Please Wait
7144
Evs kabilesinden olan Bura b. Azip İslam Peygamberi’nin sadık dostlarındandır. Peygamber’in savaşlarının çoğunda Peygamber’in yanında savaşmıştır. O, 14 gazvede Peygamber’in emrinde savaştım, demiştir. Onun katıldığı ilk savaş Handek savaşıdır. Bedir savaşında ise yaşının küçük olduğu için birkaç arkadaşıyla birlikte yarı yoldan geriye döndürülmüştür. Hicri 24 yılında Rey şehrinin onun komutasında fethedildiği nakledilmiştir.[1] Bura b. Azip Hz. Ali’nin özel ashabından idi. Çok zamanlar o Hazretin emrinde ve yanındaydı. Bir gün Hz. Ali ona bu dini nasıl buldun? diye sordu ve o şöyle dedi: “Seni takip etmden önce Yahudiler gibi idik, dinden bir şey anlamıyorduk. Bu yüzden ibadete önem vermiyorduk, ama sana uyduğumuz zamandan beri imanın gerçeği kalbimize yerleşti ve ibadetin ağırlık ve önemini kendi vucüdumuzda hissediyoruz.”[2]
O ve kardeşi Ubeyd b. Azip sürekli Hz. Emiru’l-müminin Ali’nin savaşlarına katılıyorlardı.[3] Bura b. Azip hilafet konusunda şöyle demiştir. “Sakife olayını (Sakife’de Ebubekir’in halife olarak bazı kişiler tarafından seçildiğini) duyunca sanki dünya başıma yıkılmış gibi oldum. Dünya gözüm önünde karanlık oldu. Gece oluncaya kadar hüzün ve üzüntü içinde kaldım. Gece vakti Mescid’e gittim Mıkdad, Ebuzer, Selman, Huzeyfe, Ammar b. Yasir, Ubadet b. Samit ve Zubeyr b. Avam’ın bir köşeye çekilip hilafet konusunda konuştuklarını gördüm ben de onlara katıldım.[4]
Bura b. Azip Hz. Hüseyin şehit olduğu sırada Kufe’de oturuyordu ancak Hz. Hüseyin’e yardım etmedi. Sonraları İmam Hüseyin’e neden yardım etmedi diye tessüf eder üzülürdü.[5] O Kufe’de Musab. Zubeyr’in başta olduğu dönemde vefat etmiştir.[6]
[1] İbn-i Abdu’l-Birr, Ebu Omer Yusuf (Ö. 436) El-İstiab Fi Marifeti’s-Sahabe c. 1 s. 155 Beyrut Daru’l-ciil 1. bskı 1992.
[2] Meclisi, Biharu’l-Envar c. 7 s. 192 Muessestu’l-Vefa Beyrut 1404
[3] İbn-i Hacer Askelani, Ahmed b. Ali, (ö. 852) El-İsabe fi marifetu’s-Sahebe c. 1 s. 410 Daru’l-kurub elilmiyye 1. baskı, 1995
[4] Buharu’l-Envar c. 8 s 55
[5] Adge. C. 41 s. 315
[6] El-İstiab c s. 155