Gelişmiş Arama
Ziyaret
4259
Güncellenme Tarihi: 2012/11/11
Soru Özeti
Ölünün üçünde, yedisinde ve kırkında merhum için taziye meclisi düzenlemek nebevi bir sünnet midir yoksa bidat mı?
Soru
Ölünün üçünde, yedisinde ve kırkında merhum için taziye meclisi düzenlemek nebevi bir sünnet midir yoksa bidat mı? Lütfen konuyla ilgili açıklama yapınız.
Kısa Cevap

Merhum olmuş bir müslümanın arkasından üçünde, yedisinde ve ... taziye meclisi düzenlemekte gaye bir zamanlar aramızda bulunan fakat şimdi ahret yurduna göç etmiş şahısları anmak ve yad etmektdir. Böylesi taziye meclislerinin düzenlenme sebebi matem sahiplerine başsağlığı dilemenin ve hemdert olmanın yanı sıra kariler, meddahlar ve konuşmacılar tarafından okunan Kuran’ı azimin, Ehlibeytin mazur kaldığı musibetlerin zikrinin, açıklanan dini konuların ve mearifin sevabını merhuma hediye etmektir. Ayrıca hayatta olanlar için ders ve ibret olsun böylesi bir kader bir gün hepimizi bulacaktır diye düzenlenmektedir.

Böylesi taziye meclisleri  İslam Peygamberinin sünneti olmamasına rağmen eğer israf ve şatafattan uzak bir şekilde gerçekleştirilirse icaben bidat olarak addetmek doğru olmaz. Bilakis İslam dininin genel toplantı ünvanlarında addetmek mümkündür. Bunun yanında bu taziye meclislerinde Keran’ı Kerim ayetlerinin tilavet edilmesi ve din kardeşlerinle dert ortağı olma, akraba ziyareti gibi toplumsal anlamda oldukca olumlu yönleride bulunmaktadır. Bu nükteler ışığında böylesi meclisler ve toplantılar düzenlemek Şeriatın yasakladığı bir eylem değildir.

Konuyla ilgili daha fazla inceleme yapabileceğiniz dizinler:

Kutsal mekanlarda defnin eseri, 10392, site: 10266.

Matem ve taziye meclislerinde teşrifat, 11228, site: 11053.

 

 

 

Diğer Dillerde Soru Tercümesi
Yorumlar
yorum Sayısı 0
Lütfen soruyu doğru giriniz
örnek : Yourname@YourDomain.com
Lütfen soruyu doğru giriniz
Lütfen soruyu doğru giriniz

Konusal Sınıflandırma

Rastgele Sorular

  • Miras kalan bir apartmana humus düşer mi?
    5182 Hukuk ve Şer’I Hükümler 2012/06/14
    Dikkatinizi aşağıdaki fetvalara çekiyoruz: Hz Ayetullah Uzma Hamanei’nin (Ömrü uzun olsun) bürosu: Eğer inşa edilmiş daireleriı kendi iskânları yapmışlar ve orda oturuyorlarsa bunun humusu yoktur. Ama örneğin kiraya vermek için inşa etmişlerse ve humusa düşen parayla onu inşa etmişlerse, inşa için kullanılan paranın humusunu ödemek gerekir. Eğer satmak veya satarak ticaret yapmak ...
  • “Vebtelül yetama hatta iza beleğun nikahe” şeklinde olan ayetin anlamı nedir?
    7108 Tefsir 2012/05/12
    Allah u Teâlâ bu ayeti kerimede yetimlerden sorumlu olan kimselere düstur veriyor ki yetimlerin mallarına karşı dikkatli olmalarını istiyor. Yani onların sermayesini korusunlar, sorumlulukları döneminde buluğ ve rüşt çağına erinceye kadar onları denemeye tabi tutsunlar. Sorumlular, sorumluluklarının altında olan yetimlerin buluğ ve rüşt çağına erdiklerini fark ettiklerinde ...
  • İnsanın günaha tekrar yönelmemesi için terkettiği günahtan ne kadar uzak kalması gerekiyor?
    7214 Pratik Ahlak 2010/06/12
    Bu konuda herhangi bir ayete ve  rivayete rastlamadık, ancak insan kırk gün amellerini ihlasla yerine getirir ve onları Allah rızası için yaparsa Allah hikmetini onun kalbine yerleştirir, diline akıtır, şeklinde rivayetler vardır.Bu bağlamda şu ...
  • Kur’an-ı Kerim’de adı zikredilen sidretü’l-muntaha ne anlama gelmektedir?
    28775 Tefsir 2011/12/19
    “Sidre”, lügat bilginlerinin ekseriyetinin belirttiği üzere çok yapraklı ve çok gölgeli bir ağaca denmektedir ve “sidretü’l-muntaha” tabiri, göklerin zirvesinde ve meleklerin uçuşunun, şehid ruhlarının, peygamberlerin ilimlerinin ve insan amellerinin son zirvesinde yer alan çok yapraklı ve çok gölgeli bir ağaca işarettir. Orası, Allah’ın meleklerinin ötesine geçemediği yerdir. ...
  • İmam Ali’nin Zülfikar’ı şimdi nerededir?
    68180 تاريخ بزرگان 2011/10/30
    Zülfikar, Allah Resulü’nün (s.a.a) kılıcının adıdır.[1] Bu kılıcın bununla adlandırılması hakkında şöyle demişlerdir: Kılıcın arkasında insanın belkemiği gibi kısa ve uzun çıkıntılar bulunmaktaydı.[2] Zülfikar’ın macerası İslam’ın ilk yıllarındaki savaşlardan ...
  • Neden ölümden korkuyoruz?
    10508 Eski Kelam İlmi 2012/04/04
    Ölümden korkmanın değişik neden ve sebepleri olabilir ve biz bu yazıda özet olarak bu nedenlerin bazılarına işaret edeceğiz. 1. İnsanların çoğu ölümü fena, yokluk ve tükeniş olarak yorumlamaktadır. Apaçık olduğu üzere insan fena ve yokluktan dehşet duyar. Eğer insan ölümü bu şekilde yorumlarsa, kesinlikle ondan ...
  • Hz Yusuf’un (a.s) bedeni babasına saygısızlık etmesi nedeniyle mi çürümüştür?
    26792 Tefsir 2012/06/16
    Hz Yusuf’un (a.s) babası Hz Yakup’a (a.s) yönelik saygısı hakkında yer alan ayetlere bakıldığında onun attan geç inme nedeniyle babasına saygısızlık ettiği gözlemlenmemektedir. Bu hususta iki rivayet aktarılmıştır ve her ikisi de senet zayıflığından güvenilir sayılmamaktadır. Müfessirler de böyle bir şeyi kabul etmemişlerdir. Bu nedenle Hz Yusuf’un ...
  • Allah u Teâlâ görülmeyecek, buna binaen kuranda zikredilen “mahcubun” kelimesinin anlamı nedir?
    9312 Tefsir 2012/02/15
    “Hicap” lügatinin istifade edilmesinin anlamı ille de maddi anlamında kullanılması gerekmemektedir. Zira hem akli ve hem nakli delillerle Allah’ı maddi olduğunu kabul etmek imkansızdır.[1] Bu nedenle “hicap” kelimesinin maddi bir anlamı olamaz. Diğer ayetlerde kullanılıp maddi anlamına gelmediği gibi. “Kur’an okuduğunda, seninle ahirete inanmayanların ...
  • Berzah âleminde ilmî tekâmül gerçekleşebilmektedir, ama amelî tekâmül mümkün değildir. Bu konu felsefî açıdan ispat edilebilir mİ?
    11424 İslam Felsefesi 2012/01/23
    Kur’an ve rivayet açısından berzah eksenli tekâmül kabul edilmiş bir konudur. Felsefe de buna değinmiş ve onun hakkında değişik bahisler dile getirilmiştir. İnsanın berzah âleminde farzları yerine getirerek ve haramlardan sakınarak daha yüksek bir tekâmüle ulaşması anlamında olan ilmî tekâmülün mümkün olmadığını ilkönce hatırlatmak gerekir; çünkü berzah âlemi yükümlülük ...
  • Sehl bin Sa’d Saidi kimdi?
    8506 تاريخ بزرگان 2011/04/13
    Sehl bin Sa’d Ensari Saidi, Resul-i Ekrem’in (s.a.a) tanınmış sahabelerinden olup Peygamberimiz vefat ettiği zaman 15 yaşındaydı. Onun asıl adı ‘Hazn’ idi, ama Peygamber (s.a.a) adını ‘Sehl’ diye değişti. Künyesi ‘Ebu’l Abbas’ idi. Uzun bir ömür sürdü. Medine’de ölen son sahabe olduğu söylenmektedir. Kimisi hicri 88 yılında, kimisi ...

En Çok Okunanlar