Gelişmiş Arama
Ziyaret
6499
Güncellenme Tarihi: 2008/10/05
Soru Özeti
Acaba İslam peygamberi (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) öğle ve ikindi namazlarını cem ederler miydi?
Soru
Acaba İslam peygamberi (s.a.a) ve Masum İmamlar (a.s) öğle ve ikindi namazlarını cem ederler miydi? Neden ehlisünnet ikindi namazını ikindiüstü kılmaktadırlar? İmam Ali (a.s) Nehc’ul-belaga’da namazların ayrı ayrı kılınmasına vurgu yaptığı halde neden Şialar bu noktaya değinmemektedirler?
Kısa Cevap
Şia ve ehlisünnet kaynaklarından bizlere ulaşan rivayetler dikkate alındığında İslam Peygamberi (s.a.a) öğle, ikindi namazlarını ve akşam, yatsı namazlarını hem cem ederek hem de ayrı ayrı kılmışlardır.
İslam Peygamberi (s.a.a) insanların zora düşmemesi ve rahat olması için bazı vakitler namazları cem ederek kılmaktaydı.
İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: “Allah resulü, herhangi bir özrü olmaksızın öğle ve ikindiyi aynı şekilde akşam ve yatsıyı bir ezan ve iki ikameyle eda etmekteydi.”
Beş vakit namaz farzdır ama namazları beş ayrı vakitte kılmak farz değildir. Zira İslam Peygamberi (s.a.a)’ın sünneti farz olmadığını göstermektedir. Farzdan daha çok müstehap ve mubah olduğunu    kanıtlamaktadır siyer. Beş ayrı vakitte kılmanın farz olduğunu kanıtlayacak ayrı delillere ihtiyaç vardır. Mevcut deliller beş vakit namazın beş ayrı vakitte kılmanın farz olmadığına delalet etmektedir.
Ayrıntılı Cevap
 Cevaba geçmeden önce namaz vakitlerine ve bu namazların ortak ve has zaman dilimlerine değinmek münasip olacaktır.
Öğle namazının kendine has vakti: Güneş ışınlarının dik olarak vurmasıyla başlayan dört rekât öğle namazı kılacak kadar olan vakittir. Bu zamanda sadece öğle namazı eda edile bilinir.
İkindi namazının kendine has vakti: Güneşin batmasına sadece ikindi namazını eda edecek kadar sürenin kaldığı zaman dilimi ikindi namazına has vakittir.
Öğle ve ikindi namazı arasında müşterek vakit: Öğle namazının kendine has vakti ile ikindi namazının kendine has vakti arasında kalan zaman dilimi müşterek vakittir. Bu zaman da öğle ve ikindi namazı aralarına fasıla bırakılmaksızın eda edile bilinir.
Akşam namazının kendine has vakti: Gün batımından üç rekât akşam namazını eda edecek kadar olan vakit dilimi akşam namazına has vakittir. Bu vakitte sadece akşam namazı eda edile bilinir.
Yatsı namazının kendine has vakti: Geçe yarısına sadece ikindi namazını eda edecek kadar sürenin kaldığı zaman dilimidir. Bu zaman diliminde sadece yatsı namazı eda edile bilinir.
Akşam ve yatsı namazlarının müşterek vakti: akşam namazının kendine has vakti ile yatsı namazının kendine has vakti arasında kalan zaman dilimi müşterek vakittir. Bu süre zarfında akşam ve yatsı namazları aralarında fasıla bırakılmadan eda edile bilinir.
Ehlisünnet inanmaktadır ki: Şerri olarak öğle vaktinin girmesinden nesnenin kendi boyu miktarınca gölgesi uzayıncaya kadar olan vakit öğle namazına has vakittir. Bu zaman diliminde ikindi namazı eda edilemez. Bu vakitten sonra güneş batımına kadar olan vakit ikindi namazına has vakittir. Bu zaman diliminde öğle namazı eda edilemez. Güneş batımından alaca karanlığa kadar olan vakit akşam namazına has vakittir ve bu zamanda yatsı namazı eda edilemez. Alaca karanlıktan geçe yarısına kadar olan vakitte yatsı namazına has vakittir. Bu zaman diliminde akşam namazı eda edilemez.[1]
Ehlisünnet öğle namazı ile ikindi namazının aynı şekilde akşam namazı ile yatsı namazının cem edilerek kılınmasının caiz olduğunu inkâr etmektedirler. Ama seferde, korku anında ve yağmurlu günlerde namazların bir vakitte cem edilmesini caiz bilmektedirler. Bu durumlarda namazlarını ehlibeyt mektebine mensup Şialar gibi cem ederek eda etmektedirler.[2]
Halbuki Ehlibeyt mektebi güneşin tepeye gelmesinden sonra tertibe yani önce öğle sonra ikindi namazını kılmaya riayet ederek cem edilmesini caiz bilmektedir. Yani ikindi namazını öğle namazından sonra kılmayı aynı şekilde yatsı namazını akşam namazından sonra kılmayı caiz bilmektedirler.[3]
Bu konuda ehlisünnetin delili rivayette geldiği üzere İslam Peygamberi (s.a.a)’nin öğle ve ikindi namazı arasında fasıla bırakmasıdır. Ehlibeyt mektebi ise bunun bir sünnet olduğunu ve ameli sünnetin bir şeyin amelen vacip olduğuna delalet edecek bir ispat oluşturamayacağına inanmaktadır. Zira İslam Peygamberinin ameli sünneti vacip oluşuna delalet edebileceği gibi müstehap ve mubah oluşuna da delalet edebilir. Dolayısıyla bu ameli sünnetin vacip olduğunu ispatlayacak başka delillere ihtiyaç vardır.[4]
Ehlibeyt mektebi ehli sünnetin bu iddiasını savunulabilir bilmediği gibi kendi görüşüne delilde sunmaktadır. Ehlibeyt mektebi bu konuda İslam peygamberi ’nin öğle ve ikindi namazını belirli bir özür bulunmadan cem ettiğine delalet eden hadisler sunmaktadır.[5]
Bu konuda ehlisünnet kaynaklı rivayetlerden bazılarına değinecek olursak:
İbn Abbas rivayet eder: İslam Peygamberi yedi rekâtı birlikte (yani akşam ve yatsı namazını) ve sekiz rekâtı (öğle ve ikindi namazını) birlikte kılardı. [6]
Seid bin Cubeyr ibn Abbas’tan şöyle nakleder: İslam peygamberi (s.a.a) herhangi bir tehlike sefer ve iş söz konusu değilken bile öğle ve ikindi namazını ve akşam ve yatsı namazını cem ederek kılardı. Seid bin Cubeyr ibn Abbas’tan cem etmenin hikmetini sorar. İbn Abbas şöyle cevap verir: İslam peygamberi (s.a.a) ümmetinin zorluğa ve zahmete düşmelerini istemedi.[7]
Başka bir rivayette İslam peygamberinin namazları cem etmesinin sebebi sorulduğunda ibn Abbas şöyle cevap veriyor: Allah Resulü ümmetine kolaylık ve rahatlık olması için böyle yaptı.[8]
Bu rivayeti hem İmam malik hem de Ahmet ibn. Hanbeli kendi kitaplarında nakletmişlerdir.
Bunun yanında Masum İmamlardan bu konuda birçok rivayet nakledilmiştir.
İmam Sadık (a.s) buyuruyor: “Güneş tepeye ulaştığı zaman öğle ve ikindi namazının vakti girmiştir. Ama öğle namazı ikindi namazından önce eda edilir.”[9]
İslam peygamberinin bazen beş vakit namazı üç vakitte kıldığına hiçbir şüphe yoktur. Kendisi bu konu şöyle buyurmuştur: “Böyle yapıyorum ki ümmetime kolaylık olsun.”
İmam Sadık (a.s) bu konuda şöyle buyuruyor: “İslam Peygamberi (s.a.a) herhangi bir engel ve sakınca söz konusu değilken bile öğleyle ikindiyi ve akşamla yatsıyı cem ederek bir ezan iki ikameyle eda ederdi.”[10]
İmam Sadık (a.s) başka bir rivayette şöyle buyuruyor: “Allah Resulü (s.a.a) hiçbir engel ve sakınca söz konusu değilken öğle ve ikindi namazını cem ederek kıldı. Ömer Allah Resulüne sordu namazda yeni bir şey mi çıktı? Allah Resulü buyurdular: Namaz hakkında yeni bir hüküm yoktur sadece ümmetime kolaylık sağlamak istedim.”[11]
Son olarak şunu hatırlatmayı gerekli görüyoruz ki Şia uleması bu ifade edilen deliller ışığında namazların üç vakitte kılınmasına cevaz vermişlerdir. Elbette namazları beş ayrı vakitte, fazilet vakitlerinde eda etmenin daha iyi olduğundan kimsenin itirazı bulunmamaktadır. Ayrıca şunu da hatırlatalım namazı üç vakitte eda etmek üç vakitte kılmanın vacip olduğu anlamında değildir.
Tabi ki Nehc’ul-belaga’da Allah Resul’ünün namazı, insanın evininden çıkan kaynak suyunda günde beş defa yıkanmasına benzettiği beyanı bulunmaktadır.[12]
Bu tabirden namazları beş ayrı vakitte kılmanın vacip olduğu çıkarımı yapılamaz. Zira namazı üç vakitte kıldığımız zamanda beş ayrı namaz yılıyoruz. Her namaz ayrı bir yıkama hükmündedir. İmam Ali (a.s)’ın bu beyanı namazın eserine ve konumuna nazır bir açıklamadır.
 
 

[1] 2334 numaralı cevaptan alıntı yapılmıştır. Ayrıntılı cevap özetle sunulmuştur.
[2] Şerefuddin El-musevi, Abd’ul-Huseyn, Mesail fıkhiye, 9.s, muesse’tul-ensariyan et’tebaeti ven-neşr, kum, 3.bk, 1382.ş.
[3] Bir grup Müellif, Muhammet bakır Puremini’nin kontrolünde, Peygamber azim’in siyeri ve tarih, 171.s, defter neşr mearif, 1.bk,1385.ş.
[4] Aynı adres, 172.s.
[5] Daha fazla bilgi için 2334 nolu cevaba müracaat ediniz.
[6] El-buhari, abu Abdullah muhammed bin İsmail, Sahih Buhari, 206.s, 537.h, dar’Ul-Mearif, beyreut.
[7] Geşiri nişaburi, Muslim bin haccac, Sahih Müslim, 1.c, 490.s.
[8] Aynı adres, 2.c, 152.s.
[9] Peygamber azim’in siyeri ve tarih, 171.s.
[10] Şeyh hür amulü, vesail’uş-şia, 3.c, 160.s, muesse’tul-Alulbeyt ehya itrat, 1414.g.
[11] Aynı adres, 161.s.
[12] Nehc’ul-belaga, 199’uncu hutbe.
Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Hafızayı takviye etmenin yolları nelerdir?
    8761 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/04/04
    Peygamber efendimiz ve masum İmamlardan bizlere ulaşan rivayetlerin bir kısmı bazı bitkilerin özellikleri, ilaçlar ve yiyecekler hakkındadır. Birçok rivayette hafızayı takviye etmenin yolları ve hangi yiyecekler ve ilaçların kullanılması gerektiği açıklanmıştır. Zikri geçen rivayette İmam Ali (a.s) şöyle buyuruyor: “Her kim biraz halis safranı, ayak otu ve ...
  • İnsan kıyamette bu dünyada sevdiği ve ilgi duyduğu insanlarla mı haşır olacak?
    3207 Hadis 2020/01/20
  • Hz. Fatıma Zehra (a.s) nerede toprağa verildi?
    47421 تاريخ کلام 2011/10/23
    Fatıma Zehra (a.s), İslam Peygamberinin (s.a.a) elçiliğe seçilmesinden sonra[1] ve hicretten sekiz yıl önce (peygamberliğin beşinci yılında) Mekke’de doğmuş[2] ve dokuz yaşındayken İmam Ali (a.s) ile evlenmiştir.[3] Peygamberden (s.a.a) sonra Hz. Fatıma’ya (a.s) zulüm ...
  • İslamın beşer medeniyetinin ilerlemesindeki rolü nedir?
    10791 Fıkıh Tarihi 2012/02/15
    Medeniyet her milletin yücelişi ve ilerlediğinin göstergesidir. İslami ülkelerdeki medeniyetin icat edilişinin geçmişi şu anlamdadır: Müslümanlar fikir, düşünce, servet, sermaye ve hakeza kudret üretmiş olmalarıdır. Eğer böyle bir durum olmamış olsaydı hiç bir medeniyet şekillenmezdi.Medeniyet şu anlamdadır: Şehirleşmeyi, düzen ve kanunu, ...
  • Hac ve umre giderlerini hayırlı işlerde kullanmak hac ve umrenin sevabını taşır mı?
    14834 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Tüm ömür boyunca bir defalığına Allah’ın evini ziyaret etmek gerekli şartları taşıyan herkese farzdır ve bu farzdan yüz çevirmek diğer farzlarda olduğu gibi hiçbir bahaneyle caiz değildir. Ama müstehap hac ve umre gibi müstehap amellerin tümüyle ilgili olarak genel bir kaide vardır ve bu kaide esasınca içinde ...
  • Ehlisünnetin kadınları kabirleri ziyaret etmekten men etmesinin nedeni nedir?
    8975 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Ehlisünnet kitaplarında kadınların kabir ziyaretinde bulunmasının mekruh veya haram olduğunu yansıtan bir takım rivayetler mevcuttur. Lakin böyle ziyaretlerin caiz olduğunu belirten daha güçlü hadislerin varlığı ve birinci grup hadislerin senet ve muhtevasındaki zayıflık, birçok Ehlisünnet âlimini şer’i şart ve durumlara riayet etmesi halinde kadınların da erkekler gibi ...
  • Namazda kırattan sonra rükû’a gitmeden önce azıcık beklemek gerekiyor mu? Rükû’a bitişik kıyamın hükmü nedir?
    11569 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/09/09
    Namazda kırattan sonra biraz bekleme ve rüku’a bitişik kıyamın hükmü konusunda büyük taklit mercilerinin görüşleri şöyledir: Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Allah onun ömrünü uzun etsin) Defteri: Cevap 1: Durmak vacip değildir ve tekbirin söylenmesi de farz değil, müstehaptır. Cevap 2: Rükün olan ...
  • Hz. Ali’ye (a.s.) göre vacip nedir? Vacipten daha vacip nedir? Zor nedir? Daha zor nedir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Yakın nedir? Yakından daha yakın olan nedir?
    13965 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/02/14
    Allame Meclisi’nin “Biharu’l Envar” adlı kitabında da naklettiği bir rivayette: Şahsın birisi Hz Ali’den (a.s) şu sorularına cevap vermesini istedi; vacip nedir? Vacipten daha vacip hangisidir? Acayip nedir? Acayipten daha acayip nedir? Zor olan hangisidir? Zordan daha zor olan nedir? Yakın nedir? Yakından daha ...
  • Güvercin oynatmanın İslamdaki hükmü nedir?
    10378 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/01/29
    Bu işin kendiliğinden şer’i bir sakıncası yoktur, ancak genel olarak başkalarını ve komşuları rahatsız ve eziyet edecekse ve bazı bölgelerede bunu yapan ciddiye alınmayacaksa sakıncalı olduğu söylenebilir. Bütün bunları göz önüne alan büyük taklit merciileri şöyle fetva vermişlerdir:Hz. Ayetullah Hamanei’nin Bürosu:
  • Anne rızası olmadan Müslüman olmayan bir kızla evlenmenin hükmü nedir?
    9048 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/09/22
    İslam dini insanların bozulması ve yozlaşmasını önlemek ve ahlakî yozlaşmalardan kaynaklanan problemlerden birey ve toplumu korumak ve aynı şekilde aile müessesesini güçlendirmek için evlenmeyi çok tavsiye etmiştir. Elbette gencin hayatı ve geleceği için karar alabileceği bir erginlik ve rüşt yaşına ermesi de İslam dini tarafından önemsenen ...

En Çok Okunanlar