Gelişmiş Arama
Ziyaret
5720
Güncellenme Tarihi: 2011/05/23
Soru Özeti
Kadınlar Ev, arazi ve toprak gibi taşınmaz şeylerden irs götüremiyorlar. Hal böyle iken Hz. Fatma (s.a.) Fedek arazisinin kendisine ait ve onun hakkı olduğunu iddia edebiliyor mu?
Soru
Küleyni "Kafi" adlı eserinde "kadınlar arazi ve topraktan irs götürmüyorlar" şeklinde bir başlık atmış ve bu başlığın altında İmam Caferden (s.a.a) naklen şöyle yazıyor: "Kadınların toprakta irs olarak herhangi bir payları yoktur". Tusi "tezhip" adlı eserinde Müyeser'den naklen şöyle yazıyor: Ben Eba Abdullah'dan, irs konusunda kadınların hakkını sordum? Eba Abdullah şöyle buyurdu: "Kerpiçin, binanın, ağacın ve kamışın değeri kadınlara verilir ama topraktan ise onlar irs götüremüyorlar". Muhammed b. Müslüm Eba Abdullah'dan şöyle naklediyor: "kadınlar araziden irs götüremiyorlar". Hakeza! Abdulmelik b. Aayan Ebu Cafer'den veya Ebu Abdullah'dan (a.s.) şöyle naklediyor: "kadınlar evden, mülk ve topraktan irs götürme payına sahip değildirler". Bu rivayetlerde ne Hz. Fatma ne de başka herhangi bir kimse istisna edilmemiştir. Bu nedenle Şia kaynaklı rivayetlere göre Hz. Fatma peygamberden (s.a.a) irs götürebilir ve Onun (s.a.a.) malında kendisinin hakının var olduğunu iddia edememelidir.
Hakeza! Peygamberin (s.a.a.) tüm varlıkları İmama aittir. Muhammed b. Yahya Ahmet b. Muhammed'den, o da Ömer b. Şimr'den, O da Cabir'den, Cabir de Eba Cafer'den şöyle naklediyor: Peygamber (s.a.a.) şöyle buyurdu: "Allah u Teâlâ Âdem'i yarattı ve dünyayı mülk olarak Ona verdi. Adem'e ait olanın tümü Allah ın peygamberine aittir. Allah ın peygamberine ait olan ne varsa Muhammed'in ali'nden olup imamlara aittir".
Şia inancına göre peygamberden (s.a.a.) sonra ilk imam hz. Ali (a.s.)dir. Buna göre fedeki isteme hakkı hz. Fatma'ya değil hz. Ali ye ait idi. hz. Ali ise bu istekte bulunmadı ve bununla da yetinmeyerek şöyle buyurdu: "eğer ben istesem has bal’a, buğday'a ve ipekli kumaşlara ulaşmanın yolunu bilirim, ama nefsimin arzularının bana galip gelip tama yüzünden beni yiyeceklere doğru çekmesi imkânsızdır. Hicaz ve Yemamede hiçbir zaman karınlarını duyurmamış ve bir lokma ekmek ellerine geçmeyen insanlar var olması ihtimali bulunduğu halde ben bunu nasıl yapabilirim".
Kısa Cevap

Yapılan iki işkâlın her birisinin iki farklı cevabı vardır. Birinci işkâla karşı şöyle denilmeli:

1.   Kadının topraktan (taşınmaz mülk) irs götüremesini nefiy eden rivayetler kadının kendi kocasının malından irs götüremesiyle alakalıdır. Kızın kendi babasının veya başkasının malından götüremiyor ile yakından veya uzaktan hiçbir irtibatı yoktur.

2.   Şia ve Sünni rivayet ve tarihi nakillere göre fedek arazısı,  peygamberin (s.a.a.) kendi kızı Fatma'ya hediye etmiş olduğu bir topraktır. Eğer burada irsten bahis edilmiş ise sadece muhalif olanları kani etmek ve onları susturmak içindir.  

İkinci işkâlın cevabı ise şöyledir:

1-   Söz konusu olan rivayetlerin anlamı zahiri olarak insanlar mal sahibi olabiliyor anlayışını nefiy etmek anlamında değildir; zira böyleli bir durum söz konusu olursa fıkıhsal olan birçok hüküm, bir biriyle tezat teşkil eder konuma düşer. Bu rivayetlerin zahirinden anlaşılan hakikat şudur ki; Bu rivayetler genel velayeti gerçek bir şekilde Allah’a ait olduğunu ve Allahın hükmüyle de peygambere ve imam’a ait olduğunu ispatlıyor. Çok açıktır ki, bu velayet ve ihtiyar sahibi olmak merhale bakımından zahiri velayettin çok üstündedir. Belki de zahiri velayet bunun dikeyinde yer almaktadır.

2-   Acaba peygamberin (s.a.a) mahiyetine verilmiş ve Onun sahip olduğu maldan bir kısmını kendi kızına hediye ederse bir çelişki mi meydana gelir? Yoksa İmam bu bağışa razı mı olamıyor?

Ayrıntılı Cevap

İrs ile ilişkin sorulan sorulara iki esaslı cevap verilir:

1-   Küleyn'inin "kafi" adlı eserinde mezkur bab’da zikir edilen rivayetler kadının kendi kocasının malından irs götürme konusuyla alakalıdır. Kızın kendi babasından veya başka yerlerden irs götürme konusuyla yakından veya uzaktan her hangi bir alakası yoktur. Söz konusu kitabın kendisinde birçok rivayette vardır ki, çocuğun irsi konusuyla alakalıdır. Bu rivayetler kız çocuğun babasnın tüm mallarından irs götürebilir şeklinde hükümler açıklamaktadır. Örnek babından iki rivayeti aşağıda zikrediyoruz:

a)   Hamza b. Hamran şöyle diyor: imam Sadıktan  (s.a.a) şöyle sordum: Allahın Resulün’den kimler irs götürdüler? O hazret şöyle buyurdu: “Ev eşyası olmak üzere peygamberin neyi var idi ise hepsini Fatma (s.a.) irs olarak götürdü.”[1]

b)   Başka bir rivayette de şöyle buyuruyor: Seleme b. Muhriz bir rivayette hz imam Sadıktan (a.s.), vefat edip dünyadan giden ve kendisinden sonra bir kız çocuk bırakmış bir kimse hakkında sordum diyor: O hazret  "vefat edenin tüm mülkünü kendisinden sonra bırakmış olduğu kızına verilmesini"[2] istedi.

2-   Şiaların inancı gereğince: Hz. Fatma'dan (s.a.) gasp edilen şey peygamberin kendinden sonra bıraktığı irs kısmından değildi. Bilakis Peygamber (s.a.a.) vefatından önce yani daha hayatta iken fedeki kendi kızı hz. Fatma’ya hediye olarak vermişti. Elbette bu sadece Şialar tarafından iddia edilen bir iddia değildir. Belki ehlisünnetin birçok muteber kaynak kitaplarında ve rivayetlerinde de zikredilmiştir.[3] Söz konusu kitaplarda fedek Peygamber (s.a.a) tarafından hz. Fatma'ya (s.a.) verildiği rivayet edilmektedir. Örneğin “şevahidu et-tenzil” kitabında, ebu Said-i Hudri’den şöyle nakledilmektedir: akrabalarının hakkını ver anlamında olan şu ayet “ati zal kurba hakkehu[4] nazil olduğu zaman hz. Peygamber Fatma’yı çağırdı ve fedek-i kendisine vererek şöyle buyurdu: bu Allah ın sana ve çocuklarına vermiş olduğu bir paydır”.[5] Bu nedenledir ki, eğer konuyla alakalı irsin sahihliğinden bahis ediliyorsa sadece muhalifleri ikna etmek ve onları sustumak içindir. Zira cedelsel metot muhaliflere karşı bazen faydalı geliyor. Hz. Fatma da (a.s.) faydalı olur babından cedel metoduna baş vurmuştur. Yoksa fedek irs türünden bir mal değil bilakis Peygamber tarafından kendisine ve çocuklarına hediye edilmiş bir mal idi. İkinci işkâlın cevabında şöyle diyoruz:

1-   Kafi adlı kitapta[6]yerin tümü imama aittir” şeklinde rivayetler var olmaktadır. Bu rivayetler yerin tümünün sahipliğini Peygambere (s.a.s) ve daha sonra İmama ait olduğunu tespit etmektedirler. Burada akla gelen soru şu: Acaba Peygamber (s.a.s) veya İmam kendi mahiyetlerindeki mülkü istediği kimselere hediye edemezler mi? Veya Peygamber (s.a.s) kendi mahiyetindeki mülkten bir kısmını istediği bir kimsye hediye ederse Ondan soraki imam Onun (s.a.s) yapmış olduğu bu eylemden hoşnut ve razı mı olmuyor?

2-   Bu rivayetlerin maksadı zahiri malikiyet değildir. Zira eğer zahiri malikiyet maksat olmuş olsa, diğer tüm malikiyetler ortandan kaldırılması gerekirdi. Örneğin imamın vefatından sonra bütün topraklar ve yerler vefat eden imamın varislerinin mahiyetine geçmesi gerekirdi. Bu durumda malikiyet ile alakalı olan hükümler arasında çelişki ve tezat meydana gelirdi. Veya ilgili hükümler iptal edilir ve faydasız duruma gelirdi. İmam Humeyni “kitab-i bey’i” adlı eserinde ilgili rivayetlerle alakalı muhtemel manalara işaret ediyor ve sonra o manaları redderek rivayetlerin kast ettiği doğru manayı açıklamış ve şöyle diyor: Allah u Teala gerçek ve hakiki velayete sahiptir ve Allah Resulü Allahın izniyle bu velayete sahip olmuş ve peygamberden (s.a.a) sonra bu velayet Allah tarafından veya Allahın Resulü tarafında imama verilmiştir.[7] Bu velayet ve ihtiyar sahibi olmak ile fertlerin kendi mallarına oranla sahip oldukları sahiplik arasında hiç bir tenafi ve tezat yoktur. Zira bu velayet fertlerin sahip oldukları malikiyetin fevkinde ve ona oranla daha yücedir. Zahiri malikiyet hakiki ve gerçek malikiyetin dikeyindedir. Dolayısıyla fedekte tasarruf etmek birinci derecede peygamberden sonra imamın velayet hakkını dikkate almamak ve bu makama saygısızlıktır. İkinci derecede de Hz. Fatma’ya (s.a.) verilen malikiyet hakkını göz ardı edip onu çiğnemek anlamındadır.



[1] KÜLEYNİ, “usulu’l-kafi”, 4. Baskı, Tahran: dahrul-kütübül-islamiye, 1407  h. ş. c. 7, s. 86.

[2] a.g.e.

[3] Aşağıdaki kitaplara bakabilirsiniz: HASKANİ, Abdullah b. Ahmet, “şevahidu et-tenzil”, Tahran: defteri neşri vezareti irşadi, baskı tarihi yok, c. 1, s. 438 – 445; SUYUTİ, Celaluddin, “eddürrü el-mensür fi tefsiri el-mesür” Kum: mektebetü – Ayetullah el-MERAŞİ EN – NECEFİ, 1404 h. k., c. 4, s. 177.

[4]Yakın akrabanın hakkını ver”, isra 26.

[5] HASKANİ, Abdullah b. Ahmet, “şevahidu et-tenzil”, Tahran: defteri neşri vezareti irşadi, baskı tarihi yok, c. 1, s. 441.

[6] KÜLEYNİ, “usulu’l-kafi”, c. 1, s. 407.

[7] İmam HUMEYNİ, “kitab-i bay’i” Kum: müessese’i ismailiye, 1410 h. k. c. 2, s. 494.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Ehli Sünnete mensup bir Müslüman Şiilerin duasını okuyabilir mi?
    7140 Pratik Ahlak 2011/09/13
    Şiiler tarafından nakledilen duaların tümü Peygamberin (s.a.a) ailesi olan imamlardan bize ulaşması, Peygamberin (s.a.a) tavsiyesince onlara tutunma ve uymanın kurtuluşa neden olması ve buna ek olarak Şia ve Ehli Sünnetin itirafıyla imamların dua ve münacatta insanların önderi sayılması nedeniyle, onlar tarafından nakledilen duaların gerçeğe ve icabete daha yakın olacağı ...
  • Şia’nın bakışında sihir nedir? Nasıl iptal edilebilir?
    11559 Tefsir 2011/01/20
     Sihir olağanüstü bir fiil olup bazen bir tür hipnotizma ve hokkabazlıktır ve bazen de sadece ruhsal, hayali ve telkinsel yöne sahiptir. Bazen tanınmamış fiziksel ve kimyasal özelliklerden yararlanarak, bazen bir takım cisim ve unsurlardan istifade ederek ve bazen de şeytanlardan yardım alma yoluyla gerçekleşir. Sihirbazlar sapık ...
  • Bankalardan alınan faizin hükmü nedir? İslami ve İslami olmayan devletlerin bankalarından alınan faizin hükmünün bir farklılığı var mı?
    12943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/15
    Müslüman olmayan ülkelerin bankalarında gerçekleştirilen işlemler hakkında Ayetullah Hamanei’nin fetvası şöyledir:A)                  Faiz vermek haramdır. Yani bankadan fazla ödemek kaydıyla bir para borç alınırsa bu haramdır. Ancak haramı işlemeyi helal kılan bir zaruret söz konusu olursa o başka. Ama şahıs harama düşmemek ...
  • İyi ve kötülerin birbirlerine karşı olan sevgi ve kini nasıldır?
    5857 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2011/11/12
    Sorunun açıklığa kavuşması için İmam Askeri’nin (a.s) hadisinin metnini hatırlatacağız. İmam Hasan Askeri (a.s) şöyle buyurmuşlardır: “İyilerin, iyilerle dostluğu, iyiler için sevaptır, kötülerin, iyilere muhabbeti, iyiler için büyüklüktür; kötülerin, iyilerle düşmanlığı, iyiler için süstür (ziynettir) ve iyilerin, kötülerle düşmanlığı, kütüler için rüsvalıktır.”[1] Buna ...
  • Amerika ve İngiltere müşrik sayılır mı? Onlar müşriklerden uzak olma merasiminin içine girer mi?
    7325 Eski Kelam İlmi 2012/06/16
    Müşrik, Allah-u Teâlâ için ortak ve eş gözeten kimseye denir. Hıristiyanlar teslise (bağımsız olarak üç şeye tapmak) inanır. Bazı Yahudiler de Uzeyr’i Allah’ın oğlu bilir. Bu her iki husus da ilahi zatta terkibe neden olur. Hâlbuki Allah’ta terkip bulunmaz ve o tam, kâmil ve yalın bir varlığa ...
  • Bilal evlenmiş midir, yoksa evlenmemiş midir? Eğer evlenmiş ise çocuğu veya çocukları var mıdır?
    5720 تاريخ بزرگان 2010/09/04
    Tarih kitaplarında Bilal’in evliliği hakkında bilgi bulunmaktadır. Örneğin peygamberin ısrarı ile beni Kenan kabilesinden bir kadınla evlenmiştir.[1] Bir başka yerde de beni Zühre kabilesinden bir kadınla evlendiği nakledilmiştir.[2] Bir başka kaynağa göre de ...
  • Peygamber (s.a.a) zamanında ve Peygamber (s.a.a)’den önce kadınların tesettürü nasıldı?
    11758 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/29
    Bazen tesettür kelimesi yerine hicap kelimesi kullanılmaktadır; hicap sözlükte; perde, örtü ve iki şey arasındaki engel ve ayırıcı anlamına gelmektedir. Tabi müfessirlerin ve araştırmacıların söylediği gibi, hicap kelimesinin kadınların örtüsü anlamında kullanılması günümüzde ortaya çıkmıştır, yani yeni bir terimdir. Geçmişte, özellikle fakihlerin kullandığı kelime, ...
  • Yemek yemek için ev sahibinden izin almak gerekir mi?
    6236 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/02/14
    İslami açıdan insanın yemeğinin helal ve pak olmasının yanı sıra mubah da olması gerekir yani o yemeğin sahibi de razı olmalıdır ve biz de onun razılığını bilmeliyiz. Başkalarını malını izinleri olmaksızın kullanmak haramdır. Ancak bir kimse başkasını yemek için evine davet etmiş yemek sofrasını açmış veya bir bağ sahibi ...
  • Neden Hz. Ali, Ömer’in tayin ettiği altı kişilik şurada hilafet hakkının kendisinin olduğunu belirten nasslara ve delillere istinat etmedi?
    12508 تاريخ بزرگان 2011/05/23
    İlkin; Hz. Ali (a.s.) şuranın üyesi olan altı kişi için Peygamberin (s.a.a.) kendisi hakkında söylemiş olduğu tavsiyeleri hatırlattı. Sahip olduğu faziletleri ve bu makama liyakatli olduğunu onlar için açıkladı. İkinci olarak; Hz. Ali (a.s.) eğer bazı zamanlarda ve bazı yerlerde sükût ediyor ve konuşmuyordu ise bu her ...
  • Dua psikolojisi hakkındaki kaynakları tanıtır mısınız?
    5184 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Dua psikolojisi hakkındaki kaynaklar üç kısımdır:a)Din psikolojisini genel olarak ele alan kaynaklar.Ancak bunlardua psikolojisini özel olarak işlememişlerdir. Örneğin William James’inyazdığı, Muhammed Kaini’nin tercüme ettiği ‘Din ve Revan’ (Din ve Ruh) ve Mesut Azerbaycani’nin yazdığı ‘Revanşinasi-i Din’ (Din Psikolojisi) bu türendir.

En Çok Okunanlar