Gelişmiş Arama
Ziyaret
66983
Güncellenme Tarihi: 2011/08/16
Soru Özeti
Peygamber Efendimizin, Ebu Bekir Ömer ve Osman’la akrabalık kurması ve İmamların Çocuklarına onların İsimlerini koymaları onlardan razı olduklarına delalet etmez mi?
Soru
Sahabeden birçoğu Ehlibeyt’ten kız aldılar ve Peygamberin Ehlibeyti de sahabeden kız aldı. (Özellikle Ebu Bekir ve Ömer) bu konuda Şia ve Sünni tarihi nakillerinde görüş birliği vardır.
- Peygamber (s.a.a) Ebu Bekir’in kızı Ayşe ve Ömer’in kızı Hafsa ile evlendi ve iki kızını (rukeyye ve Ümmü Külsüm'ü) üçüncü Halife Osman’la evlendirdi. Bu yüzden Osman Zinnureyn lakabıyla meşhur olmuştur. Oğlu aban bin Osman, Abdullah ibn-i Cafer ibn-i Ebu Talib'in kızı Ümmü Külsümle evlendi
-Mervan b. Aban b. Osman, Hz. Hasan b. Ali b. Ebu Talib'in kızı Ümm-i Kasim evlendi.
-Zeyd b. Amr b. Osman, Hz. Hüseyin’in kızı Sakine ile evlendi.
-Abdullah b. Amr b. Osman, Hüseyin b. Ali’nin kızı Fatma ile evlendi.
-Diğer sahabeler de Ehlibeyt İle akraba oldular kız alıp verdiler. Biz burada üç halife ile yetinip diğerlerinin ismini getirmiyoruz.
Buradan anlaşılan şu ki Ehlibeyt onlara karşı sevgi ve muhabbet beslemiştir. Yine görüyoruz ki Ehlibeyt çocuklarına sahabenin isimlerini koymuştur, bu konuda da Şia ve Sünni kaynaklarında görüş birliği vardır.
Şia kaynaklarında da belirtildiği üzere Hz. Ali (a.s) Leyla bint-i Mesut Hanzala’dan olan oğluna Ebu Bekir ismini koymuştur. Beni Haşim’de çocuğuna Ebu Bekir ismini koyan ilk kişi Hz. Ali(a.s) dır. Yine Hasan b. Ali çocuklarına şu isimleri koymuştur: “Ebu Bekir, Talha, Abdurrahman ve Abdullah” . Aynı şekilde Hüseyin b. Ali de çocuklarına böyle isimler vermiştir. İmam Musa Kazım (a.s) kızına Ayşe ismini koymuştur ve Ehlibeyt’ten bazılarının künyesi Ebu Bekir’dir: Örneğin: Zeynel Abidin Ali b. Hüseyin ve Ali b. Musa Rıza’nın künyeleri Ebu Bekir’dir. Aynı şekilde Ehlibeyt’ten bazıları çocuklarının ismini Ömer koymuştur bu konuda Hz. Ali (a.s)’ı örnek olarak zikredebiliriz. Annesi Ümmü Habibe bint-i Rebia olan çocuğuna Ömer Ekber ismini koymuştur. Ömer b. Ali kardeşi Hüseyin(a.s)’ın yanında Kerbela'da şehit olmuştur. Hz. Ali (a.s)’ın; Ömer asgar adlı bir çocuğu daha vardı, annesi Sahba taglibi'dir ve uzun bir ömür yaşayıp kardeşlerinden miras aldı. Aynı şekilde Hasan b. Ali de çocuklarının ismini Ebu Bekir ve Ömer koydu.
Ali b. Hüseyin b. Ali Zeynel Abidin, Musa Kazım (a.s), Hüseyin b. Zeyd b. Ali, İshak b. Hasan b. Hüseyin b. Hasan çocuklarına Ebu Bekir ve Ömer isimlerini koydular ve bu şekilde Ehlibeyt’ten birçoğu çocuklarına Ebu Bekir ve Ömer ismini koydular. Biz konuyu çok uzatmamak için bu kadarıyla yetiniyoruz. Musa kazım(a.s) ve Ali Hadi (a.s) kızlarının isimlerini Ayşe koydular.
Kısa Cevap

 Her evliliğin gerçekleşmesinde çeşitli nedenler olabilir ve evlilik iki ailenin bakış açısı, fikri yapısı veya inanç yapısının müşterek olduğu ve bir fikri ayrılık olmadığı anlamına gelmez. Buna ek olarak mümkündür iki insanın belli bir zaman diliminde birçok konuda ortak ve uyumlu noktaları olsun ve bir müddet sonra ihtilaflar meydana gelsin. Hz. Resulullah (s.a.a) bir kimseyi cinayet işlemeden kısas etmekle görevli olmadığı gibi bu evliliklere engel olması da gerekmezdi (çünkü ortada bir fiil yoktu).  Buna ek olarak evlilik tek başına bir insanın bütün ömrü boyunca teyit olduğu anlamına gelmez. Ayrıca hatırlatmakta fayda var Rukiye hicretin 2. Yılında Zeynep’te hicretin 8. Yılında 31 yaşında vefat etmiştir.

   Aynı zamanda Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ayşe isimleri bir şahsa veya kabileye has isimler değildi. O zamanda toplumda revaçta olan isimlerdi, imamlar da bu isimleri mana açısından münasip buldukları için çocuklarına koydular. Nitekim Şeyheyn’den (Ebu Bekir ve Ömer) ve Osman’dan önce birçok insan çocuklarına bu isimleri koymuşlardır.

   Sonuç olarak bu isimlerin İmamlar tarafından kullanılması onlara karşı duyulan sevgi veya özel bir ilginin delili olamaz.

Ayrıntılı Cevap

   Sorunuz üç bölüme ayrılıyor:

1- Peygamber(s.a.a), niçin Ebu Bekir ve Ömer’in kızlarıyla evlendi?

2- Niçin Ehlibeyt ve Halifeler arasında evlilikten doğan akrabalık bağı bulunmakta?

3-  İmamlar niçin çocuklarının ismini Ebu Bekir, Ömer, Osman, Ayşe koydular?

1- Peygamberin Ebu Bekir ve Ömer’in kızlarıyla evlenme olayı: Bu soruyu cevaplamak için önce Peygamber Efendimizin bu evliliklerdeki mukaddes hedefine teveccüh edelim. Bu hedeflerden biride siyasi güç oluşturarak kolay tebliğ olanağı sağlamaktı. Yerinde evlilikler yaparak kabileler arasında daha güçlü, siyasi ve toplumsal nüfuzunu artırmayı sağladı. Bu yollardan İslam’ın gelişimi ve yayılması için faydalandı.

Bu hedef doğrultusunda Peygamber(s.a.a.) aşağıdaki hanımlarla evlendi:

Ebu Bekir’in kızı Ayşe Teym kabilesinden.

Ömer’in kızı Hafza Adiy kabilesinden.

Ebu Süfyan’ın kızı Ümmü Habibe meşhur beni Ümeyye kabilesinden.

Ümmü seleme beni mahzum kabilesinden.

Sudeh, Beni Esed kabilesinden.

Meymaneh Beni Hilal kabilesinden.

Safiye Beni Mustalik kabilesinden

Evlilik en önemli bir toplumsal bağ ve antlaşmadır. Özellikle kültürel olarak toplum üzerinde etki bırakmaktadır.

Savaş, kan dökmek ve eşkıyalığın moda olduğu ve ibni Haldun’un tabiriyle: “savaş, kan dökmek ve eşkıyalık onların karakteristik bir özelliği olduğu" bir toplumda savaşları engellemek birlik ve beraberliği sağlamanın en iyi yolu evlilikti.[i]

Bundan dolayı Peygamber (s.a.a.) Kureyş’in büyük kabileleriyle ve özellikle Peygamber'e diğer kabilelerden daha çok kin besleyen Beni Ümeyye ve Beni Mustalik kabileleriyle evlilik bağı kurdu.

Ama Ensar kabilelerinde böyle bir tehlike hissedilmiyordu onlar Peygambere karşı düşmanlık beslemiyorlardı ve onlarla böyle bir bağ kurma gereksinimi duymadı. Hıristiyan yazar Corcius şöyle der: Muhammed (s.a.a) Kureyş’in düşmanlığını azaltmak için Ümmü Habibe’yle evlenip Ebu Süfyan’ın damadı oldu ve sonuç olarak Peygamber beni Ümeyye kabilesi, Ebu Süfyan’ın eşi Hind’ten ve diğer düşmanlardan kendini âmânda kıldı ve Ümmü Habibe İslam’ın tebliğinde Mekkeli kabileler arasında önemli bir etken oldu.[ii]

Onlar kabilelerinden olan bir kadının Peygamber'in eşi olmasına sevinerek buna iftihar ettiler. Bu şekilde Peygamber'le olan sosyal ilişkileri sağlamlaştı ve onu korumak için daha bir iştiyaklı oldular.

   Beni Mahzum kabilesinden olan Ümmü seleme Halit bin Velid ve Ebu Cehil’in kabilesindendir, Peygamber onunla evlendiğinde, Halit bin Velid Müslümanlara karşı cephe almayı tekrar gözden geçirdi ve kısa bir süre sonra Müslüman oldu.

   Peygamber (s.a.a), Safiye ve Cuveyriye'le evlendikten sonra artık Beni Nezir ve Beni Mustalik kabilelerinin karşı cephe aldıkları gözlemlenmemektedir. Diğer bir taraftan Cuveyrieye kabilesine bereket getiren kadın olarak tanındı ve Peygamber’in sahabeleri onun kabilesinden olan 100 aileyi Peygamber’in onunla evliliği vesilesiyle serbest bıraktılar ve şöyle dediler: “Onlar Peygamber’in akrabalarıdır”  Açıktır ki bu kavme karşı Müslümanlar tarafından yapılan bu iyilik (minnet) onların ruhunun derinliklerinde önemli bir iz bırakmıştır. Peygamberin birisinin kızıyla evlenmesi o kişinin şahsiyetinin büyük olduğuna asla delil olamaz çünkü Ebu Süfyan'ın kızıyla da evlenmiştir. Oysa Ebu Süfayan İslam'ın baş düşmanlarındadır ve eşi Hind'in işlediği cinayet herkesçe malumdur. Bunların Peygambere karşı olan kin, düşmanlık, inatları inkâr edilemez gerçektir.

2- Ehlibeyt’in bazı sahabelerin kızları veya torunlarıyla evlenmeleri O sahabelere karşı sevgi beslemeleri veya alakalı oldukları anlamına gelmez. Birçok çocuk babaları ve anneleri ile aynı inançta değildir ve İslam tarihinde bunun örneği Musab b. Umeyr'dir. Annesi ve babası müşrik olduğu halde Peygambere iman etti ve Peygamberin yakınlarından oldu. Acaba kimsenin şüphesi var mı Muhammed bin Ebu Bekir’in Hz. Ali’nin yaranı ve Şialarından olduğuna dair? Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Buna ek olarak iki kişi arasındaki evlikik yoluyla oluşan yakınlık her zaman veya her konuda ortak inançlara sahip oldukları ve hiçbir şekilde fikri ihtilafları olmayacağı anlamına gelmez. Bunun birçok örneği vardır. Diğer yandan iki kişi bir zaman diliminde birçok açıdan aynı fikir ve aynı inançta olabilir ama belli bir müddet sonra ihtilafları gün yüzüne çıkar.  Resulullah ve Ehlibeyt cinayet işlenmeden kısas etmekle görevlendirilmemişlerdir.  İşte bu yüzden bu evliliklere muhalefet etmemişlerdir. Resulullah ve Ehlibeyt’in evlilikleri tek başına evlendikleri şahsın ve ailelerinin bütün yönleriyle hatta siyasi açıdan bile salahiyet sahibi olduklarına delil değildir. Bunun en açık örneği günümüz dünyasında değişik mezheplere mensup aileler veya dindar olan bir aile ile dindar olmayan bir aile arasında aynı düşünce ve inanca sahip olmadıkları halde gerçekleşen evliliklerdir.

Ama Osman’ın Peygamber’in kızıyla evlenmesi: öncelikle şu noktaya teveccüh etmemiz gerekir: Rukiye Peygamberin bisetinden önce Hatice’den dünyaya gelmiştir, gerçi bazıları Ebu Leheb’in oğlu Utbe’yle evlendiğine inanırlar ama meşhur olan Osman bin Affan’ın eşi olduğudur. Onunla birlikte Habeş’e hicret etti Medine’ye döndükten sonra hicretin 2. Yılında vefat etti. Peygamber o öldüğünde çok ağladı ve onu baki mezarlığına defin etti ve şöyle buyurdu: “Şerefli geçmişimiz Osman b. Mezun'a iltihak etsin.”[iii]

Peygamberin büyük kızı Zeynep hicretten önce Mekke’de doğdu. Zeynep 23 yaşında teyzesinin oğlu Ebu'l-s b. Rebiy’le evlendi. Hicretin 2. Yılında Bedir savaşında İslam ordusuna esir düştüğünde Zeynep annesinin kendisine düğününde hediye ettiği kolyeyi Resulullah’ın yanına gönderdi. Peygamber (s.a.a) Hatice’nin hatırasını görünce onu hayırla yâd ederek ağladı ve ashabından kendi haklarından vazgeçerek Ebulas’ı fidyesiz serbest bırakmalarını istedi, Müslümanların muvafakat etmesiyle Ebulas serbest bırakıldı ve Peygamber (s.a.a) ondan Mekke’ye vardığında Zeynep’i göndermesini istedi çünkü Müslüman kadının müşrik erkeklere haram kılınmıştı. Ebulas sözünü yerine getirdi. Zeynep bu yolculukta çocuğunu düşürdü. Hicretin 6. Yılında Ebulas başka bir savaşta yine esir düştü ve Zeynep’in vasıtasıyla yine özgürlüğüne kavuştu ama hicretin7. yılının başlarında Müslüman oldu ve yeniden Zeynep’le evlendi. Zeyneb’in Ali adındaki ilk oğlu çocukken öldü ve kızı Umameh teyzesi Fatıma Zehra(s.a)’nın şahadetinden sonra Hz. Ali(a.s) ile evlendi. Zeynep hicretin 8. Yılında 31yaşında vefat etti ve Medine’deki baki mezarlığına defnedildi.[iv]

Kısacası Ümmü Külsüm ve Rukiye İslam’ın doğuşundan önce Abdulazin’in (Ebu Leheb) iki oğlunun eşleri olmuşlardı ve Tebbet süresi Ebu Leheb hakkında nazil olunca onlar baskılar üzerine Peygamberin kızlarını boşamışlardır. Bu kızlar boşanmadan önce Müslüman olmuşlardı ve daha sonra sırasıyla Osman’la evlendiler.[v]

Bundan dolayı bu evlilikler Osman’ın Peygamberin ölümünden sonraki sorunlarda ki tutumuna Resulullah’ın razı olduğu anlamına gelmez. Eğer Peygamberin kızlarıyla evlenmek bir şahsı ayrıcalıklı kılacaksa o zaman aynı şeyi onların önceki eşleri hakkında da söylemeliyiz. Ancak İslam da ayrıcalık ve üstünlük sadece takvayladır. ".. إِنَّ أَکْرَمَکُمْ عِنْدَ اللَّهِ أَتْقاکُمْ.."[vi]

   İkinci olarak ta her akil ve âlim insanın malumudur ki bir insanı yıllar sonra yapacağı bir günah veya zulümden ötürü o işi yapmadan cezalandıramayız. İslam’ın bu konudaki görüşü budur. Peygamber ve imamlarda insanların zahirine göre hükmetmekle görevlidirler.

3- İmamların çocuklarının ismini Ebu Bekir Ömer ve Ayşe koymaları bir gerçektir. Hatta Hz. Mehdi'nin (a.s.) isimlerinden biri ve İmam Rıza’nın künyelerinden biri Ebu Bekir’dir.[vii] Bu isimlerin koyulma nedeni şunlardır:1)

Bu isimler o zamanda meşhur ve kullanılan isimlerdir ve bir şahsa münhasır değildi ve rical kitaplarına müracaat edildiğinde ravilerin birçoğunun isminin bu isimler olduğu anlaşılır.

Bu isimler güzel manalar içerdiği için imamlar çocuklarına bu isimleri seçmişlerdir, örneğin: Ömer yani ömrü uzun olacak anlamındadır.[viii] Ebu Bekir; yeni doğmuş sevinçli çocuğun babası anlamındadır.[ix] Ayşe; uzun ve müreffeh bir hayat yaşayan anlamındadır.[x]



[i] İbni Haldun’un mukaddimesi (tercüme),1.c, 286.

[ii] Muhammet Peyamberi est ki ez nov bayet şinaht, 207.

[iii] Zehayir ul –Ukbe,1.c, 162.s, Riyahiyn il –Şerrie, 2.c,267.s.

[iv] Aramgah Hanedanı pakı Peyamber,271.s, Munteh ul -Amal, 1.c, 132.s.

[v] Seyyit Cafer Şehidi, Zendeganiyi Fatıma Zehra(s.a), 45.s.

[vi] Hucurat, 13.

[vii] Nuri Ttebersi, Mirza Huseyn, Necm us-Sagib,60.s.

[viii] Muhammet Bender Rigi, El-Muncid,2.c,1184.s.

[ix] Aynısından,1.c,96-97.

[x] Aynısından,2.c,1213.

 Daha fazla bilgi için 1349 Numaralı soruya müracaat edin.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İslam dininde hatemiyetin hakikati nedir ve Sayın Suruş’un görüşünün eleştirileri nelerdir?
    10888 Yeni Kelam İlmi 2010/06/02
    Birkaç noktaya dikkat etmek faydalı olabilir:1. Peygamberliğin son bulması ve buna tabi olarak İslam dinin son din olması, Ahzab Suresinin 40. ayetinde belirtilmiştir ve bu ayet mana itibariyle, İslam dininin son din olması vesilesiyle peygamberlikte sona ermiş ve artık peygamberin gelmesi mümkün değildir.2. Bir açıdan hatemiyetin sırrı şunlara ...
  • İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi hangi alanları kapsamına alır?
    9392 Politika Felsefesi 2011/04/11
    İmam Humeyni'nin siyasi düşüncesi onun temel görüşlerinden bir parça sayılır ve çeşitli alanlardaki düşünceleri ile ilişki içindedir. Çok yönlü bir şahsiyet olan İmam Humeyni'den irfan, fıkıh, felsefe, kelam ve siyaset alanlarında bir çok eser kalmıştır. O İslami düşünceye dayalı bir düzenin kurucusu ve lideri olduğu ...
  • Yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddeden ayetler hangileridir? Bu ayetler Allah’ın ruhunu insana üflemesi meselesiyle nasıl bir uyum sağlamaktadır?
    16190 Tefsir 2011/10/20
    Tevhid inancından, ister insan olsun ister başka şey, hiç bir şeyin Allah’a benzeme imkanının olmadığı manası çıkmaktadır. Kur’an’da birçok ayet yaratanla yaratılmış arasındaki benzerliği reddetmektedir. Örneğin:1- ‘Ve ona, bir tek eşit ve benzer yoktur.’2- ‘Ona hiçbir benzer yoktur’3- ‘Artık Allah'a eşit varlıklar tanımayın; şüphe yok ki Allah ...
  • İslamî olmayan devletlerin bankalarından borç almanın hükmü nedir?
    6785 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/08/22
    “Borç almak devlet bankasından olsa dahi zatı itibariyle şerî otoritenin iznine bağlı değildir ve faizli olsa bile durum hükmü açısından doğrudur. Ancak faizli olması durumunda ister Müslüman’dan veya Müslüman olmayandan, ister İslam devletinden veya İslamî olmayan bir devletten alınmış olsun sorumluluk açısından haramdır. Harama bulaşmayı caiz ...
  • Bakire kızla geçici evlilik yapmanın hükmü nedir?
    13636 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/09/07
    Günümüzde ki taklit merciilerin çoğunluğu bakire kızın geçici veya daimi evliliğinde babanın izninin şart olduğunu söylüyorlar. Baba olmadığı zaman babanın babasından izin alması gereklidir. Eğer bakire olmazsa veya baba ve babanın babası olmazsa izine ...
  • Neden Kur’an sizler kadınlarınızı dövebilirsiniz diye buyurmaktadır?
    8943 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/10/22
    Kur’an’da tavsiye edilmiş üçüncü taktik (öğüt verme ve yataktan uzaklaştırmadan sonra) hakkında, ilk bakışta insan, istediği şekilde kadına davranması ve yumruk, tokat ve tekmeyle onu teslim alması için İslam’ın erkeğe imkan tanımak istediği sanısına kapılabilir. Oysaki durum asla bundan ibaret değildir. Kadınların isyan etmesi, vazife ve sorumluluklarına sırt çevirmede ...
  • İslam Peygamber’inin mektuplarını padişahlara kim ulaştırmaktaydı?
    3462 Tarih 2020/01/20
  • Habil ve Kabil kimle evlendiler?
    82846 Tefsir 2009/06/17
    Tarih ve hadis kaynaklarına göre bugünkü insan soyu ne Habil nede Kabil’in soyundandır. Bu günkü insanlar Hz. Adem’in diğer oğlu olan Şeys veya Hibetu’llah’ın soyundandır.Ancak, Hz. Adem’in çocuklarının evlenmesine gelince Müslüman bilginler bu konuda farklı görüşlere sahiptirler ve genelde şu iki görüşten birini ...
  • Kur’an’da kaç tane kelime vardır?
    15688 Kur’anî İlimler 2011/04/28
    Müslümanlar, İslamın başlangıcından bu yana semavi kitapları Kur’an’a her yönüyle büyük önem vermiş, onun bütün kelimelerini hatta Mekki ve Medeni olanları bile ayrı ayrı saymışlardır. Bu sayımdan elde edilen rakamlar şöyledir:Mekki kelimeler 45653, Medeni kelimeler 32154’tür. Buna göre Kur’an-ı Kerim’deki kelimlerin toplamı: 77807’dir.
  • Örfün geçerliliği ne ölçüdedir ve onu belirlemek kime aittir? Acaba örf değişebilir mi?
    7680 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2009/10/18
    Örfün lügatte iki manası vardır:a) Beğenilen işb) Marifet ve TanımaFakihler ...

En Çok Okunanlar