Gelişmiş Arama
Ziyaret
11448
Güncellenme Tarihi: 2009/05/13
Soru Özeti
İslam inancındaki şefaatten maksat nedir? Lütfen şefaati açıklayınız.
Soru
İslam inancındaki şefaatten maksat nedir? Lütfen şefaati açıklayınız.
Kısa Cevap

“Şefaat” kelimesinin sözlük anlamı, iki şeyin birbirine iliştirilmesidir ve halk arasında ise, makamı ve değeri olan bir kimsenin büyük bir makama sahip olan birisinden bir suçun cezasını affetmesini veya yapılan bir hizmetin karşılığını artırmasını istemesi anlamına gelmektedir.

Şefaat kelimesinin bu gibi konularda kullanılmasının sebebi, suçlu kimsenin tek başına bağışlanmaya veya hizmette bulunan kimsenin tek başına daha fazla karşılık almaya hakkının olmaması ama şefaat edenin de isteğinin eklenmesi sayesinde böyle bir hakka sahip olmasıdır.

İslam kültürüne göre şefaat, bir kimseye bir hayır ulaştırmak veya ondan bir şerri uzaklaştırmak için Allah katında yapılan bir aracılıktır. Ama burada, bu yolun Allah tarafından ebedi rahmeti almaya az layık olan kimseler için açılmış olduğuna ve bunun için de bazı şart ve kuralların belirlenmiş olduğuna dikkat edilmelidir.

Şefaatin aslı, örneğin suçlu bir kimse kendi amellerini Allah-u Teala’ya sunmaya layık görmemektedir ve bu yüzden istenilmeyen durumundan ve cezalandırılmaktan kurtulmak için bazı sebepleri oluşturmakta ve bir şefaatçi sayesinde kendisini daha iyi bir duruma getirerek Allah’ın rahmet ve affına mazhar olmaya çalışmaktadır.

İslam dinine göre şefaat kayıtsız ve şartsız bir konu değildir. Suçun, şefaat edenin ve şefaat olunanın durumuna göre bazı şartlar vardır ve bu şartlar gerçekleşmediği sürece şefaat de gerçekleşemez. Şefaate inanmanın, günahkâr kimselerin düzelmesi ve eğitilmesinde ve daha yüksek kemallere ulaşmak için çaba sarf etmelerinde çok önemli etkisi vardır.

Ayrıntılı Cevap

Şefaat “şef’ (çift)” kökünden gelmektedir; bir şeyi kendisi gibi başka bir şeye eklemek anlamında kullanılmaktadır. Bu kelimenin karşısındaki zıt kelime ise “vitir (tek)” kelimesidir. Sonuç olarak şefaat kelimesi daha güçlü ve daha yüce bir ferdin daha zayıf bir ferde yardım etmek için onun yanında yer alması anlamında kullanılmaktadır.

Şefaat halk arasında, şefaat eden kimsenin kendi konumundan istifade ederek güç ve kudret sahibi birisinin eli altındakileri cezalandırma hususundaki görüşünü değiştirmesi anlamında kullanılmaktadır ve bu iş bazen şefaat edenin nüfuzundan istifade ederek ve bazen de duygusal konulardan yaralanarak veya kudret sahibinin suçlu hakkındaki görüşünü değiştirerek ve… gerçekleşmektedir. Bütün bu durumlarda şefaat, suçlunun ruh yapısında, fikrinde ve düşüncesinde bir değişiklik yapmamaktadır ve bütün etkisi şefaatte bulunulan kimse üzerindedir.

Bu tür şefaatin İslam dininde ve Kuran-ı Kerim'de bir yeri yoktur; çünkü ne Allah-u Teala bir hata yapmaktadır ki ta O’nun görüşünü değiştirme ve düzeltme gereği olsun; ne O’nda harekete geçirmek için insanda olan duygular gibi duygular vardır; ne de bir kimsenin nüfuzunu göz önünde bulundurur veya ne de kimseden korkar ve adaletli olmayan karşılık veya azap da O’nun hakkında düşünülemez ki bu hatasını düzeltmesi istensin.

Ama İslam dininde ve Kuran ayetlerinde üzerinde durulan şefaat, şefaat olunan kimsenin konumunun değişmesi çerçevesinde olan şefaattir; yani şefaat olunan, şefaat edenle arasında bir irtibat kurarak istenilmeyen bir durumdan ve azap edilmekten kurtulup bağışlanarak iyi bir duruma gelmeye çalışmasıdır. Böylesine bir şefaate inanmak, gerçekte günahkâr kimselerin ıslah edilmeleri ve terbiye edilmeleri için yüce bir eğitim okuludur. Çünkü çok ağır günaha bulaşan kimseler, eğer bir taraftan vicdan azabına duçar olurlar ve diğer taraftan da Allah’ın bağışlamasına ve rahmetine karşı ümitsiz olarak doğru yola geri dönmeyi imkânsız görürlerse, kendi amellerinde bir değişiklik yapma düşüncesine hiçbir zaman girmezler; çünkü bunu yapmanın hiçbir faydası olmadığını düşüneceklerdir. Bazen de tam tersine daha fazla sapıklık ve isyana dalmalarına veya "bu toplum bizim bu duruma düşmemize neden oldu" diyerek kendi günahlarını ve suçlarını toplumun üzerine atıp daha fazla suç işleyerek bu toplumdan intikam almaya çalışmalarına sebep olmaktadır. Ama şefaate inanmak, onlara ümit kapısı açarak onların kendi amellerini değiştirme düşüncesine girmelerini ve hatta geçmişi telafi etmeye çabalamalarını sağlayacaktır ve bu durum günahkâr kimselerin terbiyesine ve toplumda emniyetin sağlanmasına sebep olacaktır.

Diğer taraftan da şefaatin genel olmaması ve günah, suç, şefaat eden ve şefaat olunan yönünden bazı şartlarının olması, bu konuya inanan kimselerin bu çok değerli fırsatı elden kaçırmamak için onun şartlarını hazırlamaya çalışmak ve zulüm, şirk vb. gibi şefaat edilmeyen günahlardan kaçınmak zorunda olacaklardır ve bu şekilde şefaate nail olmaya çalışacaklardır.

Bütün bunlar; Kuran ayetlerinin üzerinde durduğu şefaatin, ilahi peygamberlerin gönderiliş nedeni olan toplum fertlerinin tezkiyesi ve terbiyesi yönünde olan çok değerli bir vesile olduğuna dair delildir.[1]

Başka bir tabirle şefaat halk arasında, makamı ve değeri olan bir kimsenin büyük bir makama sahip olan birisinden bir suçun cezasını affetmesini veya yapılan bir hizmetin karşılığını artırmasını istemesi anlamına gelmektedir. Ama bilindik durumlarda, şefaat edenin şefaatini kabul eden kimsenin kendisine göre bazı delilleri ve şartları olabilir ama bu delil ve şartlar Allah-u Teala hakkında geçerli olmayabilir.

Allah-u Teala tarafından izin verilmiş olan şefaatçilerin şefaat hakları, onlardan korkulduğu veya onlara ihtiyaç duyulduğu için değildir tam tersine Allah tarafından ebedi rahmeti almaya az layık olan kimseler için açılmış olan ve bunun için de bazı şart ve kuralların belirlendiği bir yoldur.

Elbette şefaat kelimesi İslam kültüründe bazen daha geniş anlamda kullanılmaktadır ve bir başka vesileyle insanda her hayırlı etkinin ortaya çıkması anlamına da gelmektedir. Anne ve babanın çocuklarına karşı veya öğretmenlerin öğrencilerine karşı veya hatta müezzinin, onun ezanıyla namazı hatırlayan ve camiye giden kimselere karşı şefaat edeceklerinin söylenmesi, gerçekte, dünyada sahip oldukları o etkilerin hayırlarının kıyamet gününde şefaat şeklinde ortaya çıkacağı anlamına gelmektedir.

Aynı şekilde tövbe etmek, günahkârlar için bu dünyada bir çeşit şefaattir ve hatta başkalarına dua etmek ve onların ihtiyaçlarının Allah-u Teala tarafından giderilmesini istemek de “Allah katında şefaat” anlamına gelmektedir; çünkü bütün bunların hepsi, Allah-u Teala katında bir kimseye bir hayır ulaştırmak veya birinden bir şerri uzaklaştırmaktır.[2]-[3]



[1] Numune Tefsiri, c: 1, s: 223–246.

[2] Akait Dersleri, Misbah Yezdi, s: 482 ve 483.

[3] Daha fazla bilgi edinmek için şu kaynaklara başvurabilirsiniz: Numune Tefsiri, c: 2, s: 267 ve El-Mizan Tefsirinin tercümesi, c: 1, s: 239–277; konu: kıyamet günü şefaatin yeri, 440. soru (site: 470)

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Hangi imam ferec duasını şahsen okumaktaydı?
    14263 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Ferec kavramı, (Arapça) sözlükte “gam ve hüzünden kurtulmak ve ferahlanmak” anlamına gelir.[1] Hadis kitaplarında ferec ve ferahlanmanın hâsıl olması için zikredilen dua ve ameller bu sözlük anlamını taşımaktadır. Burada “Ferec Duası” olarak adlandırılan üç dua ve de “Ferec Namazı” olarak isimlendirilen bir namazı zikretmekle ...
  • Öldürmenin çeşitlerini ayrıntılarıyla anlatınız.
    5969 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/03
    Öldürme, çeşitli yönlerden kısımlara ayrılabilir. Aşağıda kısaca onlara değiniyoruz:1- Haklı ve haksız olarak öldürme.2- Öldürmenin ne zaman yapıldığı3- Öldürmenin idamla, silahla veya sopayla olması, yine taşlanmak ve diğer şekillerde cezaları yönünden gerçekleşmesi. 4- Öldürmenin kasıtlı, kasıtlıya ...
  • Peygamber Danyal (a.s) kimdi?
    20877 تاريخ بزرگان 2012/01/23
    Danyal (a.s), Kur’an’da adına işaret edilmeyen peygamberlerdendir. Ama kendisi hakkında birçok rivayet mevcuttur.[1] Birçok rivayete göre, Danyal, Babil’in zalim hükümdarı Buhtunnasr ile çağdaştı ve onun tarafından zulüm ve eziyete maruz bırakılmaktaydı. Bazı tarihî kaynakların da bildirdiği üzere, Buhtunnasr, İran ...
  • Resul-u Ekrem (s.a.a)’in sabah namazının bir kere kaza olduğu doğru mudur?
    5846 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/22
    Bu mesele kelamda da bahsedilen fıkhi meselelerdendir. Bu konuda rivayetler de gelmiştir. Ama fakihlerin onun üzerinde ortak bir görüşleri yoktur. Bir grup başka deliller ve Peygamber (s.a.a)’in masumiyetiyle çeliştiği için böyle rivayetleri kabul etmezken, diğer bir grup senedin muteber oluşu ve rivayetlerin bazılarının metninde ...
  • Cabir İbn-i Hayyan’ın kısa biyografisini açıklar mısınız?
    10963 تاريخ بزرگان 2011/08/16
    Cabir İbn-i Hayyan, Ebu Abdullah veya Ebu Musa Cabir İbni Abdullah-i Tarsus-i Kufi olarak tanınanmeşhur bir sofidir (tasavvufçudur). [1]İbni Nedim “El-Fihrist” kitabında onun künyesini Ebu Abdullah olarak zikir ederek, şöyle diyor: Razi (Zekeriya-i Razi) fenni kitaplarında Cabir ...
  • Cabir b. Efleh kimdir?
    5187 تاريخ بزرگان 2011/08/17
    Cabir b. Efleh-i İsmailî beş ve altıncı asırdaki İspanyalı gökbilimcilerinden olup “Kitabu’l-Hayat Fi Islahi’l-Mucesta” kitabının yazarıdır. O, muhtemelen Sivil’de (İşbiliye) dünyaya gelmiştir; zira bazı yazarlar ve özellikle de Cabir’in oğluyla tanışık olduğunu belirten Musa b.Meymun (529-600) ve Betruci onu İşbilî olarak adlandırmışlardır. Bazen Cabir b. Efleh’in adı başka şahıslar ...
  • Peygamber Efendimizin, Ebu Bekir Ömer ve Osman’la akrabalık kurması ve İmamların Çocuklarına onların İsimlerini koymaları onlardan razı olduklarına delalet etmez mi?
    62744 Eski Kelam İlmi 2011/08/16
     Her evliliğin gerçekleşmesinde çeşitli nedenler olabilir ve evlilik iki ailenin bakış açısı, fikri yapısı veya inanç yapısının müşterek olduğu ve bir fikri ayrılık olmadığı anlamına gelmez. Buna ek olarak mümkündür iki insanın belli bir zaman diliminde birçok konuda ortak ve uyumlu noktaları olsun ve bir müddet ...
  • Gaybet döneminde ilahi velayet makamı kime aittir?
    9308 Eski Kelam İlmi 2010/04/07
    Gaybet ve Huzur döneminde ilahi teşrii velayet Masum İmam (a.s) tarafından uygulanır. Bu da ya doğrudan masumun kendisi tarafından ya da İmam tarafından belirlenen fakihler tarafından gerçekleşir. Çünkü Allah’ın itaati bize gerekli olduğundan Allah’ın velisinin itaati de Allah’ın itaati sayıldığından o da bize farzdır. Masum İmam’ın ister gaybet ...
  • Namaz kılmayan birinin arkasından konuşmak gıybet sayılır mı?
    18465 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/11/10
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Cinsiyet değiştirdikten sonra evliliğin durumu nasıl olacak?
    24198 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/12/04
    Genel bir kaide olarak evlilikte cinsiyet farklılığına uymak gerekir. Eş olma durumu,göreceli bir kavram olup yalnızca kadınla erkek arasında gerçekleşir. Dolayısıyla evlilik cinsiyet değişikliği gibi herhangi bir delille bozulursa eski evlilik batıl ve geçersiz olur, Eşlerde kendiliğinden talak veya bozma gibi şeylere ihtiyaç duymadan birbirlerinden ayrılırlar. ...

En Çok Okunanlar