Gelişmiş Arama
Ziyaret
20227
Güncellenme Tarihi: 2011/10/22
Soru Özeti
Zülkarneyn kimdir?
Soru
Zülkarneyn kimdir? O bir peygamber miydi?
Kısa Cevap

Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmektedir. Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Kur’an’da belirtilen özellikler ve tarihçilerin görüşleri dikkate alındığında Zülkarneyn, Kuroş’un kendisidir. Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun peygamber olmadığı ve sadece salih bir kul olduğu belirtilmiştir. Hz. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Zülkarneyn” peygamber değildi, lakin Allah’ın sevdiği salih bir adamdı.

Ayrıntılı Cevap

Zülkarneyn’in ismi Kehf suresinde geçmiş ve onun “Yecüc” ve “Mecüc” ile ilgili macerası beyan edilmiştir.[1] Zülkarneyn’in tarih açısından kim olduğu ve tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiği konusunda müfessirler ve tarihçiler arasında büyük görüş ayrılıkları ve tartışmalar mevcuttur. Göründüğü kadarıyla ilkönce Zülkarneyn’in şahsi özellikleri aydınlatılmalı ve beyan edilmeli ve sonra onun tarihin hangi meşhur şahsiyetine tekabül ettiğine bakılmalıdır. Zülkarneyn’in özellikleri hakkında en iyi kaynak Kur’an-ı Kerim’dir ve ondan istifade edildiği üzere Zülkarneyn üstün sıfatlar taşımaktaymış:

1. Yüce Allah galibiyet vesilelerini ona verdi: “Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik.”[2]

2. O üç askerî akın gerçekleştirdi: İlkönce batıya, sonra doğuya ve en son da dağlık bir boğazın olduğu bölgeye yöneldi. Bu akınların her birinde kavimlerle karşılaştı.[3]

3. O mümin, muvahhit ve şefkatli bir adamdı. Adalet ve hakkaniyetten sapmıyordu ve bu nedenden ötürü Allah’ın özel lütfüne mazhar oldu. O hayırseverlerin yardımcısı ve zalim ve zorbaların da düşmanıydı. Dünya mal ve servetine bir ilgisi yoktu.[4]

4. O hem Allah’a ve hem de diriliş gününe inanmaktaydı.[5]

5. O en önemli ve güçlü setlerden birini yapandır. Bu sette tuğla ve taş yerine demir ve bakırdan istifade edilmiş ve bu set Yecüc ve Mecüc kavminin zulüm ve sitemi karşısında bir grup mustazafa yardım etmek hedefiyle inşa edilmiştir.[6]

6. O, Kur’an nazil olmadan önce halktan bir grup arasında ismi meşhur olan biriydi ve bu yüzden Kureyş veya Yahudiler onun hakkında Peygamberden (s.a.a) soru sordular.[7] Nitekim Kur’an şöyle buyuruyor: Senden Zülkarneyn hakkında soru soruyorlar.”

Kur’an-ı Kerim’de zikredilen özellikleri esasınca Zülkarneyn tarihin hangi fatihine tekabül etmektedir? Bu hususta bir takım görüşler vardır ve en önemlileri aşağıdaki üç görüştür:

1. Makedonyalı İskender: Bazıları onu İskender Zülkarneyn olarak anmaktadır. Kendisi otuz altı yıldan çok yaşamamıştır. Cesedini İskenderiye’ye götürmüş ve orada defnetmişlerdir.[8] Ama bu görüş geçersizidir; zira İskender müşrik ve putperest bir şahıstı ve hatta son dönemlerinde Hahamenişyan’a karşı zafer elde edince tanrılık iddiasında bulundu. Bu, Kur’an-ı Kerim’de belirtilmiş hususlar ile çelişmektedir.[9]

2. Bir grup tarihçi Zülkarneyn’in Yemen padişahlarından biri olduğuna inanmaktadır. Bu görüşe göre, Zülkarneyn’in yaptığı set, meşhur “Merb” setidir.[10] Bu görüş de sorunludur; zira birincisi, Yemen’deki Merb seti, Kur’an-ın Zülkarneyn’in seti hakkında belirttiği özelliklerin hiçbirine uymamaktadır. Zülkarneyn’in seti Kur’an’ın belirttiğine göre vahşi kavimlerin saldırılarını engellemek için demir ve bakırdan yapılmıştır. Oysaki Merb seti genel malzemelerden ve suyu toplamak ve de sel taşmasını önlemek için inşa edilmiştir.[11] İkincisi, Yemen’de Zülkarneyn olarak birkaç padişah meşhur idi ve onların mümin olup olmadıkları belli değildir![12]

3. Büyük Kuroş: Bu, yeni bir görüş olup meşhur İslam bilimci “Ebu’l-Kelam Azad” tarafından öne sürülmüştür. Daha çok bu görüş üzerine odaklanmışlardır.[13] Kuroş İranlıydı ve Hahameniş İran döneminde M.Ö altıncı yüzyılda yaşamıştır. O, Zülkarneyn gibi ilahi bir şahsiyet edinebilme kabiliyet ve altyapısını taşımaktaydı. Bu arada Kuroş’un tevhide dayalı din ve kültürü, o dönem platosu ve batı ve doğu İranlılarda çok rastlanan tevhide dayalı asil İran dini ve tahrif edilmemiş Mazda tapıcıktan ibaretti.[14]

Zülkarneyn’in Kuroş’a Tekabül Ettiğinin Delilleri

1. Kuroş mümin, Allah’a inanan ve muvahhit bir adamdı.

2. O adil, çevresindekilerle ilgilenen ve de şefkat ve ihsan sahibi bir padişahtı.

3. Zalim ve düşmanlara karşı siyasetçi ve taviz vermeyen bir şahıstı.

4. Allah ona her şey hakkında vesile vermişti.

5. Din, akıl, ahlakî erdemler, servet ve şevket onda bir araya gelmişti.

6. Kuroş batıya hamle etti ve “Lidya” ve etrafına hâkim oldu.

7. Kuroş bir defa da doğuya taraf hareket etti ve güneşin doğduğu yere ulaştı ve orada sahra ehli ve vahşi bir erkekle görüştü.

8. Aynı şekilde Kuroş bir set inşa etti ve bu set Kafkas dağları arasında ve Tiflis şehri yakınlarındaki “Daryal” boğazında yer almaktadır.[15]

Zülkarneyn adının hem Tevrat ve hem de Kur’an-ı Kerim’de geçtiğini belirtmek gerekir. Bu iki kaynağın Zülkarneyn hakkında irtibatlı olmasının nedeni şudur: Zülkarneyn hakkında nazil olan ayetlerin iniş sebebi bağlamında nakledilen rivayetlere göre, “senden Zülkarneyn’i soruyorlar” sorusunu soranlar ya Yahudiler ya da Yahudilerin kışkırtmasıyla Kureyş idi. Onlar bu soruyu Peygamberden (s.a.a) sormuş, aziz Peygamberi (s.a.a) soru karşısında bir problemle karşı karşıya getirmek istemiş, bu yoldan onu mağlup etmek istemiş ve nübüvvetini sarsmak istemişlerdir. Bu nedenle, Kur’an-ı Kerim’de geçen Zülkarneyn Tevrat’ta geçen Zülkarneyn’in kendisidir ve kendisinin özellikleri Kur’an-ı Kerim ve Tevrat’ta bellidir. Tevrat’ta Zülkarneyn’in kim olduğu açıktır; Zülkarneyn Pars padişahı Kuroş’tur; çünkü o Danyal’ın rüyasında bir boynuzuyla doğuya ve diğer boynuzuyla da batıya vurur vaziyette iki boynuzlu bir koç olarak belirivermiştir. Bu, onun doğu ve batıyı alacağı anlamına gelmektedir. Aynı şekilde Kuroş Eşiya’nın öngördüğü üzere “doğu kartalı” yani Tizçeng’in hâkimi olacak ve doğuya saldıracaktır.[16] Hindistanlı Ebu’l-Kelam Azad şöyle demektedir: Danyal’ın rüyası, uydurulmuş bir hikâye olabilir; ama Kur’an’da belirtilenler ise gerçek ve hakikattir. Çağdaş tarihçiler, Kuroş’un yüce, adil, erdemli şahsiyetine tanıklık etmiştir.[17]

Kuroş İle İki Boynuzun İrtibatı

On dokuzuncu yüzyılda Morğab nehri kenarındaki bir havuzda Kuroş’un yaklaşık bir insan boyunda olan bir heykeli bulundu. Bu heykelde Kuroş’un iki tarafında kartal kanadı gibi iki kanat bulunmakta ve başında bir taç ve tacın üzerinde de koçun başı üzerinde bulunan boynuzlar gibi iki boynuz bulunmaktadır. Kadim taş sanatının çok değerli bir numunesi olan bu heykel, araştırmacıların çok dikkatini çekti ve hatta bir grup Alman araştırmacı sadece bu heykeli görmek için İran’a geldi. Kutsal kitaptaki bilgiler ile bu heykelin özelliklerinin birbiriyle uyuşması, Kuroş’un Zülkarneyn (iki boynuz sahibi) olarak adlandırılmasının kökeninin ne olabileceği ve Kuroş’un taş heykelinin neden kartal kanadı gibi kanatlar taşıdığı hususunda araştırmacıların düşüncesini tamamıyla güçlendirdi ve şekilde bir grup araştırmacı için Zülkarenyn’in tarihsel şahsiyeti bu yolla tamamıyla aşikâr olmuştur.[18] Tarihçiler de Kuroş için ahlakî özellikler nakletmişlerdir. Örneğin Yunanistanlı Harudet şöyle yazmaktadır: Kuroş cömert, çok mülayim ve şefkatli bir padişahtı ve diğer padişahlar gibi mal biriktirme hırsı taşımamaktaydı.[19] Aynı şekilde “Zinofen” şöyle demektedir: Kuroş akıllı ve şefkatli bir padişahtı, meliklerin büyüklüğü ve bilgelerin erdemleri onda toplanmıştı. O üstün bir himmete ve güçlü bir ruha sahipti. Sloganı, insana hizmet etmekti ve ahlakı adaleti yaymaktı. Varlığındaki tevazu ve alçakgönüllülük kibir ve kendini beğenmişliğin yerini almıştı.[20] Belirtilenler esasınca Zülkarneyn’in Hahameneşli Kuroş olduğu hususunda bir kuşku kalmamaktadır. Bugün birçok araştırmacı ve müfessirimiz de bu neticeye ulaşmış ve de Kur’an-ı Kerim’deki Zülakerneyn’in Tevrat’taki Zülkarenyn ile bir olduğu ve onun da kuşkusuz olarak Kuroş olduğu görüşünü desteklemektedir.

Kuroş Peygamber miydi?

Müfessirler değişik görüşler ileri sürmüştür. Allame Tabatabai’nin görüşüne göre bazı rivayetlerde o insan türünden biri olarak[21] ve bazı rivayetlerde de semavî bir melek olarak tanıtılmıştır.[22] Müfessirlerin çoğu, onun insan türünden olduğuna inanmaktadır. Birçok rivayette de onun peygamber olmadığı ve sadece salih bir kul olduğu belirtilmiştir. Hz. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmaktadır: “Zülkarneyn” peygamber değildi, lakin Allah’ın sevdiği salih bir adamdı.[23] 



[1] Yecüc ve Mecüc kıssası hakkında 2241. Soruya (site: 2699) müracaat ediniz.

[2] Kehf, 84.

[3] Mekarim Şirazi, Nasır, Tefsir-i Numune, c. 12, s. 544, Daru’l-Kütübi’l-İslamiye, Çaphane-Horşid, çap-ı çarom, 1363. (Ayetler: 86, 90 ve 94).

[4] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 544 (ayetler: 88, 95 ve 98).

[5] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 544 (ayet: 98).

[6] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 545 (ayetler: 94 – 96).

[7] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 545.

[8] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 542.

[9] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 543.

[10] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 542.

[11] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 543.

[12] Tabatabai, Seyid Muhammed Hüseyin, Tefsirü’l-Mizan, tercüme: Musevi Hemedani, Muhammed Bakır, c. 13, s. Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayetler hakkındaki rivayet bahsi, Merkez-i Neşr-i Ferhengi Reca.

[13] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 534; Tefsirü’l-Mizan, c. 13, Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayet hakkındaki rivayet bahsi.

[14] Sayt-ı Tibyan, Kütüphane, bahş-i tefsir-i Kur’an-ı Kerim, “Kur’an-ı Kerim Ve Ahd-i Atik’de Zülkarneyn”.

[15] Tefsirü’l-Mizan, c. 13, Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayet hakkındaki rivayet bahsi; Tefsir-i Numune, c. 2, s. 549.

[16] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 546 ve 547; Tevrat, Kitab-ı Danyal, fasl-ı heştom, Kitab-ı Eşiya, fasl-ı 46, şımare. 11; Kitab-ı İrmiya, Kitab-ı Uzra, Kitab-ı Dovvom Tevarih-i Eyyam, Kitab-ı Nehmiya.

[17] Ebu’l-Kelam Azad, Kuroş-i Kebir (Zülkarneyn), tercüme-i Dr. Bastani Parizi, s. 192; mecelle-i Beşaret, Ferverdin ve Ordibeheşt, sal-ı 1384, şımare-i 46; Hüseyni Deşti, Seyid Mustafa, Maarif ve Maariif (Danistenihay-i İslamî), harf-i “z”.

[18] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 547.

[19] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 547 ve 548.

[20] Tefsir-i Numune, c. 12, s. 548.

[21] Tefsirü’l-Mizan, c. 13, Tefsir-i Sure-i Kehf, ilgili ayet hakkındaki rivayet bahsi.

[22] Suyuti, Tefsir-i Darru’l-Mansur, c. 4, s. 265 ve İbn. Kesir, Bidaye ve Nihaye, c. 2, s. 103.

[23] Tefsir-i Nuru’l-Sakaleyn, c. 3, s. 294 ve 295.

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • İmam Cevad (a.s)'ın (İmam Muhammed Taki) kaç tane erkek çocuğu vardı?
    8750 تاريخ بزرگان 2011/08/30
     İmam Muhammed Taki'den sadece iki erkek çocuk İmam Ali Naki ve Musa Mubarka isimlerinde kalmıştır. Diğer erkek çocuklarının olduğu rivayet edilmiş olsa da ensap hakkındaki kaynaklarında da sadece bu iki erkek çocuk hakkında ittifak vardır. Bu konudaki ihtilafın sebebi nesep hakkındaki ilk kaynaklardaki var olan ihtilaf ya da diğer çocuklarından ...
  • Sebr ve taksim burhanı ne şekildedir ve nasıl uygulanır?
    13092 İslam Felsefesi 2012/03/11
    Sebr ve taksim burhanı, çeşitli ilimlerde olduğu gibi usul-u fıkh’ta da kullanılan ve birçok yerde hüccet olan bir burhandır. Ancak ona her zaman güvenilmez; zira mantık kitaplarında gelen dört şekil ispat metotlarından yoksundur. Bu konuda önce bu burhandaki sözcüklerin açıklamasını yapacağız: Sebr, denemek, taksim ise ...
  • Bankadan alınan kredi, bankayla yapılan anlaşmanın dışında bir yerde kullanılırsa hükmü nedir?
    5672 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/04/13
    İslam inkılabı rehberi Hz. Ayetullah Hamanei’nin görüşüne göre alınan para borç mahiyetinde olursa her türlü harcama doğrudur ve o para borcu alanın malı olduğu için onu, belli bir yerde harcama şartı koşulsa bile o bunu istediği yerde harcayabilir. Ancak teklifi hükümolarak o şarta amel etmesi farzdır ...
  • Ayet ve rivayetlere göre salih amellerin yok olmasına neden olan ameller hangileridir?
    11800 Pratik Ahlak 2012/02/04
    Ayet ve rivayetlerde, Allah’a iman, şirke düşmemek ve mürted olmamak amellerin kabul olunmasının ilk şartları olduğu, bunlar olmadan hiç bir salih amel kabul edilmeyeceği belirtilmiştir. Namazı terketmek, minnet ederek salih amel yapmak, başa gelen işlere razı olmamak vb. gibi amellerin yok olmasına neden olan şeyler -ayrıntılı cevap ...
  • Kıyamet azabından kurtulmak için bir ümit var mı?
    10265 Pratik Ahlak 2011/11/12
    Dini öğretilerden anlaşıldığı kadarıyla Allah’ın rahmetine ümit bağlamak ve kıyamet azabından korkmak birbirini tamamlayan iki önemli özellik olup mümin kul eşit bir şekilde bu iki özelliğe sahip olmalıdır. Yani mümin kimse farzları yerine getirip, haramları terketmekle akıbetinin hayırlı olması için Allah’ın rahmetine ümit bağlarken aynı ölçüde Allah’tan ...
  • Takva ile Vera (nefsine hâkim olma) arasında ne fark var?
    3654 Hadis 2020/01/20
  • Hz Zehra (s.a) hangi yılda dünyaya gelmiştir?
    8980 تاريخ بزرگان 2012/03/10
    Eski zamanlarda imkanların az olması ve dakik zabıt tutma ve kaynakları dikkatli saklamaya özen göstermeme vb … tarihi olay ve vakıalarda ve büyük şahsiyetlerin doğum, ölüm ve şahadet tarihleri hakkında görüş farklılıklarının bulunması olağan ve doğaldır. Bu nedenle tarih ve hadis kitaplarında Hz Zehra’nın (s.a) doğum tarihi ...
  • Din neden siyasete müdahale eder?
    12150 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/08/21
    Dinin siyasetten ayrı olduğu görüşü, insanın değişik hayat alanlarında dinin rolünü silme ve minimum dereceye indirmeyi savunur. Bu görüş esasınca insan akıl ve bilim aracılığıyla kültür, siyaset, hukuk, ekonomi, iletişim, adap ve birlikte yaşam kanunlarını öğrenip yasalaştırabilir ve hayatı idare etmede dinin müdahale etmesine bir gerek yoktur. ...
  • Farz veya müstehap oruç tutarken dalgınlıkla yemek ve içmek orucu batıl eder mi?
    7133 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2011/11/21
    Oruçlu kimse bilerek bir şeyi yer ve içerse orucu batıl olur.[1] Bu meselede farz ve müstehap oruç arasında fark yoktur. Ama bilmeden ve dalgınlığına gelerek bir şey yer ve içerse orucu batıl olmaz.[2] ...
  • İslam peygamberi hz. Muhammed (s.a.a.) Salih olamayan bir ailede büyüyen bir güzel kızı hayvan gübresinin bulunduğu yerde yeşermiş olan ota benzetiyor. Hazreti resul bu benzetmeden maksadı nedir?
    10480 Diraytü’l-Hadis (Hadis Etidü) 2012/10/09
    Bu hadis uygun ve münasip olmayan ortamlarda yetişmiş ve rüşt eden bireylerle evlenmenin haram veya mekruh olduğunu beyan etmiyor. Belki sadece şu noktaya tekit ediyor: Evlilikte sadece zahiri güzelliğe göz dikip gönül bağlanmamalı ve yüzeysel bir aşka mağlup olup dini, ahlaki, davranışsal ve … gibi nitelikleri göz ...

En Çok Okunanlar