Gelişmiş Arama
Ziyaret
14870
Güncellenme Tarihi: 2011/07/19
Soru Özeti
ilim ve bilginin önemliliğine değinen ayetleri açıklar mısınız?
Soru
İlim ve bilgi konusuna değinen ayetleri açıklamanızı rica ederim.
Kısa Cevap

Kuranı kerim saadet ve kemale hidayet ve kılavuzluk yapan bir kitaptır. Hidayet etme konusu da akıl ve ilim yoluyla ancak mümkündür. Bunun dışında hidayetin gerçekleşmesi imkânsızdır. Bu nedenle ilim ve bilgi kuran nezdinde çok önemli bir yere sahiptir. Bu önemlilik o denlidir ki kuranı kerimin bir çok ayetlerinin ilim ve bilginin değerine ve onu elde etmek için gerekli araç ve gereçlerine; tefekkür, tedebbür, teakkul, te’emmul ve.. gibi değindiğini görüyoruz. Yaklaşık kuranın dördünden birisinin bir şekilde ilim, bilgi ve bilime değindiğini görüyoruz. Bu kesinlikle delilsiz ve cihetsiz değildir. Bu acayip bir durumda değildir. Zira peygamber efendimize (s.a.a.) inen ilk ayetler okumak, ilim, bilim ve bilgi hakkındadır: “Oku! Rabbinin adıyla, O öyle bir Rabdir ki (varlığı) yaratı, insanı (da O) alak’tan yaratı. Oku! Ve Rabbin en kirim (herkes den daha ikram eden)dir. O, öyle bir Rabdir ki kalemle öğretmiş. İnsana (da) bilmediği şeyleri öğretti”,(alak, 1-5). Kuranı kerim bunun da ötesine giderek esasen insanın yaratılışı ilim ve bilgiyle yoğrulduğunu söylemektedir. Kuranı kerim bu gerçeğe işaretle şöyle buyurmaktadır: “daha sonra bütün (yaratıkların sırlarını ve varlıkların) isimlerini Âdeme öğretti. Sonra onları meleklere sundu ve şöyle dedi: eğer gerçekten doğru söylüyorsanız bunların isimlerini bana bildiriniz”. (Bakara 30).

Bu nedenle kolayca bütün bu ayetleri saymamız mümkün değildir. Bundan dolayı bu ayetleri kısımlandırarak bazı kısımlarına gücümüzün dâhilinde işaret edeceğiz.

1-   Allahın ilmiyle alakalı ayetler.

2-   İslam Peygamberi ve diğer Peygamberlerin (s.a.) ilmiyle alakalı ayetler.

3-   İlim ve bilginin değeri ve önemliliğiyle alakalı ayetler.

4-   İlim kelimesi açık bir şekilde kendilerinde zikredilmemiş ama ilme mutabık olan ve ilim ve bilgi anlamı taşıyan kelimeleri içeren ayetler. Detaylı cevapta örnek teşkil edecek şekilde bunların bir kısmına değineceğiz.  

Ayrıntılı Cevap

İlim ve bilgi insanın yaratılmasıyla eşitlik ediyor. Beşer denen insan sürekli anlamak, derk etmek, bilmek istemiştir. İlim ve bilginın, insanın yaşamında özel bir konumu var olmaktadır. İlmin insan yaşamındaki üstlenmiş olduğu rol çok büyüktür. Zira ilim ve bilgi insana saadeti, kemali, yapımı ve onarmayı öğretiyor. İlim insana güç verir. İlim insana geleceği istediği şekilde yapmasını öğretir. İlim insanın ihtiyarına verilen bir araçtır. İnsan istediği şekilde bu araca emir ve direktif verir doğayı insanın istediği şekle sokacak ve onaracaktır. İslam Peygamberi takipçilerine ilim ve bilgiyi öğrenmeye ve bilgi toplamaya teşvik ediyordu. Ashabının çocuklarını ilim ve bilgi elde etmeye sevk ediyordu. Bazı yaranlarına Süryanice öğrenmelerini istemişti. Peygamberin (s.a.a.) bu tekitleri ve teşvikleri Müslümanları eşsiz ve büyük bir himmet ve suratla dünyanın her yerinde ilim peşinde koşmalarına neden oldu. İlmi eserleri nerelerde buldularsa getirip tercüme ettiler ve kendileri araştırmaya daldılar. Bu yolla eski Yunan’ın, Roma’nın, İran’ın, Mısır’ın, Hindistan’ın ve diğer medeniyetlerin arasında irtibat halkasını oluşturmasının yanı sıra medeniyetlerin ve kültürlerin en büyüğünü de kendileri icat etmiş oldular. Dünyada bu medeniyet ve kültür İslam medeniyeti ve kültürü olarak tanındı ve tanımaktadır.

Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyurmaktadır: “De ki: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar”.[1] İslam dininde ilmin önemliliği o denlidir ki, onu talep etmek her Müslüman üzerinde farz kılınmıştır. Peygamber efendimiz (s.a.a.) bu bağlamda şöyle buyurmaktadır: “talebul ilmi faridetun ala külli müslimin, yani ilim peşinde gitmek ve ilim tahsil etmek her Müslüman üzerinde farzdır”.[2] Hadisin manası şudur: İslami farz ve vaciplerinin kenarında farz ve vacip kılınanlardan biriside ilim tahsil etmektir. Hadis kitaplarında sürekli “bab-u vücub-i telebil ilm, yani ilmin talep edilmesinin vacipliği babı” başlık atılmış veya buna benzer bir başlık var olmuş. Şöyle diyor: Her Müslüman üzerinde ilim talep etmesi vaciptir. Burada hiç kimse; ne erkek ne kadın istisna edilmemiştir. Bu hadis şunu söylemektedir ki ilim tahsil etme farzı herkesi kapsayan umumi ve genel bir farzdır. Her hangi bir tabakaya veya sınıfa veya cinsiyete has bir durum değildir.

İslam mektebinde ilim ve bilginin yerini ve ehemmiyetini anlatan bu mukaddimeden insanlara kılavuzluk yapmak iki cihanın saadetini insanlara kazandırmak için gelen İslam dininin semavi kitabı unvanıyla bu önemli konuya özellikle teveccüh ve değineceği çok açık olmalı. Kuranı kerimin kendisi farklı farklı yerlerde bu konuya değinmiş ve ortaya atmış.

Kuranı kerimde ilim ve bilgi meselesini açıklamak, detaylıca bu konuyu ele almamızı ve bu bağlamda birkaç kitap tedvin etmeyi gerektirir. Kuranın ayetlerinde biraz tefekkür ve teamül edilirse ilim kelimesi türevleriyle ve ilmi tahsil etme araçlarının; kalpler anlamında kulup, akıllar anlamında ukul, düşünme anlamında teakkul tefekkür anlamında tedebbür ve…gibi araçlarının kuranı kerimin nezdinde özel bir yeri var olduğuna inanıyor ve bunu aynı zamanda müşahede ediyoruz. Kuran ayetlerinin dörtten birisinin ilim ve bilgi hakkında olduğunu iddia edersek abartmış olmuyuruz. Bu nedenledir ki Allahın resulüne inen ilk ayetler ilim, bilgi, okuma, tanıma ile alakalı olması da acayip bir durum değildir. Kuranı kerim şöyle buyuruyor: Oku! Rabbinin adıyla, O öyle bir Rabdir ki (varlığı) yaratı, insanı (da O) alak’tan yaratı. Oku! Ve Rabbin en kirim (herkes den daha ikram eden)dir. O, öyle bir Rabdir ki kalemle öğretmiş. İnsana (da) bilmediği şeyleri öğretti[3] Kuranı kerim bunun da ötesine giderek esasen insanın yaratılışı ilim ve bilgiyle yoğrulduğunu söylemektedir. Kuranı kerim bu gerçeğe işaretle şöyle buyurmaktadır: “daha sonra bütün (yaratıkların sırlarını ve varlıkların) isimlerini Âdeme öğretti. Sonra onları meleklere sundu ve şöyle dedi: eğer gerçekten doğru söylüyorsanız bunların isimlerini bana bildiriniz”.[4]

Bu nedenle kolayca bütün bu ayetleri saymamız mümkün değildir. Bundan dolayı bu ayetleri kısımlandırarak bazı kısımlarına gücümüzün dâhilinde işaret edeceğiz.

1-   Allahın ilmiyle alakalı ayetler.

2-   İslam Peygamberi ve diğer Peygamberlerin (s.a.) ilmiyle alakalı ayetler.

3-   İlim ve bilginin değeri ve önemliliğiyle alakalı ayetler.

4-   İlim kelimesi açık bir şekilde kendilerinde zikredilmemiş ama ilme mutabık olan ve anlamları ilim ve bilgi olan kelimeleri içeren ayetler.

Birinci kısım: Allahın ilmiyle alakalı ayetler:  Açıktır ki Allahın nitelik ve sıfatlarından birisi âlim olmasıdır. Kuranı kerimde birçok ayet buna ihtisas edilmiştir. Bu bağlamda diğer ayetler insanların eylemlerine ve günlük davranışlarına taalluk eden Allahın ilmiyle alakalıdır. Kuranın muhtelif ve müteaddit ayetlerinde farklı münasebetlerden ötürü 32 defa zikredildiğini bilmek calip gelmesi gerek. Örnek olarak aşağıdaki ayetlere bakabilirsiniz: Bakara süresinin 32, 127, 187, ve 235. Ayetleri, Ali İmran suresinin 35. Ayeti, Maide suresinin 76. Ayetine, Anam suresinin 13, 80, 96 ve 115. Ayetlerine, Enfal suresinin 32 ve 61. Ayetlerine, Yusuf suresinin 34 ve 83. Ayetlerine, Yunus suresinin 65. Ayetine, Kehf suresinin 22 ve 109. Ayetlerine, Araf suresinin 187. Ve… bu bağlamdadırlar.

İkinci kısım: İslam peygamberi ve diğer Peygamberlerin (s.a.) ilmiyle alakalı ayetlerdir. Bu ayetlerde Allah u Teâlâ Peygamberlere farklı ilimler öğrettiğini anlatırlar. Necm suresinin 5. Ayeti, Yusuf suresinin 22, 62, 68. Ayetleri, Enbiya suresinin 74, 79 ve 80. Ayetleri, Araf suresinin 62. Ayeti, Enam suresinin 75. Ayeti peygamberlerin ilmiyle alakalı olan ayetlerden bir bölümüdür.

Üçüncü kısım: ilmin kedisi ve değeri ve konumu hakkında olan ayetleridir. Kuranı kerimde ilmin değerini, ilim ve bilginin konumunu, ilmin insanın yaşamında sahip olduğu rolü, insanın farklı yaşam alanındaki; bireysel, toplumsal yönlerindeki etkisi ve semeresini anlatan ayetlerdir. Bu makalede bir bölümüne işaret edilecekti:

1-  Bazı ayetler insanları bazı makamlara tayin etmek meselesi için göze alınan ölçü ilim ölçüsü olduğunu anlatmaktadırlar. Bakara suresinin 247. Ve zümer suresinin 9. Ayetleri bu konuya işaret etmektedirler: “Şüphesiz Allah, onu sizin üzerinize (hükümdar) seçti, onun bilgisini ve gücünü artırdı.” Allah, mülkünü dilediğine verir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir”. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar”.

2-  İman ile ilim arasındaki rabıtayı ve bu rabıtanın gevşemeyecek kadar sıkı olduğunu anlatan ayetlerdir. Ali İmran 7. Nisa 162. İsra 107. Hac 54. Ankebüt 49. Seve 6. Ayetleri bu bağlamda örnek teşkil etmektedirler.

3-  Allah tan korkmak ilmin mesulüdür. “Allah’a karşı ancak; kulları içinden âlim olanlar huşu sahibidirler”[5]

4-  İlim Allah’ı ispatlamak için bir mukaddimedir. “Sana (hz. Mesih hakkında) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa, de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, nefislerimizi ve nefislerinizi çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lânetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.”[6]

5-  İnsanlar üzerinde hücceti tamamlayan ilimdir. “Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: “Allah’ın yolu asıl doğru yoldur.” Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah’tan sana ne bir dost, ne bir yardımcı vardır”.[7]

6-  İlim kıyametin azabından insanı kurtaran amillerinin zeminesini oluşturu: “Kendilerine ilim verilenler ise şöyle derler: Allah içinizden inananların ve kendilerine ilim verilenlerin derecelerini yükseltsin. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır”. “Şüphesiz bugün rezillik, aşağılık ve kötülük kâfirlerin üzerinedir.”[8]

7-  Âlimleri ve bilginlerin şahitliği Allahın ve meleklerin şahitliğiyle ayni dengede tutulmuştur: “Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilâh olmadığına adaletle şâhitlik ettiler. O’ndan başka ilâh yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir”.[9]

8-  İlim sahibi olanlar tabi olunmaya daha layıktırlar. “Babacığım! Doğrusu, sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Bana uy ki seni doğru yola ileteyim”.[10]

9-  İlim ve bilgi basiret ve insanlara hakikati gösteren bir unsurdur: “Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, “Yazıklar olsun size! İman edip de iyi işler yapanlara Allah’ın vereceği mükâfat daha hayırlıdır. Ona da ancak sabredenler kavuşturulur” dediler”.[11]

10-           Özetle söylemek gerekirse ilim ve bili o denli önemlidir ki ulul azm olarak bilinen bir  peygamber kendi bilgisini artması için çok tehlikeli ve meşakkatli bir yolculuğu cani gönülden kabul ediyor. Bu kıssa kehf suresinin 65. Ayetinden 76. Ayetine kadar hz Musa ve hz. Hızır kısasında anlatılmaktadır. Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi”.[12]

Dördüncü kısım: ilim kelimesini değil, ilim kelimesinin anlamını taşıyan kelimeleri içeren ayetlerdir: ilim kelimesi açık bir şekilde kendilerinde zikredilmemiş ama ilme tatbik edilen kelimeler kendilerinden istifade edilmiş ayetleridir. Misak ayetleri gibi. Allah tarafından kendilerine kitap vermiş (peygamberlerden) onu iblağ etmeleri için onlardan misak alımış. Ve… Bu makalede bu kadarıyla yetiniyoruz. Ama daha fazla bilgi edinmek istiyorsanız aşağıdaki adrese müracaat etmenizi öneriyoruz.

ABDULBAKİ, Muhammed Fuad, “mucemul-mufehrist-i elfaz-i kuran”.  

 



[1] Zümer, 9.

[2] Usul-i kafi”, c. 1, s. 30.

[3] Alak, 1-5.

[4] Bakare, 30.

[5] Fatır, 28.

[6] Ali İmaran, 63.

[7] Bakara, 120.

[8] Mücadele, 11 ve nahl, 27.

[9] Ali İmran 18.

[10] Meryem, 43.

[11] Kasas, 80.

[12] Bu ayetler ilim öğretmen değerini, konumunu ve öğrencinin haklarını anlatma konumunda oldukları açıktır. Hakeza ilim peşinde olanların sahip olması gereken liyakatleri de anlatmaktadır. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için lokman suresi ve onun tefsirlerine müracaat edebilirsiniz.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam Cevad (a.s)'ın (İmam Muhammed Taki) kaç tane erkek çocuğu vardı?
    8750 تاريخ بزرگان 2011/08/30
     İmam Muhammed Taki'den sadece iki erkek çocuk İmam Ali Naki ve Musa Mubarka isimlerinde kalmıştır. Diğer erkek çocuklarının olduğu rivayet edilmiş olsa da ensap hakkındaki kaynaklarında da sadece bu iki erkek çocuk hakkında ittifak vardır. Bu konudaki ihtilafın sebebi nesep hakkındaki ilk kaynaklardaki var olan ihtilaf ya da diğer çocuklarından ...
  • Sebr ve taksim burhanı ne şekildedir ve nasıl uygulanır?
    13092 İslam Felsefesi 2012/03/11
    Sebr ve taksim burhanı, çeşitli ilimlerde olduğu gibi usul-u fıkh’ta da kullanılan ve birçok yerde hüccet olan bir burhandır. Ancak ona her zaman güvenilmez; zira mantık kitaplarında gelen dört şekil ispat metotlarından yoksundur. Bu konuda önce bu burhandaki sözcüklerin açıklamasını yapacağız: Sebr, denemek, taksim ise ...
  • Bankadan alınan kredi, bankayla yapılan anlaşmanın dışında bir yerde kullanılırsa hükmü nedir?
    5672 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    İslam inkılabı rehberi Hz. Ayetullah Hamanei’nin görüşüne göre alınan para borç mahiyetinde olursa her türlü harcama doğrudur ve o para borcu alanın malı olduğu için onu, belli bir yerde harcama şartı koşulsa bile o bunu istediği yerde harcayabilir. Ancak teklifi hükümolarak o şarta amel etmesi farzdır ...
  • Ayet ve rivayetlere göre salih amellerin yok olmasına neden olan ameller hangileridir?
    11800 Pratik Ahlak 2012/02/04
    Ayet ve rivayetlerde, Allah’a iman, şirke düşmemek ve mürted olmamak amellerin kabul olunmasının ilk şartları olduğu, bunlar olmadan hiç bir salih amel kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Namazı terketmek, minnet ederek salih amel yapmak, başa gelen işlere razı olmamak vb. gibi amellerin yok olmasına neden olan şeyler -ayrıntılı cevap ...
  • Kıyamet azabından kurtulmak için bir ümit var mı?
    10265 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Dini öğretilerden anlaşıldığı kadarıyla Allah’ın rahmetine ümit bağlamak ve kıyamet azabından korkmak birbirini tamamlayan iki önemli özellik olup mümin kul eşit bir şekilde bu iki özelliğe sahip olmalıdır. Yani mümin kimse farzları yerine getirip, haramları terketmekle akıbetinin hayırlı olması için Allah’ın rahmetine ümit bağlarken aynı ölçüde Allah’tan ...
  • Takva ile Vera (nefsine hâkim olma) arasında ne fark var?
    3654 Hadis 2020/01/20
  • Hz Zehra (s.a) hangi yılda dünyaya gelmiştir?
    8980 تاريخ بزرگان 2012/03/10
    Eski zamanlarda imkanların az olması ve dakik zabıt tutma ve kaynakları dikkatli saklamaya özen göstermeme vb … tarihi olay ve vakıalarda ve büyük şahsiyetlerin doğum, ölüm ve şahadet tarihleri hakkında görüş farklılıklarının bulunması olağan ve doğaldır. Bu nedenle tarih ve hadis kitaplarında Hz Zehra’nın (s.a) doğum tarihi ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Farz veya müstehap oruç tutarken dalgınlıkla yemek ve içmek orucu batıl eder mi?
    7133 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/21
    Oruçlu kimse bilerek bir şeyi yer ve içerse orucu batıl olur.[1] Bu meselede farz ve müstehap oruç arasında fark yoktur. Ama bilmeden ve dalgınlığına gelerek bir şey yer ve içerse orucu batıl olmaz.[2] ...
  • İslam peygamberi hz. Muhammed (s.a.a.) Salih olamayan bir ailede büyüyen bir güzel kızı hayvan gübresinin bulunduğu yerde yeşermiş olan ota benzetiyor. Hazreti resul bu benzetmeden maksadı nedir?
    10480 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/10/09
    Bu hadis uygun ve münasip olmayan ortamlarda yetişmiş ve rüşt eden bireylerle evlenmenin haram veya mekruh olduğunu beyan etmiyor. Belki sadece şu noktaya tekit ediyor: Evlilikte sadece zahiri güzelliğe göz dikip gönül bağlanmamalı ve yüzeysel bir aşka mağlup olup dini, ahlaki, davranışsal ve … gibi nitelikleri göz ...

En Çok Okunanlar