Gelişmiş Arama
Ziyaret
10186
Güncellenme Tarihi: 2010/07/17
Soru Özeti
İbn-i Sina mantık kitaplarındaki konuların sıralamasını neden değiştirdi?
Soru
İbn-i Sina mantık kitaplarındaki konuların sıralamasını neden değiştirdi?
Kısa Cevap

İbn-i Sina mantıkta iki yenilik yaptı:

1- Mantığın konularında.

2- Mantığın yapısında.

Mantığın yapısı konusundaki ikinci yenilik, onun iki derin düşüncesinin sonucudur. Bu iki düşünceden birincisi, mantığın bazı konularını kaldırması oldu. Örneğin kategorilerin bir kısmını mantık ilminden kaldırdı. İkincisi ise mantığın konularında iki yönlü esasi bir yönelişte bulunmasıdır. İbn-i sina gerçekte Farabi’nin eski tasavvur (hükümsüz bilgi)  ve tasdiklerden (hükümlü bilgi) yeni tasavvur ve tasdiklere geçişi olan ilmi tasavvur ve tasdik diye ikiye ayırma yenilikciliğinden ilham alarak[1] zihnin iki yönlü işlevi meselesinin üzerinde durmuş ve kendi yeni mantığının temelini onun üzerine kurmuştur.


[1] - Murteza Mutahhari, Aşinay-ı Ba Ulumi İslami (Mantık, Felsefe), s.38

Ayrıntılı Cevap

İbni Sina’nın mantık kitaplarındaki konuların sıralamasında yaptığı değişikliğin daha iyi anlaşılabilmesi için önce bazı açıklamalar yapmak zorundayız. İbn-i Sina mantıkta iki yenilik yaptı:

1- Mantığın konularında.

2- Mantığın yapısında.

İkinci yenilik, mantığın yapısı konusunda onun iki derin düşüncesinin sonucudur. İlki, mantığın bazı konularını kaldırması oldu. Örneğin kategorilerin bir kısmını mantık ilminden kaldırdı. İkincisi ise mantıkla ilgili iki yönlü esasi bir yönelişte bulunmasıdır. İbn-i Sina gerçekte Farabi’nin ilmi tasavvur (hükümsüz bilgi) ve tasdik (hükümlü bilgi) diye iki bölüme ayırması yenilikciliğinden ilham alarak[1] zihnin iki yönlü işlevi meselesinin üzerinde durmuş ve kendi yeni mantığının temelini onun üzerine kurmuştur: ‘İlim basit bir tasavvur veya tasdikli tasavvur ise, cehalette yalnızca tarifle tanınacak bir tasavvurdur ya da yalnızca öğrenmeyle tanınacak tasdiktir. Bilginlerin bilimler hakkında yaptıkları araştırmalar, ya tasavvuru elde etmek içindir ya da tasdiği. Dolayısıyla mantıkçıların iki görevi vardır: 1) Kavlu şarihin (tanımın) temellerini ve onun yazılma usulünü bilmek, 2) Hüccetin (kanıtın) temellerini ve onun yazılma usulünü bilmek.[2]  Yani düşüncedeki iki yönlülük, mantığında kural ve konularının iki yönlü olmasına neden olmuştur. Bu noktayı İbn-i Sina keşfetmiş ve buna dayanarak mantığı iki bölüme ayırmıştır. Bu konu artık günümüzde normal bir mesele halini almıştır.

Müslüman alimler mantık ilmini Aristo’nun eserlerinin aktarımından ve onun Yunanca eserlerinin açıklamalarını yapanlardan almışlardır. Aristo’nun eserleri onun ölümünden sonra toplanmıştır. Mantık ilmine ait eserleri ölümünden asırlar sonra ve yaklaşık olarak öteki eserlerinin toplanmasından sonra Bizans döneminde bir araya getirildi. Bunun için önce altı risalesini (Kategoriler,  Peri-ermaniyas (tasdik’e götüren mukaddime, kaziyye (önermeler)), Birinci Analitikler(Kıyas), İkinci Analitikler (Burhan), Topikler (Cedel),  Sofistika (sofistik deliller, safsata) topladılar. Mantık bir alet bilimi olarak algılandığı için ona ‘Organon’ adını verdiler. Üzerinde ihtilaf olan iki eserini (Retorik (Hitabet) ve Poetika (şiir)) ise İskenderiye filozofları onun mantık eserlerinin arasına koydular. Forfiryus Suri’de İsaguci (başlangıç) adlı kısa bir yazıyı düzenledi ve onu Organon’un ilk bölümüne koydu.

Bu yazının konuları burhan ve cedel risalelerinden alınmış olup yazıldığı zamandan itibaren Organon’un kavram ve öğretilerini anlamada öğrencilerin ve mantık araştırmacılarının istifade ettiği bir kaynak olmuştur.

Bu şekilde Organon veya Aristo’nun mantığı dokuz bölümde tamamlanmış oldu.

Müslümanların Aristo’nun dokuz bölümlük mantığıyla tanışması zamanla oldu; 3. y.y.’a kadar yanlızca İsaguci (başlangıç), Kategoriler, Peri-ermaniyas (kazaya =önermeler konusu) ve Birinci Analitikler (kıyas), Hıristiyan öğretmenler aracılığıyla medreselerde öğretiliyordu. Müslümanlar medreselerin idaresini ve eğitimini ele aldıktan sonra mantığın dokuz bölümünün hepsini öğrenmeye başladılar. Farabi ve öğrencileri, Aristo mantığının dokuz bölümünüde biliyorlardı. Dolayısıyla mantığın dokuz bölümü Müslüman bilginlerin yazdığı mantığın ilk yazılma şekliydi. Farabi’nin zihnin iki yönlü işlevinin olduğunu keşfetmesi ve ardından ilmin tasavvur ve tasdik diye ikiye ayrılması üzerine, İbn-i Sina’da mantığın konularının sırlamasını değiştirdi. Onun ‘el-İşarat ve’t Tenbihat’ adlı eseri mantıktaki yeni yönteminin başlangıcıdır. O, bu yöntemin denemesine ‘Alai’ ansiklopedisinde başlamış, kısa şiirlerde ve doğuluların mantığında devam ettirmişti.          

İbn-i Sina’nın keşfettiği ve ondan sonra gelenlerin üzerinde tartıştıkları konu bugün doğruluğu kabul edilmiş konulardan sayılmaktadır. Tanım mantığını ayrıca ele alması ve onu istidlal (kanıt) mantığından önce getirmesi İbn-i Sina’nın eski mantığın yapısı üzerindeki derin düşüncesinin sonucudur. Dokuz bölümlük mantığa ait olan meseleler dağınık olarak burhan ve cedelde bahsediliyordu. Burhan, had’den (özsel tanım) hakikata göre bahsediyor, cedel ise had ve resm’i (ilintisel tanım) şöhret ve ondaki boşluklara göre tahlil ediyordu.

Beş sanatta kısaltma ve çıkarmalar yapması, burhan ve safsatada sınırlanmaya önem vermesi, aks’ın (döndürme) dağınık konularını başka bölümlerden kaziyyeler (önerme) kısmına aktarması ve onu tenakuz (çelişiklik) gibi kaziyyelerin ahkâm ve ilişkileri olarak kabul etmesi İbn-i Sina’nın mantığın yapısında yaptığı yeniliklerindendi. İbn-i Sina’nın Aristo’nun mantığındaki yeniliklerini yalnızca konuların yerini değiştirmek, düzenlemek ve çoğaltmakla sınırlamamak gerekir. Onun mantık ilmindeki bu yeni yönelişi mantığın yapısına ve meselelerine yeni bir anlayış kazandırdı. İbn-i Sina, İslam tarihinin etkili düşünürlerindendir.

Zaman içinde tamamlanan İki bölümlü mantık şu konularda dokuz bölümlük mantıktan ayrılmıştır:

1-     Mantık, hedef ve konusunun farklı olması yönünden tarifler ve kanıtlamalar olmak üzere iki ana bölüme ayrılır. Diğer konuları ise ya bu iki bölüme hazırlık sayılır ya da mantığa eklemeler türündendir.

2-     Dokuz bölümlük kaynaklarda delalet konusu yalnızca Peri-ermaniyas (kazaya konusu) kitabının başlangıcındadır, oysa iki bölümlük mantıkta, mantık ilminin temelleri olarak bu ilmin başlangıcında ele alınmıştır.

3-     Genel kavramalar arasındaki niseb-i erbaa (dört türlü ilişki) bu mantıkta toplanmış ve ayrı bir başlık altında ele alınmıştır. İsaguci, nasıl ki mantık kavramlarına giriş ise niseb-i erbaa’da tasdikler mantığına giriştir.

4-     Aks (döndürme) konusu, mantığın çeşitli bölümlerinden toplanarak bir araya getirilmiş ve tenakuz (çelişiklik) meselesinin seviyesinde tutulmuştur. Bu konular önce kaziyyelerin (önermelerin) ahkâm ve ilişkileri olarak planlanmış, sonra istintaci (sonuç çıkarma) kaideler olarak şekillenmişlerdir.

5-     Dokuz bölümlü mantığın son beş bölümü suri (formel) mantık değildir. Bu yüzden bu konuları bir bölüm olarak mantığa ekledi. Mantığı iki bölüm halinde yazanların geneli İbn-i Sina’nın ‘İşarat’ını izleyerek yalnızca Burhan ve Safsata konularıyla yetindiler. Bazıları ise beş sanatın tümünü özet olarak getirmişlerdir.

6-     İki bölümlü mantık, yeni meselelerin ele alınması açısından dokuz bölümlü mantıkla kıyaslandığında çok daha geliştiği görülmektedir. Tabiî kaziyye (önerme), üçlü kaziyye (hakiki, harici, zihni), salibe-i mahmul (olumsuz yüklem) kaziyyesi, kaziyyenin manasının tahlili, cüz’i salibenin (tikel olumsuzun) aksi (döndürmeyi) kabul etmesi ve iktirani dördüncü şekilin itibarı iki bölümlü mantığın ayrıcalıklarındadır. Bu konuları ilk önce iki bölümlü mantıkçılar ele almışlardır.


[1] - Mehdi Hadevi Tahrani, Gencine-i Hired, Berresi-i Tahlili-i Mantık Der Movrid-i Temeddün-i İslam, c.1, Mebadi-i Mantık

[2] - et-Tenkih Fi’l Mantık, Ehad Feramerz Kerameliki’nin mukaddimesi (Bonyad-ı Hikmet-i Sadra).

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Taşlama hükmünün tarihsel geçmişi nedir? Bu zamanda böyle bir hükmü uygulamak İslam’ın zararına değil midir?
    8912 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/08
    “Taşlama” veya “recim” cezası İslam öncesi diğer millet, kavim ve dinler arasında yaygındı. İslam’da da bu tür yaptırımlar; şerî, kesin ve katî bir ceza sıfatıyla çok ağır bir takım suçlar için öngörülmüş ve Peygamber-i Ekrem’den (s.a.a) nakledilen birçok rivayette de ona vurguda bulunulmuştur. İslam’ın böyle bir ...
  • İslam dini zor ve çetin bir din midir?
    8311 دین اسلام 2015/06/29
    En kâmil ilahi din olan İslam’ın temeli kolaylık ve yumuşaklık üzerine kurulmuştur. Kolaylık ve yumuşaklık İslam’ın hüküm ve kanunlarında mevcuttur. İslam’ın temellerinin apaçık ve kavramlarının da basitliği her akıllı ve uygar insan için anlaşılır niteliktedir ve her temiz ve sağlıklı fıtrat onun basit, anlaşılır, mantıklı ve makul ...
  • Kuranı kerim mucize olduğunun boyutları nelerdir? Ve neden nehcü'l-balaga mucize değildir?
    8228 Kur’anî İlimler 2011/06/20
    Kuranı kerim bazı özellik ve niteliklere haizdir ki diğer kitaplar bu özellik ve niteliklere sahip değildir. Eğer Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmuş olsaydı oda mucize olacaktı. Ancak Nehcü'l-balaga bu özellik ve niteliklere sahip olmadığı için kuranı kerim gibi olamaz.
  • Allah’ın evini veya imamları ziyarete gitmek için bizim istememiz mi gerekmektedir yoksa Allah ve imamların bizi çağırması mı?
    8178 Pratik Ahlak 2011/05/21
    Böyle yolculuklarda insanların isteğiyle onların Allah ve ilahi evliyalar tarafından çağrılmaları arasında bir çelişki bulunmaz. Ziyaretçinin isteği ve çağrılmasıyla beraber gerçekleşen yolculuk, bir şahsın kendi isteğiyle bir ziyafete gitmesi ve ziyafet veren şahsın da ona davetname göndermesine benzer ve bu durumda onun özel saygısına muhatap olacaktır. Ama bazı şahısların ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    7735 زیارت قبور و بنای مراقد 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Gadir Hutbesini açıklar mısınız?
    5534 Eski Kelam İlmi 2011/01/17
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Şia’nın bakışında intihar saldırısının bir sakıncası var mıdır? Bu eylemi yapan kimse şehid sayılır mı?
    5251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    İntihar ve istişhad saldırısı olarak tabir edilen bu tür eylemler kendiliğinden Şiilik kültürüne girmemiştir ve caiz değildir. Ama çok önemli tehlikelerin aziz İslam’ı tehdit ettiği ve bu tehditleri etkisiz kılmada tüm yolların çıkmaza girdiği, İslam’ın korunmasının bu eyleme bağlı kaldığı ve gerçekleştirildiğinde günahsız fertlerin kanının akıtılmaması ...
  • Ben, namaz kılarken halim olmuyor, ne yapmam gerekir?
    7758 Pratik Ahlak 2008/04/09
    Namazın bir zahiri ve bir de batıni yönü vardır. Zahirinin kural ve şartları olduğu gibi batının da kural ve şartları vardır.Elbisenin pak olması, kıbleye doğru yönelmek abdestli olmak ve … gibi namazın zahiri şartlarına riayet etmek, namazın zahiri doğruluğuna sebep olduğu gibi, namazın batıni şartlarını yerine getirmek de, örneğin ...
  • Evde eğitilmiş köpeklerin necaset hükmü nedir?
    5831 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/17
    Necasetlerden biri köpektir. Karada yaşayan tüm türleri necistir. Bütün Tevzihu’l-Mesail’lerde şöyle yazar: ‘Karada yaşayan köpek ve domuz, onların kılı, kemiği, pençesi, tırnağı ve rutubetleri necistir; ama deniz domuzu ve köpeği paktır.’[1]Ayetullah Hadevi Tahrani’nin bu konudaki görüşüde ...
  • Hz. Nuh’un (a.s) kitabının adı nedir?
    5676 تاريخ بزرگان 2010/10/12
    Rivayetlerde Hz. Nuh’un kitabından genel olarak ‘Nuh’un Sahifeleri’ diye söz edilmiştir[1] ve özel bir adı yoktur.

En Çok Okunanlar