Please Wait
6598
- paylaşmak
Fakir sözlükte omurilik kemiği kırılmış kimseye denir. Miskin (çaresiz) de fakir manasına gelir, ancak miskinin gerçekte durumu fakirden daha kötüdür.[1] Şer’i ıstılahta da fakir bir yıllık giderini karşılayamayan kimseye denir. Bir arsası olan veya yıllık giderini temin edebilecek bir sermayesi olan kimse fakir sayılmaz.[2] Kur’an-ı Kerim zekât vermek hakkında şöyle buyurmaktadır: “Sadakalar (zekâtlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslâm’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihat edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.”[3]
Muhterem taklit merciler zekâtın verileceği yerler hakkında şöyle demektedir:
İnsan sekiz yere zekâtını verebilir:
1. Fakir olan ve kendi ve ailesinin yıllık harcamasını karşılayamayan kimseye zekât verilir. Yıllık giderlerini temin edebilecek bir meslek veya mülk veyayut sermayesi olan kimse fakir değildir.
2. Miskin ve durumu fakirden daha kötü olan kimse.
3. İmam veya imam tarafından zekât toplamak, korumak, hesabını yapmak ve onu İmama veya İmamın naibine veyahut fakirlere ulaştırmakla görevli kimseye de zekât verilir.
4. Kendilerine zekât verildiği takdirde İslam’a eğilim gösteren veya savaşta Müslümanlara yardımcı olabilecek kâfirlere zekât verilir.
5. Köleleri satın almak ve onları özgürleştirmede zekât kullanılır.
6. Borcunu ödeyemeyen borçluya zekât verilir.
7. Zekât Allah yolunda harcanabilir; yani mescit yapmak veya faydası tüm Müslümanlara ulaşan köprü yapmak veya yolları düzeltmek veyahut her ne şekilde olursa olsun İslam için bir faydası olan işleri yerine getirmek için zekât kullanılabilir.
8. Yolda kalmış yolcuya zekât verilebilir.”[4]
Bu esasla İslam bir grubu zekâta müstahak bilmiştir. Bu bireyler arasında fakir ve miskin de yer almaktadır. Zekâtın verildiği yerlerden biri de zekât verilerek İslam’a eğilim göstermelerine neden olunan gayri Müslimlerdir. Fakihler de gayri Müslimlere zekât verme hakkında şöyle demektedir:
“İslam’a eğilim kaydetmelerine veya muhtemel durum ve savaşlarda Müslümanlara yardım etmelerine neden olacaksa, gayri Müslimlere zekât vermek caizdir.”[5]
[1] Mahmud Abdu’r Rahman, Mucemu’l Mustelahat ve’l Elfazı’l Fıkhiyye, c: 3, s: 50 – 51.
[2] Hairiyi Yezdi, Seyyit Muhammed Kazım, El- Urvetu’l Vuska (El- Mahşi), c: 4, s: 99.
[3] Tevbe Suresi, 60. ayet.
[4] Tevzihu’l Mesail (El- Mahşi lil İmam Humeyni), c: 2, s: 141.
[5] Eraki, Muhammed Ali, El- Mesailu’l Vazihe, s: 1, s: 334, Mektebu’l A’lamu’l İslami, Kum, 1414.