Gelişmiş Arama
Ziyaret
513511
Güncellenme Tarihi: 2012/04/04
Soru Özeti
Allah, kalbi kırılanın bedduasını kabul eder mi? Yoksa sadece hayır dualarına mı icabet eder?
Soru
Ben Allah inancı olan bir kızım. Biri bana öyle bir kötülük etti ki onu affedemem, affetmem mümkün değil. Evlenmeme sebep olabilirdi ama evliliğimi bilerek bozdu ve yüreğimi yaktı. Hiç bir mantıklı neden olmadan geleceğimi yıktı. Bende ona beddua ediyorum. Acaba Allah, kalbi kırılan kimsenin bedduasını kabul eder mi? Yoksa sedece hayır dualarına mı icabet eder?
Kısa Cevap

Beddua dini öğretilerde olan bir şeydir. Örneğin Kur’an buyuruyor: ‘Kırılsın Ebu Lehebin elleri sakat olsun...’ Bir hadiste ‘Mazlumun bedduasından korkun! Çünkü onun bedduası göğe çıkar.’ diye buyurulmaktadır. Bu konuda ayet ve hadis çoktur. Ancak nasıl ki duanın kabul olma şartları varsa ve herkesin her duası kabul olmuyorsa, kendisine haksızlık yapılan veya kalbi kırılan kimsenin de bedduası hemen kabul olacak diye bir şey yoktur. Zira Kur’an’ın buyurduğu gibi, insanlar ‘iyilikleri’ kazanmak için acele ettikleri gibi Allah’ta cezalandırmakta acele etseydi hepsi yokolurdu. Dolayısıyla hakkı almak bazen bu dünyada gerçekleştiği gibi bazende çeşitli nedenlerden dolayı bu dünyada gerçekleşmez ve ahirete havale edilir. Kıyametin kurulmasının nedenlerinden biri mustazafların, mazlumların haklarının zalimlerden ve suçlulardan alınmasıdır.

Belirtmek gerekir ki zulmünde dereceleri vardır. Yani zayıfı var, güçlüsü var. Zalimlerin insanlara yapacağı en büyük zulüm onların dinine, sahip oldukları haklara yaptıkları zulümdür ve öldürmektir. Bireysel olarakta Allah’a şirk koşmak zulümdür. Böyle zulümler bağışlanmazlar ve laneti hakkederler. Nitekim dualarda Benî Ümeyye’ye, insanları, hatta Allah’ın velilerini dinlerinden ötürü katletmelerinden, zultmetmelerinden dolayı lanet edilmiştir. Bazen bir Müslümanın başka bir Müslümana zulmettiğini görürüz. Bu zulüm onun dinine olan düşmanlığından dolayı değilde kişisel, maddi vb. sebeplerden dolayı olursa bu tür zulümler birinci kısım gibi olmayıp onun ayarında değildir. Bu yüzden affedilebilirler.

Ayrıntılı Cevap

Soruda gelen beddua konusunu birkaç açıdan inceleyeceğiz.

a) Lügatte Beddua

Beddua, birinin ölümü, başarızsızlığı, bedbahtlığı için edilen kötü dua demektir.[1] Lanet, lanet etmek, kötülük ve kötülemek manalarına da gelmiştir.[2]

Demek ki lugatçilere göre beddua, dua edilenin zararına olan bir dua çeşididir. Başka bir deyişle, dua iki çeşittir: Biri herkesin bildiği hayır duası, diğeri ise kötü ve lanet duası.

Kur’an’da Beddua

Beddua da tıpkı dua gibi dini öğretilerimiz ve kaynaklarımızda açıkca gelmiştir. Allah Teala Tebbet suresinde Peygamberimizin amcası Ebu Leheb’e Peygamberimize verdiği eziyet ve sıkıntılardan dolayı beddua ederek şöyle buyurmaktadır: ‘Kurusun Ebu Leheb’in elleri ve kurudu da.’[3]

Ayetin orjinalinde geçen ‘et-Teb’ sözcüğü helaket, ölüm manasına gelmektedir. Surenin başındaki ilk ‘Teb’ Ebu Leheb’in helaketine ve zararına edilen duadır.[4] Yani gerçekte bedduadır.

Rivayetlerde Beddua

Masum İmalar’dan gelen rivayetlerde de mazlumun bedduasına özel önem verilmiştir. Aşağıda buna birkaç örnek getiriyoruz:

1- İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: ‘Mazlumun bedduasından korkun, zira onun bedduası göğe yükselir.’[5]

2- Bir başka rivayette şöyle buyuruyor: ‘Mazlumun bedduasından korkun; şüphesiz o hakkını Allah’tan istemektedir. Allah-u Subhan ise istenilen hakka icabet etmekten başka bir şeyle cevap vermekten daha yücedir.’[6]

3- İmam Bakır (a.s) buyuruyor: Babamın ölümü yaklaştığında beni göğsüne yapıştırıp şöyle buyurdu: Oğlum! Babamın ölüm döşeğinde iken bana vasiyet etttiği şeyi sana vasiyet edeceğim. Babası Ona şöyle vasiyet emişti: ‘Allah’tan başka yardımcısı olmayan kimseye zulmetme.’[7]

4- Hz. Ali (a.s) buyuruyor: ‘Mazlumun zalimden hakkını alacağı gün, zalimin mazlumun hakkını aldığı günden daha çetin olacaktır.’[8]

Bedduanın İncelenmesi

Ayet ve rivayetler göz önüne alındığında beddua etmenin dini öğretilerimizde bilinen bir mesele olduğu görülecektir. Ancak nasıl ki duanın kabul olma şartları varsa ve herkesin her duası kabul olmuyorsa,[9] bedduada böyledir. Yani kendisine haksızlık yapılan veya kalbi kırılan kimse beddua ettiğinde bedduası hemen kabul olacak diye bir kural yoktur.

Kur’an bu konuda şöyle buyurmaktadır: ‘Allah, insanların, hayırın hemen oluvermesini istedikleri gibi şerri çabucak verseydi ecellerinin gelip çatmasına çoktan hükmedilmiş olurdu. Ama bize kavuşmayı ummayanları biz, azgınlıklarında sersemce bir halde bırakırız.’[10]  

Ancak başkalarına zulmetmek kul hakkına girdiği için Allah onun bağışlanmasını insanların kendisine bırakmıştır. Zulme uğrayan kimse, hakkından geçerse Allah’ta ondan geçer. Ama mazlum kendisine yapılan zulümü bağışlamazsa Allah’ta onun hakkını alacaktır: ‘Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah'ı gafil sanma; onları, gözlerin dehşetle dikilip kalacağı güne ertelemektedir.’[11]

Dolayısıyla hakkı almak bazen bu dünyada gerçekleştiği gibi bazende çeşitli nedenlerden dolayı ahirete kalır. Zaten kıyametin kurulmasının nedenlerinden biri mustazafların ve mazlumların haklarının zalimlerden ve suçlulardan alınmasıdır.

Bu bağlamda dikkat edilmesi gerek nokta şudur: Zulüm dereceleri vardır. Yani zayıfı var, şiddetlisi var. Zalimlerin insanlara yaptığı en büyük zulüm onların dinine, sahip oldukları haklara yaptıkları zulümdür. Bireysel olarakta Allah’a şirk koşmak en büyük zulümdür. Böyle zulümler bağışlanmadıkları gibi laneti de hakkederler. Nitekim dualarda Benî Ümeyye’ye, insanları hatta Allah’ın velilerini dinlerinden ötürü katletmeleri ve zulmetmelerinden dolayı lanet edilmiştir. Ama bazende bir Müslümanın başka bir Müslümana zulmettiği görülmektedir. Ancak bu zulüm dine olan düşmanlığından dolayı değil kişisel, maddi vb. sebeplerden dolayıdır. Bu tür zulümler birinci kısım gibi olmayıp onun şiddetinde değildir. Bu durum adam öldürmek gibi Kur’an’da ebedi azabın vadedildiği[12] en büyük zulümler içinde geçerlidir. Yani rivayetlerden de[13] anlaşıldığı üzere birisini kişisel düşmanlıktan dolayı değilde dininden dolayı öldüren kimseye ebedi azap vaadi verilmiştir.

Son olarak şunu hatırlatalım ki mazlumun beddua etmesi ve hakkını istemesi her ne kadar onun hakkı olsa da dinimiz her zaman beddua ve intikam yerine affetmeyi tavsiye etmiştir. Resul-i Ekrem (s.a.a) Allah’ın şöyle buyurduğunu naklediyor: ‘...Sana zulmedeni affet, seni mahrum edene sen ver, sana kötülük edene sen iyilikle karşılık ver.’ Kur’an’da şöyle buyurmaktadır: ‘Affetsinler ve hoşgörsünler. Allah'ın sizi bağışlamasını sevmez misiniz? Allah, suçları örter, rahimdir.’[14]

Peygamber Efendimizin (s.a.a) ve Masum İmamların (a.s) öğretilerine göre mümin kimse ilahi sıfatların tecelli ettiği yer olmalıdır. Allah’ın sıfatlarından biri affetmektir. ‘Ya Gaffar’ ‘Ya Rahim’ vb. şekilde Allah’a seslenerek Ondan günahlarımızı ve hatalarımız bağışlamasını istiyorsak, bizde başkalarını bağışlayalım ki Allah’da bizi affetsin. Ancak bu tavsiye cehaletten dolayı bazen birbirinin hakkına riayet etmeyen, birbirine zulmeden müslüman din kardeşler içindir. Çeşitli şekillerde zulmeden büyük zalimler bu kaidenin dışındadır.

İrfan ve Ahlak Açısından Beddua

Bazı büyük ahlak üstatları bu açıdan baktıklarında şöyle diyorlar: ‘Bilinmeli ki, insan birinin şerrinden ve zararından dolayı çaresiz kalmadığı sürece Müslümanlara hatta zalimlere beddua etmek, lanetin kınandığı gibi kınanmıştır. Rivayet edilir ki: ‘Zulme uğramış biri, kendisine zulmedene beddua etmekte o kadar ileri gidiyor ki Allah onu da zalimlerden saymaktadır.’[15][16]

Bu yüzden bir Müslüman başka bir Müslümana zulüm ve cefa ettiğinde beddua ve lanet etmek mazlumun hakkı olsa da imkanlar ölçüsünde onu affetmesi ve bizimde Allah’ın affına mazhar olmamız için işleri Allah’a havale etmemiz en mantıklısıdır. Zira Allah mazlumun hakkını alacağını vaadetmiştir. Bizim bilmediğimiz sebeplerden dolayı böyle bir şey dünyada gerçekleşmezse öteki dünyada gerçekleşecektir.

 


[1] -Enveri, Hasan, Ferheng-i Bozorg-i Sohen, c.8, s.7888, İntişarat-ı Sohen, Tahran, 2. Baskı, HŞ.1382

[2] -Dehhuda, Ali Ekber, Lugatname-i Dehhuda, c.43, s.660, Tahran Üniversitesi, Yeni 1. Baskı, HŞ.1346.

[3] -Tebbet/1

[4] -Muğniye, Muhammed Cevad, Tefsiru’l-Kaşif, c.7, s.621, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, HK.1424

[5] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.90, s.359, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1409. 

[6] -Temimi Amedi, Gurer-ul Hikem, s.350, Defter-i Tebliğat-ı İslami, Kum, HŞ.1366.

[7] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, Usul-u Kafi, c.2, s.331, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, HŞ.1368.

[8] -Nehcü’l-Belağa, s.511.

[9] -Duanın felsefesi ve şartları için bkz: Duanın Felsefesi, Soru:8961 (Site:9037); Duanın İcabet Olmasının Şartları ve Yolları, Soru:2145 (Site2269).

[10] -Yunus/11

[11] -İbrahim/42

[12] -Nisa/11

[13] -Bab-u Enne Men Katele Müminen Ala Dinihi Fe-Leyset Lehu Tevbetun: Ravi diyor ki: İmam Sadık’tan (a.s) Allah Azze ve Celle’nin buyurduğu ‘Kim bir mümini kasten öldürürse cezası içinde ebedi olarak kalacağı cehenneme atılmaktır.’ ayet hakkında sorduğumda şöyle buyurdu: Bir mümini dini için öldüren kimsedir. Allah bunu yapan kimse için ‘Ona pek büyük bir azap hazırlamıştır.’ diye buyurmuştur.’ Dedim ki: ‘Birsinin bir başkasıyla arasında her hangi bir mesele olsa ve onu kılıcıyla vurarak öldürse (ne olur)?’ İmam (a.s) buyurdu: Bu kasıtlı kimse Allah Azze ve Celle’nin buyurduğu kimse değildir.’ (Kafi, c.7, s.275-276)  

[14] -Nur/22

[15] -Kafi, c.2, s.333, H.17.

[16] -Neraki, Ahmed, Miracu’s-Saadat, s.197, eski baskı, İntişarat-ı Emin ve Reşidi, Tahran; Neraki, Mehdi, Camiu’s-Saadat, c.1, s.305, İsmailiyan, Kum, HŞ.1386.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Haram yoluyla meydana gelmiş cenabetin teri temiz midir?
    12134 Fıkıh 2011/10/30
    Ayetullah Mekarim Şirazi’nin görüşüne göre haram yoluyla meydana gelen cenabetin teri temizdir. Lakin namaz için elbiseyi değiştirmek gerekir. Ama guslün ardından (müstehap ihtiyat gereği) tüm beden bir defa yıkanmalıdır. Mastürbasyondan hâsıl olan cenabetin eserleri ile uyurken hâsıl olan cenabetin eseri arasında fark vardır; çünkü mastürbasyon haram ve günahtır, ama ...
  • Yabancı ülkelerden (Müslüman olmayan ülkelerden) ithal edilen deriler necis midir?
    7448 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/06/06
    Mobilya üzerindeki yabancı sözcüklerin yazılı oluşu her zaman onu üreten ülkenin gayri Müslim bir ülke olduğuna delil olmaz. Bu konuda vesveseci olmamak gerekir.  Vesveseci olmak bir nevi ruhi hastalıktır ondan kendini korumalısın.Ama sorduğunuz meselenin hükmü kısaca şöyledir:Hayvan deriden yapılmış ...
  • Kur’an’ın nazil olan son ayeti hangisidir ve vahyin çoğalmasının imkanı var mıydı?
    47414 Tefsir 2010/10/12
    Peygamberimize (s.a.a) nazil olan son ayetler hakkında çeşitli rivayetler vardır. Bütün rivayetleri göz önüne aldığımızda diyebiliriz ki, Peygamber’e (s.a.a) Mekke’nin fethinde ya da o yıl içinde nazil olan son tam sure ‘Nasr’ suresidir. Başlangıç ayetleri yönünden nazil olan son sure, hicretin 9. ...
  • Bidat ve onun İslam’daki ölçüsü nedir?
    8927 Eski Kelam İlmi 2010/11/08
    “Bidat” sözlükte yeni ve geçmişi olmayan iş manasındadır. Istılahta ise “dinde olmayan bir şeyi dine sokmak” anlamındadır; yani din ve şeraitin bir cüzü olmayan ve de hiçbir İslam kanun ve buyruklarıyla uyuşmayan bir şeyi dine isnat etmektir. Bu yüzden İslam’ın tümel buyruklarını yeni ve modern hususlara ...
  • Eğer bir kimse temiz ve necis olan iki şey arasındaki ıslaklığın birbirine ulaşmasından şüphe ederse temiz olan şey necis olur mu?
    7496 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/12
    Eğer bir şeyin temiz olduğunu kesin bilirseniz, ona necaset intikal ettiğini ve necis olduğunu kesin olarak bilmediğiniz sürece o şey temizdir.[1] Daha fazla bilgi için Bkz:808.
  • İmam Seccad’ın ahlaki yaşam tarzını açıklar mısınız?
    12617 Masumların Siresi 2010/12/22
    Dördüncü önder; Hak tarafından seçilen kâmil bir insan olup ahlak, ibadet ve ilim başta olmak üzere tüm alanlarda yetkinliğin zirvesine ulaşmıştı. Kendisi Kur’an ve Allah Resulü’nün (s.a.a) tecessüm etmiş ve aynî örneğiydi. İnsani değerlerin ve ahlaki faziletlerin unutulmaya yüz tuttuğu Emevilerin karanlık egemenlik döneminde o ulu imam ışıldayan ve ...
  • Masum imamlar evla olanı terk etmiş midir?
    6753 Eski Kelam İlmi 2012/10/09
    Masumların dua ve bağışlanma talepleri günahlardan kaynaklanmaz; zira Şiilerin inancına göre onlar günahlardan korunmuşlardır. Bu dualar birçok yerde salt öğretici ve tebliğ boyutlu olamaz, bilakis gerçeklik yönleri daha güçlüdür. Yukarıdaki iki konudan elde edilen netice, onların bağışlanma taleplerinin bizim için günah olmayan, lakin o büyük şahsiyetler için ...
  • Erkek karısını dışarıda çalışmaya mecbur edebilir mi?
    12116 Pratik Ahlak 2011/01/17
    Aile düzeninde masrafların karşılanması erkeğin vazifesi olup, erkek bu konuda karısını çalışmaya zorlayamaz. Ama kadın kocasının rızasını kazanmak için yapacağı her işin karşılığında çok sevap alır, ancak yapacağı iş dini kural ve ölçülerle çelişmemelidir. ...
  • İmam Cevad (a.s)'ın (İmam Muhammed Taki) kaç tane erkek çocuğu vardı?
    8800 تاريخ بزرگان 2011/08/30
     İmam Muhammed Taki'den sadece iki erkek çocuk İmam Ali Naki ve Musa Mubarka isimlerinde kalmıştır. Diğer erkek çocuklarının olduğu rivayet edilmiş olsa da ensap hakkındaki kaynaklarında da sadece bu iki erkek çocuk hakkında ittifak vardır. Bu konudaki ihtilafın sebebi nesep hakkındaki ilk kaynaklardaki var olan ihtilaf ya da diğer çocuklarından ...
  • Ramazan ve Kurban bayramları arasında evlenmenin hükmü nedir?
    7103 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/04/07
    Bu sorunun kısa cevabı yoktur. Ayrıntılı cevap seçeneğini tıklayınız. ...

En Çok Okunanlar