Gelişmiş Arama
Ziyaret
10786
Güncellenme Tarihi: 2013/08/26
Soru Özeti
Hz. Zeynep’in başını tabure tahtasına vurma olayı kendisinin “ben güzellikten başka bir şey görmedim” sözüyle çelişmiyor mu?
Soru
Hz. Zeynep’in başını tabure tahtasına vurma olayını nasıl yorumluyorsunuz? Bu olay kendisinin ben güzellikten başka bir şey görmedim” sözüyle çelişmiyor mu?
Kısa Cevap

Evvela Hz. Zeynep’in başını tahtaya vurması kesin değildir. İkincisi, bu iki vakıa arasında bir çelişki bulunmamaktadır; çünkü Kerbela vakıasının iki yönü vardır: Bir yönü dertli, acı verici ve kötüler tarafından gerçekleştirilen cinayettir. Bunun neticesinde insanlık ilahî önderlikten mahrum kalmıştır. Diğer yönünde ise velilerin Allah’ın dini yolunda canlarını feda etmesi, Allah sevgisi, Allah’ın onlara gösterdiği özel inayet ve lütuf ve neticede övünç verici bir son vardır. Yani ilahî okulun ihyası, ümmetin gafletten kurtulması ve adaletsizlerin zulüm ve dinsizlikleri karşısında devrimci bir örneğin sunulması gerçekleşmiştir. Bütün bunlar iftihar edilmeye değerdir. Bundan dolayı Hz. Zeynep “ben güzellikten başka bir şey görmedim” diye buyurmuştur.

Ayrıntılı Cevap

Nakledildiği üzere “önlerinde Hz. Hüseyin’in (a.s) mukaddes başının bulunduğu bir halde şehitlerin başlarını Kufe’ye getirdikleri ve esirlerin kervanı önünde geçirdikleri sırada, gözü o münevver başa ilişince Hz. Zeynep başını önündeki tabure tahtaya vurur ve bunun üzerine başından kan akar.” Merhum Hacı Şeyh Abbas Kumî bu hususta şöyle demektedir: Her ne kadar bu rivayeti Allame Meclisi aktarmışsa da kaynağı Münteheb-i Tarih ve Nuru’l-Ayn denen iki itibarsız kitaptır.[1] Bundan dolayı, gördüğünüz gibi bu nakil temelden tartışmalıdır ve kesin olarak ispatlanmamıştır. Lakin bu nakli bir tarafa koysak bile, Hz. Zeynep’in “ben güzellikten başka bir şey görmedim” cümlesi karşısında, İmam Hüseyin’in (a.s) yasında gözyaşı dökmek ve gamlanmak gibi değişik şekillerde matem tutmanın da kendine has makul bir açıklaması vardır. Şöyle ki; Kerbela ikiyüzlü bir sikke gibidir. Bir yüzünde cahil beşer tarafından gerçekleştirilen bir alçaklık ve diğer yüzünde ise merhametli bir bilge tarafından gerçekleştirilen bir aşkınlık vardır. Onun bir yüzü kan, kılıç, ateş, cinayet ve yağmaydı. Bu, görünen ve Yezit ve Yezit taraftarlarınca gerçekleştirilen bir zahirdi. Ama idrak edilmesi gerekli basiret ve dikkat isteyen ikinci yüz ise ilahî en mukaddes zata yakınlaşmaydı; ilahî okul ve İslam dininin yetiştirdiklerinin verdiği dersler, sergilediği güzellikler, böyle bir okulun ihyası için yapılan özveriler, ilahî mukaddes hedef yolundaki bu fedakârlık ve özveri nedeniyle Allah’ın gösterdiği özel inayet idi. Bu hedef, Allah’ın insanı yaratırken ve hidayete erdirirken taşıdığı ve taşımakta olduğu hedeftir. Bu hedef ve hidayet, insanlığın semavî terbiye şemsiyesi altında kalması için kıyamete dek baki kalmalıdır. Allah’a ait olan bu yüz inayet ve tümüyle güzelliktir. Hz. Zeynep de işte bu yüzü gördüğü için güzellikten bahsetmektedir. Bu yüzden savaş ateşi kızgınlaştığı oranda İmam Hüseyin (a.s) ve bazı yarenlerinin yüzlerinin daha güzelleştiğini ve açtığını ve de gönüllerinin daha sükûnet bulduğunu gözlemlemişlerdir… .[2] Evet, beşerin böyle ilahî hidayetçilerin ve yüce şahsiyetlerin kadrini bilmemesi, en namertçe davranışları onlara reva görmesi ve onlardan insaniyeti esirgemesi acı vericidir. Bu acıyı idrak etmek gönülleri gamlı kılacak, gözleri yaşartacak, duyguları deşecek ve bir matem meydana getirecek kadar büyüktür. Nitekim şehid Mutahhari şöyle demektedir: “Peygamber insan-ı kâmildir. Hüseyin insan-ı kâmildir. Zehra insan-ı kâmildir. Onlar meleklerden daha üstün bir kemale sahip olmakla birlikte insan özellikleri taşımaktadır; yani bir insan gibi acıkmakta, yemek yemekte, susamakta, su içmekte, uykuya ihtiyaç duymakta, çocuklarına sevgi beslemekte ve cinsel güdü taşımaktadırlar. İşte bu yüzden önder olabilmektedirler. Eğer böyle olmasalardı imam ve önder olmazlardı. Onların duygusal ve insanî yönleri bizden daha güçlü olmakla birlikte insanî kemal noktasında melek ve Cebrail-i Emin’den daha yücedirler. Bu yüzden İmam Hüseyin önder olabilmektedir. Çünkü tüm insanî özellikleri taşımaktadır. Büyük oğlu savaşmak için kendisinden izin almak istediğinde onun da ciğeri yanmaktadır. Duygu insanın yetkinliklerindendir. Ama Hakkın rızası için bunların tümünü ayakları altına almaktadır.”[3] Yani bütün bu duygulara rağmen, bu musibet ve ağlamalarda asla ilahî rızanın aksine ve O’nun gazaplanmasına neden olacak bir söz dile gelmemekte veya davranış yapılmamaktadır. Bundan dolayı onların diğer insanlardan farkı, gam ve üzüntülerinin Allah için olmasıdır. Acıları Allah yolunu terk etmeye neden olmamaktadır. Bilakis bu yolda can verinceye kadar direnmektedirler. Bu yüzden ilahi inayeti kazanmaya layık olmakta, canları onunla kanıksamakta ve tevhid fıtratı ondan lezzet alıp mutlu olmaktadır. Bu, vakıanın güzel yüzüdür. Ama İbn. Ziyad o cahilce sözüyle[4] kendi çirkin cinayet ve fiilini Allah’a isnat etti. Onun hedefi kendi cinayetini haklı göstermek ve İmam Hüseyin (a.s) ve yarenlerinin konumunu tahkir etmekti. Lakin Zeyneb-i Kübra ona şöyle bir ders verdi: Allah’tan çirkinlik gelmez, Allah’tan gelen şey tümüyle güzeldi ve biz güzellikten başka bir şey görmedik. Kötü ve çirkin olan şey sen ve senin gibilerden geldi, Allah’tan değil. Sen bizim acı çekmemizi, küçülmemizi ve yok olmamızı istedin. Evet, çile ve acı çektik ama bunun karşısında sabır ve direnç ile Allah’ın inayetine ve güzelliklere ulaştık. O, bizi şehadet arzusuna ulaştırdı, bize izzet ve yücelik verdi ve Peygamber ve ailesinin mektebine hayat ve beka bahşetti. Bunun karşılığında silinmek ve alçaklık da sizin nasibiniz olacaktır.           

 

[1] Kumî, Şeyh Abbas, Müntehü’l-Amal, c. 1, s. 753, çap-ı heftom, Müessese-i İntişara-ı Hicret, Kum, 1372.

[2] Bkz: Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 44, s. 297, bap. 35; c. 6, s. 154, bap. 6, Müessese-i el-Vefa, Beyrut, Lübnan, 1404 k.

[3] Mutahhari, Mürteza, Mektel-i Mutahhar, Goftar-ı 36, s. 180, çap-ı çarom, İntişarat-ı Zaman, Tedvin Ve Tahkik: Cafer Salihan, Tahran, 1382.

[4] Allah’ın kardeşin ve ailene yaptığını nasıl gördün … Meclisî, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c. 45, s. 115, bap. 39, Müessese-i el-Vefa, Beyrut, Lübnan, 1404 k.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Köpek ve domuzun necis oldukları hakkında bir hadis söyleyebilir misiniz?
    14791 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Köpek ve domuzun necaseti hakkında Masum İmamlardan (a.s) elimize çeşitli rivayetler ulaşmıştır. Bu rivayetlerin bazılarında necis sözcüğü açıkça gelmiş bazılarında ise gelmemiştir. Açıkça gelmeyenlerden de köpek ve domuzun necis olmaları gereklilik babından anlaşılmaktadır. Böyle rivayetlerde köpeğin artığı veya domuzun insanın elbisesine değmesi hakkında İmamdan (a.s) sorular ...
  • İmam Hasan Askeri (a.s)’ın biyografisini anlatır mısınız?
    3319 Sire 2020/01/20
  • İslam devletinde medeni kurumların yeri nedir?
    7745 Düzenler 2010/12/04
    Toplumda halk kitleleriyle devlet arasındaki kuruluşlara medeni kurumlar denir. Köy ve şehirlerdeki kooperatifler, dernekler, spor kulüpleri ve birlikler (okul-aile birliği gibi) vb. medeni kurumlara örnek teşkil etmektedirler. Medeni kurumların varlığı halkçı düzenlerin temel özelliklerinden biridir. Bir işi ve mesleği olan herkes bu kurumlara üye olabilirler. Medeni kurumlar, toplumsal ...
  • Allah’ın fertlere evlat verme ve vermemedeki hikmeti nedir?
    70786 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Yüce Allah âlim ve hikmet sahibidir. İlahi sünnet her işin sebepler kanalıyla gerçekleşmesini gerektirir. İlahi sünnetlerden bir tanesi de kendine has nedenler aracılığıyla neslin üremesidir. Tarih boyunca evlendikten sonra veya genel olarak veyahut uzun bir müddet süresince evlat sahibi olmayan birçok insan vardır. Bu fertler arasında ömründe hiçbir günaha ...
  • Kabirde soru ve sual nasıldır ve gayri Müslimler için hangi şekildedir?
    15342 Eski Kelam İlmi 2011/08/17
    Berzah sözlükte iki şey arasında yer alan perde ve engel anlamındadır. Istılahta ise Yüce Allah’ın dünya ve ahiret arasında karar kıldığı ve ölümden sonra insanın ilk menzili olan âleme denmektedir. Berzah âleminden kastedilen, kabir âlemidir; bu âlemde insan kıyamete dek özel bir tür yaşam sürecektir. Burada kabirden kastedilen şey ...
  • Kredi kartlarıyla alışveriş yapılması ve bu kartların nakit paraya çevrilmesinin hükmü nedir?
    6089 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Sorunuzun cevabını Ayetullah Hamenei’nin kalemi şu şekilde cevaplamıştır: Hesapta olan ve alışveriş yaparken ödediğiniz miktarın bir sakıncası yoktur. Ama hesabınızda karşılığı olmadan size kredi hesabı olarak verilen miktar; eğer borç şeklindeyse ve ona faiz geliyorsa, borcun kendisi sahih ama fazlası faiz sayılmaktadır ve haramdır. ...
  • Nazardan korunmak nasıl mümkündür?
    11551 Tefsir 2011/05/09
    Nazar, nefsin oluşturduğu tesirlerindendir ve onun inkar etmeğe bir delil yoktur. Hatta bazı hadiseler nazarın varlığına delil sayılır. Merhum Şeyh Abbas Kummi, nazardan korunmanın yolları hakkında Kalem Suresi'inin 51. ayetini okumayı tavsiye etmiştir. Bu ayetin nüzul sebebine bakıldığında onun nazara karşı etkili olduğu ...
  • Neden esir düşmüş evli kadınlar hakkında Müslümanlara helal olduğuna dair ayet nazil olmuştur?
    6495 Gayri Müslimlerle İlişki 2019/01/22
    Kutsal islam şeriati evli kadınlarla evlilik yapmayı haram bilmektedir. Bu hükümden sadece savaşta esir düşmüş ve belirli şartlara haiz olanlar istisna edilmiştir. Allah teala kafirlerden esir düşmüş esir kadınlar batıl inançlarından beraat ettikten sonra ve rahimleri önceki eşlerinden arınmış ise nikah kıymayı helal etmiştir. Başka bir tabirle ...
  • Niçin ezan Arapça okunmaktadır?
    32652 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2009/08/23
    Ezanın Arapça okunmasının gerekliliğinin en önemli delili ezanın bir ibadet oluşudur. Bu ibadet Peygamber-i Ekrem’in sünneti gereği olduğu gibi korunmuştur. Her ibadetin şekli ve biçimi Allah Teala’nın belirlediği, emrettiği şekilde olmalıdır. Buna ek olarak bu ibadetin asırlar boyunca tahriften uzak kalması, bozulmaması ve ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    6726 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...

En Çok Okunanlar