Gelişmiş Arama
Ziyaret
19007
Güncellenme Tarihi: 2011/11/12
Soru Özeti
Ehl-i Sünnet kaynaklarında Hz. Zehra’nın şahadetine delalet eden konular var mıdır?
Soru
Ehl-i Sünnet kaynaklarında Hz. Zehra’nın (s.a) şahadetine delalet eden konular var mıdır? Dakik kaynakları zikrederek bana gönderiniz. Teşekkürler
Kısa Cevap

Tarihsel olan bu gerçek canlı bir şekilde tarihsel ve hadissel kitaplarda mahfuz kalmış. İbni Ebu Şeybe, Blazeri, ibni Kutaybe ve… gibi Ehli Sünnet’in büyük şahsiyetleri bu konuyu teyit etmişlerdir. Hz. Zehra’nın (s.a) evine yapılan saygısızlık ve şahadeti hakkında detaylı cevaba müracaat ediniz.

Ayrıntılı Cevap

Hz. Zehra’nın (s.a) evine yapılan hürmetsizlik ve Hz. Zehra’nın (s.a) şahadeti:

Hz. Zehra’nın (s.a) evine yapılan saygısızlık ve hürmetsizlik meselesinin ve ondan sonraki olayların, bir efsane değil de tarihin apaçık bir hakikati olduğunun aydınlığa kavuşması için Ehl-i Sünnet kaynaklarında yer alan metinleri nakledeceğiz. Halifeler asrında fazilet ve menkıbelerin kaleme alınması hususunda sansür uygulanıyordu, ne var ki “bir şeyin hakikati o şeyin koruyucusudur” hükmünce, bu tarihi hakikat, tarihi ve rivayi kitaplarda canlılığını koruya gelmiştir. Biz burada zaman sırasına göre ilk asırlardan tutun da zamanımızın yazarlarına kadar belgeleri nakledeceğiz.

1. İbni Ebi Şeybe ve “el-Müsannif” kitabı:

“El-Müsannif” kitabının müellifi Ebubekr b. Ebi Şeybe ( 159-235), sahih bir senetle şöyle nakleder:

Halk Ebubekir’e biat ettiği zaman, Ali ve Zübeyir, Fatıma’nın evinde konuşup meşveret ediyorlardı, bu konu Ömer b. Hattab’a ulaştı. Ömer, Fatıma’nın kapısına gelerek: “Ey Allah Resulü’nün kızı! Bizim için en sevimli kimse, senin babandır ve babandan sonra da sensin, ama Allah’a andolsun ki bu muhabbet, bu kimselerin senin evinde toplanmaları halinde içindekilerle beraber evin yakılması emrini vermeme engel değildir” diyerek çıkıp gitti. Ali (a.s) ve Zübeyir eve döndüler. Peygamber Ekrem’in sevgili kızı, Ali (a.s) ve Zübeyir’e şöyle dedi: “Ömer buraya geldi ve yemin ederek, bir daha toplanmanız halinde evi içindekilerle beraber yakacağını söyledi. Allaha andolsun! O yemin ettiği şeyi yapacaktır![1]

2. Blazeri ve “Ensabu’l-Eşraf” kitabı”:

Meşhur yazar ve büyük tarihçi, Ahmet b. Yahya Cabir Bağdadi Bilazeri (vefatı 270) “Ensabu’l-Eşraf” kitabında bu tarihi olayı şöyle naklediyor:

Ebubekir, Ali’nin (a.s) biat etmesi için adam gönderdi, ama Ali (a.s) biat etmekten imtina etti. Sonra Ömer eline meşale alarak öne çıktı ve kapı önünde Fatıma’yla karşılaştı. Fatıma, Ömer’e hitaben: “Ey Hattab’ın oğlu! Evimi yakmak hedefinde olduğunu görüyorum!” dedi, Ömer ise cevaben şöyle dedi: “Evet, bu iş, babanın görevlendirilmiş olduğu şeye yardım etmektir!!”[2]

3.İbni Kuteybe “el-İmame ve’s-Siyase” kitabı:

Şuheyr Abdullah b. Müslim b. Kuteybe Deynevi (212-276), edip ve İslam tarihinin önde gelen faal tarihçilerindendir. “Te’vilü muhtelif’il-hadis”, “Edebu’l-kitap” ve… Kitaplarının da yazarıdır. Tarih yazarı olan bu şahıs, “el-İmame ve’s-Siyase” kitabında şöyle yazar:

Ebubekir, kendisine biat etmeyenlere ve Ali’nin evinde toplananlara sinirlenen insanlardandı. Ömer’i çağırarak, onların evine gönderdi. Ömer, Ali’nin (a.s) evine geldi ve evden çıkmaları için herkese seslendi. Onlar, evden dışarı çıkmaktan kaçındılar. Bu esnada Ömer odun isteyerek: “ Ömer’in canı elinde olan Allah’a yemin ederim! Ya dışarı çıkın, ya da evi içindekilerle yakarım, dedi. Birisi Ömer’e hitaben şöyle dedi: Ey Eba Hafs (Ömer’in künyesi)! Bu evde Peygamber’ın (s.a.a) kızı vardır, Ömer cevaben: Olsun!! dedi.[3]

İbni Kuteybe, bu olayın devamını çok daha yakıcı ve çok daha dertli anlatarak şöyle der: Ömer yanında bir gurupla Fatıma’nın evine geldi ve kapısını çaldı. Fatıma, onların sesini işitince yüksek sesle: Ey Allah’ın Resulü! Senden sonra Hattab’ın ve Kuhafe’nin oğulları tarafından bana ne musibetler ulaştı, dedi. Ömer’le birlikte gelenler, Zehra’nın ağlama sesini işitince geri döndüler, ama Ömer, geride kalanlarla Ali’yi dışarı çıkardılar ve Ebubekir’in yanına götürerek ona biat etmesini söylediler. Ali (a.s): Eğer biat etmesem ne olacak? Dediğinde, ona şöyle dediler: Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin olsun ki boynunu vururuz…[4]

Tarihin bu bölümünün şeyheyn (Ebubekir ve Ömer) alakalıları için son derece ağır olduğu apaçıktır ve bundan dolayı bazıları, söz konusu bu kitabı İbni Kuteybe’ye nispet vermekte şekke düşmüşlerdir. Hâlbuki tarih sanatının üstadı İbni Ebi’l-Hadid, bu kitabı Kuteybe’nin eserlerinden olduğuna inanır ve sürekli bu kitaptan nakillerde bulunur. Maalesef bu kitabın kaderi tahrifle sonuçlanmış ve basım esnasında bazı bölümleri hazfedilmiştir ama bununla birlikte zikredilen bu konu, İbni Ebi’l Hadid’in “Şerhu Nehcü’l-Belağa” kitabında gelmiştir.

“Zerkeli” bu kitabı İbni Kuteybe’nin kitapları arasında zikrederek şöyle yazar: Âlimlerin bazıları bu kitabın nispetinde görüş bildirmişler ve kendilerinden tereddüt etme yerine başkalarından şek etmişlerdir. Hâlbuki İlyas Serkis[5], bu kitabı İbni Kuteybe’nin eserlerinden bilir.

4. Taberi ve “Tarih’i Taberi” kitabı:

Muhammed b. Cerir’i Taberi (vefat 310) kendi tarih kitabında vahiy evine yapılan saygısızlığı şöyle dile getiriyor:

Muhacirlerden bir gurup Ali’nin (a.s) evindeyken Ömer b. Hattab çıkageldi ve onlara dönerek: “Allah’a andolsun! Biat etmek için dışarı çıkmazsanız evi yakarım, dedi, Zübeyir elinde kılıcıyla dışarı çıktı. Birden bire Zübeyir’in ayakları titremeye başladı ve kılıcı elinden düştü. Bu esnada diğerleri ona saldırdılar ve kılıcını elinden aldılar.[6] Tarihin bu kısmı, halifeye zorla ve tehdit ederek biat alındığını anlatmaktadır. Böyle bir biatin ne değeri vardır? Okuyucular, siz hakemlik yapınız.

5. İbni Abdu Rebbe ve “el-Akd el-Ferid” kitabı”:

“İbni Abd Rebih’i Endülüsi” olarak meşhur “el-Akd el-Ferid” kitabının yazarı Şehabuddin Ahmet (vefat 463 H.) kendi kitabında, Sakife konusunu uzunca ele alarak, “Ebubekir’e biat etmekten kaçınan kimseler” unvanı altında şunları yazmıştır:

Ali, Abbas ve Zübeyir Fatıma’nın evinde oturmuşlardı. Bu esnada Ebubekir, onları dışarı çıkarması için Ömer’i çağırarak: Eğer dışarı çıkmazlarsa, onlarla savaş, dedi. Ömer, Fatıma’nın evini yakmak için bir miktar ateşle yola çıktı. Bu esnada Fatıma’yla karşılaştı. Peygamber’in kızı Ömer’e hitaben: Ey Hattabın oğlu! Bizi yakmak için mi geldin, dediğinde Ömer şöyle dedi: Evet, ümmetin kabul ettiğini sizde kabul ederseniz (o zaman yakmam).[7]

Buraya kadar saygısızlık etme konusunun açıkça yer aldığı bölüm sona erdi, şimdiyse bu niyetin fiiliyata geçirildiği ikinci bölümü işleyeceğiz.

Acaba saldırı gerçekleşti mi?

Şimdiye kadar yalnızca halife ve yandaşlarının kötü niyetine işaret eden gurubun (tarihçilerin bir kısmı) sözleri sona erdi. Bu gurupta yer alan kimseler, açık bir şekilde faciayı yansıtmak istememişler ya da yansıtamamışlardır. Halbuki bazıları facianın aslına yani eve saldırılmasına ve…işaret ederek bir yere kadar hakikatin çehresinden maskeyi aralayabilmişlerdir. Şimdi saldırı ve saygısızlığı içeren belgelere işaret edeceğiz: (Bu bölümde de genellikle zaman sürecinin sıralamasını dikkate alacağız.)

6. Ebu Ubeyd b. Selam (vefat 224) İslam fakihlerinin itimat ettikleri “el-Emval” kitabında şöyle naklediyor:

Abdurrahman b. Avf anlatıyor: Ebubekir hastaydı ve ben hasta ziyareti için onun evine gittim. Epeyce konuştuktan sonra bana şöyle dedi: Yaptığım üç şeyi yapmamayı ve yapmadığım üç şeyi de yapmayı arzu ederdim. Şuanda da Peygamber’den üç şeyi sormayı arzu ediyorum. Yaptığım üç şeyi yapmamayı arzu ettiğim şeyler şunlardır: Keşke Fatıma’nın evine saygısızlık yapmasaydım, her ne kadar o ev, savaş için yüzümüze kapanmış olsaydı bile onları kendi haline bırakmış olsaydım.[8] Ebu Ubeyd konunun burasında; “Fatıma’nın kapısını aralamasaydım ve onu terk etseydim…” cümlesi yerine, “keza ve keza” cümlesini kullanıyor ve: Bunları zikretmeye meyilli değilim, diyor. Bununla birlikte “Ebu Ubeyd” mezhebi taassuptan veya başka sebeplerden dolayı hakikati söylemekten kaçınmıştır. Ne var ki “el-Emval” kitabını inceleyen araştırmacılar, kitabın dip notunda şöyle diyorlar: “Mizanu’l-itidal” kitabında hazfedilen bu cümle (açıklandığı şekliyle) yer almaktadır. Buna ek olarak Taberani  kendi “Mu’cem” adlı kitabında ve “İbni Abdirebbe” “Akdu’l-ferit” kitabında ve diğer tarihçiler, hazfedilen bu cümleyi zikretmişlerdir (dikkat ediniz).

7. Tabarani ve “Mu’cemu’l kebir”:

Zehebi “Mizanu’ul İ’tidal” kitabında Tabarani hakkında şöyle der: “Çok güvenilir biridir”.[9] Ebu’l Kasım Süleyman b. Ahmed-i Tabarani (260-360) şimdiye kadar defalarca basılmış “el-Mucem el-Kebir” adlı kitabında Ebubekir konusunda, hutbeleri ve vefatı konusunda şunları hatırlatır: Ebubekir ölümü esnasında şu temennide bulunuyor: “Keşke üç şeyi yapmasaydım ve üç şeyi de yapsaydım. Keşke Allah’ın Resulü’nden üç şey sorasaydım. Yapmamayı temenni ettiğim üç şey hakkında şöyle diyor: Keşke Fatıma’nın evine saygısızlık yapmasaydım, keşke onu kendi haline bıraksaydım”.[10] Bu tabirler, Ömer’in yapmış olduğu o tehditler fiiliyata geçtiğini gösteriyor.

8. İbni Abdu Rabbe ve “Akdu’l Ferit”:

“Akdu’l Ferit” kitabının müellifi İbni Abdu Rabbe (vefat 463 H.) kendi kitabında Abdurrahman b. Avf’dan şöyle naklediyor: Ebubekir hastalandığı zaman onu ziyarete gittim. Ebubekir bana şöyle söyledi: Keşke üç şeyi yapmasaydım, onlardan birisi: Her ne kadar onlar savaşmak için evin kapısını örtmüşlerdi ama keşke Fatıma’nın kapısını açmasaydım.[11] Aynı şekilde halifenin bu konuşmasını nakleden isimler ve ibaretler zikredilecektir.

9. “El-Vafi bil vefiyat” kitabında Nazzam’ın sözü:

Nazm ve nesirde kelamı güzel olduğundan dolayı Nezzam olarak tanınmış İbrahim b. Seyyar Nizam Mu’tezili (160-231), çeşitli kitaplarda Fatıma’nın (s.a) evinin önünde toplanılmasından sonraki olayı naklederek şöyle diyor: “Ömer, Ebubekir’e biat almak için Fatıma’nın karnına vurdu ve Fatıma, ismini Muhsin koydukları karnındaki çocuğunu düşürdü!! (dikkat ediniz)”[12]

10. Müberred Ve “Kamil” kitabı:

Edip, meşhur yazar ve çok değerli kitapların sahibi Muhammed b. Yezid b. Abdulekber Bağdadi (210-285) “el-Kamil” kitabında, halifenin arzularını Abdurrahman b. Avf’un dilinden şöyle anlatıyor: “Her ne kadar o bizimle savaşmak için kapısını örtseydi bile keşke Fatıma’nın evinin kapısını açmasaydım ve onu bıraksaydım”.[13]

11. Mes’udi ve “Murucu’z-Zeheb”:

Mes’udi (325) “Murucu’z-Zeheb” kitabında şöyle yazar:

“Ebubekir son anlarında şöyle dedi: “Yaptığım üç şeyi yapmamayı arzu ederdim: Keşke Zehra’nın evine saygısızlık yapmasaydım. Ebubekir bu konuda çok şeyler söyledi”.[14]

12. İbni Ebi Darem ve “Mizanu’l-İ’tidal”:

 “İbni Ebi Darem” olarak bilinen “Ahmet b. Muhammed”. Küfe muhaddislerindendir (357). Muhammet b. Ahmet b. Hammad Kufi hakkında şunu; “o, ömrünün sonuna kadar doğruya bağlıydı” söylediği bir kimsedir. Onun doğruya bağlı olduğunu dikkate alarak, yanında: Ömer, Fatıma’ya tekme attı ve Fatıma, karnındaki Muhsin isimli çocuğunu düşürdü, denildi!”. Ama o buna karşı tepkisiz kalıyor (dikkat ediniz.)[15]

13. Abdülfettah Abdulmaksut ve “el-İmam Ali” kitabı:

Bu şahıs kendi kitabında vahiy evine hücum edilmesini iki yerde zikretmiştir ve biz bunlardan birine işaret etmekle yetineceğiz:

“Ömer’in canı elinde olana yemin ederim! Ya dışarı çıkın ya da evi içindekilerle birlikte yakarım. Peygamber (s.a.a) den sonra da o eve saygı gösteren Allah’tan korkan bir gurup şöyle dedi: “Eba Hafs, Fatıma bu evdedir.” Ömre korkusuzca feryat ederek “olsun!” dedi. Yaklaştı ve kapıyı vurdu, daha sonra kapıdan zorla içeri girmek için kapıya tekme tokat girdi. Ali (a.s) çıkageldi… mutfağın yakınından Zehra’nın sesi yankılandı…bu ses, onun yardım sesiydi…”[16]

Konumuzun bu bölümünü “el-İmame ve’s-Siyase” kitabında “Mekatili ibni Atiyye” den bir hadisle bitireceğiz (her ne kadar henüz söylenmeyen birçok şey var).

O, bu kitapta şöyle der:

“Ebubekir halktan tehditle, kılıçla ve zorla biat aldığı zaman Ömer, Kunfuz ve cemaatin bir kısmını Ali ve Fatıma’nın evine gönderdi ve kendi de ateş toplayarak evin kapısını yaktı…”.[17]

Bu rivayetin zeylinde, kalemin beyan etmekten aciz kaldığı başka tabirlerde vardır.

Sonuç: Genellikle Ehl-i Sünnetten nakledilen bunca apaçık belgelerle birlikte yinede “şahadet efsanesi” mi diyorlar? İnsaf nerede? Bu kısa ve belgelenmiş ibaretleri okuyan herkes, Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) vefatinden sonra ne kavgaların patlak verdiğini ve hükümet ve hilafeti ele geçirmek hedefiyle neler yaptıklarını anlayacaktır. Bunlar taassuptan uzak kalıp hür düşünenler için ilahi hüccetin tamamlanmasıdır. Zira biz, kendimizden bir şey yazmadık; yazdıklarımız, onların itibar ettikleri kaynaklardan nakillerdir.[18]



[1] İbni ebi Şeybe, Musannif, “el-Mağazi” 572/8.

[2] “Ensabu’l-Eşraf”, Kahire: Tab’i Daru’l-Mearif, 1/586.

[3] “el-İmame ve’s-siyase”, Mısır: Mektebetu Ticariyetu Kubra, s. 12.

[4] “el-İmame ve’s-Siyase”, s. 13.

[5]Mu’cemu’l matbuat el-Arabiye”: 1/ 212.

[6]Tarihi Taberi”, Beyrut:2/443.

[7]Akdu’l Ferit”, Mektebetu’l Hilal, 4/93.

[8]el-Emval”, Beyrut: Neşri Külliyatı Ezheriye, s. 144, dördüncü dipnotu; İbni Abdi Rabbe de bunu nakletmiştir: “Akdu’l Ferit”, 4/93. İleride bizde zikredeceğiz.

[9]Mizanu’l –İ’tidal”: c. 2, s. 195.

[10] Tabarani “Mucemu’l Kebir”: 1/62. Hadis no: 34, Hamdi Abdulmecit Selefi’nin araştırması.

[11]Akdu’l Ferit”, baskı, Mektebetu’l Hilal, 4/93.

[12]el-Vafi bil vafiyat”, 6/17, sayı 2444; Şehristani “Milel ve Nihel”, Beyrut: Darul-marife, 1/57. Hakeza bkz. “Buhusu fil minel ven-nihel” tercüme: Nezzam, 3/248-255.

[13] İbni ebi Hadid, “Şerhu Nehcu’l-Belağa”: baskı Mısır: 2/47-47.

[14]Muruc’z-Zeheb”, baskı: Endülüs, 2/301.

[15]Mizanu’l-İ’tidal”: 3/459.

[16] Abudulfettah Abdulmaksud, “Ali b. Ebi Talib”, 4/276-277.

[17]el-İmame ve’l-Hilafe”, Telifi “Makatili ibni Uteyye”, Önsöz: Eynü’ş-Şems Üniversitesi Üstadı Dr. Hamit Davut, Beyrut: Müessesetu’l-Belağ, s. 160-16.

[18] Bu cevap, Hz. Ayetullah Mekarim Şirazi’nin makalesinden özetlenmiştir. Aynı şekilde aşağıdaki siteye müracaat edebilirsiniz: http://www.tebyan.net/index.aspx?pid=67823.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Abdest alırken yıkanması gereken derinin bir kısmı ayrık duruyorsa onun altı yıkanmalı mıdır?
    19025 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/07/28
    Sizinde okuduğunuz gibi ilmihallerde şöyle yazar:Yüzde, ellerde, başın ön kısmında ve ayakların üzerinde yanık veya başka bir sebepten dolayı şişkinlik oluşursa, onun üzerinin yıkanması veya üzerinin mesh edilmesi yeterlidir. Şişkinlik delinse bile, suyu derinin altına ulaştırmak gerekmez. Hatta derinin bir kısmı ...
  • Erkek altın saat kullanabilir mi?
    28465 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/11/27
    Boyna altın zincir asmak, altın yüzük takmak ve ele altın kaplama saat takmak gibi altınla süslenmek[1] erkeğe haramdır ve bunlarla namaz kılmak da namazı bozar.[2] Elbette altın saat ve altın zincir sadece ...
  • neden namazı Arapça kılmak mecburiyetindeyiz?
    32492 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2010/11/08
    Cevabın açıklanması için ilkin sorunun asıl amacının ne olduğunu açıklamak lazım; sorunun amacı, başka bir dilin Arapçanın yerine geçmesi midir? Yoksa neden Arapça diliyle namaz kılmak mecburiyetindeyiz ve herkes kendi ana ve yerel diliyle namaz kılamıyor mudur? Sorudan güdülen amaç biricisi ise, Arapçanın ...
  • Garanık efsanesi nedir?
    10164 Tefsir 2011/04/11
    Garanık efsanesi, Kur'an ve Peygamber'in (s.a.a) mevkisini düşürmek için çalışan düşmanlar tarafından uydurulan bir efsanedir. Onlar şöyle demişlerdir: Peygamber (s.a.a) Mekke'de en-Necm suresini okurken müşriklerin putlarının isimlerinin anıldığı ayete yani: "أَ فَرَءَیْتُمُ اللَّاتَ وَ الْعُزَّى‏ وَ مَنَوةَ الثَّالِثَةَ الْأُخْرَى"
  • Bazı Kur’an ayetlerinde beyan edilmiş olan hisselerin bileşkesi ölünün tüm varlığından fazla değil midir?
    5591 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/08/21
    Miras hisseleri ve onun muhasebe şekli en girift fıkhî hükümlerdendir. Kur’an ve rivayetlerde miras taksimi hakkında dikkat edilmesi gereken önemli kanun ve buyruklar beyan edilmiştir. Belirtilen ayetlerde sadece varislerden değişik fertlerin miras hissesi açıklanmıştır ve bu, bütün bu farzların bir arada toplanabileceği anlamına gelmemektedir. Nitekim hisseler arasındaki ...
  • Hangi tarihi belge İmam Hasan Askeri'nin evladı olduğunu ispatlıyor? Niçin İmam Hasan Askeri (a.s) annesini malları hususundaki vasisi olarak belirledi?
    8276 Eski Kelam İlmi 2011/04/21
    İmam Hasan Askeri'nin evladı olduğuna dair bir çok rivayetler vardır. Bu konu Ehl-i Sünnet'in kitaplarında da geçmektedir.İmam, bir rivayet göre kendi bağlılarına annesine müracaat etmeği emretmiştir. Ancak bu emirde malları hakkında bir şey söz konusu değildir. Bu emrin sebebi İmam Hasan Askeri'nin, kendi ...
  • Ölü telkininde ne söylenmesi gerekir?
    3200 Kefenleme Ve Defin 2019/01/23
    Ölü defninde sünnet olan adaptan biride ölüye şehadetlerini telkin etmektir. bu sünnet şu şekilde yerine getirilir: Ölüyü kabre koyduktan sonra kefenin düğümleri çözülür ve ölümün yüzü toprağa koyulur. Daha sonra topraktan bir yastık düzeltilerek başı onun üzerne koyulur. Tekrar sırt üstü yatmaması için sırt tarafına kerpiç koyulur ...
  • Acaba ilk insanlar mağarada mı yaşıyorlardı, mağarada yaşayanlar Hz. Âdem’in (as) neslinden miydiler?
    12889 Tefsir 2015/06/18
    Hz. Âdem’in neslinden olan insanların, dağları ve mağaraları kendileri için mesken olarak seçtikleri kur’an’ı kerimde teyit edilmiş bir konudur. Ama Hz. Âdem den (as) önce başka insanların yaşadığına dair oldukça fazla deliller vardır. Bu delillerin var olması ve eskiden insanların mağaralarda yaşadıkları inkâr edilmeyecek bir konu olduğu ...
  • Kur’an kendi ayetlerinden birine benzer bir ayet getirmeyle düşmanlarına meydan okumuş ve onları mücadeleye davet etmiş midir?
    17815 Tefsir 2011/09/21
    Aziz İslam Peygamberinin (s.a.a) ebedi mucizesi, birçok mucizevî boyuta sahip bulunan, her zaman için baki olan, tüm dost ve düşmanlara meydan okuyan, onları mücadeleye davet eden, onlardan bu kitabın ilahi olmasından şüphe duyuyorlarsa ona benzer bir kitap veya onun surelerine benzer on sure veyahut en azından onun ...
  • Allah Samet’tir cümlesindeki Samet kelimesinin manası nedir?
    48679 Tefsir 2012/04/15
    Sözlükler, rivayetler ve müfessirlerin sözlerinde Samet kavramı hakkında birçok anlam zikredilmiştir; bu yüzden bu kısa makalede her üç gruptan bir takım numuneler aktaracağız: A. Ragıp Müfredatta şöyle demektedir: Samet efendi ve büyüklük manasında olup büyük işlerin yapılması için kendisine müracaat edilendir. Bazıları da şöyle demiştir: ...

En Çok Okunanlar