Gelişmiş Arama
Ziyaret
10469
Güncellenme Tarihi: 2010/06/17
Soru Özeti
Filistin İsrail’in asıl yeri değil midir?
Soru
İsrail oğulları ve peygamberlerinin asıl ve tarihi vatanı bugünkü Beytu’l-Mukaddes, Urşelim ve bunların etrafındaki yöreler değil midir? Hz. Süleyman (a.s) bu yörelerde hâkimiyet sürmüyor muydu? İsrail oğullarının peygamberleri ardı ardına bu bölgelerde peygamber olmamışlar mıydı? Görünüşe göre Müslümanlar sonları Arabistan’ın kuzey bölgelerine ve bu Filistin’e girmişlerdir. O halde biz İsrail’i kendi iddialarında nasıl haksız görmekteyiz? Lütfen bunu açıklar mısınız?
Kısa Cevap

Yahudiler ve Siyonistler Filistin’in ilk sakinleri değildi. Bilakis onlar bu bölgeye gelmeden uzun bir zaman önce Filistin’de kalanlar vardı. M.Ö. 3500 yılında Sami kavimleri Hicazın merkezinden Filistin gibi bölgelere göç etmiş idi. Kenan Arapları gibi kavimler de Filistin’i kendilerine yurt edinmiş idi. Filistin’i yurt edinen ilk sakinler Kenan kavmi idi. Milattan yaklaşık bin yıl önce Ege denizi çevresinden gelen Filistinli adlı bir kavim bu bölgeye göçmüş ve Kenanlıların yerini almıştır. Filistin yörelerine Filistinliler ve Kenanlıların göç etmesinden müddetler sonra İsrail oğulları Hz. Musa (a.s) eşliğinde Filistin’i yurt edinmişlerdir. Bundan dolayı Filistin toprağı Yahudilerin ve Siyonistlerin asıl vatanı değildir.

Ayrıntılı Cevap

Filistin Toprakları:

Siyonistlerin bugün İsrail olarak adlandırdıkları bölge Filistin toprağıdır. Filistin üç kıtadan müteşekkil Avrupa, Afrika ve Asya’yı birbirine bağlayan önemli bir güzergâh üzerinde yer aldığından tarih boyunca sürekli imparatorların ve savaş komutanlarının saldırılarına maruz kalmış ve onlar her zaman liman şehirlerine ve Filistin’in ticari yollarına egemen olmak için çabalamışlardır. H-K. ikinci asırdan sonraya dek Filistin sakinleri genellikle ortak dil ve kültürü taşıyan Araplardan oluşmaktaydı. İslam dininin ve peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) gelmesinden sonra, her ne kadar bu bölgede Yahudilerden ve Hıristiyanlardan oluşan küçük bir topluluk kendi dinleri üzerine kalmıştıysa da tedrici olarak Yahudilerin de içinde bulunduğu Filistin halkının çoğu Müslüman olmuştur. Filistin uzun süre yıllar boyunca süren yaşanan savaşlarda dünya güçleri arasında elden ele geçmekteydi. İkinci halife zamanında ise İslami güçlerin eline geçmiştir.[1]

Yahudiler ve Filistin’in Sakinleri:

Yahudiler (diğer adları İsrail oğulları olan ve Hz. Yakup’un neslinden gelenler) ve Siyonistler Filistin’in ilk sakinleri değildi. Bilakis onların Filistin’e gelmesinden uzun yıllar önce bu toprakları yurt edinenler vardı ve bu toprakların on bin yıllık bir uygarlık geçmişi mevcuttur. Milattan üç bin beş yüzyıl önce Sami kavimleri Hicazın merkezinden Mısır, Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin yöresine göç etmiş ve Kenan Arapları gibi kavimler Filistin’i yurt edinmiş idi. Filistin’e ilk yerleşenler olarak tanınan Kenanlılar şehir halkı olup ileri bir uygarlığa sahip idiler. Milattan yaklaşık iki asır önce orada “Kenanilik” adıyla bir devlet kurdular. Milattan yaklaşık bin yıl önce Ege denizi çevresinden Filistinliler adıyla bazı kavimler bu bölgeye göç etmiş ve Kenanlıların yerini almıştır. Filistinlilerin ve Kenanlıların Filistin bölgesine göç etmesinden müddetler sonra İsrail oğulları Hz. Musa (a.s) eşliğinde Filistin’e yerleşmişlerdir. Sonraları Hz. Davut (a.s) ve Hz. Süleyman (a.s) bu topraklar üzerinde kendi devletlerini kurmuşlardır.[2]

İsrail Oğulları Kavmi ve Siyonizm

İsrail oğulları kavmi her ümmetten çok peygamberlerine zulüm ve sitem etmiş, onların sözlerine itina etmemiş ve onları şehit etmiştir. Bu zulüm ve sitemlerin neticesinde onlar dünyanın değişik bölgelerine dağılmıştır. Daha sonra yaklaşık 120 yıl önce 1987 yılında dünya Siyonizm’i adıyla İsviçre’nin Bal kentinde Yahudilerin değişik ülkelerdeki önderlerinden 240 kişi tarafından dünya Siyonizm’i adıyla bir hareket ve örgüt kurulmuş, bu örgüt Filistin topraklarının sahipliği iddiasında bulunmuş ve Filistin’de Yahudi devleti kurmayı gaye edinmiştir.[3]

Siyonizm’in Kuruluş Hedefi:

Genel olarak Siyonizm’in usulleri ve Siyonistlerin hedefi, Yahudilikten bir mezhep ve bir ulus-devlet inşa etmek ve yayılmacı savaşlar aracılığıyla dünyadaki tüm Yahudileri Filistin topraklarında toplamaktır; zira mantık ve dünya kanunları esasınca bir yerde savaşmaksızın, zorbalık yapmaksızın ve öldürmeksizin yaşamak pekala mümkündür. Bir bölgede uzun bir müddet yaşamak için o bölgenin sahibi olunduğuna dair iddiada bulunmaya ve oranın asıl sahiplerin malı olmadığını söylemeye gerek yoktur. Oysaki Siyonistler, bir grup Yahudi’nin uzun bir müddet Filistin topraklarında yaşamasını ve peygamberlerin onları hidayete erdirmek için orayı seçmesini bahane ederek savaşmak ve Müslümanları öldürmek suretiyle Filistin’in malikiyeti iddiasında bulunmuş ve de mantık ve tüm insan hakları kanunlarının aksine hareket etmişlerdir. Bu, vatanseverlik dışında başka bir hedefin göstergesidir.

Netice:

Belirtilenlerden alınan netice üzere Filistin toprakları Yahudilerin, İsrail’in ve Siyonistlerin asıl vatanı değildir ve onlar Filistin’i gasp etmişlerdir. Bu nedenle onlar Filistin halkını öldürmekte ve hakkı dile getirmemektedirler. Elbette Filistin Müslüman, Yahudi ve Hıristiyan tüm insanlara aittir; ama orada Siyonistlerin yaptığı gibi yeni bir ulus ve mezhep kurmak için Filistin halkını öldürmek kabul edilemez. Bu yüzden başka ülkelerde veya Filistin’de yaşayan bazı Yahudiler defalarca İsrail ve Siyonistlerin cinayetlerine itiraz etmişlerdir.

 


[1] Serzemini İslam (Şınaht-i Keşverhaye İslami Ve Nevahi Müselman Neşine Cihan) s. 116.

[2] Henri Ketan, Filistin ve Hukuku Beynu’l Milel, Tercüme Fedai Aragi, Gulam Rıza, s. 13, İntişaratı Emir Kebir, Tahran, çapı dovvum, 1368 h.ş; Guli Zevvare, Gulam Rıza, Serzemini İslam (Şınaht-i Keşverhaye İslami Ve Nevahi Müselman Neşine Cihan) s. 116, İntişaratı  defteri Tebliğat-ı Hovzei İlmiyeyi Kum, 1377 h.ş. Bu konuya Tevrat (İ’dad Seferi, bab.34, ve bab. 35, ayet. 10 ve Çıkış Seferi, bab. 3, ayet. 17) açıkça değinmiştir.

[3] Siyonizm’in nasıl kurulduğu hakkında daha fazla bilgi edinmek için bu sitede bulunan 18334sayılı (site: 17946) ve “Dünya Siyonizm’i Nedir” konulu araştırmaya müracaat edebilirisiniz.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Teorik İrfan ile Pratik İrfanın farkı nedir?
    9393 Teorik İrfan 2008/05/04
    Pratik irfanın iki manası söz konusudur:1- Sulûkun bizzat kendisi ve davranış.2-Sulûk yöntemini içeren öğretiler.Pratik irfan bazen birinci anlamın karşısında kullanılırken bazen de ikinci anlamın karşısında; yani pratik irfan, salikin bulgularını veya varlık felsefesi ve bilgi felsefesi konularını araştırmaktadır. ...
  • Melekler Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bilmekteydiler?
    11505 Tefsir 2011/06/20
    Meleklerin Âdem’in yaratılmasından önce Âdem’in bozgunculuk çıkaracağını nerden bildiği hususunda bir takım ihtimaller beyan edilmiştir:1. Lavh-i Mahfuz kanalıyla Âdem’in zürriyetinin yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağı ve kan akıtacağı öğrenilmiştir. 2. İlahi haberler yoluyla öğrenilmiştir.3. Bu konu gerçekte meleklerin öngörüsüydü; çünkü onlar insanın bir takım tabii çelişkiler taşıyan toprak ...
  • Hz. İbrahim’in gerçek babası kimdir?
    75089 تاريخ بزرگان 2011/07/21
    Bu soru iki bölümden oluşmaktadır:1. Hz. İbrahim’in babası ile ilgili bölüm2. Tüm peygamberler ile ilgili bölümBirinci bölümdeki soruyla ilgili olarak iki bakış vardır:1. Ehli Sünnet’e mensup bir grup Hz. İbrahim’in babasının putperest ve ...
  • Neden ağaç altında cinsel ilişkiye girmemek gerekir?
    7510 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/11
    Bazı alimlere göre[1] cinsel ilişkiye girmenin mekruh olduğu yerlerden biri meyveli ağacın altıdır.[2] Yani bu işin orada yapılmaması daha iyidir. Ama haram değildir. Bu kerahetin nedeni Peygamber Efendimizin (s.a.a) buyurduğu şu sözdür: ‘Meyveli ağacın altında karınla cinsel ilişkiye girme; ...
  • Bir Müslümanın, Amerika’daki mahkemelere bir dava için başvurması caiz midir?
    5665 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2008/11/01
    Ayetullah Uzma Hamenei (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Eğer kadının hakkını elde etmesi, gayri İslami mahkemelere başvurmasına bağlıysa, özellikle bu mahkemelere başvurmaması kadın için zorluk ve sıkıntıya sebep olacaksa; başvurmasında bir mani yoktur.”Hazreti Ayetullah-il Uzma Mekarim Şirazi (r.a)’nin bürosunun cevabı:“Hakkını elde edecek başka bir yolu olmaz ve bu mahkemelere başvurmak ...
  • İnternette veya başka yerlerde Müslüman olmayan ve tanınmayan kimselerin müstehcen resimlerine bakmanın hükmü nedir?
    17056 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/05/13
    Continue... ...
  • Neden İdeolojimizin ve dünya görüşümüzün bazı gerekliliklerini terk etmemiz yanlış karşılanmaktadır?
    3487 چیستی دین 2020/01/22
    Aslında İdeoloji sözlükte inanç bilimi olarak geçer. Ama inanç ve düşünce sistemi yerine istimal edilmektedir.Terminolojik olarak ise bazen genel anlamda Teorik ve pratik düşünceler bütünü olarak istimal edilmekte; bazen ise özel anlamda dünya görüşünün karşısında kullanılmaktadır.İkinci anlamında kullanılacak olursa İdeoloji, insan ...
  • Erkeklerin kadının şarkı söylemesini duyması caiz midir?
    21823 کلیات 2012/05/27
    İşaret ettiğiniz gibi kadın ve erkek yaratılış açısından birçok farklılık taşır ve bu esas uyarınca onların her biri için değişik hükümler göz önünde bulundurulmuştur. Hz Ayetullah Hamaney kadınların meddahlığı hakkında kendilerinin sesi namahreme ulaşması durumunda şöyle söyler: “Eğer kadının sesi zevk ve şehvetin tahrik olmasına neden olursa ...
  • Terörist olarak itham edilme ve suçlamalara konu olma korkusuyla Amerika’da bir kadın örtünmeye riayet etmeyebilir mi?
    5238 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    Büyük taklit mercilerinin bürolarından şimdiye dek aşağıdaki cevaplar elde edilmiştir:Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu: Sorudaki farzda caiz değildir. Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü ...
  • İmamlar ve âlimlerin şiir hakkındaki görüşü nedir?
    7363 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/03
    Bazıları İslam’ın şiir ve şiir söylemeyle bağdaşmadığını sanmaktadır. Oysaki bu bir vehimden ibarettir. Şüphesiz şiir zevki ve şiir söyleme sanatı insan varlığının tüm sermayeleri gibi doğru bir yolda kullanıldığı ve olumlu ve yapıcı bir şekilde istifade edildiği takdirde değerlidir. Ama inanç ve toplum ahlakının temellerini viran etmek ...

En Çok Okunanlar