Gelişmiş Arama
Ziyaret
8550
Güncellenme Tarihi: 2009/10/13
Soru Özeti
İnsan hücrelerinin cenin döneminden yaşlılık dönemine dek sürekli değişim ve dönüşüm halinde olmasına binaen, Allah’ın adaleti ile çelişmeyecek bir şekilde kıyamet gününde hangi beden dirilecektir?
Soru
İnsan hücreleri cenin döneminden yaşlılık dönemine dek sürekli değişim ve dönüşüm halinde olması ve ortalama her sekiz yılda bir insan bedeni yenilenmesi sebebiyle, Allah’ın adaletiyle çelişmeyecek bir şekilde kıyamet gününde hangi beden dirilecektir diye bir soru akla gelmektedir.
Kısa Cevap

Bu sorunun cevabı şudur: Ödüllendirmenin ve cezalandırmanın ve başka bir tabirle mutluluk, sevinç veya acıların merkezi ruhtur, o halde eğer bir beden azaba maruz kalacak olursa, bu ruhsal açıdan gerçekleşecektir. Eğer insandan ruhu alırsak bir parça et ve kemik geriye kalacaktır ve dolayısıyla bunları parçalasanız bile herhangi bir acı hissedilmeyecektir. Bunun nedeni, belirtilen şeylerin ruhtan yoksun olmasıdır. Bundan dolayı adalete riayet etme açısından, her ne kadar bir günaha bulaşmamış olsa dahi insanın bu bedenlerden birinin vesilesiyle azaba maruz bırakılması, adalete aykırı olmayacaktır; zira burada beden kamçılanması için suçluya giydirilmiş bir elbise mesabesindedir. 

Ayrıntılı Cevap

Bu şüphe, cismani dirilişi inkâr edenler tarafından ortaya atılmıştır. Onlar şöyle demektedir: Bilimsel açıdan ispatlandığı üzere insan hücreleri cenin döneminden yaşlılık dönemine dek sürekli değişim ve dönüşüm halindedir, sekiz yılda bir insanın tüm hücreleri değişmektedir ve insan yeni bir bedene sahip olmaktadır. İnsan bedeni yıllarca süren ömrü boyunca defalarca değişmektedir, o halde bu bedenlerin hangisi kıyamette dirilecektir ve hangisi azaba veya nimete sahip olacaktır? Bu, Allah’ın adaletiyle çelişmeyecek şekilde nasıl gerçekleşecektir? Bu sorunun cevabı şudur: Sevabın ve cezanın mihveri ve başka bir tabirle sevinçlerin, mutlulukların ve acıların tümünün merkezi ruhtur, o halde eğer bir beden azaba maruz kalacak olursa, bu o bedende olan ruh açısındandır. Eğer insandan ruhu alacak olursak ondan geriye bir parça et ve kemik kalır ve eğer bunları parçalayacak olursanız herhangi bir acı hissedilmeyecektir. Çünkü bunun nedeni, bunların ruhtan yoksun olmasıdır. Aynı şekilde tüm zevk ve mutluluklar ruha bağlıdır. Eğer göz bir manzarayı görmekten veya kulak bir nameyi duymaktan veyahut dil lezzetli bir yemeği yemekten zevk alıyorsa ve insanın sinir sisteminde bir ferahlık ve gevşeme durumu meydana geliyorsa, bu bedene hâkim olan ruhtan dolayıdır. Eğer bedenden ruhu alacak olursanız, bedenin bir parça demirden farkı olmaz. Bundan dolayı adalete riayet etmek açısından, her ne kadar günaha bulaşmamış bir beden vesilesi ile insan azaba maruz kalsa dahi, bu adalete aykırı olmayacaktır; zira beden burada suçlunun kamçılanması için kendisine giydirilen bir elbise mesabesindedir. Çıplak bedeni kamçılamanın bir takım sonuçları vardır, bundan dolayı bazen suçluya elbise giydirir ve sonra kendisini kırbaçlarlar. Dolayısıyla elbiseyi kamçılamak, adalete aykırı davranmak sayılmaz. Elbette bu açıklamadan insanın dirilişinin ruhani bir diriliş olduğu ve bedenin dirilmeyeceği sonucu çıkarılmamalıdır. Kastedilen şey, kıyamet gününde beden ve ruhun birlikte dirileceği, lakin ödül ve cezaların ruhla ilgili olmasıdır. Çünkü bir dizi ödül ve cezalar ruh beden ile çevrelenmeksizin mümkün değildir. Bu açıdan ruh unsursal cisim ile dirilmelidir. Örneğin gençlik döneminde bilerek yasal cezası idam olan bir cinayet işlemiş, kanunun pençesinden kaçmış ve elli yaşında adalete yakalanmış bir şahsı düşünün. Her ne zaman böyle bir şahıs bilerek cinayet işlemek suçundan idam edilse, adalete aykırı bir iş yapılmış sayılmaz; zira insanın şahsiyet ve gerçekliği kendi ruhudur ve ruh tüm hallerde birdir ve beden hayatının son anlarına dek bakidir. Her ne kadar insan bütün bu müddet boyunca değişik bedenlere sahip olsa ve onun tüm hücreleri defalarca değişse de durum değişmez. Başka bir ifadeyle, insan hüviyetinin gerçeklik ve şahsiyetini onun ruh ve nefsi oluşturur. Evren onun için yaratılmış ve ahirette onun için gerçekleşecektir. Ama nefis beden vasıtasıyla kemale erer ve onun aracılığıyla bilgi ve bilinç kazanır. Eğer beden olmasaydı, insan ruhu kemale eremezdi. Aynı şekilde diğer dünyada da insan beden aracılığıyla bir dizi mutluluk ve zevklere veya cezalara ulaşır. Bundan dolayı bedenin araçsal bir fonksiyonu vardır. Bu nedenle her bedenden vesile olarak istifade edilirse, bu adaletin ta kendisi olacaktır.[1],[2]    


[1] Molla Sadra, Mebde ve Mead, Ahmed bin Muhammed El- Hüseyni Erdekani, Abdullah Turani, s: 433 – 436, Merkezi Neşri Danisgahi, Tahran, 1362; Subhani, Cafer, İlahiyat ve Mearifi İslami, s: 290 – 297, İntişaratı Şafak, Kum, çapı dovvum, 1379.

[2] Bu hususta 4101. (Site: 4362) sayılı soruyu okumanız faydalı olacaktır.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hangi bakışlar haram ve günah sayılıyor?
    19004 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/20
    Allahu Teala kuranı kerimde namahreme bakmak hakkında şöyle buyurmaktadır: “kul lil müminine yeguddu min ebsarihim yani Müminlere deki; namahreme bakmaktan gözlerini sakınsınlar[1] Ve kul lil mü'minati yağdudne min ebsarihinne” yani “Mü’min kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar”[2]İmam ...
  • Neden özellikle bir mercii taklit etmek gerekmektedir? Bu mesele hadisler aracılığıyla nasıl ispat edilmektedir?
    9874 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/04/11
    Eğer müçtehitlerden her birinin fıkhın bir kısmında diğerlerinden daha bilgili olduğu veya onlar ile eşit bulunduğundan eminseniz birkaç şahsı taklit etmenin bir engeli yoktur. ...
  • Abdest alırken ve zorunlu bir durum yokken bir başka şahıs elimize su dökerse, bu bir sakınca ifade eder mi?
    36267 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/04/04
    Abdestin bir takım şartları vardır ve onlardan her birine riayet etmeme durumunda abdest geçersizdir. Abdestin şartlarından birisi, bizzat insanın yüzünü ve ellerini yıkması ve de baş ve ayaklarını mesh etmesidir. Eğer bir başkası insana abdest aldıracak olursa veya yüz ve ellere su ulaştırmada ve baş ve ayakları ...
  • Ahlâkla ahlâk ilminin farkı nedir?
    10932 Teorik Ahlak 2012/02/04
    Ahlâk kelimesi, Hulk kelimesinin çoğulu olup -ister iyi olsun ister kötü- huy, yapı, karakter ve alışkanlık demektir. Ahlâk ilminin alim ve filozofları, ahlâk için çeşitli tarifler yapmışlardır. Bütün bu tariflerden yola çıkarak ahlâkı şöyle tarif edebiliriz: ‘Ahlâk, insan nefsindeki keyfiyet olup, insanın ona ...
  • İbn-i Meysem Bahrani’nin kişiliği ve yaşamı hakkında bilgi verebilir misiniz?
    8002 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2013/04/23
    HK. 697-699’da vefat eden ve İbn-i Meysem diye meşhur olan Kemaleddin Meysem b. Ali b. Meysem Bahrani, 7. yüzyılın başlarında Bahreyn’de dünyaya gelmiştir. İlim ve fakihliğin beşiğinde, köklü ve meşhur bir ailede yetişmiştir. İlim tahsiline kendi ülkesinde başladı. Sonra daha yüksek tahsil için Bağdat’a gitti. İbn-i Meysem ...
  • Fahişe bir bayanla geçici nikâh yapılabiliniyor mu?
    7545 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/05/04
    Fahişe bayanlarla geçici veya daimi evlilik haram değildir. Ama farklı delillerden ötürü böyleli bir evlilikten sakınmanız hem dininiz için ve hem de dünyanız için daha hayırlıdır. ...
  • Başkasının bostanından izinsiz meyve ve bitki toplamanın hükmü nedir?
    15931 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/20
    Söz konusu sorunun cevabında ilk önce fakihlerin bu konu hakkında görüşlerini genel olarak açıkladıktan sonra Hz. Ayetullah Mehdi Hadevi Tehrani nin görüşünü takdim edeceğiz.  Fakihlerin genel görüşleri:Bir başkasının malından faydalanmak her şekilde olursa olsun mutlaka bu tasarruf o malın sahibinin izni ile olmalıdır. Yalnızca ...
  • Resul-i Ekrem’e (s.a.a) ve İslamî kutsallara hakaret edilmesinin fıkhî hükmü ve buna karşı koymanın yolu nedir?
    11560 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/05/21
    Yüce İslam Peygamberine hakaret eden ve bu çirkin davranışıyla milyonlarca insanı üzen kimse idama müstahaktır. İslam düşmanları Müslümanlar arasında tefrika yaratmak, İslam’ın yayılmasının önünü almak ve yolları üzerinde din adındaki engeli kaldırmak gibi utanç verici hedeflerine ulaşmak için İslamî kutsallara hakaret etmeye ve sövmeye yönelmişlerdir. Vahdeti korumak, kendi İslamî ...
  • Lütfen Hz. Yusuf kıssasındaki önemli noktaları açıklar mısınız?
    45726 Masumların Siresi 2010/11/08
    Kur’an’daki en güzel kıssa olarak nitelendirilen Hz. Yusuf (a.s) kıssası ders, ibret ve şahsi, ahlakî, içtimai ve ailevî erdemleri içermektedir. Bu erdemlerden bazıları şunlardır: 1. İnsanları Allah’a doğru çağırma yolunda Peygamberlerin ifa ettikleri rolü ve çektikleri sıkıntıyı tanımak
  • Ayetullah Hamenei’nin Amerika Müslümanlarına mesajı (öğüt ve nasihati) nedir?
    5932 Eski Kelam İlmi 2009/08/20
    Ayetullah Hamenei’nin kaleminin bu soruya cevabı: “Selamu’n Aleykum,Ayetullah Hamenei’nin genele hitap eden konuşma ve mesajlarında yer alan açıklamalarının dışında özel bir mesajları yoktu. (Bu konuşma ve mesajların metni Ayetullah Hamenei’nin ...

En Çok Okunanlar