Gelişmiş Arama
Ziyaret
19257
Güncellenme Tarihi: 2011/10/23
Soru Özeti
Kur’an-ı Kerim’in adı ne zaman kadar mushaf kaldı ve ne zamandan sonra Kur’an denilmeye başlandı?
Soru
Kur’an-ı Kerim’in adı ne zaman kadar mushaf kaldı ve ne zamandan sonra Kur’an denilmeye başlandı?
Kısa Cevap

Kur’an-ı Kerim’in adı daha başlangıçtan Kur’an idi, zira Kur’an’ın kendisinde de bu isimle anılmıştır. O zaman soruyu şöyle sormak lazım: ‘Kur’an’a ne zamandan beri ‘mushaf’ denilmeye başlandı?’
Mushaf, sahabelerin zamanından beri lugat manasında, yani ciltli (iki kapak arasındaki) kitap olarak Kur’an için kullanılmıştır. Mushaf, Ehl-i Beyt’in (a.s) literatüründe de lügat manasında kullanılmıştır. Bir rivayette İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Kur’an’ı mushafın yüzünden okumak, gözden daha fazla faydalanmaya ve ebeveynin -kafirde olsalar- azabının azalmasına neden olur.’

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzda Kur’an, Mushaf ve Tefsir gibi birkaç tane anahtar kelime vardır. Bunların manası daha sonra gelecektir.

Kur’an-ı Kerim’in adı daha başlangıçtan ‘Kur’an’ idi. Zira kimi ayetlerde bu isimle anılmıştır.[1] Öyleyse soru şöyle sorulsa daha iyi olacaktır: ‘Bu kitaba ne zamandan beri mushaf denilmeye başlandı?’

Mushafın lügatteki manası ‘üzerine yazı yazılan şey’[2] olup, iki kapağın arasında olan demektir.[3] Mushaf sahifenin çoğulu olan suhuf’tan türemiştir. Dolayısıyla ister Kur’an olsun ister başka şey iki kapağın arasında olan ciltli kitaba mushaf denmektedir. Kur’an-ı Kerim’de de semavi kitaplara mushaf değil ’suhuf’ denmiştir.[4]

 

Sahabenin Literatüründe Mushaf

Sadr-ı İslam’ın meselelerinden birisi Kur’an’ın toplanma meselesiydi. Bu mesele hakkında çeşitli görüşler var;[5] kimisine göre Kur’an Peygamberin kendi zamanında toplanmıştır, kimisine göre de peygamberin vefatından sonra. Kur’an’ın Peygamberin (s.a.a) kendi zamanında toplandığı kesindir. Sahabenin döneminde ise kapsamlı ve bir mushafta toplanması söz konusuydu.

Tarihi kaynaklarda 2. Halife Ömer’in, birini Ubey b. Kaab’ın yanına gönderip ‘Kur’an’ı mushafta toplamak istiyorum, yanında Kur’an’dan ne varsa gönder’ dediği nakledilmiştir.[6]

Buhari, sahabelerden Zeyd b. Sabit’ten şöyle rivayet ediyor: ‘Zeyd diyor ki: Halife Ebubekr benden Kur’an’ı toplamamı istediğinde Kur’an’ın tümünü topladım. Ebubekr, yanında toplanmış sahifeler (Suhuf) olduğu halde öldü. Ömer’in zamanında da onlar vardı. Ömer’den sonra kızı Hafsa’nın eline geçtiler.[7]

Bütün bunlardan mushafın, sahabenin döneminde lügat manasında kullanıldığı anlaşılmaktadır.[8] Yani Kur’an’dan daha genel bir manada kullanılmıştır. Bazı sahabelerin Kur’an’ı sahifelerde topladığı ve kendi adlarıyla meşhur olduğu yine tarihlerde yazılıdır. Örneğin: Mushaf-ı Aişe, Mushaf-ı Hafsa, Mushaf-ı Ubey b. Kaab vs. gibi. Bütün bu mushaflar Resul-i Ekrem’in (s.a.a) vefatından sonra bu isimle tanınmıştır.

 

Ehl-i Beyt’in Literatüründe Mushaf

Mushaf, Ehl-i Beyt’in literatüründe lügat manasında kullanılmıştır. İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Kur’an’ı mushafın yüzünden okumak, gözden daha fazla faydalanmaya ve ebeveynin -kafirde olsalar- azabının azalmasına neden olur.’[9]

Rivayette mushafın lügat manasında kullanıldığı bellidir, zira İmamın (a.s) ‘Kur’an’ı Kur’an’ın yüzünden okuyun’ demesinin bir manası olmaz.

İmamiye mezhebinde Hz. Fatıma’nın mushafı’ da meşhurdur. Bu Kur’an değildir. İmam Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Andolsun Allah’a o mushaf Kur’an değildir.’[10]  

Buna göre mushaf kelimesinin mevcut Kur’an’lardan tek nusha halinde çıkarılmasından sonra (3. Halifenin dönmende) Kur’an’a isim olarak verildiğini söyleyebiliriz.



[1] -Vakıa/77

[2] -İbn-i Manzur, Lisanu’l-Arap, c.9, s.186, Dar-u Sadır, Beyrut, 1414.

[3] -Ragıb İsfahani, el-Müfredat Fi Garibi’l Kur’an, s.476, Daru’l İlm, Dimeşk, 1412.

[4] -A’la/19

[5] -Bu konuda bakz: Kur’an’ın Toplanması, Soru:71, (Site:314); Resulullah’ın Kur’an’ı Toplaması, Soru:1625 (Site:1632)

[6] -Meclisi, Biharu’l-Envar, c.44, s.101.

[7] -Muhammed b. İsmail Buhari, Sahih-i Buhari, Kitab-u Fezaili’l-Kur’an, Bab-u Cem’il-Kur’an, c.16, s.467, H.4986, Mısır Vakıflar Bakanlığı Yayınları.

[8] -Bu konuda başka hadisler görmek için Sahih-i Buhari, c.16, s.467 bakabilirsiniz.  

[9] -Muhammed b. Yakup Kuleyni, Kafi, c.2, s.613. Bu sayfada ‘Bab-u Kıraati’l-Kuran Fi’l Mushaf’ adında bir bab vardır.

[10] -Meclisi, a.g.e. c.26, s.45.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Rastgele Sorular

  • Ehlibeyt dostu olabilmek için gece namazı kılmak şart mıdır?
    3605 Gece Namazı Ve Günlük Sünnet Namazları 2019/10/05
    Şeyh Saduk’un ‘Sıfat’u-Şia’ adlı eserinde bu ve benzeri birçok çıkarımlar yapabileceğiniz rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetleri imanın derecelerine nazır ele almak icab eder. Bu rivayetlerden bazı sünnetlere amel etmeyen veya terk eden şahısların artık Ehlibeyt dostlarından olmadığı  çıkarımını yapmak doğru değildirNasıl ki  Kuran’ı Kerimin bazı ...
  • Hangi imamın başka imamlardan farklı kendine özgü özellikleri vardır?
    7147 Masumların Siresi 2012/03/04
    Dini öğretilerimize göre Masum İmamların varlıkları iki yönlüdür. Biri nurani varlıkları, diğeri maddi varlıklarıdır. Nur varlıkları açısından onların hepsinin nuru birdir. Ama maddi ve cismi varlıkları açısından zaman ve mekan şartlarına göre her birinin kendine has özellikleri vardır. Örneğin İmam Ali cesarette ve hitapta, İmam Hüseyin cihad ve ...
  • Kısa mesaj (SMS) yoluyla namahrem birisiyle şakalaşmanın hükmü nedir?
    11130 Düzenler 2010/01/14
    Bazı noktalara dikkat edilmesi sorunun cevabının bulunmasında size yardımcı olacaktır:1-) İnsanda olan güçlü dürtülerden birisi de şehvettir ve eğer bu içgüdü isyan edecek olursa kontrol edilmesi imkânsız veya ...
  • Berzahta müminler kabir nimetleriyle nimetlenirken, kafirler de kabir azabıyla mı azaplanacaklar?
    9610 Eski Kelam İlmi 2011/12/10
    Şeyh Müfid, Evailu’l-Makalat adlı kitabında insanları inançları ve amelerine göre dört kısıma ayırıyor:1- Takvalı müminler.2- İmansız ve inatçı günahkarlar.3- Büyük günah işledikleri halde tövbe etmeyen müminler. Onlar günahı inat üzerine değil, nefsani isteklerine göre yapanlardır. ...
  • Acaba namahrem erkeklerle karşı ağır başlı ve soğuk davranmak kızların evlenmelerindeki fırsatların kaçırılmasına neden olmaz mı?
    11093 Pratik Ahlak 2012/03/10
    Metanetli ve vakarlı olmak asık suratlı ve erkeklere saygısız davranmak manasına gelmez; belki toplumsal davranışlarda namahrem karşısında tevazu etmemek kadının şahsiyet ve iffetinin sembolüdür. Toplumda iffetli olmuş ve namahremlerle olan irtibatta ihtiyatlı davranan bütün kızların evlilik nimetinden mahrum olduğu ve tanıdığı veya tanımadığı herkesin karşısında tebessüm eden ...
  • Allah Samet’tir cümlesindeki Samet kelimesinin manası nedir?
    48696 Tefsir 2012/04/15
    Sözlükler, rivayetler ve müfessirlerin sözlerinde Samet kavramı hakkında birçok anlam zikredilmiştir; bu yüzden bu kısa makalede her üç gruptan bir takım numuneler aktaracağız: A. Ragıp Müfredatta şöyle demektedir: Samet efendi ve büyüklük manasında olup büyük işlerin yapılması için kendisine müracaat edilendir. Bazıları da şöyle demiştir: ...
  • Kadınlar ailede nasıl cihat edebilir?
    3311 Hadis 2020/01/20
  • Bir annenin çocuğuna süt verme süresi ne kadardır?
    7543 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/08
    Bu konuda fakihlerin bazı görüşlerine yer veriyoruz: Fakihlerin çoğuna göre çocuğa süt vermenin en az süresi yirmi bir aydır.[1] Bazılarına göre ise iki yıla kadar süt vermek caiz ve müstehaptır. Bu açıdan baktığımızda fakihlerin çoğunun bu konudaki görüşlerinin arasında fazla bir fark ...
  • Kiraya verilen eşyanın tamir masrafı hangi tarafın uhdesindedir.
    5517 Fıkıh 2011/08/17
    Kiraya verilecek evin, sahip olması gereken zaruri eşyalarının (örfün evin bir parçası olarak gördüğü eşyalar gerekli elektrik ve su malzemeleri gibi) hasar görmesi durumunda şer'i olarak tamir masrafları ev sahibinin üzerinedir. Elbette bu durum kiracının bu eşyaların kullanımında aşırı gitmemesi ve korumada ciddiyetsizlik etmemesi durumunda geçerlidir.
  • Spor hareketleri müzikle yapılırsa sakıncası olur mu? Bu hareketler dans hükmüne girer mi?
    13078 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Dans ve müzik birbirinden ayrı iki konu olup her birinin kendine özgü hükümleri vardır. Yani haram dansla haram müzik bir arada olursa insan iki haram iş yapmış olur.Fakihlerin çoğu, oynak ve fesat amaçlı eğlence ortamlarına uygun müziklerin haram olduklarını ...

En Çok Okunanlar