Gelişmiş Arama
Ziyaret
11573
Güncellenme Tarihi: 2011/07/28
Soru Özeti
Melekler her yıl kadir gecesinde amel defterlerimizi İmam Mehdi’nin (a.s) huzuruna takdim ediyorlar mı? İmam (a.s) onları imzalıyor mu?
Soru
Kadir gecelerinde minberlerde ve medyada yıllık işlerin takdir edilmesinden bahsedilmektedir; o gece de meleklerin amel defterlerini İmam Mehdi’ye (a.s) takdim ettikleri, O’nun da onları imzaladığı söylenir. Bu hususta birkaç nokta vardır:
1- Tevhid meselesinden, kulların takdiri yalnızca Allah’ın elinde olduğu anlaşılmaktadır. Oysa bazı kitaplarda yazılanlardan ve konuşmalardan, Allah’ın alemin idaresini Masum İmam’a (a.s) verdiği manası çıkmaktadır.
2- Kadir gecesi geçmiş ümetlerde de vardı; buna göre örneğin Hz. İsa (a.s) ile Resul-i Ekrem’in (s.a.a) arasında geçen 500 yıllık fetret döneminde amel defterlerini kim imzalıyordu?
3- el-Mizan ve Nümune gibi en az iki tefsirde yaptığım araştırmada Mübarek Kadir ve Duhan surelerinde bu meseleye (İmam Mehdi’nin (a.f) aracılığıyla mukedderatın imzalanmasına) işaret edilmemiştir. Söylenenler senetsiz rivayetlerdir. Lütfen bu konudaki görüşünüzü açıklayınız.
Kısa Cevap

Muteber rivayetlere göre kulların bütün işleri Peygambere (s.a.a) ve Masum İmam’a (ilahi hüccete) nazil olmaktadır. Bu yüzden şu anda zamanın İmam’ı (a.f) yaşadığından kulların işlerinin takdiri ona sunulmaktadır.

Soruların cevabına gelince:

1- Geçmiş ümmetlerde kadir gecesi yoktu.

2- Geçmiş ümmetlerde kadir gecesinin olduğunu kabul etsek bile akli ve nakli delillere göre yeryüzü hiç bir zaman hatta fetret döneminde bile Allah’ın hüccetinden (peygamber veya vasisinden) boş kalmamıştır. Fetret döneminde yeryüzünün Allah’ın hüccetinden boş kaldığını söylemek doğru olmaz; yaklaşık 600 yıl süren dönemde ancak resul ve peygamberin olmadığını söyleyebiliriz. Hz. İsa’nın (a.s) vasileri şüphesiz yeryüzündeki hüccetlerdi. Buna göre diyebiliriz ki fetret dönemindeki kadir gecelerinde melekler ilahi hüccete yani Hz. İsa’nın (a.s) vasisine nazil olmuşlardır.

3- İmam’ın (a.s) kadir gecesindeki imzasının tevhide aykırı yönü yoktur. Çünkü İmam’ın (a.s) bütün tasarrufları Allah’ın izniyle olmakta ve zincirleme şeklinde işlere tesir etmektedir.

Ayrıntılı Cevap

Sorunuzdan dört tane soru çıkmaktadır:

1- Melekler her yıl kadir gecesinde amel defterlerimizi İmam Mehdi’ye (a.f) takdim ediyor ve İmam’da onları imzalıyor mu?

2- İslamdan önce kadir gecesi var mıydı?

3- İslamdan önce kadir gecesi var idiyse melekler fetret döneminde kime nazil oluyorlardı?

4- Kadir gecesinde kulların bir yıllık amellerinin takdirinin imzalanması tevhidle uyuşur mu?

1. Sorunun Cevabı: Muteber rivayetlere göre kulların bütün işleri Peygambere (s.a.a) ve Masum İmam’a (ilahi hüccete) nazil olmaktadır. Şu anda da zamanın İmam’ı (a.f) yaşadığından kulların işlerinin takdiri ona sunulmaktadır.

İmam Cevad (a.s), Emir-ul Müminin’in İbn-i Abbas’a şöyle buyurduğunu rivayet eder: ‘Her yılda kadir gecesi vardır ve Allah o gecede o yılın bütün işlerini nazil eder. Allah Resulü’nden sonra da bu işleri üstlenenler vardır.’ İbn-i Abbas ‘Onlar kimlerdir?’ diye sorduğunda İmam (a.s) şöyle buyurdu: ‘Ben ve benim on bir evladımdır. Onlar imamdırlar ve meleklerle konuşurlar.’[i]

2. Sorunun Cevabı: Birçok rivayete ve ‘Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır’ ayetinin nüzul sebebi için söylenenlere bakılırsa[ii] bu ilahi nimet yalnızca bu ümmete verilmiştir. Resul-i Ekrem (s.a.a) bu konuda şöyle buyuruyor: ‘Allah-u Teala ümmetime kadir gecesini bahşetti; önceki ümmetlerden kimse böyle bir nimete sahip olamadı.’[iii]

Ancak Kadir Suresi’nin zahirinden onun Kur’an’ın nazil olduğu ve İslam Peygamberi’nin (s.a.a) yaşadığı döneme özgü olmadığı, her yıl (Peygamberimizden bu yana) kıyamete kadar olacağı anlaşılmaktadır.

Muzari fiili (şimdiki zaman) olan ‘Tenezzelü’ (İnerler) ibaresi onun devamlı olduğunu gösterir. Yine isim cümlesi olan ‘Esenliktir, o gece, gün ışığıncaya dek sürer.’ ayeti de süreklilik manasını vermektedir.

Tevtür haddinde olan birçok rivayet belkide bu manayı teyit etmektedir.[iv]

3.  Sorunun Cevabı: Bunu kabul etmez ve geçmiş ümmetlerinde kadir geceleri olduğuna inanırsak eğer, o zaman diyebiliriz ki akli ve nakli delillere göre yeryüzü hiçbir zaman hatta fetret döneminde bile hüccetsiz (peygambersiz veya vasisiz) kalmamıştır. Fetret dönemi, Allah’ın yeryüzünde hücceti olmaması demek değil, bu 600 yıllık boşlukta resul ve peygamberin olmadığı manasına gelir. Şüphesiz Hz. İsa’nın vasileri yeryüzünde Allah’ın hücceti idiler. Nitekim Allah-u Teala, Maide suresinde şöyle buyurmaktadır: ‘Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi. Gerçekleri size açıklıyor ki (kıyamette): "Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi" demiyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her şeye hakkıyla kadirdir.’[v]

Hz. İsa’yla Hz. Resul-i Ekrem’in arasında geçen 600 yıllık süreye fetret dönemi denmektedir. Yukarıdaki ayettende anlaşılacağı üzere bu süre zarfında resul ve peygamber yoktu. Ancak dikkat etmek gerekir ki, peygamberin olmaması demek yeryüzünde Allah’ın hüccetinin olmaması ve insanın Allah’la ilişiğinin kopması demek değildir. Yeryüzü asla hüccetsiz kalmamıştır. İmam Ali (a.s) Kumeyl’e şöyle buyuruyor: ‘Evet, yeryüzü -ister açıkta ve görünen olsun, ister gizlide ve bilinmeyen- ilahi hüccete kıyam edecek birinden asla boş kalmayacaktır. Bunun nedeni Allah’ın ahkam, ferman, delil ve alametleri kaybolmasın diyedir. Allah onların vasıtasıyla kendileri gibi olanlara teslim etsinler ve kendilerine benzer kimselerin kalplerine tohumunu eksinler diye delil ve alametlerini korumaktadır.’[vi]

Bu yüzden biz inanıyoruz ki ilk insan Allah’ın hüccetiydi, son insanda Allah’ın hücceti olacaktır.

Şüphe yok ki fetret döneminde yani Hz. İsa’dan (a.s) Hz. Resul-i Ekrem’in (s.a.a) zamanına kadar geçen sürede Allah’ın hücceti vardı. Bir rivayette İmam Rıza (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Hiçbir zaman ve asırda yeryüzü yaratılmışlar için Allah’ın hüccetinden boş kalmamıştır.’[vii] 124 bin peygamberden birkaçının dışında kimseyi tanımadığımız gibi fetret dönemindeki hüccetleride tanımamamız gayet doğaldır.

Kaldı ki, Allah’ın hücceti nebi veya onun vasisi olabilir; zira her peygamberin vasisi vardır. Şia ve Sünni, Allah Resulünün şöyle buyurduğunu rivayet ederler: ‘Her peygamberin vasisi vardır.’[viii] Bu yüzden Şii her zamanda alemde Allah’ın feyizine vasıta olan, dinini koruyan ve insanların ilmi mercii olan bir hücceti olduğuna inanır.

 Bu esasa göre fetret döneminde meleklerin kadir gecesinde Allah’ın hüccetine, yani Hz. İsa’nın (a.s) vasisine nazil olduğunu söyleyebiliriz.

Ancak buradaki sorun, alemde her zaman Allah’ın yeryüzünde feyizinin vasıtası olan, dinini koruyan ve insanların ilmi mercii olan bir hüccetin olması değildir. Sorun, kulların amellerinin bütün vasilere sunulduğu hakkında bir delil bulmamızın zor olmasındadır.

Geçmiş ümmetlerin kadir gecesi olmadığı inancımız konusunda ise her hangi bir sorun yoktur.

4. Sorunun Cevabı: Allah’ın hücceti yeryüzünde Allah’ın halifesidir. Yaptığı her şey bu makamla uygunluk gösterdiği, Allah’ın izin ve iradesiyle olduğıu ve zincirleme olarak işlerde etki ettiği için tevhidle asla çelişmez. Nitekim İmam Mehdi (a.f) şöyle buyuruyor: ‘Kalplerimiz Allah’ın istek ve iradesinin kabıdır. O isterse biz isteriz.’[ix]

Her yıl kadir gecesinde meleklerin amel defterlerini İmam Mehdi’ye (a.s) sunduklarına, İmamında onları imazaladığına inanıyorsak bunun nedeni Allah’ın irade ve meşiyyetine uyduğundan, tevhidle çelişmediğinden dolayıdır. Nitekim Hz. İsa’nın (a.s) buyurduğu: ‘Balçığı yoğurur, kuş şekline sokar, ona üflerim, Allah'ın izniyle kuş olur. Anadan doğma körü körlükten kurtarırım, abraş illetine tutulmuşu, Allah'ın izniyle iyileştiririm ve Allah'ın izniyle ölüyü diriltirim,’[x] sözünün tevhidle asla çelişmediği gibi.[xi]                          



[i] -a.g.e. s.532

[ii] -Bazı tefsirlerde Peygamberimizin (s.a.a) şöyle buyurduğu rivayet edilir: ‘Benî İsrail’den biri savaş elbisesini bin yıl boyunca Allah yolunda savaşmak için hiç üstünden çıkarmadan giyerdi (ya da savaşa hazır beklerdi).’ Ashap buna şaşırmış ve böyle bir fazilet ve iftiharın kendilerinede nasip olmasını arzu etmişler. Bunun üzerine ‘Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır’ ayeti nazil oldu.

Bir başka hadiste şöyle gelmiştir: ‘Allah Resulü (s.a.a) Benî İsrail’den dört kişinin 80 yıl isyan etmeden Allah’a ibadet ettikleri konusundan bahsettiler. Ashapta böyle bir iftiharın kendilerine nasip olmasını arzu ettiklerinde yukarıdaki ayet nazil oldu. (Tefsir-i Nümune, c.27, s.183)

[iii] -Tefsir-i Nümune, c.27, s.190, Dar-ul Kütüb-ü İslamiyye, Tahran, H.Ş. 1374, 1. Baskı.

[iv] -Daha fazla bilgi için bkz: 312. Soru (Site: 371), Dizin: Kadir Gecelerini Çokluğu

[v] -Maide/19

[vi] -Nehc-ul Belağa (Feyz-ul İslam), Kelimat-ı Kısar, Hikmet:139.

[vii] -Muhammed b. Ali Saduk, Uyun-u Ahbar-ur Rıza (a.s), c.2, s.121, İntişarat-ı Cihan,

.ş.1378.

[viii] -Taberani, el-Mucem-ul Kebir, c.6, s.221, Dar-u İhya-it Teras-il Arabi, H.K. 1405.

[ix] -Muhammed Bagır Meclisi, Bihar-ul Envar, c.52, s.51, 1. Baskı, Müesseset-ül Vefa , Lübnan, H.K. 1404

[x] -Al-i İmran/49.

[xi] -Daha fazla bilgi için bkz: 612. Soru (Site: 669), Dizin: Şirkin Tarifi ve Kısımları; 1594. Soru (Site: 1589), Dizin: Tevhid ve Allah’tan Başkasından Yardım Dilemek .

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Eğer Ehlibeyt (a.s) «خُزّان العلم» ilmin madeni iseler neden kumeyl duasını Hz. Hızır İmam Ali (a.s)’a öğretmiştir?
    6102 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2019/04/07
    Kumeyl duası Şeyh Tusi’nin “Misbah’ul-Muteheccid”[1] ve Seyit ibn. Tavus’un “İkbal’ul-Emal” adlı eserlerinde nakledilmiştir. Seyit ibn. Tavus bu duayı eserinde naklederken şöyle açıklama yapmaktadır: Şeyh Tusi’nin naklettiği rivayetten başka bir rivayette gördüm ki Kumeyl ibn. Ziyad Neğei diyor ki: Basra mescidinde İmam Ali (a.s)’ın yanında ...
  • Şia neden abdeste ayaların yıkanmasını terk ederek farzı terk ediyor?
    20362 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/03/10
    Her fırka ve gurubun kendisini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka) bilmeleri gayet doğaldır ama biz, sizin aksinize kendi teklifimize boyun eğdiğimizi, farzı yerine getirdiğimizi ve Ehl-i Sünnet kardeşlerimizin farzdan uzaklaştıklarını kabul ediyoruz ve bu iddiamızın delillerini Kur'an ve rivayetlerle ortaya koyacağız. Şia; ...
  • Mehdiliği tehdit eden şeyler nelerdir?
    7147 Eski Kelam İlmi 2012/08/22
    Mehdiliği tehdit eden hususlar çoktur. Biz burada sadece üç önemli şeye işaret edeceğiz: 1. Eğer en üstün kanunlar ehil olmayan uygulayıcıları eline düşerse veya eğer en pahalı şeyler ehil olmayan insanların elinde bulunursa, ne kanundan ve ne de belirtilen değerli şeyden bir sonuç alınamaz. Mehdilik ...
  • Müslümanlar neden biribirleriyle musafaha ederler?
    9443 Pratik Ahlak 2011/07/14
    Müfaala kipinden olup iki kişi arasında gerçekleşen musafaha, el vermek manasına gelmektedir. Birisi ‘Safehtuhu’ derse bu ‘Elimin içi onun elinin içine değdi’ anlamına gelir. Musafahatun, birbirine el vermek, ellerin içini biribirine değdirmek, demektir. Selam vermek ve tokalaşmak güzel davranışın örneğidir. İslam Peygamberi (s.a.a) ve Masum ...
  • Niçin bazıları ölülerin kabirlerini yarıp araştırma yapıyorlar? Acaba bu iş haram mıdır?
    5503 Hukuk ve Şer’I Hükümler Felsefesi 2012/04/09
    Büyük taklit mercilerinin bu soruya cevapları şöyledir: Müminin kabrinin açılması haramdır. Ama aşağıda zikredilen konularda kabrin açılmasının sakıncası yoktur: 1. Cenaze gasbi yere defnedilmiş olursa ve yerin sahibi, cenazenin orada kalmasına razı olmazsa. 2. Cenazeyle birlikte defnedilen kefen veya başka bir ...
  • Alkol kullanmaktan nasıl uzak kalınabilir ve bundan tövbe etmenin yolu nedir?
    22117 Teorik Ahlak 2011/10/23
    Her günahtan tövbe etmenin dayanağı, şahsın gerçekten kabul ettiği inanç ve değerlerdir. Eğer insan Allah’a ve diriliş gününe iman ederse, diğer bir dünyada amellerinin neticesini göreceğini bilirse ve kendisini gafletten kurtarmak gerektiğine kanaat getirirse, rahatlıkla günahlardan el çekebilir. Eğer insan haram işlerin kendisini nasıl bir bedbahtlığa ve ...
  • Türkiye bankalarında yatan paramla devlete ait borç bonosu satın alıp karından yararlanabilir miyim?
    5422 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/03/02
    Hz. Ayetullah Uzma Hamaney’in (Ömrü uzun olsun) Bürosu:Orası İslam ülkesi olması nedeniyle onlardan kar almak sakıncalıdır. Elbette orada şubesi olan İslamî olmayan bankalar veya gerçekten katılım bonosu olması müstesnadır.  Hz. Ayetullah Uzma Mekarim Şirazi’nin (Ömrü uzun olsun) Bürosu:
  • Namazda âmin söylemenin yasaklanmasının felsefesi nedir?
    9495 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/05/16
    Ehlibeyt rivayetleri esasınca namazda âmin sözünü söylemek caiz değildir ve bunu söylemek namazın geçersiz olmasına neden olur. Artı, caiz olmaması delile ihtiyaç duymaz; yani namaz ibadetsel bir fiil olduğundan ve insanın kendi tarafından namaza bir şey eklenemeyeceğinden, eğer şeriat tarafından bir şeyin caiz oluşu ispatlanmazsa, bunun kendi ...
  • Bahaîlerin düşüncelerinin yanlış oluşu, necis olmalarının nedeni ve onların inançlarını saflıkla kabul edenlerin durumu hakkında açıklamada bulununuz.
    11426 Eski Kelam İlmi 2008/02/17
    Bab adıyla tanınan Alimuhammed, ilk olarak 1847 yıllarında çok farklı inanç ve kurallar ortaya çıkarmaya başlamıştır. Sonraları onun düşüncelerini kabul eden ve daha da genişleterek Bahaîliği kuran Mirza Hüseyinali Baha'dır. Bu şahıs kitaplarında; kendisinin ve Alimuhammed Bab'ın gelmesiyle İslam dinin geçerliliğini yitirdiğini, İslami hükümlerin yürürlükten kalktığını ve Hz. Muhammed'in risaletinin ...
  • Raksetmenin haram olduğunu söyleyen hadisleri senetleriyle beraber zikrediniz.
    7033 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/16
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar