Gelişmiş Arama
Ziyaret
9215
Güncellenme Tarihi: 2009/12/14
Soru Özeti
Tefsir-i bi-Rey ile entelektüelsel bir görüşten (güvenir (müvassak) haber-i vahit) yararlanarak yapılan tefsir arasında fark nedir?
Soru
Tefsir-i bi-Rey (kişisel sanı ve fikir doğrultusunda yapılan tefsir) ile entelektüelsel bir görüşten (güvenir (müvassak) haber-i vahit) yararlanarak yapılan tefsir arasında fark nedir?
Kısa Cevap

Bazı ilimlerin Kur’anla irtibatı öyle bir şekildedir ki onlar olmaksızın Kur’an ayetlerini tefsir ve tahlil etmek imkansızdır. Sarf ilmi, nahiv ilmi, meani, beyan lügat vb. ilimler gibi. Dolayısıyla müfessir olan bir kimse Kur’anın daha iyi anlaşılması için etkili olan ilimlerde uzman olmalıdır. Kur’anı kerimde “am-has, mutlak-mukayet, nasih-mensuh” gibi konular söz konusudur. Bunları dakik bir şekilde anlamak Kur’an ayetlerine vakıf olmak gerekmektedir. Mutlaka, am’a veya mensuh’a (nesih edilmiş) göre hüküm verilmesinden sakınmalı. Bu nedenledir ki imamlar (a.s.) Kur’an’ın en iyi müfessirleridir. Zira bütün bunlara kâmil bir şekilde vakıf olan kimseler onlardır. Hatta onlar (a.s.) Kuranın hakikati ve konuşan (kuranı natık) kurandırlar.

Diğer taraftan bilinmelidir ki tefsir-i bi-reyin yasaklanması donuk kalıp hiç düşünmemek anlamında değerlendirilmemelidir. Zira Kur’an’da, tefekkürün yapılmamasının kendisi Allah tarafından mezemmet edilmiştir. Allah u Teâlâ Kur’an’ı kerimde şöyle buyurmuştur: “Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı”.[i] Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede müşriklerin delalete ve sapıklığa gitmelerinin nedenini Kuranda düşünüp tedebür etmediklerine bağlıyor. Tefsir-i bi-reyin anlamı şudur: Şahıs masumlar tarafından yapılmış tefsirlere, ayetler bağlamında nakledilen hadislere ve aynı konuyla alakalı olan diğer ayetlere (am-has, mutlak-mukayet, nasih-mensuh) teveccüh etmeksizin veya tefsir ilmine (veya tefsir ilmiyle irtibatı olan diğer ilimlere) vakıf olmaksızın sadece kendi zihninde tasarlamış olduğu öncülerle kuran ayetlerini tefsir ve tahlil ederek sadece kendi inançlarını kurana dayatmak için yapılan tefsirdir.

 


[i] Nisa, 82.

 

Ayrıntılı Cevap

İlkin sorunun cevabına varmak için yardımcı olabilecek birkaç noktayı hatırlatacağız:

Bir: Kur’an ayetlerinin çoğu umumun anlaması için nazil olmuştur. Bu nedenle umumun ayetlerin zahirinden anladığı manalar hüccettir aynı nedenden dolay usulcular kuranın zahirlerinden anlaşılan manalar (çelişkilik ve çelişkiliğe neden olmayacak taktirde) hüccet olduğunu söylemişlerdir.[1]

İki: elbette ki kuranı kerimde özel ve has ayetlerde vardır ki onların anlaşılması peygamber ve ilimde derinleşmiş (rasihun) kimselerin uhdesine bırakılmıştır. Onlardan yardım alınmaksızın bu ayetleri anlamak imkânsızdır.

Üç: Kuranı kerimde “am-has, mutlak-mukayet, nasih-mensuh” şeklinde ayetler vardır. Onları dakik bir şekilde derk etmek için kuran ayetlerine vakıf ve musallat olmak gerekir ki mutlak, am ve mensuh ayetler esasına göre mana edilmemelidir.

Dört: Bazı ilimler doğrudan Kar’an’ı tefsir etmekle irtibatlı değildir ama öncül olma bakımından irtibatlıdır. Öyle ki onlar olmaksızın kuranın ayetlerini dakik bir şekilde tefsir ve tahlil etmek imkansızdır. Sarf ilmi, nahiv ilmi, maani, beyan, lügat vb. ilimler gibi. Dolayısıyla müfessir Kur’an’ı daha iyi anlamak için etkili olan ilimlere vakıf olması gerekmektedir.

Anlatılan noktaları dikkate alarak sorulan sorunun cevabına geçeceğiz.

Tefsir-i bi-rey ve Düşünmemek: 

Bilinmelidir ki tefsir-i bi-reyin yasaklanması donuk kalıp hiç düşünmemek anlamında değerlendirilmemelidir. Zira Kur’an’da, tefekkürün yapılmamasının kendisi Allah tarafından mezemmet edilmiştir. Allah u Teâlâ Kur’an’ı kerimde şöyle buyurmuştur: “Onlar Kur’an’ı düşünmüyorlar mı? Yoksa kalplerin üzerinde kilitleri mi var?[2] Diğer taraftan da Allah u Teala kuranı kerimden yeni anlamlar istinbat edenleri övmüştür ve bu bağlamda şöyle buyurmaktadır: “içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi[3] Başka bir ayeti kerimede şöyle buyurmaktadır. “Hâlâ Kur’an’ı düşünüp anlamaya çalışmıyorlar mı? Eğer o, Allah’tan başkası tarafından (indirilmiş) olsaydı, mutlaka onda birçok çelişki bulurlardı”.[4] Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede müşriklerin delalete ve sapıklığa gitmelerinin nedenini Kuranda düşünüp tedebür etmediklerine bağlıyor. İslam peygamberi “Gadir-i Humda” okuduğu veda hutbesinde insanlara şöyle diyor: “ey insanlar kuranda düşününüz, onda dikkatli olunuz, ayetlerini anlayınız, kuranın müteşabih ayetleri arkasından gitmeyiniz, onun muhkem ayetlerine bakınız”.[5] Bu nedenle kuran ve rivayetler insanları kuranın ayetleri hakkında düşünmeye, tefekkür ve tedebbür etmeye teşvik ve davet ediyor. Şüphesiz yapılacak tefekkür ve tedebbür neticesinde kuran ayetleri hakkında tefsiri ve tahliller ortaya çakacaktır.      

Ama “tefsir-i bi-rey” şeklinde yorumlanan ve İslam dininde mezemmet edilen ve kötülenen tefsir şekli şöyledi: Şahıs masumlar tarafından yapılmış tefsire, ayetler bağlamında nakledilen hadislere ve aynı konuyla alakalı olan diğer ayetlere (am-has, mutlak-mukayet, nasih-mensuh) teveccüh etmeksizin veya tefsir ilmine (veya tefsir ilmiyle irtibatı olan diğer ilimlere) vakıf olmaksızın sadece kendi zihninde tasarlamış olduğu öncülerle kuran ayetlerini tefsir ve tahlil ederek sadece kendi inançlarını Kur’an’a dayatmak için yapılan tefsirdir.

Böylece yapılan tefsir İslam dini tarafından kabul görülmemektedir. Her kim ilmi ve bilgisi olmaksızın kuran hakkında bir söz söylerse yeri cehennem olacaktır denilmiştir.[6]

Buna binaen açıklandığı noktaları dikkatle şöyle bir değerlendirme yapabiliriz: Tefsir ilmine ve usul, lügat, nahiv, hadis vb. ilgili ilimlere vakıf olmaksızın gelişi güzel bir şekilde Kur’an’ı tefsir etmeye kalkışan kimse Allahtan fasıla almış ve peygamberin (s.a.a.) ifadesiyle ateşte yerini hazırlamış olacaktır.[7] Ama usullere ve dini ölçülere bina edilmiş olan entelektüelsel tefsir ise “tefsir-i bi-rey” sayılmamaktadır.

Dikkate alınması gereken usullerden bir tanesi masumlardan geride kalan rivayetlere dikkat etmektir. Zira Allah u Teala kuranı mesetmek için tahareti şart koşmuştur.[8] Mes ise zahiri ve batini olmak üzere her iki kısmı kapsıyor. Yani Kur’an’ın zahirini mes etmek için zahiri taharet şart olduğu gibi Kur’an’ın batınını mesetmek; yani Kur’nın derin manalarına varabilmek için de batini taharet şarttır. Taharetin fazla olduğu oranda kuranın hakikatine ulaşmak için de o kadar fazlalaşır. Bu nedenle imamlar (a.s.) pak, masum, günahlardan ari ve kamil taharete sahip oldukları[9] için Kur’an’ın en iyi müfessirleridirler. Belki de onlar Kur’an’ın hakikati ve kunuşan (kuranı natık) kurandırlar.

Netice itibariyle masumlar dışında başka kimseler kuranın gerçek müfessiri olabiliyor bağlamında şunu söylemek gerekir: Kur’an’ın müfessiri olabilmek için evvela: tefsir ilmi ve tefsir ile irtibatlı ilimlere yeterince vakıf olunmalı, Saniyen: Bir ayet hakkında masum olan kimseden nakledilen bir rivayet varsa yapılan tefsirler ona aykırı olmamalı, Salisen; Daha önceden kabul görülmüş öncülerle tefsir edilmemelidir.   

 


[1] Bu bağlamda “tefsir-i efrad-i muhtelif ez kuran” indeksine müracaat ediniz. {HYPERLINK "http://farsi.islamquest.net/Question Arc-hive/5370.ASPX}

[2]E fe la yetedebberunel kur'ane em ala kulubin akfalüha”, (Muhammed, 24).

[3]Hâlbuki onu peygambere ve içlerinden yetki sahibi kimselere götürselerdi, elbette bunlardan, onu değerlendirip sonuç (hüküm) çıkarabilecek nitelikte olanları onu anlayıp bilirlerdi. Allah’ın size lütfu ve merhameti olmasaydı, pek azınız hariç, muhakkak şeytana uyardınız”, (nisa, 83); “Tefsir-i İsna Aşeri”, c. 1, s. 10. 

[4] Nisa, 82.

[5] TABERİSİ,  Ahmet b. Ali “el-İhticac”, Mehşhed-i Mukades, Neşri Murteza, 1403, c. 1, s. 60; “tercüemei ec nesaih”, s. 400.

[6] SADUK, “et-Etevhit”, intişarati camiai müdderisin hevzei ilmiyei kum, 1357, şemsi kameri, s. 91. 

[7] Kuranı bi-rey ile tefsir eden kimse yeri ateş dolu olsun”, RAZİ, Fahruddin Ebu Abdullah Muhammed b. Ömer,”Mefatihu’l-Gayb”, baskı, 3, Beyrut: Daru’l – ihyau’t - turasil - Arabi, 1420, c. 7, s. 148.

[8] “Onu ancak tertemiz kılınmış kimseler mesederler”. (vakia, 79).

[9] (Sadece Allah siz ehli beytten ricsi götürmek ve sizi (ehli beyti tertemiz kılmak ister”, (Ahzap 33).

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar