Gelişmiş Arama
Ziyaret
15867
Güncellenme Tarihi: 2011/09/10
Soru Özeti
Neden Ali (a.s), Hazreti Fatıma’ya yapılan ihanet karşısında sessiz kaldı?
Soru
Şia, Hz. Muhammed(s.a.a)’ın teninin bir parçası olan Fatıma(s.a)’nın Ebu Bekir’in hilafeti zamanında ihanete uğradığını, kaburgalarını kırdıklarını, evini ateşe verdiklerini, ona vurduklarını ve bu sebepten karnındaki Muhsin adlı çocuğun öldüğünü söylüyor. Asıl soru burada Ali (a.s) neredeydi? Güçlü ve cesaretli olmasına rağmen neden Hz. Fatıma’nın (s.a) hakkını almadı?
Kısa Cevap

Hz. Fatıma’nın (s.a) zulme ve ihanete uğraması ile Hz. Ali’nin (a.s) yiğitliği ve cesareti arasında hiçbir çelişki yoktur. Çünkü Hz. Ali (a.s) bu durumda ya elini kılıcına götürecek, kendisi ve Ehlibeyt’in haklarının çiğnenmesinin karşısında duracaktı ya da susacak ve gücü miktarınca da İslam’ın başka yönlerden güçlenmesini sağlayacaktı. Bu durumda onlara karşı cephe alması ve çatışması, Müslümanlar arasında tefrikanın oluşması ve yeni kurulan İslam camiasının zayıflaması ve neticede Rumların, dinden dönenlerin ve nübüvvet iddiasında bulunanların İslam’a saldırılarının güçlenmesi anlamına gelecekti. Hz. Ali (a.s), Peygamber’in (s.a.a) zahmetlerinin yok olmaması ve şehit kanlarının heder olmaması uğruna, İslam’ın korunması uğruna eşini ve çocuğunu feda etmeye hazırdı.

Ayrıntılı Cevap

Peygamber’e (s.a.a) yakın kimseler, Sakife’de alınan karara itiraz ederek Ebu Bekir’e biat etmeyip Müminlerin Emiri Ali’nin (a.s) evinde toplanmış ve Ömer de Ebu Bekir tarafından bu kimselerden ve özellikle Ali’den (a.s) biat alma konusunda memur kılınmıştı. Tarihi kaynaklarda, Ebu Bekir ve Ömer’in aldığı kararlar doğrultusunda gelişen olaylar kayda alınmıştır. Bu olaylar hakkında bilgi için muteber kaynaklara başvurabilirsiniz.[1]

Ehl-i Sünnet kaynaklarında dahi yer alan ve farklı muteber tarihi kitaplara baktığımızda ne yazık ki böyle bir olayın varlığının gerçek olduğunu görmekteyiz.[2]

Ama Müminlerin Emiri(a.s)’nin o kendisine has kılınan cesaret ve yiğitliğine rağmen neden bu olaylar karşısında sessiz kaldığı konusunda demeliyiz ki:

Müminlerin Emiri Ali’nin (a.s) önünde iki yol vardı. Ya yeni kurulan hükümeti meşru bilmeyen gerçek dostlarıyla ayaklanıp, güç ve kuvvetleri yardımıyla gasp olan hükümeti ve hilafeti onlardan tekrar alacak ya da karşılaşılan bu duruma tahammül edip imkânlar dâhilinde Müslümanların sorunlarını halledecek ve kendi vazifelerini yerine getirecekti.

İlahi önderlerin nasıl kudreti ve makamı hedef olarak görmeyip asıl hedefin kendi konumunu korumaktan daha yüce bir şey olduğuna inandıklarına göre İmam Ali (a.s) da, İslam camiasının, toplumsal ve siyasi ortamını inceleyerek şu neticeye ulaşmıştır: Eğer hanımı Fatıma’ya (s.a) yapılan zulme karşı direnseydi, Peygamber’in (s.a.a) çektiği tüm zahmetler boşa gidecek ve şehitlerin tertemiz kanı heder olacaktı ve İslam büyük darbelere maruz kalacaktı. Bu nedenle oluşan durumu sineye çekti ve dolaylı olarak İslam’ın temelini korumuş oldu.[3]

Eğer İmam (a.s), elini kılıcına atıp hâkim sistemle mücadeleye koyulsaydı veya cesaret ve yiğitliğini ortaya koysaydı kesinlikle onun taraftarları da kıyam edeceklerdi. Bu sebepten ötürü Müslümanlar arasında bir iç savaş baş gösterecek ve daha hazin olaylar meydana gelecekti. Örneğin:

1-     Ali (a.s), Peygamber (s.a.a)’la ahitlerini koruyan ve Hz. Ali’yi (a.s) kendi canlarından daha çok seven birçok insan şehit olacaktı. Bütün gerçek İslam'ı davranış ve tutumlarıyla temsil eden kişilerin yok oluşu ve İslam'ın ehliyetsiz kişilerin sürekli olarak düşmesi anlamına gelirdi.

2-     İslam ümmeti içerisinde şiddetli bir tefrika oluşabilir ve İslam düşmanlarına karşı büyük bir kudret olan Peygamber (s.a.a) sahabesinden birçoğu yok olabilirdi. Veya ittihadın yok olmasıyla İslam camiası zayıf düşebilirdi.

3-     Peygamber(s.a.a)’ın ömrünün son zamanlarında Müslüman olanların birçoğu, O Hazret’in (s.a.a) vefatından sonra dinden dönerek İslam hükümetine karşı cephe aldılar. Bu buhranlı ortamda Hz. Ali(a.s) eğer muhalefet bayrağını çekseydi İslam toplumu nifak cephesi tarafından ciddi bir tehlikeyle karşı karşıya kalabilirdi.

4-     “Museyleme ve Seccah” gibi nübüvvet iddiasında bulunanları da göz ardı etmemek gerekir. Bunlar karışıklıklar yaratarak İslam’a, telafi edilemez darbeler indirebilirlerdi.

5-     Her zaman bir fırsatını bularak İslam’ın merkezine saldırmak isteyen Rum tehlikesi de İslam camiasını tehdit ediyordu. Bu durumda İmam Ali (a.s) eğer kıyam etseydi, yakinen Müslümanlar zayıf duruma düşer ve İslam muhalifleri hedeflerine daha rahat ulaşabilirlerdi.

 

Yukarıda zikrettiklerimiz, İmam(a.s)’ın o sebeplerle sabrı, kıyama tercih ettiği amillerden birkaçıdır. Hz. Ali (a.s) bu tür girişim ve tedbirlerle İslam camiasını büyük tehlikelerden korudu.[4]

İmam Ali (a.s) sükûtunun sırrını dert ve hüzün dolu bir beyanıyla Nehc’ul Belaga’nın Şıkşıkiye[5] hutbesinde şöyle buyuruyor:

“ Şu düşüncedeydim ki kesilmiş ellerimle kıyam mı edeyim yoksa kapkaranlık zulmete ve karanlığa sabır mı edeyim? Öyle bir karanlık ve körlük ki, büyükleri tamamıyla yıpratır küçükleri ise tümüyle ihtiyarlatır, mümin kimse de Rabbine ulaşana dek bu karanlık körlükte zahmetten zahmete düşer. Gördüm ki sabretmek akla daha yatkındı ve ben de gözümde bir diken ve boğazımda bir kemik olduğu halde sabrettim. Mirasımın yağmalandığını kendi gözlerimle görüyordum.”[6]

İmam(a.s) başka bir yerde kendi yakınlarından olan, İmam(a.s)’ın faziletlerini sayan ve halkı Onu yalnız bıraktıkları için yeren birine cevap olarak şöyle buyurdu: “Dinin salim kalması bizim için diğer her şeyden daha güzeldir.”[7]

Bu ibaretler şunu gösteriyor ki İmam Ali(s.a)’ı susmaya mecbur bırakan sebepleri görmek hazin acılardan kurtulmaktan daha değerliydi. Yani Ali (a.s), yeni fidanlaşmış İslam camiasının korunması için eşini ve çocuklarını bu yolda feda etmeye hazırdı.

Ali’nin (a.s) sükûtunun nedenini belirttiği en açık ifade Nehc’ul Belaga’da şöyle geliyor:

“Beni, halkın falani’ye biat etmek için her yönden akın akın gelmesinden başka bir şey hayrete düşürmedi ve tasalandırmadı. Ben yine elimi çektim ta ki bir gurup, dinlerinde kalmayıp, İslam dininden döndü ve halkı Muhammed(s.a.a)’ın dinini yok etmeye çağırdı. İslam’a ve Müslümanlara yardım etmezsem dinde derin çatlaklar oluşacağından ve virane olacağından korktum. Bu benim için, hilafetten mahrum kalmaktan ve sizin kısa bir süre görülen seraba benzeyen veya olgunlaşmadan dağılan buluta benzeyen ele geçirdiğiniz birkaç günlük hükümetinizden daha ağırdır. Sonunda batıl bir topluluk olan sizleri dağıtmak ve yok etmek bu sayede de dinin sağlamlaşması ve sabit kalması için o kargaşa ve karışıklık içinde ayaklandım.[8]



[1] Tarih-i Teberi, 3.c, 202.s, Dairet’ul-Mearif baskısı. Teberi’nin ibareti şöyledir:

اتی عمر بن خطاب منزل علی(ع)  فقال : لاحرقن علیکم او لتخرجن الی البیعة

   İbni Ebul Hadid, kendi şerhinde (2.c, 56.s) bu cümleyi Cevheri Sakife adlı kitaptan da naklede; El-İmametu ves-Siyaset 2.c, 12.s; Şerh-i Nehc’ul-Belaga, İbni Ebul Hadid, 1.c, 134.s; E’lamun-Nisa, 3.c, 1205.s, İbni Abdu Rabbih Endülüsi, vefatı 495 h.k, Onun ifadesi de şu şekildedir:

بعث الیهم ابوبکر عمر بن خطاب لیخرجهم من بیت فاطمة و قال له ان ابوا فقاتلهم. فاقبل بقبس من النار علی ان یضرم علیهم الدار. فلقیته فاطمة فقالت‏ یابن الخطاب ا جئت لتحرق دارنا؟ قال:نعم او تدخلوا فیما دخلت فیه الامة

Akdu'l- Ferid, 4.c, 260.s, Ayrıca bakınız: Tarih-i Ebul-Feda, 1.c, 156.s ve E’lamun-Nisa, 3.c, 1207.s İsbatu'l-vasiyyet, El-Mesudi, 124.s, Kullanılan ifade şu şekildedir:

: فهجموا علیه و احرقوا بابه و استخرجه منه کرها و ضغطوا سیدة النساء بالباب حتی اسقطت محسنا

(Mihnetu Fatıma, 60.s) Milel ve Nihel 2.c, 95.s, Telhisu'ş-Şafi, 3.c, 76.s; Furuğ-i Velayet 186.

[2] Daha fazla bilgi için, 1- Şahadet Efsanesine Cevap Kitabı, Seyit Cevat Hüseyni Tabatabai 2- Dini Sorulara Cevaplar Dergahı Sitesi 3- Belağ Sitesi

[3] Mehdi Piyşvai, Siyre-i Piyşvayan, 65.s

[4] Mehdi Piyşvai, Siyre-i Piyşvayan, 71.s

[5] Nehcu'l-Belaga, 3. hutbe

[6] Nehcu'l-Belaga, 3.hutbe, Şıkşıkiye hutbesi

[7] Bakınız Şerh’i Nehcu'l-Belaga, 6.c, 23-45.s

[8] Nehcu'l-Belaga, Ali’nin (a.s) Mısır halkına yazdığı mektup, 62.s.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Cemaat namazında saf nasıl tutulur? Hareket etmek namazı batıl eder mi?
    12279 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/03/07
    Karşılaştığınız olay (cemaat namazında saf oluşturmak) fıkıh kitaplarındaşöyle anlatılır:  1- Me’mum imamdan önde olmamalıdır.[1]2- Me’mum bir erkek ise imamın ...
  • Beyin ölümünden sonra organ bağışı hakkında taklit mercilerinin görüşünün ne olduğunu öğrenmek istiyorum.
    5981 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Aşağıdaki cevaplar taklit mercilerinin bürolarından alınmıştır: Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Eğer diğer hastaları tedavi etmek için söz konusu hastaların beden organlarından istifade etmek kendilerinin ölümlerini çabuklaştırır ve hayatlarının noktalanmasına neden olursa, caiz değildir. Bu ...
  • Allah bir işi yapamayacak kadar güçsüz müdür ve bir başkasının O’nun işini yapması gerekir mi?
    7555 Eski Kelam İlmi 2012/06/23
    Bu soruda dile getirilen iddia ve varsayım şudur: Her nerede Allah’ın zatı bir işi yapmaya güç yetirebiliyorsa O’nun kendisi bu işi yapar ve eğer buna güç yetiremezse sebeplerden istifade eder. Allah’ın her işe güç yetirebildiğini bildiğimizden dolayı O’nun fillinin nedenler kanalıyla gerçekleşmesi muhaldir ve her kim bir ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    6619 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • İnsanın üstünlüğünü tehdit eden amiller nelerdir?
    7493 Pratik Ahlak 2012/01/23
    Kur’an-ı Kerim’in bakışında gerçekte insanın insanî makam ve üstünlükten düşmesine neden olan ahlakî düşüş, değişik etkenlere bağlıdır: Bir grup Kur’an ayeti, insanların gaflet, akıl ve düşünceyi kullanmama ve bunların gerekleriyle amel etmeme nedeniyle insanî üstünlüklerini yitirdiğini beyan etmektedir. Başka Kur’an ayetleri ise nefis hevesi ve dünya sevgisini ...
  • Kur’an’da Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı kaç defa zikredilmiştir?
    17590 Kur’anî İlimler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberi Hz. Muhammed’in (s.a.a) adı Kur’an’da dört defa gelmiş ve aşağıdaki surelerde zikredilmiştir:1. Ali İmran, 144. Ayet: “Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi döneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar ...
  • Hazreti Muhsin Kimdir ve nasıl şehit edildi, onun katili kimdir?
    33885 تاريخ بزرگان 2012/09/20
    Şia ve ehlisünnetin rivayet ve tarihi kaynaklara göre hazreti Muhsin (a.s.) Hz. Ali ve hazreti Fatma’nın çocuklarındandır. Ömer veya Kunfüz hazreti Fatma’yı (a.s.) duvar ile kapı arasına sıkıştırdı ve onun bu işi o kadar şiddetli ve baskısı o denli bastırıcı idi ki o hazretin kaburgalarının kırılmasına ve ...
  • Şüphesine itina etmemesi gereken kesirü’ş-şekk, şüphelerinin hiç birisine mi itina etmemelidir?
    7487 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/15
    ‘Kesirü’ş-Şekk’in (Çok Şüphe Edenin) şüphesi yoktur.’ kaidesine göre çok şüphe eden kimse şüphesine itina etmemelidir. Fakihlerin çoğuna göre bu kaide sadece namaza özgü olmayıp, abdest, gusül ve teyemmüm gibi namazın mukeddamatını da kapsarken hac, muameleler, itikatlar gibi terkipli ibadetleri de içine almaktadır. Bu görüşte olanlar ‘Kesirü’ş-Şekkin şüphesi ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    9155 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Peygamberden (s.a.a) gelen kırk hadis ezberleme hakkındaki rivayetler sahih midir? Bu kırk hadisin ölçütlerini söyleyiniz.
    12558 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/15
    Şii[1] ve bazı sünni[2] kaynaklarda çeşitli ibarelerle İslam Peygamberinden (s.a.a) ‘Erbain’ diye meşhur olan hadiste, kırk hadis ezberlemeye önemle tavsiye edilmiştir. Örneğin: ‘Ümmetimdem kim, halkın ihtiyaç duyduğu hadislerimden kırkını ezberlerse Allah ...

En Çok Okunanlar