Gelişmiş Arama
Ziyaret
18042
Güncellenme Tarihi: 2011/09/28
Soru Özeti
Acaba İslam Peygamberi şehit mı oldu?
Soru
Gençlikte İslam Peygamberinin (s.a.a.) şehit olduğunu duymuştum. Son zamanlarda da bir konuyu mütaale ederken bunu açık bir şekilde söyliyordu. Ama beni kani etmedi. Bu konunun doğru veya yanlış olduğunu öğrenmek istiyorum?
Kısa Cevap

Şia ve Ehlisünnet’in Rivayi ve tarihsel kaynaklarında Peygamber’in (s.a.a.), zehirlendiğinden dolayı şehit olduğunu teyit eden birçok delil var olmakta. Ama şu noktaya da dikkat etmek gerekir ki eğer şehitliği kuranın tarif ettiği; yani Allah ve Allah resulü yolunda öldürülmek şekilinde tarif edersek açıktır ki "Peygamberin" şahsiyeti ve makamı şehitlerin -yani Allah’a itaat etme yolunda öldürülenlerin- makamından mertebelerce üstün olacaktır. Hatta ilahi olan bu Adam tabii ölümle dünyadan gitmiş olsa bile.

Ayrıntılı Cevap

Sorduğunuz soruyu iki perspektiften değerlendirilmesi mümkün:

1-   Acaba Ehlisünnet ve Şia kataplarında Peygamberin şehit olduğuna delalet edecek güvenilir delil bulunabilinir mi? Ve bunun yanı sıra Onun şahadeti nasıl gerçekleşmiştir?

2-   Acaba “Peygamber (s.a.a) şehit olmadı” görüşü kabul görülürse Allah katında Peygamber’in (s.a.a)sahip olduğu makamından ve Ona olan yakınlığından bir şey aksaltıyor mu?

Bu nedenle konuyu bu iki perspektiften ele alıp incelemeye çalışacağız.

1-   Birinci perspektif bağlamında şunu söylemek lazım: Peygamberin (s.a.a.) zehirlendiğinden dolayı şehit olduğunu teyit eden bir çok delil var. Bu deliller ve rivayetler manevi tevatüre sahiptirler. Yani bu rivayetlerin sahip olduğu lafızlar ve vasıflar kamil bir şekilde bir birine müşabih olmasa bile, ama bir bütün olarak bu konuyu ispatlayabilir vaziyetteler. Şimdi her iki firkanin kataplarına dayanarak bu rivayetlerin bir kısmına işaret ediyoruz:

a)    Şia kitapları:

Birinci rivayet: İmam Sadık (a.s.) şöyle buyuruyor: “Peygamber (s.a.a.) kuyunun ön ayağını(n üzerindeki eti) seviyordu. Yahudi bir kadın bunu işitince peygamberi onunla zehirletti”.[1] Bu rivayette Peygamberin (s.a.a) zehirlendiğine tasrih edilmiştir. Ama bu rivayette bu zehirin tesirinden dolayı şehit olduğuna değinilmemiştir. İkinci rivayet: imam Sadık (a.s.) şöyle buyurmuşlardır: “Peygamber (s.a.a) hayber savaşında zehirlendi. Vefatı esnasında şöyle buyurdu: o gün hayberde yediğim lukma şimdi bedenimin organlarını yok etmiş durumdadır. Hiç bir peygamber ve peygamber halifesi şehadetsiz dünyadan gitmez”.[2] Bu rivayette perygamberin zihirlendiğine ve bu zehirin göstermiş olduğu tesirden dolayı vefat ettiğine söylemekle birlikte genel bir kurala işaret edilmektedir. Oda şu: Bütün Peygamber (s.a.a) ve onların vasileri şahadetle dünyadan gideceğine işatet etmektir. Yani bunlar tabii ölümle ölmeyeceğini vurgulanılıyor. Bu genel kaideyi destekleyen[3] başka rivayetler de vardır. Şia’nın bir çok düşünürü bu genel asla dayanarak her bir Masum’un vefatının nasıl gerçekleştiğini bir bir araştırma gereğini his etmemişlerdir.[4] Buna binaen Peygamberin (s.a.a.) şehit olduğuna kesin bir delil olmasa bile Onun vefatının tabii olmadığına inanabiliriz.

b)   Ehlisünnet Kitapları:

Pehgamberin (s.a.a) şehit olduğuna inananlar sadece Şialar değil. Bilakis ehlisünnetin sihah ve diğer kayank kitaplarında da bu konuyu teyid eden birçok rivayet var. Örnek babından bir kaçına ikisine işaret ediyoruz:

Birinci rivayet: Ehlisünnetin en müteber kitabında şöyle nakledilmiştir: Peygamber (s.a.a.), vefatıyla sonuşlanan hastalık esnasında kendi hanımı Aişeye hitaben şöyle buyuruyor: “Heyberde yediğim zehirli yemekden kaynaklanan acıyı bedenimde sürekli his ediyorudum. Herhalde şimdi onun tesiriyle yok olacağım zaman gelmiştir”.[5] Bu konunun aynısı “süneni daremi”de de beyan edilmiştir. Bu kitapta (süneni daremi) bunun yanı sıra peygamber (s.a.a) bazı Asahabının da bu yemeğin tesiriyle şehit olduğuna işaret edilmiş.[6]

İkinci Rivayet: Ahmet b. Hanbel kendi “müsnedinde” şöyle bir olayı anlatıryor: “Ümü Mubbeşir adında bir kadın ki oğlu Peygamber (s.a.a) ile birlikte zehirli yemekten yediğinden dolayı şehit olmuştu, bu kadın Peygamberin son hastalığında Peygamberin iydetine geldi ve şöyle dedi: Büyük ihtimalle senin hastalığın kaynağı benim oğlumun şehadetine neden olan o zehirli yemektir. Peygamber (s.a.a) cevaben şöyle buyuruyor: “Bende hastalığıma neden olan amilin bundan başka bir şeyin olduğuna ihtimal vermiyorum. Sanki beni yok edeceği zaman gelmiştir””.[7]

Merhum Meclisi de yaklaşık buna benzer bir rivayeti beyan etmiş. Bu nedenden dolayıdır ki, Müslümanlar Peygambere hediye edilen nübbüvet faziletinin yanı sıra şehadet gibi bir nimete de nail olduğuna inanırlar.[8]

Üçüncü Rivayet: Müslümanların en eski tarihçilerinden olan Muhammed b. Sad Peygayberin (s.a.a.) zehirlenme olayını şöyle nakl ediyor: “Peygamber (s.a.a.) Hayberi fethedip durum adi şekline dönüştükten sonra Hayber savaşında öldürülen Marhab’ın kardeşinin kızı Zeynep adında yahudi olan bir kadın insanlardan Peygamber (s.a.a.) koyunun nerisini seviyor diye soruyor? Koyunun ön ayağının üzerindeki eti seviyor diye cevap alıyor. Bu cevabı aldıktan sonra gidip bir koyunu alıp kesiyor, parçalıyor, zehirlerin çeşitleri noktasında Yahudilerle meşveret ediyor. Her kesin ittifakla kim yeyerse kesinlikle ölecektir dozda olan bir zehir bağlamında görüş biliğine vardıktan sonra kadın koyunun etinin her terfaına özellikle peygamberin sevdiği kısmını zehirletiyor. Peygamber (s.a.a.) güneş battıktan sonra akşam namazını camaatle kılıyor ve artık dönmek üzere iken o Yahudi kadının yolunun üzerinde oturup beklediğini göriyor. Ondan burada oturmasının nedenini soruyor? Kadın, size bir hediye getirmişim diye cevap verdi. Paygamber (s.a.a.) ondan o hadiyeyi kabul edip Ashaplarıyla sofranın başına oturup kadının hediye etmiş olduğu yemeği yemekle meşgul oldular...biraz sonra Peygamber (s.a.a.) Ashabına seslenerek çekin ellerinizi! Sanki bu koyun zehirlidir buyuruyor”. Kitabın yazarı olayı naklettikten sonra Peygamberin (s.a.a.) şehadetine neden olan amil bu zehirin olduğu neticesini alıyor”.[9]

Böylelikle Şia ve Ehlisünnet kitaprlaından nakledilen rivayetlerin bütününden Peygamberin (s.a.a.) şehadetine neden olan amil zehirlenen zehirden ötürü olduğnu savunan görüşü güçlendirmek mümkündür. İttifaka yakın olan bu rivayetlerce peygaberin (s.a.a.) zehirlenmesi, hayber savaşında Yahudi bir kadın tarafından yapıldığı beyan edilmiştir.

Elbette zayıf olan başka rivayetler var olmaktadır ki Peygamberin (s.a.a.) şehadetini başka bir şekilde olduğunu söylemektedirler. Ancak bu türden olan rivayetler müteber kitaplarda bulunmamaktadır. Bu nedenle bunlara istinad edilemaz.

2-   Ama bütün bunlara rağmen şu noktayı bilmek gerekir ki, Peygaberin (s.a.a) şehadet konusu usul-i din veya dinin bedihiyattan değildir. Dolayısıyla ona inanmak ve itikat etmek vacip değil ve onun inkarı da kimsenin küfrüne neden olmuyor. Bu nedenden dolayı azda olsa bir kısım Müslümanlar Peygamberin (s.a.a.) şehit olduğunda şek etmiş ve vefatını tabii amillere bağlamışlardır; zatul cenb (güğüs yanı) hastalığı veya şiddetli ateş ve baş ağrısı gibi hastalıkların tesiriyle vafat ettiğini söylemişlerdir.[10] Oysa Peygamber (s.a.a) bu tür hastalıklardan hiçbirine mübtela olmayacağını bizatihi Peygamberin (s.a.a.) kendisi buyurmuştu.[11]

Ama her halükarda ilahi ve büyük olan bu adam (peygamber) ister şehadet nimetine nail olmuş olsun ister tabii ve doğal nedenlerden dolayı dünyadan gitmiş olsun bilmeliyiz ki Onun makamı diğer şehitlerein makamından çok çok üstündür. Zira Allah u teala kuranı kerimde; ilkin: Peygamberlerin makamını şehitlerin makamından daha üstün olduğunu beyan etmektedir.[12] İkinci olarak: şehitler Allahın yolu ve Resulününe tabi oldukları için canlarını elden vermişlerdir. Eğer Allah u teala şehitlerin sonsuz sevap ve rahmete layık olduklarını Peygamberleri takip edip onlara tabi olduklarına bağlamışsa çok açıktır ki oğrunda canlarını vermiş olan peygamberlerin makamı onlarınkinden çok çok daha üstündür. Buna binaen bizim peygamber (tüm yaşantısını Allah yolunda vakıf eden bu adam, öyleki müritleri bile bu sayede ilahi dergahda yüce makamlara ulaşabilmişler) bırakın bu makamdan nasıpsiz kalmasını belki çok çok daha yüce ve yüksek makama sahip olduğu kesindir.  



[1] KULEYNİ, Muhammed b. Yakup, “kafi”, Taharan: darul-kutubul-islamiye, 1365 ş., c. 6, s. 315, hadis no: 3.

[2] SAFFAR, Muhammed b. Hüseyin b. Furuh, “besairu’d-derecat”, Kum: kitaphanei Ayetullah Meraşi, c. 1, s. 503.

[3] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “biharu’l-envar”, Beyrut: müesesetulvefa, 1404 k., c. 27, s. 216, hadis no: 18, c. 44, s. 271 hadis no: 4.

[4] A.g.e. c. 27, s. 209, hadis no: 7.

[5] BUHARİ, “sahihu’l-buharı” Beyrut: darulfikr, 1401 k., c. 5, s. 137.

[6]Sünenü’d-daremi”, Dımışk: mektebetul-itidal, c. 1, s. 33.

[7] Ahmet b. Hanbel, “müsned”, Beyrut: daru sadır, c. 6, s. 18.

[8] MECLİSİ, Muhammed Bakır, “biharu’l-envar”, Beyrut: müesesetulvefa, 1404 k., c. 21, s. 7.

[9] Muhammed b. Sad, “et-tebekatu’l-kubra”, Beyrut: daru sadır, c. 2, s. 201-202.

[10] İbni Ebul-hadid, “şerhu nehcü’l-balaga”, Kum: kitaphanei Ayetullah Meraşi, 1404 k., c. 10, s. 266.

[11] A.g.e. c. 13, s. 31; KULEYNİ, Muhammed b. Yakup, “kafi”, c. 8, s. 193, hadis no: 229.

[12]Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse, işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddîklarla, şehidlerle ve iyi kimselerle birliktedirler. Bunlar ne güzel arkadaştır”. (nisa 69). Bu bağlamda bkz: “el-mizan” ve “tefsiri nümüne”.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İnsanın günaha tekrar yönelmemesi için terkettiği günahtan ne kadar uzak kalması gerekiyor?
    7434 Pratik Ahlak 2010/06/12
    Bu konuda herhangi bir ayete ve  rivayete rastlamadık, ancak insan kırk gün amellerini ihlasla yerine getirir ve onları Allah rızası için yaparsa Allah hikmetini onun kalbine yerleştirir, diline akıtır, şeklinde rivayetler vardır.Bu bağlamda şu ...
  • Ayetullah Hamenei’nin Amerika Müslümanlarına mesajı (öğüt ve nasihati) nedir?
    5793 Eski Kelam İlmi 2009/08/20
    Ayetullah Hamenei’nin kaleminin bu soruya cevabı: “Selamu’n Aleykum,Ayetullah Hamenei’nin genele hitap eden konuşma ve mesajlarında yer alan açıklamalarının dışında özel bir mesajları yoktu. (Bu konuşma ve mesajların metni Ayetullah Hamenei’nin ...
  • Ramazan ayında toplardamara enjeksiyon yapılmasının hükmü nedir?
    6229 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/02/18
    Muhterem taklit mercilerinin bu husustaki görüşleri farklıdır. Tam bir cevap verilmesi için taklit merciinizi belirlemelisiniz. Bununla birlikte muhterem mercilerin görüşlerini aşağıda belirtiyoruz.İmam Humeyni, Ayetullah Behçet ve Ayetullah Hamaney: Eğer iğne besin ve güçlendirici bir özelliğe sahipse, farz ihtiyat gereği bu tür enjeksiyondan sakınılmalıdır. Ama tedavi yönü bulunuyorsa ve ...
  • Yüz güzelliği için bir zikir var mıdır?
    64352 Pratik Ahlak 2011/07/21
    İslam’ın bakışında güzellik maddî güzellik ve manevî güzellik diye iki kısma ayrılır. Yüzün manevî güzelliği namaz gibi manevî hususlar vesilesiyle kazanılır. Yüzün maddî ve zahiri güzelliği ise doğal olarak maddî hususlar vesilesiyle kazınılır. Rivayetler perspektifinden manevî güzellik: Manevî güzellikte değişik amel ve zikirler etkilidir. İmam Sadık (a.s) bu ...
  • Kur’an’ın Allah tarafından geldiği söylenirken bundan maksat nedir? Acaba sadece Kur’an’ın muhtevası mı Allah katındandır yoksa lafız ve sözcükleri de Allah tarafından mıdır?
    7584 Kur’anî İlimler 2007/11/01
    Kur’an’ın Allah tarafından olduğu sözü çeşitli aşamalarda söz konusu edilebilir. Her aşama diğerine göre daha derin bir anlamı ifade etmektedir.A. Kur’an’ın anlam ve içeriği Allah tarafındandır.B. Bununla birlikte Kur’an’ın bütün sözcükleri de Allah tarafındandır.C. Bu sözcüklerle oluşan ayetlerdeki bileşimlerde de Allah katından gelmiştir.D. Sureler halinde tecelli ...
  • Cünüp olan kimse cenabet gülsü yerine yaptığı teyemmümle camiye girip orada bir süre durabilir mi?
    9905 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2010/05/12
    Bir kişi cünüp olur ve gusül yerine teyemmüm etmekle görevli olursa cemaat namazına katılmak veya vaizleri dinlemek için camiye gidebilir. İmam Humeyni (r.a) bu konuyla ilgili bir sorunun cevabında şöyle demiştir: “Guslün bütün sonuçları gusül yerine geçerli olan teyemmüm için de söz konusudur. Sadece, zamanın ...
  • Kur’an-ı Kerim ile istihare nasıl yapılmalıdır? Başka bir tabirle istihare zamanında ayetlerin mefhumunu nasıl anlamak gerekir?
    137714 Tefsir 2011/08/21
    1. İstihare türlerinin en yaygın olanlarından birisi, değişik yöntemleri olan Kur’an-ı Kerim ile istiharedir. Birinci Tür: Kur’an’ı alacak ve şu duayı okuyacaksınız: "اَللّهُمَّ اِنّى تَفَأَّلْتُ بِکِتابِکَ، وَ تَوَکَّلْتُ عَلَیْکَ، فَاَرِنى مِنْ کِتابِکَ ما هُوَ مَکْتُومٌ مِنْ ...
  • Üzeri kutlu isimlerle nakşedilmiş bir yüzük kanalizasyona düştüğünde vazife nedir?
    7165 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/09/12
    Üzerinde Allah’ın veya Peygamberin (s.a.a) veyahut bir imamın isminin yazıldığı bir kâğıt veya saygı gösterilmesi gerekli olan herhangi başka bir şey tuvalete bağlı kanalizasyon kuyusuna düşerse, onu dışarıya çıkarmak ve yıkamak her ne kadar zor olsa da farzdır. Dışarı çıkarmak mümkün değilse, tümüyle yok olduğundan emin olmayana ...
  • Gençlerin dinden kaçmalarının nedenleri ve eserleri nedir?
    10142 Pratik Ahlak 2011/04/21
    Din insanın saadet ve kurtuluş reçetesidir. Dindarlık birey ve topluma sayısız eserleri olan tüm hayat boyutlarını içeren dinsel öğreti ve değerleri kurumsallaştırmaktır. Gizli ve açık bir takım etkenler dindarlığı tehdit etmektedir ve bu tehditlerden birisi de dinden kaçmaktır. Elbette hiç kimse tamamıyla din ile ...
  • Niçin Abdulmuttalib oğlunun adını Abduluzza koymuştur?
    23222 تاريخ بزرگان 2008/07/22
    Abdulmuttalibin oğlu Ebu leheb (Haşim oğlu Abdulmuttalib oğlu Abduluzza) künyesi Ebu utbe’dir, Peygamber (s.a.a) efendimizin amcası ve aynı zamanda onun en katı düşmanlarından biridir. Annesi Beni Huzae kabilesinden Lubna ve eşi Harb ibn-i Umeyye’nin kızı ve Ebu süfyanın kız kardeşi, Ümm-i cemil adıyla tanınan Arvi veya Avra’dır. ...

En Çok Okunanlar