaya ...
  • Hz. Peygamber, Ebu Leheb’e ile sıla-i rahimde bulunuyor muydu?
    15366 Masumların Siresi 2012/02/18
    Sıla-i rahim, akrabalar ile irtibatı sağlayan amele denir. Bunun İslam açısından önemi, kâfir akrabalar ile dahi irtibatın kesilmesinin yasaklanmış olması derecesindedir. Elbette kâfir akrabalar inatçı olur ve İslam’a darbe vurma niyeti taşırsa, İslam onlara sıla-i rahimde bulunmayı yasaklamıştır. Bu yüzden Tebbet suresi, Ebu Lehep ve eşi hakkında nazil olmuş ...
  • Niçin Saffat suresinde Muhlesin kelimesi ism-i meful şeklinde kullanılmıştır? Bu kelimenin ism-i meful kipi ism-i fail kipinden daha üstün bir anlamı ifade ediyor mu? Bundan Allah’ın, sadece bizzat kendisinin ihlâslı kıldığı kimseleri mi helak etmeyeceği anlaşılır?
    10746 Tefsir 2009/06/06
    Saffat suresindeki ayetlerin akışı geçmiş ümmetlerin başlarından geçen olaylarla ilgilidir. Bu ayetler Allah’ın onların çoğunu -yalnız Allah ihlaslı kıldığı az bir grup hariç- şirklerinden dolayı azap ettiğini açıklamaktadır.Muhlesler sadece peygamberleri içermiyor. Peygamberler olmayan pak insanları da kapsamına alır. Çünkü bizzat bu ...
  • Neden-Sonuç Konusunda Mutezile İle Şia’nın Bakışı Arasındaki Fark
    7761 Eski Kelam İlmi 2011/04/21
    Allame Tabatabai insanların filleri ve Yüce Allah ile olan irtibatı konusunda Mutezile mensuplarının görüşüne işaret etmiştir. Onlara göre insan muhayyerdir. Bundan ötürü insan fiillerinin öznesi sadece kendidir ve başka bir ilk neden yoktur. Bu grup, insan fillerinin öznesini Allah bilmemiz durumunda bunun cebri gerektireceğini düşünmüştür. Allame ...
  • İnsanın saadet ve kamalı neye bağlıdır?
    8158 Pratik Ahlak 2010/03/09
    Bu soruya cevap verebilmek için şu iki soruyu cevaplandırmamız gerekir:1) Saadet nedir? Kemalden ayrı bir şey midir? 2) İnsan nasıl bir varlıktır? Acaba sırf maddi bir varlık mı yoksa böyle değil mi?
  • Kur’an’daki yedi göğün manası nedir?
    39561 Tefsir 2010/09/22
    Gök ve galaksiler hakkında bilimsel açıdan müphemlikler olması nedeniyle Kur’an’daki yedi göğün manası hakkında kesin bir görüş ileri sürülemez. Sadece ihtimal ve sanı düzeyinde birkaç teori dile getirilebilir. Ama Kur’an’ın hedefinin insanlığın manevî ve terbiye eksenli hidayeti olduğu noktasından gafil olmamalıyız. Kur’an’ın yedi gök ve yer ...
  • Humus yılının sonunda kalan harcama kalemleri humusunun hesap şekli nasıldır?
    6841 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/08
    Yüce rehberlik makamı bu husustaki bir sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Pirinç, yağ vb. günlük kullanılan ihtiyaçlardan artı kalan ve humus yılının başına kadar duran her şeyin humusu vardır.”[1] Humus bizzat kalemlere düşer; mesela humus yılının başında beş kilogram pirinç ...
  • Üç Haslet hadisinin senedi sahih midir?
    7321 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/10/23
    Söz konusu hadisin bazı ravileri hakkında elde herhangi bir bilgi yoksa da birkaç sebepten dolayı ona istinat edilebilir:1-Hadis, çeşitli birinci grup rivayet kaynaklarında gelmiştir. Ve biliyoruz ki bir rivayet değişik kaynaklarda gelmişse ve büyük muhaddisler ona önem vermişlerse bu, onun itibarını ve muhaddislerin ...
  • İlime hakiki anlamda iştiyak kazanmanın yolu nedir?
    7882 Pratik Ahlak 2011/07/23
    Ayetullah Hadevi Tehrani'nin bu konuyla ilgili görüşü şöyledir:İlime duyulan iştiyak ilahi bir lütuftur. Ancak bu hissi bazı yollardan güçlendirmek mümkündür:1- Sırayı gözeterek ve düzenli bir şekilde ders okuma. Bu tür ders alma insanda öğrenme ve ilime ilgi hissini güçlendirir ...

En Çok Okunanlar