Please Wait
Ziyaret
15484
15484
Güncellenme Tarihi:
2013/01/19
Sitesi Kod
tr21766
Kod Gizlilik Bildirimi
26981
- paylaşmak
Soru Özeti
Neden Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeytine (a.s) namazda salâvat getiririz? Hz. Peygamber’in (s.a.a) sünneti de bu şekilde miydi?
Soru
Selamun Aleyküm. Hz. Peygamber’e (s.a.a) salâvat getirmek ile ilgili emir Kur’an’da mevcuttur ve bizler de Hz. Peygamber-i Ekrem’in (s.a.a) eksik salâvat getirmeyin buyruğu uyarınca Hz. Peygamber (s.a.a) ve âline (Ehlibeyt) salât ve selam söyleriz. Ama bunu namazda yapmamızın hikmeti nedir? Hz. Peygamberin (s.a.a) sünneti bu şekilde miydi? Kendisi de namazda salâvat getirir miydi? Teşekkürler.
Kısa Cevap
1. Soruda da belirtildiği üzere Hz. Peygamber-i Ekrem (s.a.a) ve Ehlibeytine salâvat getirmek ile ilgili olarak “Şüphesiz Allah ve melekleri Peygamber’e salât ediyorlar. Ey iman edenler! Siz de ona salât edin, selâm edin”[1]ayetinin tefsiri bağlamında birçok rivayet mevcuttur. Bu hadisler Şia ve Sünni kanallarından nakledilmiştir ve onların tümünde salâvat getirirken “Âli Muhammed” tabirinin zikredilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Hatta bu rivayetlerin bazılarında eğer “Âli Muhammed” tabiri salâvatta zikredilmezse, salâvat eksik ve tamamlanmamış sayılır diye belirtilmiştir.[2]
2. Hz. Peygamberin (s.a.a) namaz kılışı hadis kaynaklarında belirtildiği gibidir ve tüm Müslümanlar buna uymakla yükümlüdür. Namaz tıpkı Hz. Peygamberin (s.a.a) kıldığı gibi kılınmalıdır. Bu mesele sadece namaz hakkında değildir; diğer din hükümleri hakkında da bu husus geçerlidir. Müslümanların Hz. Peygamber-i Ekrem’e uyması gerekir. Namazda Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeytine (a.s) salâvat getirilen yerlerden biri teşehhüttür[3]; nitekim rivayetlerde şöyle belirtilmiştir: Yüce Allah elçisi Hz. Muhammed’i miraca yükseltmiştir. Cebrail ezan okumuş ve kıldığımız nitelik ve şekilde Hz. Peygamber’e (s.a.a) namazı öğretmiştir. Ardından teşehhütte ona şöyle buyurmuştur: Kendine ve Ehlibeytine selam söyle. Hz. Peygamber de (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Sallallahualeyy ve a’la Ehlibeyti (Ey Allah’ım bana ve Ehlibeytime selam gönder).[4] Bu cümleden anlaşıldığı üzere Hz. Peygamber (s.a.a) teşehhütte kendine ve ismet ve taharet Ehlibeytine selam söylemiştir.
3. Masum önderlerden aktarılan rivayetlerde de teşehhüt değişik tabirler ile nakledilmiştir.[5] Bu tabirlerin tümünde Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) ubudiyet ve peygamberliğine tanıklık edilmiş ve Hz. Peygamber (s.a.a) ve onun temiz Ehlibeytine (a.s) salâvat getirmek yer almıştır. İmam Sadık (a.s) teşehhüdün niteliğini şöyle dile getirmiştir: “Elhamdulillah eşhedu en la ilâhe illallahu vehdehu la şerîke lehu ve eşheduenne Muhemmeden abduhu ve resûluhu. Allahumme salli a’la Muhammedin ve âli Muhammedin ve tekabbel şefa’etehu fi ümmetihi verfe’ derecetehu.”[6] Bu delil uyarınca Şia fakihleri de teşehhütte salavat getirilmesinin gerekliliğine fetva vermişlerdir.[7] Dolaysıyla Hz. Peygamber (s.a.a) namaz ve onun (teşehhüt gibi) cüzlerini kendisi ibda etmemiş ve onların tümü (hatta salâvatın nitelik ve muhtevası) yüce Allah’ın buyruk ve kılavuzluğuyla belirlenmiştir.
2. Hz. Peygamberin (s.a.a) namaz kılışı hadis kaynaklarında belirtildiği gibidir ve tüm Müslümanlar buna uymakla yükümlüdür. Namaz tıpkı Hz. Peygamberin (s.a.a) kıldığı gibi kılınmalıdır. Bu mesele sadece namaz hakkında değildir; diğer din hükümleri hakkında da bu husus geçerlidir. Müslümanların Hz. Peygamber-i Ekrem’e uyması gerekir. Namazda Hz. Peygamber (s.a.a) ve Ehlibeytine (a.s) salâvat getirilen yerlerden biri teşehhüttür[3]; nitekim rivayetlerde şöyle belirtilmiştir: Yüce Allah elçisi Hz. Muhammed’i miraca yükseltmiştir. Cebrail ezan okumuş ve kıldığımız nitelik ve şekilde Hz. Peygamber’e (s.a.a) namazı öğretmiştir. Ardından teşehhütte ona şöyle buyurmuştur: Kendine ve Ehlibeytine selam söyle. Hz. Peygamber de (s.a.a) şöyle buyurmuştur: Sallallahualeyy ve a’la Ehlibeyti (Ey Allah’ım bana ve Ehlibeytime selam gönder).[4] Bu cümleden anlaşıldığı üzere Hz. Peygamber (s.a.a) teşehhütte kendine ve ismet ve taharet Ehlibeytine selam söylemiştir.
3. Masum önderlerden aktarılan rivayetlerde de teşehhüt değişik tabirler ile nakledilmiştir.[5] Bu tabirlerin tümünde Hz. Muhammed Mustafa’nın (s.a.a) ubudiyet ve peygamberliğine tanıklık edilmiş ve Hz. Peygamber (s.a.a) ve onun temiz Ehlibeytine (a.s) salâvat getirmek yer almıştır. İmam Sadık (a.s) teşehhüdün niteliğini şöyle dile getirmiştir: “Elhamdulillah eşhedu en la ilâhe illallahu vehdehu la şerîke lehu ve eşheduenne Muhemmeden abduhu ve resûluhu. Allahumme salli a’la Muhammedin ve âli Muhammedin ve tekabbel şefa’etehu fi ümmetihi verfe’ derecetehu.”[6] Bu delil uyarınca Şia fakihleri de teşehhütte salavat getirilmesinin gerekliliğine fetva vermişlerdir.[7] Dolaysıyla Hz. Peygamber (s.a.a) namaz ve onun (teşehhüt gibi) cüzlerini kendisi ibda etmemiş ve onların tümü (hatta salâvatın nitelik ve muhtevası) yüce Allah’ın buyruk ve kılavuzluğuyla belirlenmiştir.
[1]Ahzab suresi, 56. ayet.
[2] “Doğru Ve Tam Salâvat” (soru: 5576); “Adı Duyulduğunda Hz. Peygamber Ve Âline Salâvat Getirmek” (soru: 13236) başlıklarına müracaat ediniz.
[4]Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kafi, Muhakkik ve Musahhih: Gaffari, Ali Ekber, c. 3, s. 486, Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, Tahran, çapı çaharum, 1407 h.k.
[5] “Teşehütte Ebu Basir’den Nakledilen Duayı Okumak” (soru: 9434); “Teşehhüt Ve Selamın Felsefesi” (soru: 13141) başlıklarına müracaat ediniz.
[6] Şeyh Tusi, Muhammed b. Hasan, Tehzibu’l-Ahkam, c. 2, s. 92, Daru’l-Kutubu’l-İslamiye, Tahran, çapı çaharum, 1407 h.k.
[7]Behrani, Yusuf b. Ahmet, el-Hadaigu’n-Nazire fi Ahkami’l-İtreti’t-Tahire, Muhakkik ve Musahhih: İrevani, Muhammed Taki, Mugarrim, Seyit Abdu’r-Rezzak, c. 8, s. 456 – 459, Defteri İntişaratı İslami, Kum, çapı evvel, 1405 h.k.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar