Gelişmiş Arama
Ziyaret
7127
Güncellenme Tarihi: 2009/09/22
Soru Özeti
Münafıklar ruhları çağırarak Müslümanlara sorun çıkarabilirler mi?
Soru
Münafıklar ruhları çağırarak Müslüman ülkelere sorun çıkarabilirler mi?
Kısa Cevap

Ruh çağırmak ve ruhlarla irtibata geçmek mümkün bir şeydir; yani akli yönden imkansız değildir ve ruhla irtibat kuranlar olabilir. Evliyalar ve nefislerine çok riyazet çektiren kimseler dışında galiba kimse bu işi yapamaz. Münafıklar kibirli, kendilerini beğenmiş ve nefislerinin esiri insanlar olduklarından riyazet çekmeye de güçleri yoktur. Bu yüzden asla böyle bir güce ulaşamazlar.

Onların Şeytani bir güçleri olduğunu farz etsek bile bu, başkalarına zarar vermede özgür oldukları ve hiçbir gücün onlara engel olamayacağı veya onlara karşı savunma imkanının olamayacağı anlamına gelmez.

Ayrıntılı Cevap

Ruh çağırmak ve ruhlarla irtibata geçmek mümkün olan bir şeydir; yani akli yönden imkansız değildir ve ruhla irtibat kuran kimseler olabilir.[1] Bu iş nasıl olur ve şu anda bu işi yapabilen kimse var mı konusunda elimizde bir bilgi yoktur.

 

Bu işi kimler yapabilir? Bu işi evliyalardan ve riyazet çeken kimselerden başka kimse yapamaz. Bilimsel yollarla da olacak iş değildir.

 

Daha geniş bir açıklama için bir kaç konuya işaret ediyoruz:

 

1- İnsan beden ve ruh olmak üzere iki boyuttan oluşmaktadır. Beden ölümden sonra toprak olmakta ama ruh öteki aleme gitmekte ve orada baki kalmaktadır, kıyamete kadar da berzah aleminde kalacaktır. Ruh maddi olmadığı için maddi herhangi bir sınırlaması yoktur. Cam ve bulutun arkasından odaya sızan bir güneş ışını gibi her tarafta olabilir.

 

2- Bir çok ayet ve hadiste[2], ruhlarla irtibata geçmek, onlarla konuşmak ve onların konuşmaları duydukları vb. gibi gerçekler ispatlanmıştır. Allah Resulu (s.a.a) Kureyş’in (Bedir kuyusuna atılan) ölülerine şöyle buyurdu: ‘Sizler Allah Resulü için ne de kötü komşular idiniz…’ Bu işin faydasız olduğunu söyleyen Ömer’e şöyle buyurdu: ‘Sus ey Hattab’ın oğlu! Andolsun Allah’a sen onlarda daha çok duyan değilsin’[3]

 

Emir-ul Mü’minin Ali (a.s)’da Cemel savaşından sonra ölülere hitap ederek konuştu.[4]

 

Demek ki ruhlarla irtibat kurmak inkar edilemez bir gerçektir. Bundan daha ötesi her birimiz rüyalarımızda defalarca tanıdığımız ruhlarla (akrabalarımız gibi) sohbet etmiş ve belki de gelecekten haber almışızdır. Bunların hepsi ruhlarla irtibatın ve onları çağırmanın delilleridir.

 

Bu alanda asrımızın büyük Kur’an müfessiri Allame Tabatabi (k.s) ve onun kardeşi Allame Seyyid Muhammed Hüseyin İlahi Tabatabai’nin tecrübesi en güzel teyittir. Onlar anne ve babalarının ruhlarını çağırmış ve bazı haberleri almışlardır.[5]

 

3- Bazı zamanlar cin ve şeytanlar belli bir şahsın ruhunun yerine geçip ruhu çağırmak isteyen kişileri kandırmaları da ( ki ruhları çağırma toplantılarından nakledilen bilgiler de bunu teyit etmektedir) inkar edilmeyecek bir gerçektir. Öyleyse ruhla irtibat her zaman doğru olmayıp bazen yalandır. Ayrıca yine kimi sahtekar insanlar var ki, cinle irtibat kurar ve onu esir ederek, hatta hayal gücünden faydalanarak bazı işler yapar ve ruh çağırıyoruz diye yutturmaya çalışırlar. Bu yüzden insan uyanık olmalı ve onların tuzağına düşmemelidir.

 

4- Ruh çağırmak gerçek olsa da, sadece nefsiyle mücadele edip, onu kötülüklerden temizleyerek bu makama ulaşmış insanların yaptığı ruh çağırmadan elde edilen bilgilere güvenilebilir. Yoksa şer’i olmayan riyazetler çekerek böyle bir kudrete ulaşanların gittikleri yollara ve onların söylediklerine güvenilmez.[6]

 

Münafıkların böyle bir güce sahip olması konusuna gelince söylemek gerekir ki, onlar düşünce ve ahlaki yapıları yönünden mütekebbir ve nefislerinin köleleri kimseler olduğundan (özellikle kafirlere uşaklık edenler) asla böyle bir güce sahip olamayacaklardır. Ancak bunların kişiliklerinde bir dönüşüm söz konusu olursa böyle bir güce sahip olabilirler, o zamanda münafık olmaz ve Müslüman ülkeler örneğin İslam Cumhuriyetine karşı bir zarar vermek istemezler.

Her halükarda batıl yoldan böyle bir güce ulaştıklarını farz etsek bile böyle şeytani bir hileyi defetmek mümkündür. Nitekim bazıları Peygamber (s.a.a)’e de nazar etmek istemiş ama Allah onların büyü ve nazarlarını defetmiştir ve bunun için bazı emirler peygamber’e vermiştir.

 

Daha fazla bilgi için bkz:

1-Diğer Alemlerdeki Varlıklarla İrtibat, 293. Soru (Site:1747)

2-Şeytan ve Cin’in Gücü, 138. Soru (Site:883)

3-İnsanla Cin’in İrtibatı, 556. Soru (Site:606)

4-İnsan ve Cinle İrtibatı, 438. Soru (Site:468)



[1] -Nasır Mekarim Şirazi, Avd-u Ervah, s.63, 130

[2] -Örneğin Hz. Salih (a.s) kendi kavminin ruhlarıyla konuşmuştur: A’raf/77-79; veya Şuayb (a.s) geçmişlerin ruhlarıyla konuşmuştur: A’raf/85-93; yine Hz. Pegamber (s.a.a) Peygamberlerin (a.s) ruhlarıyla sohbet etmiştir: Zuhruf/45; veya Baki’de ölülerin ruhlarıyla konuşmuştur: Tabakat-ı İbn-i Saad, c.2, s.204; Sire-i İbn-i Hişam, c.1, s.453.

Emir-ul Mü’minin (a.s) Sıffin’den dönerken Kufe mezarlığının başında durup şöyle hitap etti: ‘Ey vahşet evlerinin, fakir yurtlarının ve karanlık kabirlerin sakinleri! Ey toprakla kucaklaşan ve vatanlarından uzak kalanlar! Ey vahşet ve korkunun mazharları! Siz bizden öne geçtiniz ve biz size varacağız. Ben size haber vereyim: Evlerinizi başkaları sahiplendi, eşlerinizi başkaları aldı, servetleriniz bölündü! Sizin yanınız da ne haberler var?’ Sonra ashabına dönüp şöyle buyurdu: ‘Eğer onlara konuşma izni verilseydi diyeceklerdi ki: En güzel azık takvadır.’ (Nehc-ul Belağa/ 179.Hutbe)

Bkz: Cafer Subhani, Asalet-i Ruh

[3] -Bihar-ul Envar, c.6, s.254, Ahundi baskısı

[4] -Hüseyni Tahrani, Mead Şinasi, c.2, s.242

[5] -Bu olayı Muhammed Hüseyin Hüseyni-i Tahrani’nin Allame Tabatabai’nin yaşamını anlatan ‘Mehr-i Taban’ adlı kitaptan okuyabilirsiniz.

[6] -Bkz: Diğer Alemlerdeki Varlıklarla İrtibat, 293. Soru (Site:1747)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hatim merasimi ve mezarlığa çocukları götürmenin bir keraheti var mıdır?
    24562 Pratik Ahlak 2012/04/04
    Çocukları dinsel meclis ve merasimlere ve de mescide veya Muharrem ayındaki matem merasimlerine götürmek veyahut bayram namazı ve dinsel bayramlara katılmasını sağlamak kendilerinin dinsel duygularının gelişmesi için çok önemlidir. Ergin gençleri hatim merasimi ve mezarlığa götürmek hakkında ise, rivayetlerde ve fıkhi kitaplarda yaptığımız inceleme neticesinde bu işin ...
  • Akika kurbanının şartları ve sünnetleri nelerdir?
    9489 Pratik Ahlak 2019/11/10
    Akika: Yeni doğan çocuğun doğumunun yedinci günü belalardan korunması için bir koyunun veya kurban etmeye salahiyeti olan bir hayvanın kurban edilmesidir.Kurban kesmek yerine para bağışlanması akika yerine geçmez. Münasip olan kız çocuğuna dişi, erkek çocuğuna ise erkek koyunun kurban edilmesidir. Eğer mümkün değilse dişi ...
  • İranlıların matem, şenlik ve dini bayramlardaki gelenekleri neden diğer Müslümanlarla ve hatta diğer Şiilerle farklıdır?
    8187 Eski Kelam İlmi 2009/07/11
    Dini kutlamalar için genel kurallar olmasının yanı sıra ancak mukaddes İslam dininin görüş belirtmediği yerlerde her bölge örf ve adetlerine göre bu merasimleri yerine getirilebilir. Başka bir deyişle dinin önem verdiği şey örneğin İmam Hüseyin (a.s) için matem merasimlerinin düzenlenmesidir. Ama bunun yapılma şekli halkın kendisine bırakılmıştır. ...
  • Mastürbasyonun evlilikten farkı nedir?
    18619 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/08/08
    Mastürbasyon insanın ihtiyacını gerçek şekilde gidermez ve sahte bir doyumdur. İnsanın şehvanî ihtiyacı sadece meninin çıkmasıyla giderilmez. Bunun aşk, duygu, yakınlık ve sevgi ile beraber olması gerekir. Bu nedenle bu fiili işleyenler içlerinde eksiklik hissederler. Bu da cismanî ve ruhî hastalıkları peşinden getirebilir. Ama evlilik şehvanî ...
  • Yüzüğü sağ ele takmak mutlaka gerekli mi?
    53679 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/20
    Peygamber (s.a.a) ve Ehl-i Beyt İmamları(a.s)’nın sünnetlerinden biri ele yüzük takmaktır. Rivayetlerde yüzüğün çeşidi ve üzerindeki nakış hakkında da çeşitli bilgiler verilmiştir. Bir de yüzüğün sağ ele takılması tavsiye edilmiştir. Ancak İslam’daki yüzük takmak ile ilgili hükümlerin hepsi müstehap türündendir ve farz değildir. Sadece erkeklerin ...
  • Dinî ilimleri öğrenmenin önemi nedir?
    16342 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Öğrenmek bazen amel ve yükümlülüğü yerine getirmek için ve bazen de başkalarını eğitmek ve yetiştirmek içindir. Birinci kısım genel bir sınıflandırmayla iki bölüme ayrılmaktadır: Birinci bölüm tüm Müslümanlar ile ilgili hükümler olup özel bir iş, uzmanlık ve cinsiyetle bağlantılı değildir. İlk etapta tüm yükümlüler ile ilgilidir. Namaz, oruç ve ...
  • Hamd suresinden sonra Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin söylemek sadece tabi olanlar için mi müstehaptır, yoksa cemaat imamı için de müstehap mıdır?
    7350 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/18
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (ömrü uzun olsun) Bürosu:Tabi olanlar için müstehaptır.  Hz. Ayetullah Uzma Sistani’nin (ömrü uzun olsun) Bürosu:Namazda müstehap olan şey, imamın arkasında namaz kılan fertlerin imamın Hamd suresini okumasının ardından Elhamdülillah Rabbi’l-Alemin cümlesini söylemesi ve namazda tevhid suresini şahsen okuyan kimsenin de ”kezalik Allah” ...
  • Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
    9026 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/10
    Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya ...
  • Eğer idrar sonrası istibra yapılıp abdest alınırsa ve daha sonrasında bir damla idrar gelirse hükmü nedir?
    8890 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2019/08/06
     Ayetullah uzma Hamaney’in bürosu:Eğer gelen sıvının idrar olduğuna eminseniz abdest batıldır ve o bölge necis olmuştur. Eğer idrar olduğuna emin değilseniz taharete hükmedilir ve abdesti bozmaz.Ayetullah uzma Sistani’nin bürosu:Eğer idrar olduğundan şüpheniz varsa taharete hükmedilir.Ayetullah ...
  • Kendimizi yetiştirmeye ve nefsimizi arındırmaya nereden başlamalıyız?
    11343 Pratik Ahlak 2010/05/06
    Tezkiye, nefsi arındırmak ve temizlemek anlamına gelmektedir. Kur’an-ı Kerim’de nefsi arındırmanın önemi hakkında birçok ayet bulunmaktadır. Ama şu bilinmelidir ki; nefsi arındırmaya başlama noktası her insana göre değişir. İslam’ı henüz kabul etmemiş birisinin nefsi temizlemeye başlayacağı ilk aşama, İslam’ı kabul etmesidir. Müminler için ilk basamak, ...

En Çok Okunanlar