Gelişmiş Arama
Ziyaret
9437
Güncellenme Tarihi: 2012/05/09
Soru Özeti
Küfe mescidinin amellerinin çokluğu göz önüne alındığında kimi kafilelerin çeşitli makamların amellerini bir mekanda yerine getirmeleri doğru mudur? Böyle yaptıklarında tam sevap alabilirler mi?
Soru
Selam, zahmetlerinizden dolayı teşekkür ederim. Son zamanlarda Küfe ve Sehle mescidlerinde kafile başkanları ve alimler belli bir makamda oturup bütün makamların amellerini orada yerine getiriyorlar. Bu durumda tam sevap alabilirler mi? Ve böyle bir şey doğru mudur?
Kısa Cevap

Küfe ve Sehle mescidlerindeki amellerin faziletleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) bu mescitlerin bütün amellerinin bir arada yapılmasına dair bir emir gelmemiştir. Bir sahabesine bir dua ve namaz öğretirken, bir başkasına başka bir namaz ve dua öğretmiştir. Bu yüzden ziyaretçileri mescitlerin tüm amellerini yerine getirmek veya teşvik etmek mecburiyetinde değiliz. Kaldı ki dinimize göre müstehap ibadetler, zorlayarak yapılmaz. Çünkü bu durumda onlardan beklenen faydalar alınamayacaktır. Zorlama olursa ters tepkide doğurabilir ve insanın ibadet etme ve raz u niyaz hissini elinden alabilir. Dolayısıyla toplu yapılacak ibadetlerden daha çok yararlanmak için başta yaşlılar, kadınlar ve çocuklar olmak üzere kafiledekilerin kapasite ve gücü de göz önüne alınmalıdır. Bir mekanın ibadetleri belli bir özellikten dolayı olabileceğinden isteğe göre değiştirilemez. Bu arada Allah’la yapılacak her türlü raz u niyazın bir sevabı olduğu unutulmamalıdır.

Ayrıntılı Cevap

Hakkında bir çok fazilet ve amelin rivayet edildiği Küfe ve Sehle mescidlerinin tarihi İslam öncesine gitmektedir. İleride de göreceğimiz gibi kaynaklarda, birçok peygamberin oralarda namaz kılıp dua ettikleri yazılıdır.

Bu mescitlerin fazilet ve amelleri hakkındaki rivayetlere baktığımızda Masum İmamlardan (a.s) gelen düsturların toplu ve bir kişi için söylenmediği görmekteyiz. Dolayısıyla herkesin yerine getirmekle zorunlu olduğu dua ve namazlardan değildirler.

Bu bağlamda iki noktayı hatırlatmakta yarar var:

Bir: İbadetler rivayetlerde söylendiği şekilde yerine getirilmelidir ve kendi kafamıza göre değiştirme hakkımız yoktur. Abdullah bin Sinan diyor ki: Sekizinci İmam (a.s) bu konuda buyuruyor: ‘Bir zaman gelecek ki imamsız ve öndersiz kalacaksınız. Şüpheler sizi sarıp sarmalayacak...’ Sonra şöyle buyurdu: ‘O dönemde ‘Ğarik Duası’nı okumayan kurtulamayacaktır.’ Kendilerinden: ‘Ğarigk Duası hangi duadır?’ diye sorduğumda şöyle buyurdu: ‘Ya Allahu, Ya Rahmanu, Ya Rahimu, Ya Mukallibe’l-Kulub! Sabbit Kalbi Ala Dinik.’ (Ya Allah, Ya Rahman, Ya Rahim! Ey kalpleri değiştiren. Kalbimi dininde sabit kıl.)

Ravi diyor ki: ‘Ben duayı okudum ve ‘el-Ebsar’ kelimesini ona ilave ettim. Yani ‘Ey kalpleri ve gözleri değiştiren.’ şeklinde değiştirdim. İmam (a.s) bana kızarak: ‘Evet Allah kalpleri ve gözleri değiştirendir ama, benim sana öğrettiğim gibi onu oku ve bir şey ekleme.’ diye buyurdu.’[1]

Bunları aktarmamızın nedeni şudur: Ameller için belli düsturlar verilmişse onları azaltıp çoğlatma hakkımız yoktur. Soruda gelen konuya (bütün amellerin bir yerde yerine getirilmesi veya kafiledekileri bütün amelleri belli bir mekanda yapmaya mecbur etmeye) ileride de değineceğimiz gibi herhangi bir delil yoktur ve ameller Masum İmamların (a.s) buyurdukları şekilde olmalıdır. Zira bazı özellikler bazı mekanlara özeldir. Mesela tavaf yalnızca Kabe’nin etrafında olur, başka yerde olmaz.

İki: Küfe ve Sehle mescitlerinin bazı genel amelleri var ki onlar mescitlerin her yerinde yapılabilir. Bu konudaki rivayetlerden birkaçı şunlardır:

I. İmam Ali (a.s) buyuruyor: Küfe mescidinde müstehap namaz kılmak Resulullah’la (s.a.a) umre yapmaya, farz namaz kılmak ise Resulullah’la (s.a.a) beraber hacca gitmeye eşittir. Bin tane peygamber ve onların bin tane vasisi bu mescitte namaz kılmışlardır.[2]

II. Harun bin Harice Küfe mescidinde namaz kılmanın fazileti hakkında İmam Sadık’tan (a.s) rivayet ettiği uzun bir hadisin bir yerinde İmamın (a.s) şöyle buyurduğunu söylüyor: ‘Eğer Küfe’de olsaydım bütün namazlarımı orada kılmayı ümit ederdim... Allah’ın bütün salih kulları ve peygamberleri orada namaz kılmışlardır. Resulullah (s.a.a) miraca giderken oradan geçtiğinde izin alarak iki rekat namaz kılmıştır... Bu mescitte farz namaz kılmak başka yerde kılınan bin rekat farz namaza ve müstehap namaz kılmak başka yerde kılınan beş yüz müstehap namaza eşittir. Orada Kur’an okumadan ve zikir etmeden oturmakta ibadettir...’[3]

III. İmam Sadık (a.s) buyuruyor: ‘Sıkıntısı olan kimse Sehle mescidinde akşamla yatsı namazı arasında iki rekat namaz kılarsa sıkıntısı giderilir.’[4]

IV. Yine İmam Sadık (a.s) buyuruyor: Sehle mescidinden namaz kıl, dünya ve ahiret hacetini Allah’tan dile. Zira Sehle mescidi İdris Peygamberin (a.s) terzilik yaptığı yerdi. Bu mescitte dua müstecap olur. Allah orada dua edenin makamını yüceltir ve İdris’in derecesini verir, onu dünyanın ve düşmanlarının kötülüklerinden korur.[5]

V. Ebu Hamza Sumali, İmam Seccad’ın (a.s) Medine’den Küfe mescidine geldiğini ve yalnızca iki rekat namaz kılıp devesine binerek tekrar Medine’ye döndüğünü rivayet eder.[6]

Başka rivayetlerde de mescidin belli yerlerine işaret edilmektedir:

a) Ebu Hamza Sumali diyor ki: Esbağ bin Nebate elimi tutup yedinci direğin yanına götürdü ve dedi ki: Bu Emir-i Müminin’in (a.s) makamıdır. Hz. Ali (a.s) namaz için bulunmadığı zaman İmam Hasan (a.s) orada namaz kılardı. Başka zamanlar ise beşinci direğin yanında kılardı.[7]

b) İmam Sadık (a.s) Benî Abbas’ın döneminde Bab-ı Fil’den (mescidin kapılarından birinin adı) mescide girdi, sola doğru gitti ve dördüncü direğin yanında durup namaz kıldı. Ravi diyor ki: Kendilerinden ‘Burası Hz. İbrahim’in (a.s) makamı mıdır?’ diye sorduğumda ‘Evet’ diye buyurdular.[8]

c) İmam Sadık (a.s) bazı ashabına şöyle buyurdu: İbrahim’in (a.s) makamı olan beşinci direğin yanında namaz kıl.[9]

Küfe mescidinin amelleri hakkındaki rivayetlerden Ehl-i Beyt’in (a.s) bu mescitlerde namaz kılma siretinin farklı olduğunu, herkesin yerine getirmekle yükümlü belli bir amelin olmadığını anlamaktayız.

Buna göre ziyaretçilerin mescitler içinde yer değişmeleri zor olursa ilk şekildeki ibadetlere yetinilmeli, ziyaretçileri serbest bırakıp mescid içinde istedikleri yere gitmeleri sağlanmalıdır.

Bununla birlikte Allah’la her yer ve zamanda raz u niyaz etmek güzel olduğundan mevcut münacaatlar, her yerde yerine getirilebilir niyetiyle değilde Allah’la münacaat kastıyla belli bir mekanda yerine getirilirse sakıncası yoktur. Ve unutmamak gerekir ki kalp huzuru ve özellikle müstehap ibadetleri neşeyle yerine getirmek onların tümünü yerine getirmekten daha önemlidir.

Daha fazla bilgi için aşağıdaki dizinlere bkz:

-Müstehaplarda Kalp Huzuru, Soru:2099 (Site:2159)

-Nafile Namazlarını İstekle Kılmak, Soru:12964 (Site:13426)

 


[1] -Meclisi, Muhammed Bakır, Biharu’l-Envar, c.52, s.148, Hadis:73, Müessesetü’l-Vefa, Beyrut, HK.1404. 

[2] -a.g.e. s.80, s.376.

[3] -Kuleyni, Muhammed b. Yakup, el-Kafi, c.3, s.490, Hadis:1, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, HŞ.1365.

[4] -Tusi, Muhammed b. Hasan, Tehzibu’l-Ahkam, c.6, s.38, Hadis:21, Daru’l-Kütübi’l-İslamiyye, Tahran, HŞ.1365.

[5] -Biharu’l-Envar, c.97, s.434, Hadis:1

[6] -Tehzibu’l-Ahkam, c.3, s.254, Hadis:20.

[7] -a.g.e. c.6, s.33, Hadis:8.

[8] -a.g.e. c.3, s.252, Hadis:10.

[9] -Biharu’l-Envar, c.97, s.388, Hadis:11.

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Kabirleri ziyaret etmek belirli bir dönemde geçici olarak yasak idi, hangi yılda bu caiz kılındı?
    22055 زیارت قبور و بنای مراقد 2012/05/16
    İslam’ın başlangıcında kısa bir süreliğine men edilmiş ve yasaklanmış olan hususlardan biri de kabirleri ziyaret etmek idi. Bu yasaklamanın değişik delilleri vardır. İslam toplumunun nicel ve nitel olarak gelişip büyümesiyle bu hususa değinmek için uygun bir atmosfer oluştu. Bunun için Hz Peygamber (s.a.a) bir müddet sonra kabirleri ...
  • Ahmet ismi İncil’in neresinde gelmiştir?
    27822 Eski Kelam İlmi 2011/11/12
    Bu konuda dikkat edilmesi gereken önemli nokta şudur: Kur’an, İncil’de İslam Peygamber’inin (s.a.a) müjdeleyici olduğunu söylüyorsa, tahrif edilmiş İncil’i değil, Hz. İsa’nın (a.s) getirdiği incili kastetmektedir. Elbette tahrif edilmiş hali hazırdaki İncil’de de, bu meseleye işaret edilmesi dikkate değer bir konudur.Hz. Mesih (a.s), “Farkilit”ın geleceği müjdesini vermişti. Bu kelime ...
  • İnsanın kendi zihninde küfür etmesi günah mıdır?
    62670 Teorik Ahlak 2019/09/29
    İnsanın işlediği günahlar bazen zihin dünyamızın dışında dış alemde gerçekleşir. Örneğin: yalan, gıybet, iftira,... bazen ise zihin dünyamızda ve kalbimizde vuku bulur. Örneğin: insanın hakkı gizlemesi, şirk, riya,... insanın iç dünyasında işlediği günahların dışa vuran sonuçları ve etkileri olsada bu etkiler ve sonuçlar günahın kendisi değildir.
  • Eğer birisi oruçluyken eşiyle oynaşır ve bedeni gevşer ama meni gelmez ise görevi nedir? Eğer meni gelirse görevi nedir?
    9933 Cünüpte Şüphe Etmek 2018/12/08
    Meni bedeninizden dışarı çıkmadığı sürece cenabet olmazsınız ve gusül size farz olmaz. Taklit Mercilerin bu konuda fetvaları şöyle: “Eğer meni mecrasından hareket eder ama dışarı çıkmaz ise veya insan dışarı çıkıp çıkmadığından şüphe duyarsa gusül almak vacip olmaz.”[1] Buna göre cenabet olmadığı için orucu ...
  • Hz. Ali’nin (a.s) kaç tane çocuğu vardı? Çocukların ve annelerinin isimleri nedir?
    128911 Masumların Siresi 2011/04/13
    Şeyh Müfid, İrşad adlı eserinde Hz. Ali’nin (a.s) erkek ve kız olmak üzere on yedi çocuğunun olduğunu yazmıştır. O şöyle diyor: ‘Bir kısım Şii alimler diyorlar ki, Fatıma, Peygamberin (s.a.a) vefatından sonra Peygamberin Muhsin adını verdiği çocuğuna düşük yaptı. Onlara göre İmamın (a.s) on sekiz evladı vardı.’
  • Hz. Mehdi'den gelen tevki'lerin doğru olduğuna nasıl güvenebiliriz?
    7512 Ricalu’l-Hadis (Ravilerin İncelenmesi) 2011/07/26
    Masumlardan bize ulaşan hadisler sözlü ve yazılı olarak iki kısma ayrılır. Masum İmam'ın yazılı olarak sorulara verdiği cevaba tevki' denir. Buna göre tevki'ler yazılı hadisler sınıfına girer. Bu hadislerin Hz. Mehdi'den geldiğini bilmek için izlenen yol diğer hadislerin doğruluğunu belirlemekle ayınıdır. Aslında rical ve diraye ilimleri hadis ve rivayet kaynaklarında ...
  • Kur’an insanları humus ve zekât vermeleri ve farzlarını yerine getirmeleri için neden efsanevi canlılardan korkutmaktadır?
    7310 Eski Kelam İlmi 2010/07/05
    1.     Kur’an-ı Kerim’de insanların efsanevi varlıklardan korkmaları gerektiğine yahut Kur’an’ın onları korkuttuğuna dair bir örnek bile mevcut değildir.2.     Bazı rivayetlerde bazı günahların cezaları (Kur’an ehli olup şarap içenler gibi) hakkında bin ...
  • Kuran’ı anlamakta aklın hata yapmayacağını nasıl iddia edebiliriz?
    3841 Tefsir 2019/12/03
    Eğer insan temelsiz ön kabuller olmadan, ruhsal açıdan selim bir kalple ve insaf üzere Kuran ayetlerini aklıyla tahlil, analiz ederse ve  gerekli tefekkürü yaparsa Kuran’ı anlamakta hataya duçar olmaz.  Elbette Kuran’da bulunan bazı müteşabih ayetlerde gerekli birikime sahip olmayan veyahut hasta ruhlu şahıslar bilinçli veya bilinçsiz bir ...
  • Baba gaipte veya hapiste olsa, anne, baba tarafından dedenin yerine çocuğuna bakabilir mi?
    6764 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/07/13
    Hz. Ayetullah-ul Uzma Hamanei’nin bürosunun cevabı: Baba ölürse İslami kanunlara göre çocuğun bakımı ve korunması buluğa kadar anneye aittir. Ama baba kaybolursa çocuğun korunma hakkı kaybolmasa da bu durumda annenin de çocuğa bakmasına bir engel yoktur. Hz. Ayetullah-ul ...
  • İtret kelimesinin manası nedir? Ehlibeyt’in bakışında Sakaleyn hadisindeki manası nedir?
    23484 اهل بیت و ذوی القربی 2014/05/18
    İtret sözlükte yakın akrabalar ve zürriyet anlamına gelir. Ama Şia’nın bakışında rivayetlere binaen Allah Resulü'nün (s.a.a) Sakaleyn hadisindeki itretten kastettiği, müminlerin önderi Hz. Ali (a.s), Hz. Fatıma Zehra (s.a), İmam Hasan (a.s), İmam Hüseyin (a.s) ve İmam Hüseyin’in (a.s) zürriyetinden biri diğerinin ardınca gelen ve en sonuncusu ...

En Çok Okunanlar