Gelişmiş Arama
Ziyaret
7391
Güncellenme Tarihi: 2010/01/02
Soru Özeti
Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
Soru
Acaba din bir tane midir yoksa çeşitli midir?
Kısa Cevap

Dinden kasıt, Allah tarafından gönderilen ve Peygamberler (a.s.)'ın vasıtasıyla tebliğ edilen akaid, ahlak, kanunlar topluluğu ise bu durumda din tektir. Dinler arasında ki fark sadece hükümler arasında ki küçük ayrıntılardır ki, bireysel ve kavmi özelliklere uygun olarak çeşitli zaman ve mekanların gereği olarak değişebilmektedir.

 

Ama dinden amaç, şu anda dünyada var olan dinler ise şüphesiz günümüzde bir çok din mevcuttur. Dinlerde bazı gerçekler gözlemlense de hakikat ve gerçek tevhid tam manasıyla yanlızca İslam'dadır.

Ayrıntılı Cevap

Sorunun cevabına geçmeden önce, dinin hakikatı, dinin mana veya merhaleleri, hakiki din, değişmeyen İslam dini, şeriatların farklı olmalarının nedeni, Kur'an ve semavi kitaplar gibi kavramların ne manaya geldiğini açıklamak zorundayız..

 

a) Dinin hakikatı: Dinin lügatta ki manası boyun eğme, huzu, itaat, teslim ve mükafattır. Istılahta ki manası ise akaid, ahlak ve kanunlar topluluğudur ki hepsi insanın idaresi ve eğitimini amaçlamaktadır.

 

b) Dinin Kur'an'da ki manaları: Kur'an'da din iki manada kullanılmıştır:

 

1-İster hak olsun, ister batıl her türlü gaybi güçlere inanmak: 'Sizin dininiz size benim dinim banadır.'

2-Semavi dinler için: 'Allah katında din ancak İslamdır.'

 

c) Dinin merhaleleri: Biz daha çok dinin ikinci manası olan semavi dinler ve dinin merhaleleri üzerinde duracağız;

 

-Nefs-ul Emr Dini: İnsanın kurtuluşa hidayet olması için İlahi ilim ve Rabbani maşiyyette olan şey nefs-ul emr dindir.

 

-Mürsel Din: Allah-u Teala tarafından insanların kurtuluşa ermesi için resullerin vasıtasıyla gönderilen dindir.

 

Nefs-ul Emr din tek bir dindir, zira insanlar görünüşte ki bütün farklılıklarına rağmen ortak bir yapıya sahiptirler. Nefs-ul Emr din bu ortak yapıya bakar.

 

Mürsel din çeşitlidir. Kur'an'ın ve tarihin tanıklığıyla dinler resullerin sayısıncadır. Burada resulden kasıt, şeriat sahibi ve o şeriatı iblağ eden nebidir.[1]

 

d) Hakiki Din: Din, toplumları idare etmek ve insanı eğitmek içindir. Kanunların hak oluşunun ölçüsü, toplumun ihtiyacı karşılaması, onun değişimi ve insanın yapısıyla olan uyumudur. Bu yüzden (diyoruz ki) insanı ve dünyayı yaratan kimse ancak insanı, dünyayı ve bu ikisinin arasında ki ilişkiyi tam olarak bilebilir. Neticede de insanın hidayet ve rehberliğine yanlızca onun gücü yeter. Bu mukaddimeden anlıyoruz ki, hak din akaid, ahlak ve kanunları Allah tarafından gönderilmiş dindir, batıl din ise Allah'ın dışında başkaları tarafından düzenlenmiş dinlerdir.[2]

 

e) İslam dinin değişmez oluşu: Kur'an-ı Kerim'de İslamı'n Allah'ın dini olduğu belirtilmiş onun sabit ve daimi olduğu konusunda deliller getirilmiştir. İlk delil dinin sabit oluşu hakkında olup mebde-i faile (Allah'a) dayanmaktadır. Bu delil iki ayetin birleştirilmesi ile elde edilmektedir. İlk ayet Al-i İmran suresindedir. Ayet şöyle buyuruyor:

 

'Allah katında din ancak İslamdır.'[3]

 

Yani hakkın karşısında teslim ve boyun eğme yanlızca Allah'ın resmiyette kabul ettiği dinle gerçekleşir.

 

İkinci ayet Nahl suresindedir, buyuruyor:

 

'Sizde ne varsa bitip tükenir, Allah'ın katındakiyse kalır.'[4]

 

Demek ki İslam bakidir.

 

İkinci delil mebde-i kabil (kabul eden taraf) olan insan fıtratına dayalıdır. Şöyle ki, İslam insan fıtratını eğitip yetiştirmek için nazil olmuştur. İnsan fıtratı da değişmediğine göre bu fıtratı eğitecek din de sabit ve ortak olacaktır.

 

Kur'an-ı Kerim bu konuda şöyle buyuruyor:

 

'Artık yüzünü tam doğru dine döndür, Allah'ın yarattığı selamet haline ki insanları, o tabii halde, selamet halinde yaratmıştır; Allah'ın yaratışı, din değiştirilemez.'[5]

 

Allah-u Teala, bütün Ulu-l Azm Peygamberlerin tavsiyesi ve bütün ilahi şeriatların ittifak ettiği tek din hakkında şöyle buyruyor:

 

'Dine ait hükümlerden, Nuh'a tavsiye ettiğini ve sana vahyettiklerimizi ve İbrahim'e, Musa ve İsa'ya tavsiye ettiklerimizi sizede gidilecek yol olarak bildirdi, açıkladı; dine yapışın ve o hususta hiç bir ayrılığa düşmeyin. Onları inanmaya çağırdığı şey, müşriklere pek büyük, pek ağır gelmede; Allah, dilediğini kendisine seçer ve kim O'na dönerse doğru yolu gösterir ona.' [6]-[7]

 

f) Dinlerin farklılığı: İlahi dinin sabit ve tek oluşunun neticesi dinler, İslam olan asıl diyanetlerinde asla farklı değildirler. Farklılık şeriatlardadır; zira asıl din, insanın ilahi fıtratına göre hedef ve hareket yönünü belirlediği tevhid, vahiy, risalet, ismet, imamet, adalet, berzah, kıyamet ve bunlara benzer genel hatların olduğu meselelerden ibarettir. Ama amelde ki cüz'i meseleler değişik zaman ve mekanların gerektirdiği şekilde insanın tabii ve maddi boyutlarıyla bireyin ve toplumun özelliklerinden dolayı değişmektedir.

 

Kur'an-ı Kerim, usul-u din ya da onun genel çerçevesini ele aldığında Peygamberlerin birbirlerini tastiklerinden bahseder:

 

'Önceki kitabı gerçekleyen ve ona, emin bir tanık olan kitabı gerçek olarak indirdik.' [8]

 

Kur'an, kendisinden önceki semavi kitapları onaylamakta ve kendisini onlara emin bir tanık (müheymin) bilmektedir.

 

Ama söz konusu dinin furu'u olduğunda çeşitlilik, değişiklik ve hükmün değişiminden bahseder:

 

'Sizden her birinize bir şeriat bir yol tayin ettik.' [9]

 

Şeriatların değişik yolları veya programları vardır. Her biri ümmetlerin yapısına, peygamberlerin makamına göre şekillenmektedir. Çoklukları ya asırlarca birbiri ardınca gelen bir hakikatın değişik şekilleridir veya o sağlam rüknün ve asıl dinin insan kavrayışına uygun daha dakik beyanıdır. Çünkü vahiy, bir ucu insanların elinde, diğer ucuda Allah'ın elinde olan tek bir iptir. Ve insan bu yolda daha ötelere gidip daha yüksek idraka nail olabiliyor. Bunuda yarım idrak, alt idrakı reddetmeden veya alt idrak daha üst mertebelere gitmeye engel olmadan yapmaktadır. Bu, Allah'ın yapışmayı emrettiği ilahi iptir:

 

'Hep birden Allah'ın ipine sımsıkı sarılın.' [10]

 

Bu ipin mertebeleri insanların kullandığı söz ve harflerden başlar, 'Sonra yaklaştı, yakınlaştı. İki yay kadar kaldı araları, yahut daha da yakın.'[11] kadar devam eder.

 

Bu yüzden insanların en mükemmeli olan Hatem-ul Enbiya, gelişiyle bu makamın fethini müjdelediği zaman bu yolun makamlarının armağanı olan dönüşüm, tefsir, değişim veya şeriatların hükümlerinin bitmesi meselesi sona eriyor ve son peygamberin şeriatının ulaştırılmasıyla son hitapta nazil oluyor:

 

'Bugün dininizi ikmal ettim, size verdiğim nimeti tamamladım ve din olarak Müslümanlığı verdim de hoşnut oldum' [12]-[13]

 

g- Kur'an ve semavi kitaplar

 

Kur'an'ın diğer peygamberlerin kitaplarını tastik etmesi onlara karşı yaptığı en büyük iyiliktir.

 

Şia'nın ünlü fakihlerinden Kaşif-ul Ğita bu konuda şöyle diyor: 'Eğer Resul-u Ekrem (s.a.a) ve Kur'an olmasaydı, bugün ne Hıristiyanlıktan bir eser kalırdı, ne de Yahudilikten'.[14] Zira Allah'ın Hz. Yakup'la (a.s) tokalaştığı, peygamberlerin içki içtiği ve iffetli kadınlara iftira edildiği tahrif olmuş Tevrat ve İncilin baki kalma güçleri yoktu.'

 

 Kur'an-ı Kerim Tevhid inancını yaymanın yanı sıra peygamberleri bu gibi ittihamlardan beri etmiş, Hz. İbrahim (a.s)'ı ve diğer peygamberleri (a.s) izzet ve azametle anmıştır. Hz. Meryem'i (a.s) temizlik ve iffetle niteleyerek şöyle buyuruyor:

 

'Allah gerçekten de seni seçti, arıttı ve alemlerdeki kadınlara üstün

etti.' [15]-[16]



[1] -Dinin diğer merhaleleri hakkında daha fazla bilgi için bkz: Mehdi Hadevi Tahrani, Mebani-i Kelami-i İçtihat, s. 383-389

[2] -Abdullah Cevadi Amuli, Şeriat Der Ayine-i Marifet, s.111-112, özeti.

[3] -Al-i İmran/19

[4] -Nahl/96

[5] -Rum/30

[6] -Şura/13

[7] -Abdullah Cevadi Amuli, a.g.e. s.118 ila 120, özeti

[8] -Maide/48

[9] -Maide/48

[10] -Al-i İmran/103

[11] -Necm/8-9

[12] -Maide/3

[13] -Abdullah Cevadi Amuli, a.g.e. s.118 ila 120, özeti

[14] -Keşf-ul Ğita, Kitab-ul Cihad, s.391

[15] -Al-i İmran/42

[16] -Abdullah Cevadi Amuli, a.g.e. s.122-123

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Niçin Hz. Mehdi (a.s) gaybet döneminde insanların hidayeti için bir kitap te'lif etmiyor?
    10828 Eski Kelam İlmi 2011/05/23
    Şimdi gaybet döneminde yaşıyoruz; bu dönem genel naiplerin dönemidir. Bu dönemde Şia'nın hidayeti gerekli şartları haiz Şia'nın büyük fakih ve alimlerinin üzerinedir. Ama bu dönemde Hz. Mehdi'nin insanların yararlanmaları için niçin bir kitap telif etmediği konusuna gelince bunun çeşitli nedenleri olabilir. Örneğin:
  • Allah kelimesinin lügatteki anlamı ndedir?
    12909 Eski Kelam İlmi 2011/03/01
    Farçada "huda" kelimesiyle karşılık bulmuş olan mübarek "Allah" kelimesi has isim ve Allahın en kapsamlı isimlerindendir. Hz Ali (a.s.) "Allah" kelimesinin anlamı hakkında şöyle buyurmuş: "Allah yaratıkların kendisinde şaşkılıkta kaldığı ve kendisine aşık oldukları bir mabud anlamını veriyor. Gözlerden gizli olan ve akılların (künhi zatiını) derk edemedikleri ...
  • Yoga-Zen konsantrasyonu (meditation) hakkında görüşünüz nedir?
    10228 Pratik Ahlak 2010/10/12
    Bu tekniği yapanların iddiasına göre konsantrasyon egzesizi yapmak, bizi şaşırtıcı bir şekilde düşüncelerimizin arasında yolculuk yapmamızı sağlıyor. Onun, daha sağlıklı, ıztrapsız, endişesiz bir yaşam sağlaması, yorgunluğu gidermesi gibi birçok faydalar vardır. Ve bizi zihnin çeşitli safhalarına ve farkındalığa ulaştırıyor.Konsantrasyon, ...
  • “Allah dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirir” şeklindeki ayetin anlamı nedir?
    34702 Tefsir 2015/06/18
    Kelam ilminde insanın kendiişlerinde ihtiyar sahibi olduğu gerçeği kesin delillerle ispat edilmiştir. Kuranın öğretileri de bu hakikatten farklı değil ve bu hakikati teyit ediyor. Ancak şu var ki kuranın bazı ayetleri diğer bazılarını tefsir ediyor konumda olduğunu bilmek lazım. Dolayısıyla ayetlerin gerçek anlamlarını elde edebilmek için konuyla ...
  • Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamının önemli bölümlerini Kur’an ve rivayetler esasınca açıklar mısınız?
    14536 تاريخ بزرگان 2012/02/14
    Hazreti İbrahim (a.s)’in yaşamı üç belirgin aşamada söz konusu edilebilir: 1. Nübüvvetten önceki dönem. 2. Nübüvvet ve putperest Babil kavmiyle mücadele dönemi. 3. Babil’den hicret edip Mısır, Filistin ve Mekke topraklarında faaliyet gösterdiği dönem.1. İbrahim (a.s)’in doğduğu yer ve çocukluğuİbrahim (a.s), “Babil” topraklarında dünyaya geldi. İbrahim (a.s)’in doğumundan ...
  • Neden İslam dininde evlat boşanma durumunda erkeğe verilir?
    3787 Koruma 2019/06/15
    Öncelikle bu soruda kast edilen ifadenin incelenmesi gerekir. Eğer kastınız evladın intisabı ise İslam dininde evladın intisabı erkeğe olduğu gibi kadınadırda. Bu konu tamamen açık ve nettir. Örneğin mahremiyet, miras, akrabalık,... erkeğe özgü değildir. Bütün bu bağlar kadın içinde söz konusudur.[1] Ama eğer kastınız ...
  • Dinin usul ve fürû’u Masum İmamların (a.s) hadislerinden mi alınmıştır? Eğer böyle ise lütfen kaynak gösteriniz. Değilse ne zaman ve kimin tarafından böyle bir ayırım yapılmıştır?
    9700 Eski Kelam İlmi 2011/03/03
    Dinin usul ve fürû’unun şu anda ki şekli Masum İmamların (a.s) hadislerinden alınmamıştır. Din ilimleri alimleri, dini öğretileri bu şekilde bölümlere ayırmışlardır. Bu iki asıl’ın geçmişi hicri birinci yüzyılın ikinci yarısına dayanmaktadır. Ama bu ismi (usul-u din) kimin verdiği tam olarak belli değildir. Böyle ilmi konular genellikle alimlerin ...
  • ben kasetlerden ve has şirketlere ait sd.lerden kopyalama yapıyordum. Şirketleri tanımadığımı dikkate alarak onların hakkını nasıl eda edebiliyorum?
    6249 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2015/06/18
    Kopyalama ve manevi haklar noktasında değerli mercilerin görüşleri farklıdır. Ayetullah, İmam Humeyni, Tebrizi, Sistani, ve Safi hazretleri şuna inanmaktadırlar: yazılım türü bir şeyi icat etmek usulen üretkenine hak icat etmiyor ve dolayısıyla sahiplerinden izin almaksızın kopyalamaları ve çoğaltması caizdir. Ayetullah Hamenei, Behcet, ve Vahit hazretleri şöyle diyorlar: ...
  • Dine dayalı ahlakın manası nedir?
    11239 Yeni Kelam İlmi 2012/06/16
    Din ve ahlak arasındaki ilişki bağlamında ahlaki değerlerin temelleri hususunda iki genel bakış vardır: 1. Ahlak dinden bağımsız bir disiplindir ve din bir ile ilişkisi yoktur. 2. Ahlak din, iman ve Allah’a inanmayla bağlantı kurmaksızın gerçekleşmez. Batı toplumlarında bu konu geniş ...
  • Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
    50484 Kur’anî İlimler 2009/05/13
    “Sırat köprüsü” kelimesi Kuran-ı Kerim'de geçmemesine rağmen bazı rivayetlerde bu kelime açıklanmıştır; örneğin İmam Sadık (a.s), Fecir Suresi’nin 14. ayetindeki “Mirsad” kelimesinin tefsirinde, onu cehennemden geçen bir köprü olarak beyan etmiştir.Konunun açıklığa kavuşması için, “sırat” kelimesi hakkında bazı noktaları açıklayacağız. “Sırat” yol anlamına gelmektedir ve bazı ayetlerde geçen “sırat-ı ...

En Çok Okunanlar