Gelişmiş Arama
Ziyaret
9163
Güncellenme Tarihi: 2011/12/18
Soru Özeti
Eğer Yüce Allah Peygamber ve kullarına iyyake nabudu ve iyyake nestain demelerini buyurmuşsa, neden “kul” (söyle) kelimesi zikredilmemiştir?
Soru
Benim sorum “iyyake nabudu ve iyyake nestain” (yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım dileriz” ayeti hakkındadır. Bu sorunun cevabını daha önce başka bir siteden aldım, ama ikna olmadım. Yüce Allah bu ayeti kime söylemiştir? Eğer Allah elçisine veya kullarına söylemişse, “kul” kelimesi neden zikredilmemiştir? Lütfen cevabı özetle verir misiniz?
Kısa Cevap

Kuşkusuz Yüce Allah ibadet ve namazlarında istifade etmeleri için bu ayeti kullarına nazil etmiştir. Elbette benzer durumlarda genel olarak “kul” (söyle) ve “kulu” (söyleyiniz) gibi kelimler de cümle başında yer almaktadır. Ama Arap edebiyatını ve tüm dillerdeki mevcut diyalogları incelemeyle, kesin karine ve delillerin bulunması ve onların yardımı vasıtasıyla bazı kelimeler silinebiliyorsa ve böyle bir durumda ifade edilmek istenen manaya bir halel gelmiyorsa, böyle bir işin yapılmasının bir sakıncası olmaz. Öte taraftan, böyle silinmeler Kur’an’ın diğer yerlerinde de göze çarpmaktadır ve bu Kur’an’ın fesahat ve belagati ile de çelişmemektedir. Esasen değişik üsluplar ile söz söylemek sözün akıcılık ve güzelliğini artırır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzdaki ipham, diyalog halinde ve iki taraflı olan Kur’an metinlerinin aşağıdaki gruplardan birinin kategorisine girmesiyle ilintilidir:

1. Birinci kategori, özel bir ameli yapmaları için Allah tarafından Peygamber ve diğer kullara bildirilen buyruklardır. Mesela “Ey peygamber! Rabbinden sana vahyedileni insanlara bildir”[1] ayeti veya “ey inananlar Allah’tan sakının”[2] ayeti buna örneklik teşkil eder.

2. İkinci kategori, Allah tarafından hazırlanmış ve Peygamber (s.a.a) ile diğer kullara bildirilmiş ve de Allah ile diyaloga girmeleri için onların istifade ettiği metinlerdir. Felak ve Nas sureleri ve birçok başka ayet bu kategoride yer alır. “De ki: “Rabbim! Tıpkı beni küçükken koruyup yetiştirdikleri gibi sen de onlara acı”[3] ayeti veya “deyin ki: “Biz Allah’a, bize indirilene (Kur’an’a), İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve Yakub oğullarına indirilene, Musa ve İsa’ya verilen (Tevrat ve İncil) ile bütün diğer peygamberlere Rab’lerinden verilene iman ettik”[4] ayeti bunun örnekleridir. İşaret edilen bu iki grup ayet, olağan suretiyle “kul” (de ki) ve “kulu” (deyiniz ki) gibi tabirler ile başlamış ve Yüce Allah bu yöntemle Peygamber ve mümin bireylere bazı özel davranışlarda bulunmayı ve sözler söylemeyi tavsiye etmiştir.

3. Üçüncü kategori, Allah tarafından da teyit edilmiş başkalarından nakledilmiş sözlerdir. Bu nedenle, diğer mümin bireyler de onlardan istifade edebilir. Örneğin “onların sözleri ancak, “Rabbimiz! Bizim günahlarımızı ve işimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve (yolunda) ayaklarımızı sağlam tut. Kâfir topluma karşı bize yardım et” demekten ibaretti”[5] ayeti bu kabildendir.

Görünüşe göre dördüncü bir kategori olmayacaktır! Ama sizin iphamınız, Hamd suresindeki mevcut metnin ve bu cümleden olmak üzere işaret ettiğiniz ayetin belirtilen hangi kategoride yer aldığıdır? Ayetin manası göz önünde bulundurulduğunda onu birinci gruptan bilmek ve özel bir davranışı yapmak için emir vermek olarak algılamak mümkün değildir. Öte taraftan, başında “de ki” gibi hiçbir tabirin bulunmayışını da göz önünde bulundurarak onu ikinci grup ayetlerden saymak ve insanlara bildirilen hazırlanmış bir metin olarak algılamak olanaksızdır. Netice itibariyle metinde onu başka şahısların sözlerine isnat eden ve onaylama gayesinde olan hiçbir işaret de bulunmamaktadır! O halde Hamd suresi, kimin tarafındandır ve kime hitap etmektedir?! Yanıt bazında özet olarak şöyle söylemek gerekir: Açıkça veya karinelerden yararlanarak manayı muhataba aktarabilen her açıklama, Allah tarafından kullanılabilir. Hamd suresindeki işaret edilen ayetle ilgili olarak da, karinelerin varlığından hareketle, bu ayetin Allah tarafından hazırlanmış ve insanların istifade etmesi için kendilerine bildirilen metinlerden (işaret edilen ikinci grup) saymak gerektiği ve her namazda okunmasının elzem olduğu açıklığa kavuşmaktadır. Onun başında birçok benzer örnekte olduğu gibi “de ki” veya “deyiniz ki” gibi tabirlerinin bulunmayışın nedeni ise, bu kelimelerden istifade etmeden de istenen mefhumun muhataba aktarılabileceğidir. Çünkü:

1. Fatiha suresinin Kur’an’ın bir bölümü ve Allah tarafından olduğu hususunda hiçbir şüphe bulunmamaktadır ve bu surenin “ummu’l-kitab” (kitabın annesi) olarak adlandırılması onun ayrıcalıklı oluşunu belirtmeye yeterlidir.

2. Kur’an-ı Kerim’de birçok ayette Allah’tan başkasına tapmak, açıkça yasak kılınmış ve dışlanmıştır.[6] Bu nedenle, ayetinin muhatının Allah’tan başkası olması hiçbir şekilde düşünülemez.

3. “De ki” ve “deyiniz ki” kelimeleri bu iki ayete özgü değildir. Kur’an-ı Kerim’de, metinde bulunan karineler nedeniyle, bazı kelimelerin silindiği başka örnekler de mevcuttur. Bunun açık numunesini nesne olan bitişik zamirlerin silinmesinde görmek mümkündür.[7] Yukarıdaki hususlar göz önünde bulundurulduğunda, Yüce Allah’ın “iyyake nabudu ve iyyake nestain” ayetini kulların yararlanması için nazil ettiği ve “de ki” veya “deyiniz ki” kelimesinin zikredilmemesinin ona bir halel getirmeyeceği konusunda bir şüphe kalmamaktadır. Bu kelimenin manası kendisi zikredilmeksizin bireyler tarafından rahatça anlaşılmakta ve esasen onun için başka bir anlam düşünülmemektedir.[8] Böyle bir tarzda söz söylemeyi günlük diyalog ve eğitimlerde de gözlemleyebilirsiniz. Örneğin, evlatlarına kelimeleri öğretmeye çalışan bir anne bazen onlara baba “söyle” veya anne “söyle” diye hitap etmekte ve bazen de “söyle” tabirini kullanmaksızın sadece evlatlarına öğretmek istediği kelimeleri dile getirmektedir. Böyle bir durumda eğitici sözlerinin başında neden “söyle” kelimesi kullanmadın diye bir itiraza maruz kalmaz. Bu husustaki iphamlarınız giderdiğimizi ümit ediyoruz.



[1] Maide, 67 "یا أیها الرسول بلغ ما أنزل إلیک من ربک"

[2] Bakara, 278 ve …

[3] İsra, 24 "قل رب ارحمهما کما ربیانی صغیرا"

[4] Bakara, 136 "قولوا آمنا بالله و ما أنزل إلینا و ..."

[5] Âli İmran, 147.

[6] Bakara, 83, Âli İmran, 64, Hud, 2 ve …

[7] Örnek: Alak, 14; Necm, 12 ve 35; Naziat, 36 ayetlerindeki “yerahu” yerine “yera” kelimesinin kullanılması ve Duha suresindeki 3, 6 ve 10. Ayetlerindeki kelimeler bu kabildendir.

[8] Yapılan açıklamalardan, eğer bu tabirleri kullanma gereği yok idiyse neden diğer ayetlerde onlardan istifade edilmiştir ve Kur’an’da artı sözler mi kullanılmıştır diye bir şüphe zihne gelmemelidir. Çünkü akıcı ve güzel sözün üstünlüklerinden birisinin sözde çeşitlilik (renklilik) olduğunu bilmeliyiz. Kur’an’daki birçok ayette de bu fesahat ve belagat sanatını net olarak görmekteyiz.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Öbür dünyada bedensel değişikliklerin yanı sıra cinsel sadizm isteğinin doyumu öreğindeki gibi ruhsal durumlarda da değişimler olacak mı?
    8593 Eski Kelam İlmi 2012/03/08
    Kur’an’da ki ayetlerden, cennetliklerde ruhsal değişimlerin olacağı, birçok ruhsal hastalığın giderileceği anlaşılmaktadır. İnsanın ahiretteki manevi rüştünden dolayı bu dünyada peşinde olduğu birçok kötü isteklerden kurtulacak, nefsani isteklerden daha üstün olan lezzetlere ulaşacaktır. ...
  • Uykuda ve baygınlıkta ruhun faaliyetleri farklı mıdır?
    17150 İslam Felsefesi 2010/08/15
    Uyanıkken ruhla beden arasındaki tepkileşim, uykudakinden tamamen farklıdır. Bu yüzden İslami öğretilerde uykuya ölümün kardeşi denmiştir. Bilimin uyku sırasında ruhla beden arasındaki değişken ilişki hakkında bilgisi yoksada uyku sırasında baş gösteren bazı bedensel değişiklikleri keşfedebilmiştir. Labaratuvar çalışmalarına göre insanın ...
  • Hz. Masumların (a.s) fiil ve sözlerinin delil oluşunun ölçüsü ne kadardır?
    7316 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/06/16
    İslam’ın muteber delillerinden biri Hz. Peygamber (a.s) ve diğer masumların sünneti olup tüm Müslümanlar için Kur’an ayetleri gibi delil teşkil eder ve sünnet masumun söz, fiil ve tavrı diye üç şekilde yer alır. Hadis ve rivayetlerde belirtilen masumların söz ve konuşmaları “masumun sözü” onların yaptığı amel ve ...
  • Dr. Şeriati gibi şahısların kitaplarını okumak nasıldır?
    5814 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Şeriati ve onun kitapları hakkında çeşitli görüşler söz konusu edilmiştir ve Şeriati’yi kabul edenler ve etmeyenler tarafından çelişik görüşler ortaya atılmıştır. İslam İnkılâbı Rehberi Ayetullah Hamanei insaflı bir bakış açısıyla Şeriati konusunda şöyle diyor: Bana göre Şeriati mazlum konumunda olan bir kimsedir. Onun bu konuma duçar olmasına kaynaklık yapanlar ise ...
  • Daha evlenmeden önce günah işlemiş olan eşimle yaşamamı sürdüreyim mi yoksa ondan ayrılayım mı?
    7716 Pratik Ahlak 2012/03/10
    Masum olan (s.a.) kimseler hariç her insan kendi yaşam serüveninde birçok yanlışlıklara ve günahlara müptela olması çok olanaklıdır. Ama eğer günah işlemiş olan kişi daha önceki işlerinden gerçekten pişman ve tövbe etmiş ise kesinlikle Allah’ın inayetine nail olacaktır ve onun tövbesini kabul edecektir. Eğer eşiniz daha önceki ...
  • Ayakların üstünü mesetme konusunu hadisler ile ispatlayınız?
    7463 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/07/21
    “Vesailu’ş - Ş,a” gibi Şia’nın Muteber Kitaplarında İmamlardan (a.s.) nakledilmiş olan hadislere baktığımızda abdest alınırken başın ön kısmının ve ayakların üstünün Mes edilmesinin vacip olduğunu görürüz. Keza hadislerden istifade ediliyor ki ayaklar Mes edilirken sağ ve sol sırasını dikkate alarak ayakların parmaklarından başlayarak ayaklarda var olan çıkıntıya ...
  • Ayat namazı nasıl kılınır?
    9941 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/28
    Konuyu iki bölümde ele alacağız: a) Ayat namazına neden olan şeyler.b) Ayat namazının nasıl kılındığı.a) Ayat namazı şu olaylardan biri vuku bulduğunda farz olur: Güneş tutulması, Ay tutulması (tutulmalar kısmi de olsa), deprem ve halkın genelini korkutan şimşek çakması, ...
  • İnsanın cinle irtibat kurması mümkün mü?
    15823 Eski Kelam İlmi 2010/04/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Kimler masum kavramının örnekleridir?
    8800 Eski Kelam İlmi 2010/09/22
    Masumluk nefsanî bir sıfat ve derunî bir güç olup taşıyanı günaha bulaşmanın ötesinde günah işleme düşüncesi ve tasavvurundan alıkoyar. Istılahta ise hata, unutma, sürçme ve günahtan korunma ve mahfuz olma anlamındadır. Genel bir sınıflandırmayla masumiyet iki çeşittir: 1- Tümel korunma ve masumiyet; 2- Güçlü ve zayıf ...
  • Eğer Ayşe müminlerin annesiyse ve Kur’an onun temiz olduğunu ilan etmişse, Cemel savaşında İmam Ali’yle (a.s) nasıl savaştı?
    8712 Eski Kelam İlmi 2011/09/21
    Sorudaki temizlikten kastedilen temizlik, tathir ayetinin içeriği olan tüm yönleriyle ve mutlak temizlikse, tathir ayeti sadece aziz Peygamber (s.a.a), İmam Ali (a.s), Fatıma (a.s), İmam Hasan (a.s) ve İmam Hüseyin ile ilgilidir ve Peygamberin eşlerini kapsamamaktadır. Ama iffet ile çelişen bir ameli yapma ithamından (ifk hadisesi) temizlenmek ise, bu ...

En Çok Okunanlar