Gelişmiş Arama
Ziyaret
38646
Güncellenme Tarihi: 2009/07/22
Soru Özeti
Ulu'l-azm peygamberleri kimlerdir ve kitaplarının adları nedir? Bunlara niçin ulu’l-azm denir? Niçin Zerdüşt ve Davud ulu’l-azm değildirler.
Soru
Ulu'l-azm peygamberler kimlerdir ve kitaplarının adı nedir? Niçin Zerdüşt ve Davud kitap sahibi olmalarına rağmen ulu’l-azm değillerdir.
Kısa Cevap

Ulu'l-azm ifadesi Ahkaf suresinin 35 ayetinde yer alır. Azim hüküm ve şeriat anlamındadır. Ulu'l-azm peygamberler müstakil şeriat ve dini olan peygamberlerdir. Hadislerde ulu’l-azm peygamber için bir takım özellikler zikredilmiştir:

1- Cihanşumul bir davete sahip olmak

2- Din ve şeriat sahibi olmak

3- Allah tarafından gönderilen kitaba sahibi olmak

Sadece 5 peygamber bu özelliklere sahiptiler; yani genel bir davet ve misyona sahip olmanın yanı sıra kitap ve şeriat sahibidirler. Bunlar; Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa, ve Hz. Muhammed’dir. Hadislerde Hz. Nuh ve İbrahim’in kitapları suhuf olarak anılır. Hz. Musa’nın kitabı Tevrat, Hz. İsa’nın kitabı İncil ve Hz. Muhammed’in kitabi Kur’an-ı Kerim’dir.

Ayrıntılı Cevap

Ulu'l-azm kelimesi bir defa Kur’an’da geçer. Allah Teala buyurmuştur ki: “Ulu'l-azm peygamberler gibi sen de sabret…”[1] Azim, irade ve kararlılık anlamındadır. Ragip İsfahani Müfredat’ta şöyle der: “Azm, bir işi yapmaya karar almak anlamındadır.”[2]

Lisanu’l-Arap adlı eserde şöyle geçer: “Ulu'l-azm peygamberler Allah’a yerine getirmesini söz verdikleri işi yapmada kararlı olan peygamberlerdir.”[3] Kur’an-ı Kerim’de ise azm bazen sabır[4] bazen de ahdine vefa anlamında kullanılmıştır.[5]

Tefsir kitaplarında yer alan açıklama ise şöyledir: Şeriat ve yeni din sahibi peygamberler daha fazla zorluklarla karşı karşıya geldikleri ve bu sıkıntı ve zorluklara karşı koyabilmek daha sağlam irade ve azmi gerektirdiği için bu peygamberlere ulu’l-azm denilmiştir. Bazıları azim ve azimeti hüküm ve şeriat olarak tefsir etmişlerse işte bu noktadan dolayıdır.[6] Yoksa azım lügatte şeriat anlamına gelmemiştir.[7]

Bir peygamberin ulu’l-azm oluşu onun şeriat sahibi oluşunun göstergesidir. Buna göre özel bir dine sahip olan bir peygamberden sonra gelen peygamberler yeni bir din sahibi peygamber zuhur edinceye kadar onun dinin yayarlar.[8]

Allah Teala Kur’an-i Kerim’de dinin yasanması ve peygamberler tarafından iletilmesine işaret ederek bu bağlamda dört Peygamber’in adını zikreder. Bu ayette son dinin getiricisi olan İslam Peygamber’ine hitap edildiği nazara alındığında beş peygamber’in bu özelliğe sahip oldukları ortaya çıkar. Allah Teala şöyle buyurur:

“Dinden Nuh'a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim'e, Musa'ya ve İsa'ya tavsiye ettiklerimizi size de din (ve kanun) olarak belirledi. Dini yaşatın ve onda ayrılığa düşmeyin…”[9]

Hadislerde Ulu'l-azm Peygamberler

Şia olmayan bazı ilk dönem müfessirler ulu’l-azm peygamberleri cihatla yükümlü olan veya mucizelerini açıklamakla görevli olan peygamberler olarak tarif etmiş ve bunun örneklerini açıklarken Nuh, İbrahim, İshak, Yakup, Yusuf, Eyyub’u veya İbrahim, Nuh, Hud, ve Muhammed’i zikretmiş olsalar da[10] ancak Ehl-i Beyt İmamlarından gelen hadislerde hem ulu’l-azm peygamberlerin vasıfları hem niçin bu isimle anıldıkları hem de kimler oldukları açıklanmıştır.

Bu hadisler uyarınca ulu’l-azm peygamberlerin özellik ve vasıfları şunlardan ibarettir:

1- Bütün insan ve cinlerin kapsayan cihanşümul bir davet sahibi olmak[11]

2- Yeni bir şeriat ve müstakil bir dine sahip olmak[12]

3- Kendisine kitap verilmiş olması[13]

Bazı hadislerde bu özelliklerden sadece ikisi zikredilmiş ancak diğer bazı hadislerde her üç özellik bir arada zikredilmiştir.

İmam Rıza (a.s), “Bu peygamberler (Hz. Nuh, İbrahim ve…) niçin ulu’l-azm oldular, sorusuna şöyle cevap verir: “Çünkü bunlar özel bir kitap ve şeraitle gönderilmişlerdir.”[14]

Buna göre kitap sahibi olmak ulu’l-azm peygamber olmanın şartlarından biridir. Ancak bundan başka iki önemli şart da vardır. Yani bütün insan ve cinleri kapsayacak cihanşümul bir davete sahip olmak ve özel bir şeriatı olmak.

Şu noktayı unutmamak gerekir ki müstakil şeriatı olmak onun getirdiği şeriatın önceki peygamberlerin şeriatıyla tamamen farklı olduğu anlamına gelmez. Sadece zamanın şartlarına göre şeraitlerin birbirinden farklı olabileceğini ifade eder.

Hz. Davud (a.s) ilahi bir kitaba sahip olmasına rağmen onun kitabı yeni hükümleri ve müstakil bir şeriatı içermiyordu Nitekim Hz. Adem, Şeys ve İdris de kitap sahibi olmalarına rağmen ulu’l-azm peygamber değildiler.[15]

Hadislerde açıkça ulu’l-azm peygamberlerin isimleri açıklanmıştır. Hz. İmam Ali b. Hüseyn Zeynü’-Abidin’in şöyle dediği nakledilmiştir: “Ulu'l-azm peygamberler beş kişidirler Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. İsa Hz. Muhammed (s.a.a).”[16] Aynı manayı içeren bir hadis de İmam Cafer Sadık[17] ve İmam Riza’dan[18] nakledilmiştir. Hadislerde Hz. Nuh ve Hz İbrahim’in kitapları Suhuf olarak anılmıştır. Kur’an’da Hz. Musa’nın kitabından Suhuf olarak söz edilmesine rağmen[19] bu sahifelerin tümü Tevrat olarak adlandırılmıştır. Hz. İsa’nın kitabı İncil ve Hz. Muhammed’in kitabı Kur’an’dır.

Ama Evista Zerdüştilerin kitabıdır. Bu kitabın onların peygamberi olan Zerdüşt’e Allah tarafından verilen kitap olup olmadığı tartışılabilir konudur. Evista’nın çeşitli bölümlerinde onun sözleri, yaratıcı veya halkla konuşmaları nakledilir.[20] Bkz. Evista’nın eski bölümü olan Yesna Fasıl 46 b. 1-2 Elbette hadislerde Zerdüşt kitap sahibi bir peygamber olduğu kaydedilmiştir.[21]



[1] Ahkaf: 35

[2] Müfredat-i Rağip Azm maddesi

[3] و أُولُو العَزْمِ من الرُّسُلِ: الذینَ عَزَمُوا على أَمرِ الله فیما عَهِدَ إلیهم،  Bkz. Lisanu’l-Arap c. 12 s. 399

[4] Şura: 43

[5] Taha: 115

[6] Allame Tabatabi Azmin azimet yani şeriat ve hüküm anlamına geldiğinin hadislerce teyit edildiği görüşündedir. Tercüme-i El-Mizan c. 18 s. 332

[7] Tefsir-i Nümune: c. 21 s. 379

[8] Misbah-i Yezdi, Usul-i Akait, s. 339

[9] Şura: 13

[10] Biharu’l- Envar c. 11 s. 35 Beyrut Vefa yay.

[11] Ade s. 32

[12] Ade. 34; İleluş’şerai, c. 1 s. 149 Bab. 101

[13] Ade. 35

[14] Ade. 56

[15] El-Mizan c. 2 s. 142

[16] Biharu’l-Envar, c. 11 s. 32

[17] Ade. C 11 s. 56

[18] İlelu’ş-Şerai c. 1 s. 149 Bab 101

[19] A’la: 19

[20] Rabert Hum; Edyan-i Zinde-i Cihan, s. 278

[21] Men Layehzeruhu’l-Fakıh, c. 2 s. 53 H. 1678; Sefinetu’l-Bihar, c. 4 s. 346

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Şeyh Tusi’nin siyasî düşüncesinin devletsel boyutları nelerdir?
    5433 پیشینه تاریخی ولایت فقیه 2010/09/22
    Şeyh Tusi’nin devlet hakkındaki siyasî düşüncesinin değişik boyutları vardır:1- İslam Devletin Hedefleri: Şeyh Tusi İslam devleinin nihai hedeflerinin şunlar olduğuna inanmaktadır:1-1- Toplumda düzen ve emniyetin sağlanması. Bunların olmaması durumunda kaos hakim olacaktır.
  • Hangi ameller insanı güzel ve nuranî kılar?
    10225 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik zahirî güzellik ve batınî güzellik diye iki kısma ayrılır. Muteber ve mütevatir rivayetler açısından insanın batınî güzelliğini sağlayan bazı etkenler sabır, tahammül, vakar, sükûnet, takva ve sakınmadan ibarettir. Aynı şekilde rivayetlerde insan yüzünün nuraniyet ve güzelliğini sağlayan birçok amil zikredilmiştir. Abdest, az ...
  • Doğum günü kutlaması haram mıdır?
    47139 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/11
    Doğum günü kutlaması İslamî geleneklerden değildir ve İslamî öğretilerde insanın kendi doğum gününü kutlaması tavsiye edilmemiştir. Biz bu yeni geleneği kınamak istemiyoruz. Elbette başkalarının geleneklerini körü körüne kabullenmeyi de benimsemiyoruz; zira geleneklerin ümmetin bilincinde derin kökleri olması gerektiğine inanıyoruz. Ama böyle bir geleneğin dayatılmasından sonra onun mükemmel ...
  • Doktorların sumen altı olarak aldıkları paranın hükmü nedir?
    5517 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/22
    Hz. Ayetullah el-Uzma Hamane:Bismihi TealaDoktor, devlet memuru olarak hastanede çalışıyor ve devletten maaş alıyorsa veya ameliyatı sigortadan aldığı paraya göre yapıyorsa bunun dışında bir ücret almaya hakkı yoktur.  
  • Günümüz dünyasında kanaatın ölçüsü nedir? Orta halli ve kanaata dayalı bir yaşam nasıl olmalıdır?
    9800 Eski Kelam İlmi 2012/04/15
    Değerli okuycumuz, Yazdığınız şeyler dini öğretilerde maddi ve geçim konularında bir tür tezat ve ikilemin olduğu yönünde olduğundan bize hatırlatma olması, sizin de şüphelerinizin giderilmesi için aşağıda İslamın fakirlik ve zenginlik meselesindeki görüşünü özetle ele alacağız. 1- Bildiğiniz üzere İslam tam ve kapsamlı ...
  • Allah’a nasıl iman getireyim ve imanımı nasıl güçlendire bilirim?
    14830 Teorik Ahlak 2011/10/20
    Allah’ı olduğu gibi ve gerçek bir şekilde tanıman için tek bir yol var. Bunun dışında başka bir yol söz konusu değildir. Zira Allah u Teâlâ kuranı kerimde şöyle buyuruyor: “biz, ona şah damarından daha yakınız”. Eğer insan biraz ...
  • Niçin insan (intihar ederek) hayatı kendinden selb edemiyor?
    6109 Pratik Ahlak 2010/11/09
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...
  • Diğer namazlar sesli kılındığı halde öğle ve ikindi namazları neden sessiz kılınmaktadır?
    138363 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2011/07/13
    Bu iki namazın sessiz kılınmasının asıl delili Allah Resulünün (s.a.a) sünnetidir. Zira Resulullah (s.a.a) namazlarını bu şekilde kılmıştır. Allah Teala’da Onu (s.a.a) bizlere bir örnek tayin etmiştir. Peygamberimiz (s.a.a) ‘Ben nasıl namaz kılıyorsam öyle namaz kılın’ diye buyurduğundan bizde namazlarımızı Onun (s.a.a) gibi kılıyoruz. Bu konu için başka delillerde ...
  • Şia imamlarının Son Peygamber Hz. Muhammed dışında diğer peygamberlerden daha faziletli ve üstün oluşunun sebebi nedir?
    15176 Eski Kelam İlmi 2010/10/05
    Bizim dini öğretilerimizde geldiğine göre Hz. Muhammed dışında hiçbir peygamber, peygamberlik vasfı dışında imamlardan üstün değildir.Yine bazı hadislere göre ism-i azam 73 harften ibarettir ki önceki peygamberler bu harflerin hepsine vakıf değildiler. Örneğin Hz. İbrahim'e yalnız sekiz harf verilmiştir ancak İslam Peygamberi Hz. Muhammed (s.a.a)'e 72 harf verilmiştir ...
  • Bilimin bu kadar gelişmesine karşın bilim insanları neden hala Allah’ı tam olarak tanıyamıyorlar?
    7000 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    İnsan Allah’ı kalp veya fıtrat yolu, duyu ve bilimsel yol, akıl ve istidlalyolu ile tanıyabilir. Duyusal yollar ve bilimsel araştırmalarla Allah’ın kendisi ve Onun alemdeki düzenin kurucusu olduğu gibi bazı sıfatları ispat edilebilir, ama bilimsel araştırmalar Allah’ın bütün sıfatlarını ispat edemezler. Bilimsel gelişmelerden pozitif bilimler ...

En Çok Okunanlar