Gelişmiş Arama
Ziyaret
5872
Güncellenme Tarihi: 2010/11/08
Soru Özeti
bazı vacip ve müstahaplara önem verilmesi namazın yerine geçebilir mi?
Soru
acaba fakirlere, hastalara, camilerin yapılmasına vb. gibi yerlere yardım etmek namazın kılınmamasını telafi ediliyor mu?
Kısa Cevap

Cevaba geçmeden önce bir noktayı açıklamamız lazım, oda şudur: İslami hüküm ve yasalarda, her ne kadar maslahat ve mefsede konusunu göz önünde tutulmuş ise de, insanın aklı bu hükümlerin tüm fayda ve zararlarını tek başına derk edebilmesi olanaksızdır. Bu bağlamda kesinlikle Allahın vahyine ve masumların sözlerine tabi olması gerekir. Bu nedenle sorduğunuz yukarıdaki sorunun[1] cevabı noktasında ayet ve rivayetlere bakıp ayet ve rivayetlerin söylediği neyse onu ancak yapabiliriz. Onun ötesine gitmek doğru olmadığı gibi sorumluluk getiriyor. Yapılan araştırma neticesinde şunu diyebiliyoruz: fıkıhta tahyiri; yani insan iki amel karşısında seçenek sahibi kılınmış, ikisinden her hangi birisini seçip yerine getirebiliyor şeklinde bazı vacipler var olmaktadır. Örneğin orucun kefareti bağlamında altmış gün oruç tutmak ile altmış fakirin karnını doyurmak veya bir müd (yaklaşık 750 gr.) değerinde yiyecek vermek arasında muhayyer ve onlardan her hangi birisini seçip yerine getirebiliyor.[2] Ama farz olan namazlar hakkında böyle bir durum söz konusu değildir. Yani hiçbir şey namazın yerini dolduramıyor. Hatta diğer iyi amellerin kabul görülmesi, namazın kabul olunmasına bağlayan rivayetler var olmaktadır. Aşağıdaki rivayet gibi ki, şöyle buyuruyor: namaz kabul görülürse diğer ameller de kabul görülecek, namaz kabul görülmese diğer amellerde kabul görülmeyecektir.[3]  

Her halükarda başka amellerin namaza alternatif olabileceği noktasında kurandan veya rivayetten her hangi bir delil olmadığı halde sanılarımıza dayanarak amel edemeyiz. Aksi takdirde Allah katında hüccetsiz kalırız. Farklı hastalıklara sahip olan bir kimse, doktora müracaat etmiş, doktor her hastalığı için has bir ilaç uygun görmüş. Hasta olan kimse has hastalığı ( örneğin kalp hastalığı) için uygun görülmüş ilacı değil, başka bir hastalığı (örneğin diyabet hastalığı) için uygun görülmüş ilacı defalarca içemeyeceği gibi, nafileleri yerine getirmek (müstahap olan şeylerle meşgul olmak) bahanesiyle temel ve çok önemli olan namaz gibi farz olan ilahi emirden gafil kalıp başka bir şeyi onun yerine koyamayız.

Ama kazaya kalmış müstahap bazı namazlar; örneğin kazaya kalmış gece namazı gibi, sadaka vererek telafi edilmesi mümkündür.[4]    



[1]  Acaba fakirlere, hastalara, camilerin yapılmasına vb. gibi yerlere yardım etmek namazın kılınmamasını telafi ediliyor mu?

[2] Tevziu'l-Meseil-i Meraci, c. 2, s. 928.

[3] Muhadis-i Nuri, Müstedrekü'l-Vesail, c. 3, s. 25.

[4] Günlük namazlara bağlı nafile (sünnet) namazları (geşmiş ise) kaza olarak yerine getirilmesine tekit edilmiş nafilelerden sayılmakta ve şöyle rivayet edilmektedir: "dünyayla meşgul olup nafileyi terk eden kimse, Allah Resulünün sünnetini hafife almış, önemsememiş ve zayi etmiş bir kimse olarak Allahın huzuruna varır. (Tümünü) kaza edemiyorsa her iki rekât yerine bir müd (yaklaşık 750 gram) kefaret versin. İki rekât için bir müd veremiyorsa dört rekât için bir müd versin, dört rekât için veremiyorsa, gece namazı için bir müd, gündüz nafileleri için de bir müd, bunu da veremiyorsa (en azında) günlük nafileleri için bir müd verisin. Elbette (bilinmelidir ki,) kaza etmek sadaka vermekten daha faziletlidir. (er-revdetu'l-Behiyye fi Şerhi'l-Luma'i-d-Dimişkiye, (eski çap), c. 2, s. 109).    

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi ayet tevhidin kısımlarını içermektedir? Tevhidin kısımları nelerdir?
    16882 Eski Kelam İlmi 2011/08/14
     Tevhit konusu, Kuranî ve dinî kavramlar içinde en derin ve geniş konulardandır. Çünkü tevhidin çeşitleri ve mertebeleri vardır. Bu yüzden Kuran’da tevhit konusu birçok sure ve ayette genişçe ve derin olarak işlenmiştir. Kuran’ın bu üslup ve tarzı temel kavramlardadır. Bugün bu üslup, Kuran’ın konusal ...
  • Genetik düzeltmenin hükmü ve bu yöntemle dünyaya gelen çocuğun hükmü nedir?
    7251 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/11
    Genetik düzeltmeler yapmanın birçok çeşidi söz konusudur bu yüzden tabii olarak hükümleri de farklıdır.Ancak genel olarak söylemek gerekir ki genetik düzeltme karı kocanın (eşlerin) sperm ve yumurtalığı üzerinde yapılır ve maksat dünyaya gelecek çocuğun genler ve kalıtımla geçen hastalıklara karşı bağışıklık kazanması olursa ...
  • Niçin bizim mektepte imamlık makamı babadan oğla irsi olarak geçmektedir?
    8827 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    İmamet makamı masum olmak ve bol ilim gibi vasıflara sahip olan kişiye verilir. Bu vasıflara kimin sahip olduğunu yalnız Allah Teala bilir. Bu yüzden imamlar dünyaya gelmeden önce onların isimleri ve özellikleri Allah tarafından Peygambere bildirilmiştir. Ama imamlık veya peygamberlik makamının gereken liyakati taşıdığı için önceki peygamberin soyunda yer ...
  • Acaba İmam Hüseyin(a.s) bir hadisinde, Arap ve Acem arasında fark koymuş ve Acemleri kınamış mıdır?
    9935 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2010/09/04
    Dile getirdiğiniz rivayet Ebu Ebdillah (a.s)'dandır. Yani İmam Sadık (a.s)'tan, İmam Hüseyin (a.s)'den değildir. Şöyle buyurmuşlardır: “Biz Kureyşteniz ve bizim Şialarımız da Araptırlar, acem değil”. Bu rivayetin zahir anlamı dikkate alındığında Arap, acem ve Kureyş'ten maksat bilinen meşhur ırklardır. Ama bu rivayet senet açısından zayıftır. ...
  • Müslüman kadınlar camiasından ilmi havzalarda içtihat derecesine ulaşanlar var mı?
    10122 تاريخ بزرگان 2010/06/08
    İslam’ın ilime önem vermesi ve ilimi kadın erkek herkese farz kılması sonucu bazı kadınlar ilim öğrenimine iştigal edip sonunda içtihat derecesine ulaşmışlardır.Örneğin, H. K. 1403 yılında vefat etmiş olan Bayan Müçtehit Emin ve şimdi kadınların ilmi havzalarının değerli üstatlarından ...
  • Ailenin duyarsılığından dolayı tutumadığım oruçları kaza etmek zorunda mıyım?
    5608 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/14
    Hz. Ayetullahi’l-uzma Sistaninin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Eğer itminanla orucun vacip olmadığına inanarak oruç tutmamışsa (kefaret yoktur ve) kaza yeterlidir.Hz. Ayetullahi’l-uzma Mekarım-i Şirazinin (allah yüce gölgesini dahada uaztsın) defteri:Namaz ve oruçları tedrici bir şekilde kaza ediniz. Kefaretin ile ilgili (niteliği hakkında) tevzihu’l-mesailimizdeki 1301-1402 numaralı meselelerdeki ...
  • Ağzı temizleyen maddelerin içinde genellikle az miktarda alkol bulunur. Bunun hükmü nedir?
    6519 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/06/12
    Sarhoş edici[1] sıvılardan olup olmadığı belli olmayan alkoller temiz hükmündedirler. Onların karıştırıldığı sıvıların alınıp satılması ve kullanılmasının herhangi bir sakıncası yoktur.[2]
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27338 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • el-Muttali ve el-Mulakkan sıfatlar kemaliye mi yoksa veya cemaliye sıfatlardan mıdırlar?
    7183 Eski Kelam İlmi 2012/05/15
    İster Allah’ın lütfunu, ister kahrını vs. yansıtsın bir sıfatın Allah’ta olduğunu ispat eden bütün sübuti sıfatlar kelam ilminde cemal sıfatları diye bilinmekte ve varlık açısından aralarında herhangi bir fark yoktur. Soruda gelen el-Muttali (Telkin edici) ve el-Mulakkan (Bilen)’da bunlardandır. ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    17757 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...

En Çok Okunanlar