Gelişmiş Arama
Ziyaret
10810
Güncellenme Tarihi: 2011/01/20
Soru Özeti
Ben kıldığım namazın doğru olup olmadığı hakkında şüphe ediyorum. Doğru ve sahih namaz kılmayı bana öğretir misiniz?
Soru
Ben kıldığım namazın doğru olup olmadığı hakkında şüphe ediyorum. Namaz kılmayı öğrenmek istiyorum ama birinden sormaya utanıyorum. Bu yüzden en çabuk zamanda isteğime cevap vermenizi umuyorum.
Kısa Cevap
Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız.
Ayrıntılı Cevap

Sorunuza cevap vermeden önce şu noktaya dikkat etmelisiniz: İnsanın bilmediği bir şeyi sormasının utanılacak bir yanı yoktur; çünkü bilmemek ve sormak hiçbir zaman ayıp değildir. İnsanın ondan utanması gerekmez. Aksine sormak erdemin derecelerinden sayılır; zira sormak hakikati ortaya çıkarır. Soran insan hakikat peşinde olup ilim ve marifete taliptir. Bunlar soran insanın şahsiyetini oluşturan şeylerdir. Alim ve müminlerin yaşam tarzı ve metodu, dini meseleler ve inançlar hakkında sormada mutlu olduklarını ve soran insanı güzel karşıladıklarını göstermektedir. Onlar bu meseleyi tahammül ve güler yüzle karşılamaktaydılar. Kur’an’a müracaat ettiğimiz zaman onun insanı sormaya ve bilgi edinmeye teşvik edip yönelttiğini görmekteyiz. “Senden önce de ancak, kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Eğer bilmiyorsanız ilim sahiplerine sorun.”[1] Bundan dolayı sormak ve öğrenmek ayıp olmadığı gibi sormamak ayıp ve noksanlıktır. Akıllı insan bu ayıptan kendini uzak tutmalıdır. Bu mukaddimeden sonra namazı öğrenmenin çok rahat ve kolay olduğunu söylemek gerek. Bundan dolayı burada birkaç meselenin yanında onu beyan ediyoruz:

1. Her bireye gece ve gündüz beş defa namaz kılmak farzdır ve bunların tertibe de şöyledir:

1-1- Vakti fecrin doğmasından güneşin doğmasına dek olan iki rekât sabah namazı.

1-2- Her biri dört rekât olan öğle ve ikindi namazları; yani dört rekat öğle namazı ve dört rekat ikindi namazı.

Elbette bu yolcu olmayan kimse içindir. Ama yolcu bir şahıs için dört rekâtlık namazlar iki rekât olur. Öğle ve ikindi namazlarının vakti öğle başından güneşin batmasından önceye kadardır.

1-3- Akşam namazı. Akşam namazı her zaman üç rekâttır; yani yolculukta yarıya inen dört rekâtlık namazlar gibi değildir. Kılınma vakti yaklaşık güneş batımından on beş dakika sonradır; yani doğudaki kızıllık gittikten sonradır. Doğudaki kızıllıktan maksat, yeryüzünün doğusunda bulunan kızıllıktır. Bu kızıllık akşam namazı vaktinde yok olur. Bundan dolayı akşam namazının vakti bu zamandan gece yarısına dört rekâtlık bir yatsı namazı vakti kalıncaya kadardır. Bu zaman yani gece yarısına kalan dört rekâtlık namaz vakti ise yatsı namazını kılma vaktidir.

4. İnsana farz olan beşinci namaz da yatsı namazıdır. Bu namaz dört rekâttır. Elbette insanın vatanında olması ve yolcu olmaması kaydıyla dört rekâttır. Ama yolcu olursa ve on gün kalma niyetinde bulunmamışsa, dört rekâtlık namazlar iki rekât olur. Yatsı namazını kılma vakti, akşam namazından şerî gece yarısına kadardır. Eğer insanın bu beş namazın her birini kendi özel vaktinde kılma imkânı olmazsa, onları başka bir vakitte kılması farzdır. Örneğin insan sabah namazını herhangi bir sebepten dolayı vaktinde kılamamışsa, onu gece yahut ikindi vakti kılmalıdır. Elbette kaza niyetiyle kılmalıdır. Daha açık bir ifadeyle bu namaz insanın başka bir vakte kalsa da üzerindeki bir vazifedir. Zamanın geçmesiyle bu vazife insanın sorumluluğundan çıkmaz. Bu mesele günlük beş namaz hakkındadır.

Buraya kadarki bölümde namazın farz olması kuralı ve onun kılınma vakitleri belirtildi.

2. Namaz kılan şahıs namaz kılmaya başlamadan önce kendini abdest veya gusül[2] veyahut teyemmüm vesilesiyle temizlemesi farzdır. Abdest alma şekli şöyledir: 1. İnsan abdest alırken yakınlaşma niyetinde bulunmalıdır. 2. Yakınlaşma niyetinde bulunduktan sonra yüzünü alnından (saçların başlangıç noktasından) çene altına kadar temiz ve mubah (gasp edilmemiş) bir suyla yıkamalıdır. 3. Sonra sağ elini dirsek başından parmak uçlarına kadar yıkamalı ve sonra da sol eli sağ el gibi yıkamalıdır. Elleri yıkadıktan sonra elinde kalan ıslaklık ile alnı düzleminde yer alan başının ön kısmını başın ortasından öne doğru mesh etmelidir. Meshin saç üzerine yapılmasının bir sakıncası yoktur. Ama saç çok uzun olursa ve taradığında yüzüne veya başının bir başka yerine uzuyorsa, bu durumda saçının ayrım noktasını açarak saç derisini veya saçların altını mesh etmelidir. Başını mesh ettikten sonra abdestten sağ elde kalan ıslaklık ile sağ ayağı parmak ucundan ayağın üzerindeki çıkış noktasına kadar mesh etmelidir. Sonra da sol ayağını sol elin avucuyla mesh etmelidir.

Hatırlatılmalıdır ki namaz kılan şahsın bedeni kan, idrar vb. necasetlerden de temiz olmalıdır. Aynı şekilde namaz kılan şahsın namaz kıldığı elbiselerin de temiz olması gerekir. Namaz kılan şahıs bu mukaddimelere riayet ettikten sonra namaz kılmaya hazır hale gelir.

3. Namaz Kılma Şekli

3.1. Sabah Namazı: Namaz kılan şahsın günlük namazları kılmadan önce ezan ve ikame söylemesi müstehaptır. Namaz kılan şahsın yolcu olup olmaması veya namazın eda veya kaza olması fark etmez.

Ezan Okuma Şekli:

Ezan on sekiz cümledir. Dört defa “Allahu Ekber”, iki defa “eşhedu en la ilahe illallah”, iki defa “eşhedu enne Muhammeden resulullah”, iki defa “hayya âla’s-salat”, iki defa “hayya âla’l-felah”, iki defa “hayya âla hayri’l-amel”, iki defa “Allahu Ekber” ve iki defa da “la ilahe illallah” denir. “Eşhedu enne Aliyen veliyullah” ezan ve ikamenin bir cüzü değildir. Ama “eşhedu enne Muhammeden resulullah” cümlesinden sonra yakınlık kastiyle söylenmesi iyidir.[3]  

İkame Söyleme Şekli:

İkame on yedi cümledir. Yani başından iki defa “Allahu Ekber”, sonundan da bir defa “la ilahe illallah” söylemek azalır ve “hayya âla hayri’l-amel” dedikten sonra iki defa “kad kameti’s-salat” söylemek ona eklenir.

Ezan ve ikamenin namazın farzlarından olmadığı hatırlatılmalıdır. Bundan dolayı bir kimse ezan ve ikame söylemeden namazı başlarsa bunun bir sakıncası olmaz. Elbette bunları bilmeyen veya ezberinde bulundurmayan biri kâğıt üzerinden de okuyabilir.

Sabah Namazını Kılma Şekli:

Namaz kılan şahıs evvela kıbleye yüzünü çevirmeli ve sonra da Allah’a yakınlaşma kastıyla niyet etmelidir. İkincisi, niyet ettikten sonra tekbiretü’l-ihram getirmeli yani “Allahu Ekber” demelidir.

Üçüncüsü, tekbiretü’l-ihram’dan sonra Fatiha (Hamd) suresini okumalı ve sonra da Tevhid veya Asır yahut Kevser veyahut herhangi bir sureyi[4] okumalıdır. Eğer biri Hamd ve Tevhid veya diğer sureleri ezberlememişse, onları bir kâğıt üzerine yazabilir veya Kur’an üzerinden okuyabilir.

Dördüncüsü, Hamd ve sureyi okuduktan sonra rükûa gider; yani öne doğru ellerin diz kapakları üzerine gelme miktarınca eğilir. Bu halde rükunun zikrini “sübhane rabbiye’l-azim ve bihamdihi” veya üç defa sübhanallah” diye söyler.

Beşincisi, rükû zikrini söyledikten sonra, rükûdan dik duracak şekilde kalkar. Elbette bu bedeni sağlıklı olan insanlar içindir. Ama eğer bedensel olarak bir noksanlık ve hastalığı olup kalkamayanlar ve dik duramayanlar edebildikleri oranda bunu yapmaları gerekir.

Altıncısı, namaz kılan şahıs rükudan kalktıktan sonra secdeye gider. Secde, insanın alnını toprak, taş ve kâğıt gibi secdenin caiz olduğu bir şeyin üzerine koymasıdır. Ondan sonra da iki el avucu, baş, iki diz kapağı ucu ve iki ayağın iki başparmağını yere koymasıdır. Bu yedi yere secde ettikten sonra namaz kılan şahıs secde zikrini “sübhane rabbiye’l-a’la ve bihamdihi” veya üç defa “sübhanallah” veyahut üç defa “Allahu Ekber” diyerek söyleyiverir.

Yedincisi, iki defa secde ettikten sonra ikinci rekât için kalkar ve birinci rekâttaki gibi Hamd ve sure okur. Elbette ikinci rekâtta sure bittikten sonra rükûdan önce namaz kılan şahsın ellerini yüzünün karşısına gelecek şekilde yukarıya kaldırıp bir zikir ve dua okuması (her duayı okuması yeterlidir) müstehaptır. Ama en iyisi şu duayı okumasıdır:

 "لا اله الاّ الله الحلیم الکریم، لا اله الا الله العلیّ العظیم، سبحان الله ربّ السماوات السبع، و رب الارضیین السبع، و ما فیهن و ما بینهنّ ورب العرش العظیم، و الحمد لله رب العالمین"  

Sonra rükûa ve ardından da secdeye gider. Sekizincisi, iki secde bittikten sonra teşehhüdü okumak ve namaz selamı için oturur ve şöyle der: Eşhedu anla ilahe illallah ve eşhedu enne Muhammeden resulullah, Allahumme salli âla Muhammed ve âli Muhammed, esselamu aleyke eyyuhannebi ve rahmetullahi ve berakatuhu, esselamu aleyne ve âla ibadllihi’s-salihin, essalamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatuhu.” Bu tertiple iki rekât olan sabah namazı tamamlanmış olur.

Akşam Namazı:

Akşam namazı üç rekâttır. İlk iki rekâtı sabah namazı gibidir. Ancak teşehhütten sonra ve namaz selamı vermeden önce kalkılır ve üçüncü rekât kılınır. Kalktıktan sonra üçüncü rekâtta insan durduğu halde ya sadece Hamd suresini okumada yâ da “sübhanallahi velhamdulillahi ve la ilahe illallah vallahu ekber” demede özgürüdür. En iyisi bu zikri üç defa söylemesidir.[5] Ondan sonra rükû ve secdeye gider. İki defa secde ettikten sonra da ikinci rekâttaki gibi teşehhüdü okur ve ondan sonra da tıpkı sabah namazında olduğu gibi selam verir. Bu şekilde akşam namazı da tamamlanmış olur.

Öğle, ikindi ve yatsı namazlarının her biri dört rekâttır. Tıpkı akşam namazı gibidirler ama üçüncü rekâttan sonra ve iki secde yaptıktan sonra ve de teşehhüt ve selamdan önce namaz kılan şahıs yerinden kalkar ve tıpkı üçüncü rekat gibi bir rekat ekler ve ondan sonra teşehhüt ve namaz selamını yerine getirir. Hatırlatmak gerekir ki öğle ve ikindi namazlarında Hamd ve sure okurken eğer namaz kılan şahıs erkek ise, Hamd ve sureyi alçak sesle okuması farzdır. Ama sabah, akşam ve yatsı namazlarında ise öğle ve ikindi namazlarının aksine Hamd ve sureyi yüksek sesle okuması gerekir. Ama namaz kılan şahız kadın ise sabah, akşam ve yatsı namazlarında Hamd ve sureyi alçak sesle veya yüksek sesle okuma hususunda özgürdür.[6] Lakin öğle ve ikindi namazlarında ise Hamd ve sureyi alçak sesle okuması farzdır.[7] Bu, kılması her Müslüman’a farz olan gece ve gündüz beş vakit farz namazın amelleri ve de çok kısa ve özet açıklamasıdır. Eğer insan namazlarını cemaatle kılabilirse daha iyidir ve sevabı fazladır.


[1] Nahl, 43.

[2] Namaz sadece farz gusülleriyle mi yerine getirilebilir yoksa müstehap gusüllerle de yerine getirilebilir mi? Bu hususta büyük taklit mercileri arasında görüş ayrılığı vardır. Bu meselede her şahıs taklit ettiği merciin görüşüne başvurmalıdır.   

[3] İlmihaller; ezan ve ikame bölümü.

[4] Elbette farz secdesi olan dört sure dışında.

[5] Tahrirü’l-Vesile, c. 1, s. 152, mesele 17.

[6] Elbette namahremin sesini duymaması şartıyladır.

[7] İlmihaller, namaz hükümleri; Tahrirü’l-Vesile, Kitabu’s-Salat.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Hz. Ebu Talib'in imanını ispatlayan deliller nelerdir?
    16491 تاريخ بزرگان 2010/03/09
    Soruda nakledilen hadis "merfu'e"dir ve senet yönünden müsnet hadisler derecesinde bir itibarı bulunmamaktadır. Fakat biz Hz. Ebu Talib'in imanını ispat etmek için bu rivayete istinat etmiyoruz. Çünkü o hazretin imanını ispatlamak için birçok sahih ve güçlü hadis ve rivayet nakledilmiştir. Hz. Ebu Talib'in Allah'a ve ...
  • Allah’ın şeytana kıyamete kadar mühlet vermesi sebebiyle şeytan ezeli ve ebedi olmada Allah gibimidir?
    17824 Eski Kelam İlmi 2012/04/04
    Ebedi olmak gelecekte yok olmamak anlamındadır. Şeytansa Allah’ın yarattığı bir yaratık ve her mahlûk yaratanın idaresinde olduğu için kendini Allah’ın işlerinde ihtiyari olarak ortak göremez, o da bütün varlığını diğer yaratılmışlar gibi Allah’a borçludur. Allah’ın şeytana mühlet vermesi ise kıyamete kadar değildir “malum” vakte kadardır. Eğer “malum” ...
  • İnsan kendi çocuğuna Muhammed Mehdi ismini takabilir mi?
    11846 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/21
    Bu soruyu cevaplandırmak için iki noktaya dikkat etmek gerek:1-   Hadislerimiz bizi İmam-ı Zamanı (a.f.) Muhammed ismiyle zikir etmekten men ediyor; ama bu yasaklık hiçbir halette Muhammed ismini kollanamazsınız, hatta kendi ...
  • Gusül almanın mümkün olmadığı durumlarda ne yapmak gerekir?
    12181 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/08/20
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Münafıklar açısından namaz ve infak nasıldır?
    8484 Pratik Ahlak 2011/11/12
     Münafıklar, kalben Allah’ı ve ahireti kabul etmeyen, ama görünüşte kendilerini Müslümanların yanında imanlıymış gibi gösteren bir guruptur. Kur’an’ı Kerim’deki münafıkların sıfatlarını dikkate alarak, onlar namaz ve zekâtı kabul etmezler ve eğer namaz kılıp iyi işler yapsalar da, temiz niyetle ve ihlâsla yapmaz aksine, riya ve dindar görünmek ...
  • peygamber efendimiz (s.a.a) kurandan daha faziletli midir?
    7163 Eski Kelam İlmi 2011/02/08
    kurandan maksat kuranın sayfaları ve kuranın yazısı ise yakinen (bilinmelidir ki), kuran peygamberden (s.a.a.) üstün olamaz. Bilakis hem peygamberin (s.a.a.) maddi boyutu ve cismi hem peygamberin manevi boyutu ve şahsiyeti kurdan üstündür. Dolayısıyla tehlikeli durumlarda peygamber kurana feda edilmemelidir. Ama kurandan maksat kuranın muhtevası, kuranın ...
  • Ayetullah Behcet'in, CD'lerin telif hakkı hakkındaki görüşü nedir?
    7327 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    Ayetullah Behcet konuyla ilgili şöyle buyuruyor: ihtiyat vacip gereğince CD'lerin üretimi, üreten kişiler için telif hakkını doğuruyor. Dolayısıyla üretenlerin izni olmadan CD'lerin kopyalanması ihtiyati vacip gereğince caiz değildir. Dikkat edilmelidir ki, yazılım CD'lerini satın alırken satıcı (asıl üreten kişi) pazarlama esnasında CD'lerin kopya yoluyla çoğaltmamalarını ...
  • Sokak dilencilerine karşı görevimiz nedir?
    12475 Pratik Ahlak 2011/03/03
    Yardım isteyen herkese, hatta fakir olmayanlara bile yardım yapmak güzel bir şeydir. Ancak maddi imkanlar sınırlı olduğundan öncelikli olanlara yardım etmek gerekir. Günümüzde gerçek fakirleri araştırıp bulan müesseseler vardır; onlara yardım etmek fakir oldukları belli olmayan hatta fakir olmadıkları bilinen kimselere yardım etmekten daha iyidir. Ama fakirlere hakaret ...
  • Hristiyanlar insanın kul olmadığını, zira kulun esir olduğunu, insanın ise esir olmadığını söylüyor. İslam dininin bu konudaki görüşü nedir?
    2111 ارتباط انسان با جهان 2020/01/19
  • Fıkhi hükümlerin bir nedenselliği var mıdır?
    8131 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/08/12
    Aşağıdaki noktalar eşliğinde soruya cevap verilecektir: 1. Tüm ilahi hükümler maslahatlar ve sakıncalar esasıncadır; yani hiçbir şey cihetsiz helal veya farz kılınmamıştır. Hükümlerin hikmetsiz, ölçüsüz, kritersiz ve etkileri gözetilmeksizin insanlığa sunulması ve onlarda bir nedenselliğin bulunmaması diye bir şey söz konusu değildir. 2. Ayet ve rivayetlerde külli ve ...

En Çok Okunanlar